24 Kasım 2017 Cuma

Pir Kavramının Cinsiyetçileştirilmesi #MaviPosta

Londra'da çıkan Mavi Posta Dergisi'de 'Kadınların Sesi'ne Ekim ayında "Pir Kavramının Cinsiyetçileştirilmesi" üzerine yazdım.

Keyifli okumalar!


Alevilik inancında inanç önderliğini soyu Muhammed Peygamberden geldiğine inanılan
aileler yapmaktadırlar. Alevi-Kızılbaş süreği olarak tanımlayabileceğim bu kola bağlı aileler
ocakları oluşturmuşlardır. Soyun devamlılığı için ocak soyundan gelenler yine ocak soyundan gelen kişilerle evlenmeyi uygun görmüş, süreç günümüze kadar bu şekilde işlemiştir.

Soy meselesinde üzerinde durulması gereken noktalardan biri de, gayet erkeksi bir anlatısı
olmasına rağmen esasında soyun bir kadından devam etmesidir. Muhammed Peygambere
dayandığı inanılan bu soya Ehlibeyt denir ve Muhammed Peygamberin kızı Fatma ile peygamberin amcasının oğlu Ali’nin evliliğinden olan çocuklar Ehlibeyt sayılmaktadır. Ali’nin Fatma’nın ölümünden sonra başka kadınlardan olan çocukları Ehlibeyt olarak kabul görmezler. Bırakın kabul görmeyi Alevi toplumu Ali’yi başka bir kadınla anmaz bile. Sanıyorum bu sebeple pek çok Alevi, Ali’nin Fatma’dan başka bir kadınla birlikte olduğunu bilmemektedir ve onun tekeşliliği örnek gösterilir. Zira Ali’yi de Ali yapanın Fatma’nın tarih sahnesinde gösterdiği dirençli ruh olduğu bilinmektedir. Onun varlığından aldığı kudret ile Ali o dönem coğrafyasında ve günümüzde edindiği konumu korumaktadır. Ali’nin pasif tavrına karşı Fatma, mücadelesini ölümüne kadar sürdürmüş, kendisinin ve dahi Ali’nin hakkını savunmuştur. Dolayısıyla erkeksi bir şekilde bahsedilen soy, bugün milyonlarca insanın saygıyla andığı ve murat dilediği mücadeleci Fatma’dan gelmektedir.

Bugün Anadolu’daki ocaklara bağlı aileler Fatma’ya bağlı peygamber soyuna dayalıdır.
Bahsettiğim gibi inanç önderliğini, yani ibadeti sürdürmeyi, toplumda hukuku sağlamayı ve
diğer tüm işleri bu ailelerden gelen Pirler gerçekleştirmektedirler. Pir kavramı cinsiyetsizdir;
Ana ve Dede olarak tanımlanan kadın ve erkek bireyler Pir’dir. Cem erkânı yürütüldüğü
esnada posta Ana ile Dede beraber oturur, belli durumlarda tek başlarına cem yürütebilirler;
lâkin Aleviliğe dair pek çok şey gibi bu durum da erkekleştirilmiştir. Günümüzde posta
bırakın Ana’nın tek oturmasını, Ana ile Dede’nin beraber oturması bile parmakla sayılacak kadar az örnek içermektedir. Zira günümüzde Ana’ları yerlerinden kaldırılıp onların yerine de oturmuş Dedeler var artık. Bunun mücadelesi Türkiye’de ve Avrupa’da Alevi kadınlar tarafından verilmektedir. Aleviler; Anaların tekrar posta oturmasını talep etmektedir. Bu bağlamda Cem erkânı yürüten Analar vardır ve çoğunlukla Avrupa’da postta cinsiyet eşitliği sağlanan yerler vardır; lâkin ilginçtir ki inancın kaynağı olan Anadolu’da bu bir süredir mümkün görülmüyor.

Bunlarla birlikte Alevilik inancı özünde kadın ile erkeğin eşitliğini kabul eden, inanç pratiklerini buna göre oturtan bir yapıya sahiptir. İbadet esnasında “can olma” hali dolayısıyla tüm bireyler kadın ve erkek cinsiyetlerinden arınarak yalnız “can” olurlar. Bu demektir ki kadının erkeğe, erkeğin kadına bir üstünlüğü yoktur. Bu cinsiyetsizliğin dayandığı yerlerden biri Alevi mitolojisinde çok mühim bir yeri olan Kırklar Meclisi anlatısıdır. Kırklar Meclisi’nde Muhammed Peygamberin miraca varması ve bu meclise girme süreci anlatılmaktadır. Kırkın birliğini temsil eden bu anlatıda 17 kadın, 23 erkek bulunmaktadır ve “ilk yaratılan” olarak anılan Fatma da elbette ki oradadır. Lâkin Alevi toplumu nasıl ki Hace Bektaş Veli’den bahsederken yoldaşı ve felsefeyi devam ettiren, Bektaşi Tarikati’ni kuran Kadıncık Ana’dan bahsetmiyorsa; kadını silikleştiriyorsa, Kırklar Meclisi anlatısında da tüm detaylar verilmesine rağmen oradaki 17 kadının varlığından bahsedilmez.

Alevi toplumunun erkek egemen bir hale bürünmesini “Pir”, “eren”, “evliya” gibi kavramların kullanımından görebiliriz. Bahsedilen kavramların hepsi cinsiyetsiz kavramlar olmakla birlikte günümüzde hepsi erkekler için kullanılmaktadır. Bunun en somut örneğini “Pir” olarak kabul ettikleri insanlardan anlamaktayız. Pirlerden bahsedildiğinde veya Alevilik üzerine araştırma yapıldığında “Dede soyu”, “Dede ocağı”, “Dedelik” kullanımları yapılmaktadır. Kadın araştırmacılar dahi bu gaflete düşerek cinsiyetsiz bir söylem olan Pirliği, Dedeler, yani “erkek” üzerinden tanımlamaktadırlar. Dolayısıyla Pirlik, statü ve cins olarak günümüzde erkekleşmiştir ve özgünlüğünü kaybetmektedir. Özünde eşitlikçi olan bir inançtan bahsederken sadece Dedelik üzerinde durmak öz ile oynamaktır, özü inkardır, inancı asimile etmektir.

Dünyanın pek çok yerinde her geçen gün artan Alevi kadın örgütlülüğü sayesinde Fatma Ana’dan Kadıncık Ana’ya, Pir Analardan kadın ozanlara varlığımızı sürdürmeye ve Alevilik inancının dişi yönünü gün yüzüne çıkartmaya devam edeceğiz.
Zira kadın ve erkeği eşit gören Alevilik aynı zamanda bir kadın inancıdır.
Alevi kadınlar vardır, Analar vardır!

1 yorum: