tag:blogger.com,1999:blog-13458234929231472292024-03-12T17:50:54.199-07:00XanêCeren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.comBlogger200125tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-25079747898444476022023-12-18T11:30:00.000-08:002023-12-18T11:30:25.167-08:00Asimilasyon Erkanı: Alevi Cenazeleri – Ceren Ataş<p><a href="https://gasteavrupa.org/2023/12/14/asimilasyon-erkani-alevi-cenazeleri-ceren-atas/" target="_blank"> <span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-weight: 700; text-align: center; white-space-collapse: preserve;">Asimilasyon Erkanı: Alevi Cenazeleri</span></a></p><span id="docs-internal-guid-87d0ae76-7fff-683b-a75a-4032ab344d42"><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: right;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">14 Aralık 2023</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: right;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Ceren Ataş</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 259px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="259" src="https://lh7-us.googleusercontent.com/9cVadlX_NSCyC2TRHNPy48z5YqtNOIQWI5W4Q3fAv_Cq6rgp9rzhyZJtJYqvhH28XYeyOVmQi3CxLAuWB0wTy_7piNdJZx77zkV0o2HPUnIyjeEDlTVuGecR9Ps_0MzoGisoGICIb437" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevilik için İslam'ın mezhebi mi, felsefi bir yorumu mu, yoksa kendi başına bir inanç mı olduğu tartışmalarını Cumhuriyet, Osmanlı’dan devralarak sürdürüyor. Ancak belirtmek gerekir ki Osmanlı’nın Alevilik inancına karşı tutumu esasen inkar, imha ve yok etmek üzerinedir. Cumhuriyet ise kuruluşunun ilk yıllarında hem bu yollardan medet umarak ilerlemiş ama hem de Türk İslamcı asimilasyon politikalarının temellerini atmıştır. Akademik tartışmaların haricinde, Aleviliğin tanımlanmasına dair devlet beyanlarında ve fetvalarında Aleviliği tehlikeli bulan, “yok edilmesi gerekli” diye kodlayan, Osmanlı’dan aldığı mirasla Cumhuriyet geldiğimiz aşamada Aleviliği ve Alevileri ötekileştiren, nefret duyulan ve asimilasyonu amaçlayan tutumu ile yüzyıllardır içinden geldiği devlet geleneğini ısrarla sürdürmekte.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Akademilerde Alevilik araştırmalarının artması nedeniyle Alevi araştırmacıların üzerine en çok eğildiği konulardan birinin Aleviliğin İslam içi olup olmadığı tartışması oldu diyebiliriz. Bu tartışmaları taraflı bulmakla beraber teolojik olarak cevap vermek için Aleviliğin kendi başına bir inanç olduğuna ruhun ölümsüzlüğü ve sürekliliği başlığı üzerinden bakmanın dahi kafi geleceğini düşünüyorum. Her inancın felsefesi, çeşitli yorumları, uygulamaları, farklı ibadet biçimleri olabilir ancak hayatı kavrayış ve mevcut hayat sonrasını algılayışı, eğer bu inançlar ortak kaynaktan beslenmiyorlarsa farklıdır. Alevilik, kimi araştırmacıların yorumuna göre İslam-Hristiyanlık-Şamanizm vb. dinlerin sentezi olarak ortaya çıkmış heterodoks bir inançtır. Bu yorumu yapan araştırmacıların Aleviliğin varoluş anlatısına ve devriye meselesine mutlaka bakmaları gerekmektedir. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 421px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="421" src="https://lh7-us.googleusercontent.com/kKAcTVVzgrW5nO7nhizv-jvwtaiI75r4Zk98CL5RgU5fmIfR8BjRIyucoPFJGS8OdDSIB0rZ3sJcAOfYoOZu6fsMtzl_dAwQQNZVuBulS-Tb4J8UkDnr9rq_FDtU8KgjZfymxQyhvKYR" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevilikte varoluş</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“Alevilik inanışına göre ‘yaratılış’, kudretten kopan ve arşta asılı duran bir kandilden (Güneş) gelen ışığın yeryüzüne ulaşması ile başlamıştır. Bu nedenle Aleviler, yaratan ve yaratılanlar olduğu fikrine uzaktırlar. Alevi inanışında yaratan ve yaratılan birdir. Yaratılmışların bütünü yaratanın kendisidir. Vahdet-i Vücut (Varlığın Birliği) olarak ifade edilen bu Alevi inanışı, İslam kalıplarına sığdırmak mümkün değildir.” (Temir)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Aleviliğin varoluş anlatısından tüm inançsal ritüellerine bakıldığında özgün bir inanç olduğu ortadadır. Haşim Kutlu varoluşu şöyle ayırır: “İslam yaratılışa ilişkin verdiği cevapta örneğin 'Kun fe Yekun' derken, Alawi, 'Enel Hak' demektedir. İslama göre bütün bir kainat ve kainatı oluşturan varlıklar, öncesiz ve sonrasız olan, doğmamış, eşi ve benzeri olmayan, sıfatsız ve mekansız olan 'Rab-Allah' tarafından, önceden düşünülmeden, tasarlanmadan, her şey olduğu ve görüldüğü gibi yaratılmıştır. O, 'Kun fe yekun' demiştir, yani 'ol' demiş oluşmuştur.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alawi'nin cevabı ise bunun tam tersidir. Ona göre 'varlık ve cihan olmadan önce O vardı'. O bir 'Nur'du ve 'varlık ve cihan o nur deryasında nur'du. Nur kendi kendisini doğurdu. Varlık ve cihan Hak kapısından, yani doğum kapısından gelerek sıfat ve mekan edinen, vücut bulan Hakk'tır. Yani 'Nur'dur. 'Aynayı tut yüzüne bak işte o sensin' Alawi'nin 'Her şey yaratıldı bir noktadan/ Nokta gizlidir esrarı yezdan' derken ifade etmek istediği budur. Bu, yaratılışa ilişkin Alawi cevabıdır ve ölçüdür.” (Kutlu)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevilikte kadın konusunu ele alan araştırmacı Gülfer Akkaya da benzer bir noktadan konuyu ele alarak “Bütün din-inançlar birbirini her zaman etkilemiştir. Aksi düşünülemez. Oysa inançlar birbirinden etkilenirler. Etkilenmekle aynı şey olmak birbirinden çok farklıdır. Bugün Alevilik inancı için İslam’a dahildir diyerek buna ilişkin Hz. Ali ve 12 İmamları gerekçe gösterenlerin gözden kaçırdıkları budur. Bunlar Aleviliğe İslam’dan geçmiştir; ama bunlar Aleviliğe çok sonradan dahil olmuş, Aleviliğin birçok unsurundan sadece biridir ve elbette asla tamamı değildir. Alevilik bunun çok öncesi ve çok daha fazlasıdır. Bu unsur dahilken bile inkar edilmeyecek olan şey Aleviliğin kadim ve kendi felsefesi, teolojisi bulunan bir inanç olduğudur. Başka bir inançtan etkilenince o inancın kendisi ya da mezhebi olunsaydı bugün tek tanrılı din-inançların hepsini bir tek ad altında toplamamız gerekecekti. Ve mesela İslam’a Yahudiliğin bir mezhebi gibi bakmamız gerekirdi. Bu mümkün mü?” (Akkaya)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Yukarıda Gülfer Akkaya’dan alıntıladığım gibi, elbette dünya tarihi ve coğrafi komşuluklar inançları, insanları etkiler ve bu normaldir. Kültürler de dinamiktir. Ancak bu temaslar inançları başka bir inancın alt başlığı haline getirmez. Egemen olanın altına bir sığıntı gibi döşeyip ezmeyi gerektirmez. Dolayısıyla bu makalede Alevilikteki devriye meselesine eğilerek Alevilik inancının özgünlüğünü ele alırken bir yandan da Alevi kurumlarının yarattığı asimilasyonu ve çelişkileri ortaya koymak istiyorum. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 400px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="400" src="https://lh7-us.googleusercontent.com/09cIrgtP3LuOelYsh5KZ3h68DunIl-scfLOGeVIK6LZKqzwinWTACGkMRzTmoBLk9PmP5tGtlAN52fsTK29kmqG-AuK-mo1hYhsTwga_OnoQhtGNdsYWQvGIj0qvosYZYzYRrYzJJq3I" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Devriye</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Neden devriye konusunu incelediğime gelirsek; gerek Alevi deyişleri, gerek Alevi sözlü tarihi, gerekse Alevi hafızası Aleviliğin, kendi yorumu ve söylemiyle, en başından beri var olan, var eden ve bir devinim olarak devam eden bir inanç olduğunu ortaya koyuyor. Ve bu ortaya çıkan tüm eserlerde, anlatılardan devriye başlığı mevcut. Ali’nin don değiştirmesi (başka bir bedende can bulması), Sıtkı’nın on dört bin yıl pervanelikte gezmesi, Harabî’nin vahdetnamesi, Şiri’nin “Şu fena mülke çok gelip gittim/ Yağmur olup yağdım ot olup bittim/ Urum diyarını ben irşat ettim/ Horasandan gelen Beştaş idim ben” şiiri ve niceleri... </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Hal böyle iken 2015 senesinden beri İstanbul içerisinde bulunan cemevlerine yaptığım çalışmalarda ve alan çalışmalarımda özellikle cenaze erkanları hep dikkatimi çekti. Erikli Baba Cemevi, Garip Dede Cemevi, Tuzla Cemevi, Esenler Cemevi, Gazi Cemevi, Okmeydanı Cemevi, Erenler cemevi, Hacıbektaş Cemevi… Katıldığım cenaze erkanları, cemevinin içerisinde yapılan cem erkanlarından farklıydı. Sanıyorum Alevilikte İslamî asimilasyonun en başarılı olduğu alan cenazeler olmalı. Bu cemevlerinde yapılan cenaze erkanları üç aşağı beş yukarı aynıydı. Hatta Hakka yürüme erkanı adıyla çıkarılmış kitaplar tüm cemevlerinde vardı. Seneler içinde cenaze erkanları daha da İslami bir hale büründü ve nihayetinde cem evlerindeki cenaze ekranlarında Alevilere namaz kıldırıldı. Rüku, sağa ve sola selam, secde, tekbir, fatiha gibi namaz uygulamaları cemevi cenazelerinde yazık ki hâlâ mevcut!</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Cemevlerinin ortaya çıkmasına neden olan ihtiyaç inancın dört duvar arasına sığdırılması değildi. Ki sığmaz da, Kaygusuz’un dediği gibi: “Kaygusuz Abdal'ım sözümüz budur/ Her nerede çağırsam Hakk onda hazır.” Alevilik inancı zaten hiçbir zaman binaya, türbeye, mekana sığacak bir anlayışta olmadı. Alevi tarihi 20. yüzyıla kadar cemevi odaklı da olmamıştır, cemevi yoktur. Alevi ritüelleri kimin evi uygunsa orada toplanılarak yapılırdı. Aleviler kutsal sulara, dağlara, taşlara, dağlara, ağaçlara ve hayvanlara inanırlardı. Kentlere yoğun göçlerden sonra Alevileri bir arada tutmak için yapılan cemevlerinin engellenmek istenmesi ve devletin Alevi katliamlarını sürdürmesi cemevleri konusunu politik bir mesele haline getirdi. Ama başa dönersek özellikle Alevi cenazelerinin nereden kaldırılacağı ihtiyacı da cemevlerinin varlığının başat bir gerekçesi olmuştur. Aleviler ve Alevi kurumları tarafından bu ihtiyaç önemsenmiş ve öncelleşmişti.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 444px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="444" src="https://lh7-us.googleusercontent.com/4n1VREcp7AM5lbmHaUUzODQLkuBzliAygVg7-JDbvTSHvz-OGH3HFdXvC49CUY4L0fwsjHzsEscHNjdc7zTXJ8gOdeSriyfbJ63z4GsktQ2VP1IbYSvo0kxorYniiaT2gbS3i4xxCCoF" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">(Dewe Khures, Zeve Köyü. Kureşan Ocağı’nın bulunduğu köy.</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><br /></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Kureşanlı Pir Ana & Dedelerin eski mezar taşları. Nazımiye, Tunceli)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Cenaze erkanı adı altında asimilasyon</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Bu bağlamda “cenazelerimiz camiden kalkmasın, namaz kıldırılmasın, dardan indirme erkanı sürülsün” diye açılan cemevleri bugün Türkçe namaz kıldırıyor. Bir Alevi olarak namaz kılmayı bilmediğim için ve benim gibi diğer Aleviler de bilmediği için Türkçe duyduğumuz duaların başka yerlerde de geçtiğini bilmiyor olabilirdik. Kuran’da geçen, “Her canlı ölümü tadacaktır” (Âl-i İmran, 3/185; Enbiyâ, 21/35; Ankebut, 29/57) ayeti “her can” diye Alevi diline döndürülerek söyleniyor cemevlerinde. Diğer yandan cemevlerinde Alevilerin katliama duyduğu tekbir kelimesi yerine “Allah yücedir” cümlesi cenaze erkanında üç kere söyleniyor, aynı namazdaki gibi. Ancak Türkçe “Allah yücedir” cümlesi, “tekbir” gibi korkutucu olmadığı gibi namaz kılmayı bilmeyen bir topluluğa da dokunmayabilir.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Cemevi cenaze erkanlarına baktığımızda Aleviler tüm ritüellerini cinsiyetçi olmadan kadın erkek beraber yapar. Alevilik inancına göre kadın ve erkek cinsiyet üzerinden değil, nurun parçası oluşları üzerinden görülür, aynı ve eşit olarak kabul edilir. Bu nedenle cinsiyetsizdirler yani kadın erkek herkes can’dır, birdir. Alevilik ritüellerini can olarak gerçekleştiren Aleviler cemevlerindeki cenazelerde birbirlerinden ayrı ve uzak durmak zorunda bırakılıyordu. Dualar Türkçeleştiği gibi Aleviler de değiştiriliyordu. Ya erkekler tabutun önünde kadınlar ise belli bir mesafe arkada (Tuzla cemevi örneği) ya da erkekler yine tabutun önünde kadınlar ise kuytu bir köşede (Erikli Baba Cemevi örneği) kendilerine yer bulabiliyordu. Cinsiyetçilik temelli bu yerleştirme İslam'da haremlik selamlık olarak adlandırılan uygulamadır. Alevi köylerinde ve tarihinde haremlik selamlık uygulaması yoktur, yani kadın ve erkeğin birbirinden ayrı yerlerde durma uygulaması yoktur; çünkü tüm Alevi ibadetlerinde, her Alevi ortamında kadın erkek birlikte yer alır, kadın erkek eşitliği vardır. Her Alevi birdir, aynıdır, candır. Ayrıca Alevilik inancı Analar ve Dedelerle yürütülür.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Benim 2019 senesinde Tuzla cemevinde katıldığım bir cenazede dede eline mikrofonu alıp "Bayan canlar lütfen arkaya, erkeklerin arkasında hizaya duralım" demişti. Bu cümle ve ideoloji Alevi toplumunun hiçbir yerinde yoktur, olamaz. Tek bir Alevi yoktur ki bu cümleyi savunabilsin. Aksine Aleviler “Bizde eşitlik var” diyen toplumdur.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Diğer bir mesele ise aynı Cem erkânı gibi cenaze erkanını da bir erkeğin, dedenin, tek başına sürmesidir. Yani kadın olmadan, Ana olmadan ritüelin yalnızca bir erkek olan dede ile sürdürülmesi meselesi. Halbuki Alevi köylerinde Analar cenazenin tüm süreçlerinde, Hakk’a yürüyen can hangi cinsiyetten olursa olsun fark etmeksizin her süreçte yer alır.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Dedeler cemevlerinde namaz kıldırıyor</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Tekbir ve kadın erkek eşitsizliği devamında cenaze ritüellerinde yer alan üçüncü çelişkiyi ele almak istiyorum. Kendisini İslam'ın bir yorumu olarak ele alan cemevleri hariç (örneğin Cem Vakfına bağlı olanlar İslam’dır) tüm cemevleri cenaze erkanlarını tek bir dilde yani Türkçe yapıyor. Bu, cenazeye katılan herkesin söyleneni anlaması amacıyla yapılmış bir uygulama olmakla birlikte Alevilerin yalnızca Türkçe konuşmadığı gerçeği de mevcut. Dolayısıyla ana dili Kurmanci/ Kürtçe ve Kırmançki/ Zazaca olan Aleviler yok sayılıyor. Türkçeden devam edersek Fatiha Suresi Türkçe okunuyor. Bazı ayetler Türkçe okunuyor. Üç kere Türkçe “tekbir” yani “Allah yücedir” söyleniyor. Alevi toplumu sağ ve sola kafalarına çevirerek selam veriyor. Rüku’da duruyor… Açıkça namaz ritüelleri uygulanıyor. Daha da açık söyleyecek olursak dedeler cemevlerinde Alevilere namaz kıldırıyor! </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">İşin garip yanı Sünni Müslüman komşular Alevi cenaze erkanlarından sonra "Bizim cenazemiz de aynı böyle, biz duaları Arapça okuyoruz sadece" diyorlar. Doğru söylüyorlar. Çünkü dedeler hem cenaze erkanını İslami usullere göre uyarlıyorlar hem de şiirsel bir dil ile devreyi anlatıyorlar. Tezat burada kendisini gösteriyor. Bu noktada devriye meselesini daha derinden inceleyelim.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“Ölürse tenler ölür; Canlar ölesi değil” Yunus Emre</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Devriye Alevi inancında ruhun doğduğu bedenden ayrıldıktan sonra tekrar bir başka bedende yeniden doğmasıdır, canlanmasıdır. Ayrıca ruh türcü değildir; hayvan, insan, bitki... Canlı olan her şeyde ruh can bulabilir. İnsan hayatında nasıl bir tutumla yaşamış ise ona göre bir sonraki hayatı şekillenir. İyi olan insan iyi bir bedende can bulur. Kötü olan ise kötü bedende can bulur. Ve kamilliğe erene kadar bu böyle sürer gider. Kamil olan Hakk’ın parçası olduğunu bilir, sırra ermek budur. Hakk’a doğrudur devrin daim olması. İnsanı kamil olmak başka bir makamdır. Herkes bu sırra eremez. Görüldüğü gibi Alevilikte ölüm yoktur, devriye vardır ve bu yüzden Aleviler “ölen kişinin” arkasından “devri daim olsun” der.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevilikte ölüm olmadığı için öbür dünya veya ahiret inancı da yoktur. Aleviler her sene görgü cemlerinde Pir’leri tarafından sorguya/ görgüye çekilerek iyi ve kötü davranışlarının hesabını ortaya dökerler. Alevilikte günah ve sevap yoktur. Hal böyle olunca öbür dünyada verilecek hesap da yoktur. Mükafat ya da ceza olan cennet ve cehennem de yoktur Alevilikte. Her şey buradadır. Akıp giden hayatın içinde, yaşadığımız dünyadadır. Pir’ler ve canlar huzurunda dara durmak ise bir tür yüzleşmedir. Canların kendi nefisleri ile yüzleşmesi, kendini dara çekmesi insanı kamil olmaya girilen yolda önemli adımlardır.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Dedelerin cemevindeki İslami usullere göre uydurulmuş ibadet Aleviliğe müdahale olarak algılanır ve canlar tarafından haklı olarak sorgulanır, eleştirilir, kabul edilmez. Çünkü bunlar Aleviliğin içini boşaltmak, İslamlaştırmak için her taraftan uzanan asimilasyonun kollarıdır. Bu, yüzyıllardır katledilen, öldürülen, inancı yok edilmeye çalışılan, bu başarılamayınca asimile edilmeye çalışılan Alevi toplumunun getirilmek istendiği yerdir. Alevilere Aleviliğin inkarının dayatılmasıdır.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Bugün sadece Alevi köylerinde uygulanan ancak cemevlerinde uygulandığına şahit olamadığım bir diğer ritüel Dardan İndirme Erkanıdır. Hakka yürüyen canın bedeni meydana konur, tüm aile yakınları, eşi, dostu akrabası o meydanda buluşur. Pirler, Hakka yürüyen kişinin borcunu, kırdığı gönülleri, alacağını özetle kendisini sorgular. Rızası olmayan varsa konu tatlıya bağlanır, rızalık alınır. Hakka yürüyen canın eksiğini ailesi, musahibi tamamlar. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“(Heterodoksi) tanımı Alevilik ya da sonradan Alevilik adı altında toplanacak olan inançlar için doğru bir kavram değildir. Örneğin Hristiyanlıkta Protestanları, İslam’da Şiiliği bu kavramla açıklamak mümkün ve doğru; oysa Alevilik kendi başın bambaşka, özgün bir inançtır. Bu yanıyla heterodoksi kavramı Aleviliği karşılamadığı gibi Alevilik bu kavramla adlandırıldığında –amaç bu olmasa da- bizzat onun inkarına, yok edilmesine, ona karşı uygulanan asimilasyon politikalarının sürdürülmesine hizmet etmiş olacaktır.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">(…)</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevilik inancında ‘yol bir sürek bin bir’ olarak tanımlanır. Bu çeşitliliğe bakıldığında bırakın Aleviliğin heteredoksi oluşunu, ontolojik olarak kendi içinde heteredoksiye müsaade etmemektedir. Çünkü heteredokside bir merkez, ana akım, yani temel, asıl olan, iktidar olan bir akım vardır. Diğerleri ona göre şekillenir, tanımlanır. Alevilikte böyle tek merkez yoktur. Yol’un tüm sürekleri değerlidir, eşittir. Yol bu süreklerin birliğidir, bu süreklerin toplamıdır. Farklılıklar ise muhalefet, sapma ya da zındıklık değil, aksine Alevileri oluşturan toplumların toplumsal, kültürel ve tarihselliklerinin ürünüdür.” (Akkaya)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Toparlarsak, Alevilik heterodoks bir inanç değildir, kendi başına özgün felsefesi olan, kendi özgün teolojisi olan inançtır. Bir yaşam biçimidir. Bir siyasi duruştur. Aleviliğin heterodoks yani “başka inançlardan meydana gelen ortaya karışık” bir inanç olduğunu savunan araştırmacıların Alevi teolojisini incelemesini istemek onlar için kahırlı olabilir ama hiç olmazsa devriye başlığını incelemelerini öneriyorum. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevi toplumunun üyelerinin de katıldıkları cenaze erkanlarında yukarıda anlattığım asimilasyoncu uygulamalara sessiz kalmamalarını, itiraz etmelerini önemsiyorum. Alevi kurumlarının bu alandaki çalışmaları kıymetli. Ancak daha hızlı ve daha sonuç alıcı adımların atılması da zaruri. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 413px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="413" src="https://lh7-us.googleusercontent.com/Mc9Cv8-cH2JLkgz8eI8-xYY5pOBIy3_uoto1SU_CgTOdsr1wlsCw_Rt2IUZFF_eE65_E-JdtfTrzWt6h8KVhZJjH1fj-iZflg__3zCkBDgDjR5tcRqMZZYfK4mWPyH_33p-b4fJnP38L" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">(Fotoğrafın kaynağını bulamadım; ancak Dersim’den)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Çok değil belki 100 sene önce Hakk’a yürüyen Can'ın mezarına kendi eşyaları konur, mezar taşına bir sanat eseri gibi onu tasvir eden görseller işlenirdi. Şimdi el Fatiha yazan düz beyaz mermer mezar taşlarına ruhlarımız sıkıştırılıyor, böylece inancımız kaybolup gidiyor. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Neyse ki hakikatte devir daim ediyor ve kandildeki nur tüm baskılara rağmen hiç sönmüyor.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Kaynaklar:</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Akkaya, Gülfer. Yol Kadındır. Kalkedon Yayıncılık, 2017.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Kutlu, Haşim. Alevi Kimliğini Tartışmak. Belge Yayınları, 1997.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-variant-position: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Temir, Birsen. 100 soruda: dinlerin esir kadını ve alevi kadın... Barış Kitap, 2013.</span></p><br /><br /></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-77370082893661840482023-09-06T10:52:00.002-07:002023-09-06T10:52:21.805-07:00Eren Begali: “Bunlar hep kalp yükü, üzülüyorum” <p><a href="https://gasteavrupa.org/2023/08/24/eren-begali-bunlar-hep-kalp-yuku-uzuluyorum-roportaj-ceren-atas/" target="_blank"> <span style="color: #111111; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 20pt; font-weight: 700; text-align: center; white-space-collapse: preserve;">Eren Begali: “Bunlar hep kalp yükü, üzülüyorum” </span></a></p><span id="docs-internal-guid-b66c7819-7fff-1143-a5d0-ee332cce8ab1"><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 16.5pt; margin-left: 283.2pt; margin-top: 18.75pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Röportaj: Ceren Ataş</span><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> Ağustos 2023</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 8pt; margin-top: 0pt;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 416px; overflow: hidden; width: 605px;"><img alt="kişi, şahıs, giyim, müzik aleti, kara taşıtı içeren bir resim
Açıklama otomatik olarak oluşturuldu" height="416" src="https://lh3.googleusercontent.com/IRO0mJloT2AwKHwXyUfY7XUiLdDV9Z5iVJheyDFelKzQYGRJJTL6Y7_b630b_BdJODpeZzCHq6ZAhbRbRjXRJSAntrI1GDGnneyTgm9ZkkamnTF2hdP0H9tQSX7PV5xTAQOTOMOtBZXr" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="605" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 8pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: white; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevi müzisyen Erene Begali ile cinsiyet uyum sürecine girmesi dolayısıyla yakın çevresi tarafından uğradığı transfobik saldırıları ve bu nedenle müzik sektöründen uzaklaştırılmasını konuştuk. 17+ Alevi Kadınlar grubu üzerinden bize ulaşan Eren, uzun zamandır müzikle uğraşan, konserler veren, Kırmançki söz yazarlığı yapan bir sanatçı. Eren ile müzik serüvenini, Alevi kimliğini, cinsiyet uyum sürecini, yaşadığı saldırıları ve ötekileştirilmeyi konuştuk:</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Müzik serüveniniz nasıl başladı?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Müzik serüveni benim için ilkokul, ortaokul ve lise dönemlerindeki etkinlikler ve programlarla başladı. Önce koro ile başladı. Sonra koro içerisinde biraz fark yaratınca solist olarak okulda liseler arası şarkı yarışmalarıyla devam etti. O sıralarda bağlama eğitimi almaya başladım. Hemen hemen her Dersimli çocuğun aldığı gibi (gülüyor). Daha sonra yerel bir yarışmaya katıldım ve yerel olarak popülerliğim arttı. Bununla birlikle organizasyonlar, festivaller ve program talepleri gelmeye başladı. Derneklerin programları… 18 yaşından küçük olduğum için aileme ulaşıyorlardı. Bir anda kendimi okul merdivenlerinden çok büyük salonlarda, festivallerde, akademik konserlerde buldum. Çok iyi orkestralarda, çok iyi müzik insanlarıyla çalıştım. Daha sonra yolum Nilüfer Akbal ile kesişti. Kendisinin bana çok büyük katkıları oldu bu süreçte. Hem hocalık hem müzikal anlamda. Kendisi zaten müzikalite olarak inanılmaz usta biri. Bu ustayla karşılaşmak ve ondan bir şeyler almak bir şans. Ben de bu şansı yakalayabildim. Aynı zamanda insan olarak da birbirimizi çok seviyoruz ve hala iletişimimiz devam eder. Onunla biz anne kız gibiyizdir. Ona backvocal yaptım bir dönem. Onun sayesinde Doğu Ekin ile tanıştık ve single’ım Ze Tica, ‘güneş gibi’ anlamına gelen Zazaca spritüal deyiş yaptım. Müzik serüvenim bu kadar şimdilik, zaten genç bir müzisyenim.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Dersimli Alevi bir aileden geliyorsunuz ve bunu benimsiyorsunuz. Bu bağlamda nasıl müzikal veya inançsal etkinliklerde bulundunuz? Aleviliğinizin müzikal hayatınızdaki karşılığı nedir?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevi kodlarımın benim müziğimdeki etkisi elbette gözle görülür bir şey; çünkü küçükken Ali Ekber Çiçek’leri dinlerdim, sadece ezber yöntemi ile manasını anlamadığım türküleri, deyişleri söylerken bulurdum kendimi. Ev ortamında, çevremde dinlenilen müzik deyişlerdi. Dolayısıyla ilk müzikle tanışmam Sabahat Akkiraz, Ali Ekber Çiçek, Arzu, Aynur Haşhaş, Nilüfer Akbal oldu. Çok etkilediğim, ‘ay bunlar kim’ dediğim kişilerdi onlar. Televizyon karşısında çocukluğum onlarla geçti. Babam keza dinlemeyi çok severdi Nilüfer Akbal’ı. Nilüfer’in bir Alevi deyiş tarafı da vardır. Zazaca deyişleri yine aynı şekilde.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevi müziğinin, deyiş kültürünün müziğimi ilk bu şekilde etkilediğini fark ettim. Sonra bu eserleri dinlemekle kalmayıp repertuarıma da geçirdim. Cemevlerindeki Pirlerin hoşuna gitti, camia sevdi. Küçük bir çocuğun yedi ulu ozandan deyişler söylemesi, küçük parmaklarıyla o kocaman sazı çalması o dönemlerde çok fazla değildi. Bugün öyle değil ama o zamanlar öyleydi. Özellikle bizim bulunduğumuz bölgede… O yüzden bu dikkat çekti. İlk konserim Mahzuni Şerif Anma Gecesinde ben on yaşındayken oldu, Buca Cemevinde. Benim için çok farklı bir geceydi.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“Eğer şartlar buna izin verir ve müzik alanında daha profesyonel bir şeyler yapabilirsem çok daha başarılı olabileceğime inanıyorum; çünkü eskiden bir</span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> </span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">maske altında, farklı bir beden içerisinde bir şeyler yapmaya çalışırken şu an kendi kıyafetlerim, kendi bedenim ve kendim olarak sahnedeyim. D</span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">a</span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">ha özgüvenliyim ve zihnen, bedenen daha rahatlamış bir şekilde çok daha güçlüyüm.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Dolayısıyla kimliğimi seviyorum. Aleviliğimi seviyorum. Farklı dillerde dinlemeyi de seviyorum. 13 farklı etnik dilde şarkı söylüyorum. Müzik yörüngem değişti; ama deyiş kültürü hala var. Talep üzerine gittiğim yerler de değişiyor. Bir üniversitenin Çerkezlerle ilgili anadil etkinliği varsa Çerkezce şarkı söylüyorum. Fakat genel olarak talep cemevinden, bizim camiadan olduğu için yine repertuarım genelde deyişlerimiz, türkülerimiz ya da Dersim bölgesine ait kılamlar oluyor. Bu bağlamda katılığım programlar, etkinlikler tabii ki cemevleri, anma programlar ve bir dönem Alevi Kültür Dernekleri Genel Merkezinin Türkiye’deki şubeler kapsamında düzenlemeye çalıştığı bir proje vardı ‘Alevi Gençlik Festivalleri’ diye, bunlar sayesinde cemevlerinin gençliğiyle buluştum, çok sıcak karşılandım. O festivallerde kültürümüzü yaşadık ve yaşattık. Orada olmak benim için çok daha samimi çünkü kendi evindesin, kendi dilinde, kendi kültüründe şarkı okuyorsun. Hepimiz birbirimize benzeriz, ben Alevi olmaktan onur ve mutluluk duyuyorum. Bu bir ayrım değil, sadece keyifli, rahat ve şanslı hissediyorum Alevi kültürünü benimsediğim için.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Nazilli Cemevinde ve Konya’da bir etkinliğe gitmiştim mesela Konya’da cemevi olduğunu bilmiyordum. Orada çok güzel gençlerle tanıştım ve bana kendilerinde iz bıraktığımı söylüyorlar. Sesimle, müziğimle onları etkilediğimi söylüyorlar. Sonrası benim üniversitemle birlikte ve benim cinsiyet uyum sürecimle beraber, açıkçası devamı gelmedi bu etkinliklerin.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Cinsiyet uyum sürecine geçişinizden bahseder misiniz? Aslında bu soruyu öncelikle sizin özelinizde soruyorum, sonra topluma dair sormak istiyorum. Hayatınızda neler değişti?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Kendi özelimde, kendi ruh halimde yaşadıklarımdan ve kendi deneyimlerimden bahsedeceğim. Çünkü bugün bilimin ne dediği, yarın ne diyeceği değişebilir. Önemli olan bence şu: bu olayın öznesi benim ve benim yaşadıklarım olmalı. Bilimsel bir gerçekliğin ortaya koyulması için önce bizler araştırılırız. O yüzden ben kendi yaşadıklarımdan bahsedeceğim.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 506px; overflow: hidden; width: 414px;"><img alt="insan yüzü, kişi, şahıs, portre, boyun içeren bir resim
Açıklama otomatik olarak oluşturuldu" height="506" src="https://lh4.googleusercontent.com/7nfRH13eD1I5dNatXCUM7B7fGVb40urGByjtI2djSCHOwIaqA8uRU6hbVs0UvkBaRslffFpTOjejpfHZ-ILDj12MVllWQhTPZnwYIbGzER6q-epkEeHrR75C_tfRoZrhJq7g86TzmZmV" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="414" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Çok küçük yaşta zaten bir farklılığın olduğunu fark etmiştim fakat bunun toplumda bir yeri olmadığını, pozitif bir yanının olmadığını yine o yaşlarda fark etmiştim. Zekiydim ve müzisyen bir çocuktum. Müzik enerjisi ile titreşen bir çocuktum. Her şeyi idrak edip bir şekilde kendimi koruyabilen, baskılardan kendimi bir şekilde kamufle edebilen bir gençtim cinsiyet uyum sürecinden önceki dönemde. Fakat üniversite ile birlikte LGBTİ+ bireylerin haklarının olması gerektiğini ve bunun için bir şeyler yapmamız gerektiğini anladım. Bunu yaparken de benim samimi olmam gerektiğini fark ettim. Ben bir özgürlüğe inanıyorum fakat bunun hak savunuculuğunu yaparken kendi özgürlüğümü kısıtlamamalıydım. Yani kendimi daha fazla kamufle etmemeliydim. Kaldı ki psikolojik olarak da son zamanlarda erkek bedenindeyken iyi değildim. Erkek bedeninde depresyona girmiştim. Yaşam benim için kalitesiz, lezzetsiz olmuştu. Dolayısıyla artık bir yerde başlamam gerektiğine, başıma her ne gelirse gelsin, şartlar ne olursa olsun artık kendim olmam gerektiğine karar verdim. Gözlerimi kapattığımda ben kendimi nasıl görüyorsam toplumun da beni artık o şekilde görmesini istedim. Beni ben olarak görmelerini ve ben olarak kabul etmelerini istedim. Başta ailemin ve daha sonra çevremin.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“Yaşadığım onca negatif olaya rağmen,</span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> </span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> psikolojik ve zaman zaman fiziksel şiddete, daha farklı şiddetlere rağmen</span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">, </span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">her sabah kadın olarak uyanabildiğim için çok mutluyum.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Her türlü şeye kendimi hazırlayarak, çok mecburi bir psikolojiyle ben bu sürece girdim. Sürece başlamadan önce İstanbul’da dizi-sinema setlerinde çalışıyordum. Radyo televizyon mezunuyum aynı zamanda. Dijital sektörde, film, dizi, reklam sektöründe, kamera arkasında ekip olarak çalışıyordum. Mesai saatlerinin sıklığı müziğe zaman ayıramamama neden oldu ve o sektöre ara verdim. Ara verdiğim dönemde de sürecimi başlattım ve kendim olmaya ışık hızıyla giriştim.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Önce görüntümü yavaş yavaş değiştirdim. Hormon kullanmaya başladım. Zamanla bir takım ufak operasyonlarla kendimi hakikat halime dönüştürdüm. Sürecim devam ediyor. Bu süreçte maddi manevi zorlandım. Özellikle başka bir röportajda da belirttim, yakın aile üyelerinden açık açık şiddet ve ölüm tehditleri aldım. Yaşadığım evimi kapatmak zorunda kaldım. Kız kardeşimle açtığım güzellik merkezine gidemedim, tehdit altındaydım. Çekirdek ailem tarafından değil; ama yakın akrabalarımdı tehdit eden. İşyerime bu nedenle gidemedim ve oradan da çekilerek doğduğum, büyüdüğüm şehri terk etmek zorunda kaldım. Bunlar hep kalp yükü, üzülüyorum. Çünkü bazen insanlar insan olduğumuzu, duygularımızı unutuyorlar. Her şeyden önemlisi hepimiz insanız. Ne giyindiğimiz, nasıl göründüğümüz, nasıl bir yaşam tarzımızın olduğu, başka insanların hayatını çok ciddi anlamda hayati tehlikeye sokmadığı sürece kimseyi ilgilendirmez. Ben hak ve özgürlüklere inanıyorum ve kendi özgürlüğümle, bu maksimum 70-80 yıllık insan ömründe, kendi kimliğimle kendim olabilmek için bu süreci başlattım. Yaşadığım onca negatif olaya rağmen, psikolojik ve zaman zaman fiziksel şiddete, daha farklı şiddetlere rağmen her sabah kadın olarak uyanabildiğim için çok mutluyum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Eğer şartlar buna izin verir ve müzik alanında daha profesyonel bir şeyler yapabilirsem çok daha başarılı olabileceğime inanıyorum; çünkü eskiden bir maske altında, farklı bir beden içerisinde bir şeyler yapmaya çalışırken şu an kendi kıyafetlerim, kendi bedenim ve kendim olarak sahnedeyim. Dolayısıyla daha özgüvenliyim ve zihnen, bedenen daha rahatlamış bir şekilde çok daha güçlüyüm. Arınmış ve kendisi olabilmiş bir dönemdeyim. Performansımın bugüne kadar %30’unu gösterebildiysem bundan sonra bu çıtayı daha da yükseltirim. %90’lara ulaşıp daha etkili bir müzik yapabileceğime inanıyorum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Hayatımda neler değişti kısmına gelirsem, erkek bedenindeyken yaz aylarında onlarca telefon gelirdi. Etkinlik ve konser teklifleri gelirdi. Ekibimle birlikte gidip işimi yapardım. Şimdi görüyorum ki insanlar benim kadar cesaretli değiller. Sanırım trans bir kadını elinde sazla Anadolu deyişlerini söylerken görmeye, dinleme alışık değiller.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 7.5pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“Biz trans kadınlar için hep aynı model, tipik bir profil çizildi, olabildiğince negatif gösterildi topluma. Dolayısıyla elinde bir sazla Aşık Veysel’in, yedi ulu ozanın deyişlerini okuyan bir trans kadın bence daha önce görmediler. Hayal bile etmemişlerdir. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 7.5pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Benim görevim de sanırım bu olacak.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 7.5pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> Bu şekilde hem Alevi kimliğime, kültürüme iyi bir hizmet yapacağım, iyi bir temsilci olabileceğimi düşünüyorum hem de trans kadın kimliğime ve trans kader arkadaşlarıma pozitif anlamda bir katkı sunabileceğime inanıyorum.”</span></p><br /><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Biz trans kadınlar için hep aynı model, tipik bir profil çizildi, olabildiğince negatif gösterildi topluma. Dolayısıyla elinde bir sazla Aşık Veysel’in, yedi ulu ozanın deyişlerini okuyan bir trans kadın bence daha önce görmediler. Hayal bile etmemişlerdir. Benim görevim de sanırım bu olacak. Bu şekilde hem Alevi kimliğime, kültürüme iyi bir hizmet yapacağım, iyi bir temsilci olabileceğimi düşünüyorum hem de trans kadın kimliğime ve trans kader arkadaşlarıma pozitif anlamda bir katkı sunabileceğime inanıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor ve bununla ilgili hayallerim, projelerim var. Tabii ki bu alanda daha görünür olmam ve bu teslimiyetleri başarılı bir şekilde yürütebilmek için dernek başkanlara, federasyonlara, komitelere, beni sahneye taşıyacak olan insanlara, gazetecilere, aktivitelere ihtiyacım var. Bu bir birlik işi. Kolektif bir hareketle yapılabilir çünkü hepimiz bütünün bir parçasıyız. Sadece “ben” diyerek olmuyor. Aynı Nilüfer Akbal’ın bana sunduğu destekler, katkılar gibi, yanımızda farklı alanlardan insanların destek olması gerekiyor. Dünyayı böylece daha güzel bir hale getirebiliriz.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">17+ Alevi Kadınlar olarak biz Alevilik inancının, felsefesinin cinsiyetçi bir yönünün olmadığını, kadın erkek eşitlikçi bir özden beslendiğini ve homofobik içeriği olmadığını savunuyoruz ve bu anlamda çalışmalar yapıyoruz. Peki bir Alevi trans kadın olarak Eren, sizce Alevi toplumu LGBTİ+ meselesinde ne durumda?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevi kimliği ile ilgili dernekçilik yapan, bu alanda temsiliyet üstlenen aktivistler, yazarlar, araştırmacılar bazında değil, halk bazında bir yorum yapacağım. Hem güzellik merkezim hem de yaşadığım, doğduğum büyüdüğüm yer Alevilerin yoğun olduğu bir bölgedeydi. Dolayısıyla ben cinsiyet kimliğiyle alakalı baskıları genelde çok yakın akrabalarım tarafından, kan bağım olan insanlar tarafından gördüm. Fakat komşularım, o bölgede yaşayan Aleviler beni gayet sıcak karşıladılar. Gayet olması gerektiği gibi saygılı davrandılar. Özellikle dükkanımın olduğu, evimin olduğu bölgede hem bir cemevi bulunuyor. O cemevine gidip gelen insanlar, yaşlı kesim her zaman bana hoşgörüyle, sıcak bir gülümsemeyle yaklaştılar.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“Türkiye’de LGBTİ+ artıların temsiliyeti konusundan kaygılarım olduğunu ve eksiklikler bulduğumu belirtmek isterim.</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> Çünkü daha bugün size bu röportajı verirken birkaç saat önce Ankara’da bir trans arkadaşımızın öldürüldüğünü duydum ve onun üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu arkadaşlarımızın çoğu mecburen beden işçiliği yapıyorlar ve genelde ya müşterileri ya da sevgilileri tarafından vahşice katlediliyorlar.</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> Bunun için özellikle trans haklarını savunan dernekler özellikle barınma ve iş konusunda kadınlara yardımcı olabilir.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Özetle ben Alevilerin katı olduklarını düşünmüyorum. Kültürel olarak zaten kucaklayıcı bir toplumuz, Alevi kültürü de böyle bir kültür, inanç. Farklılıklara karşı daha saygılı bir bakış açısı var; ama Türkiye’de sadece Aleviler yaşamıyor… Özellikle ben bu ülkede ülkücü kesimden çok fazla sıkıntı çektim. Hem Alevi olduğum için, hem Dersimli olduğum için ve henüz cinsiyet uyum sürecine girmemişken feminen olduğum için çok zorbalığa uğradım, her türlü psikolojik şiddet, hakaret, fiziksel şiddet, cinsel tacize uğradım. Lisede popülerdim bir de… Başarı getiren bir öğrenciydim, öğretmenler tarafından sevilen bir öğrenci olmama rağmen orada karanlık günler yaşadım. Cinsiyet kimliğimden dolayı gerek konserlerimde, gerek okullarda çok zorbalığa maruz kaldım.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Yaşadığınız bölgede Alevi toplumu tarafından pozitif duygular beslerken konserlerini durduran kesim için ne diyorsunuz? Onlar da Alevi toplumunun bir parçası sanıyorum?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Konserlerim genel olarak benim bireysel olarak düzenlediğim ve bilet satışıyla gerçekleşen bana özel konserler değil. Bir takım programların konuk sanatçısı olarak gerçekleştirdiğim konserler. Dolayısıyla genelde programları cemevleri, Dersim kültürüne hizmet eden derneklerin ya da bölge derneklerinin programları olduğu için beni dinleyen kesim Alevi kesimi ve Dersim halkı diyebilirim.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">İki programım hiç gerekçe gösterilmeden iptal oldu ve bana bir daha dönüş yapmadılar. Buralar daha önce sahne aldığım yerlerdi ve beni eski halimle, erkek bedenimde hatırlıyorlardı. Afiş için fotoğraf gönderdiğimde başka bir insanla karşılaştılar, bir kadınla karşılaşmayı beklemiyorlardı. Bundan dolayı iptal edildiğini düşünüyorum; çünkü başka bir şey yok. Çok ısrarla, çok büyük bir taleple gelen kişilerdi ve afiş fotoğrafından sonra gerekçe göstermeden beni program akışından çıkarttılar. Belki de dediğim gibi insanlar benim kadar cesaretli değiller. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Bununla beraber ben çok dilli bir müzik yaptığım için Anadolu’da var olan 13 farklı etnik dilde şarkı söylediğim için farklı konseptlerde programlara da dahil oldum ve farklı kesimlerle de karşı karşıya geldim. Örneğin Çerkezce, Ermenice, Zazaca, Kürtçe, Boşnakça şarkılar söylenen bir anadil etkinliğinde sahneye çıkıp 4-5 farklı dilde şarkı söyledim. Dili de hakim kullandığım için insanlar beni hangi dilde söylüyorsam o kültürden sanıyordu. Her şey çok güzeldi ama şunu belirtmek istiyorum; o günler cinsiyetimi değiştirmediğim, erkek bedenimde sanatımı icra ettiğim günlerdi.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 7.5pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">“Trans dostu işyeri sahipleri patronlarla, büyük firmalarla görüşerek bu istihdam sağlanabilir. Kontenjanlar alınabilir. Pozitif ayrımcılık sözü alınabilir. Barınma konusunda da, yurtdışından gelen fonlar daha çok trans kadınlara, özellikle çalışamayanlara kira desteği olarak</span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> </span><span style="background-color: #fbfbfb; color: #0d0d0d; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16pt; font-style: italic; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">sağlanabilir. İzmir, Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlerde trans misafirhanesi, sığınma evleri kurulabilir”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Tüm bu süreçte çekirdek ailenizin, beraber yaşadığınız insanların size bir baskısı olmadığını söylüyorsunuz. Onlarla süreç nasıldı?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Çekirdek ailemin hiçbir zaman baskısı olmadı diyemem, sadece bugün geldiğimiz noktada baskı uygulamıyorlar. Fakat yakın akrabalarım, özellikle baba tarafından yakın bir akrabam tarafından açık ölüm tehditleri almaya devam ediyorum. Ama annem-babam tarafından böyle bir şey söz konusu değil. O süreçte beni hemen kabul edemediler, yeri geldi ayrı kaldık, yeri geldi iletişim koptu; ama tekrar birleştik. Çünkü aile olarak bu süreci birlikte atlatmak istedik. İyileşmek istedik. Birbirimize çok bağlı bir aileyiz; ama şu andaki şartlardan dolayı birlikte yaşayamıyoruz.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><br /></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Büyüdüğünüz evde Alevilik ritüeller var mıydı? Evde hangi dili konuşuyordu?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Elbette vardı, özellikle babamın babaannesi ile birlikte büyüdük hatta uzun bir süre aynı odayı paylaştık. Kendisi her gece yüksek sesler içerisinde, 12 imamların, Düzgün Baba’nın, ve diğer ziyaretlerin adının geçtiği Zazaca dualar okurdu. Yıllarca o duaların eşliğinde uyudum. Evimizi ve ailemizi birçok kötülükten onların koruduğuna inanıyordum ve bana ninni gibi geliyordu. Şimdi o günleri özlüyorum. Ayrıca her perşembe çıra yakılırdı, Xızır aylarında mısayıvlar</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"> gelirdi ya da biz giderdik özellikle babam evde inancımızı yaşamamız konusunda büyük etkendi, kendisi bu konuda sadece inancını yaşayan değil aynı zamanda toplum bazında da gerek dernekçilik gerek cemevleri kurulumlarında büyük katkılar sundu, bazı dönemler evimizde Cem yapılırdı velhasıl babam ve babaannesi evimizde bu konuda adeta Alevilik elçisi görevi yürüttüler.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 7.5pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 731px; overflow: hidden; width: 605px;"><img alt="siyah beyaz, kişi, şahıs, giyim, insan yüzü içeren bir resim
Açıklama otomatik olarak oluşturuldu" height="731" src="https://lh4.googleusercontent.com/qp0T4_x_xoDB1Qbbc-OlV5p3na1TE4tFwaw-TfYZtHd2c1JS22Jwpe_9eZJPTICCTtLkYFGM8gsnD_pZoYSFsvf1UrUf1XtmFCSypMN48PegtOVhW5TIX98FGefFB12gjX_SkQ8X9ksq" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="605" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">LGBTİ+ bir oluşuma ihtiyaç duyuyor musunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Genel olarak bir oluşuma ihtiyaç duyuyoruz. Aslında Türkiye’de LGBTİ+ artıların temsiliyeti konusundan kaygılarım olduğunu ve eksiklikler bulduğumu belirtmek isterim. Çünkü daha bugün size bu röportajı verirken birkaç saat önce Ankara’da bir trans arkadaşımızın öldürüldüğünü duydum ve onun üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu arkadaşlarımızın çoğu mecburen beden işçiliği yapıyorlar ve genelde ya müşterileri ya da sevgilileri tarafından vahşice katlediliyorlar. Bunun için özellikle trans haklarını savunan dernekler özellikle barınma ve iş konusunda kadınlara yardımcı olabilirler diye düşünüyorum. Bu trans dostu işyeri sahipleri patronlarla, büyük firmalarla görüşerek bu istihdam sağlanabilir. Kontenjanlar alınabilir. Pozitif ayrımcılık sözü alınabilir. Barınma konusunda da, yurtdışından gelen fonlar daha çok trans kadınlara kira desteği olarak, özellikle çalışamayan trans kadınlara, sağlanabilir. İzmir, Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlerde trans misafirhanesi, sığınma evleri kurulabilir. Bu evlerin giderleri yurtdışından gelen fonlarla karşılanabilir. Fakat temsiliyeti yeterli bulmamakla birlikte bir oluşuma ihtiyaç duyduğumu söyleyebilirim. Tüm trans arkadaşlarımla görüşüyorum. Trans olup iş bulamayan, ailesiyle yaşayan, kendi ürünlerini yapıp satan, öğrenci… ya da beden işçisi arkadaşlarım var. Hepsi benimle aynı fikirde.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Alevi LGBTİ+ olarak bir oluşuma ihtiyaç duyuyor musunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Açıkçası ben azınlıkların kendi aralarında ayrışmasından ziyade (Alevi lgbti, Kürt lgbti vb ya da biseksüeller gibi) azınlıkların bir arada olarak ancak hak ve özgürlüklerini belki daha sahip olabilirler ve belki mücadele böyle daha anlamlı olabilir. Kendi aralarında şemsiyeleri çok doğru bulmuyorum. LGBTİ+ çatısı altında bu kadar zorlanıyorken ayrı ayrı şemsiyelerin altına girmeyi gerekli bulmuyorum</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Çok teşekkür ederiz Eren. Eklemek istediğin bir şey var mı?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 19.5pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; font-variant-alternates: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space-collapse: preserve;">Öncelikle bana ulaştığınız için sizlere teşekkür ederim. Eklemek istediğim şey şu olacaktır; ben bu röportajımda Alevi, trans, ve müzisyen kimliklerim üzerinde konuştum fakat kimliklerimiz her ne olursa olsun farklılıklar hep olacaktır. Ben tüm bunları yaşadığım yıllarda, benim gibi milyonlarca bebek dünyaya geldi bile, şimdi onlar büyüyorlar, başlarına gelebilecek her türlü homofobi, transfobi veya tüm bunlardan kaynaklanan her türlü olumsuz durumla karşı karşıya kalacaklarından habersiz, yani isterim ki, bu konuda farkındalık artsın yeni nesil translar ya da tüm LGBTİ+’ler rahatça, gönüllerince yaşayabilsinler. Umarım bu bir gün Türkiye’de gerçek olur.</span></p><br /><br /></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-6084271352297594062022-12-07T09:40:00.003-08:002022-12-07T09:40:30.466-08:00 Elif Ana Filmi: Sahnede Yine Erkekler ve Tutmayan Maya - Ceren Ataş<span id="docs-internal-guid-0c7563fe-7fff-db45-a81b-5c6184235d72"><p dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 683px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="683" src="https://lh5.googleusercontent.com/UXR_q9MCl2Oeg0PhyUFsC8wTnZstPfs2-pQR6vSIxUNT07YcM12YfL9ZHv8UXolfFgnu5EXdl6zvvrjyaDb9tXzP50GqEJHEIfbZX-x8LRKxob73lSnq-fnwYoNeyVKRjHzbL5C9Mxkbo35pB5V09G6i-tIvzJ7HCEhELlOiuez5FzNbPXV5hgNhdcRcOQ" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">5 Aralık günü Maraş’ta yaşamış ve yakın zaman evliya, erenlerinden olan Elif Ana’nın, yine kendi adıyla çekilen filminin galasına gittik. Elif Ana, tahminen 1903 tarihinde doğmuş ve küçük yaşlarından itibaren kerametler göstererek bölgede tanınmıştır. Elif Ana’nın annesinin ocak soyundan geldiği söylenir, yani Alevilik açısından inanç önderliği yapabilecek sınıftandır (Ana-Dede). Adı Selver’dir ve Elif Ana daha çocuk yaşta iken ölür. Yarı tarafından ocak soyundan gelen Elif, sanıyorum o gün koşullarında da bugünden bakıldığında da tam “Pir soyundan gelen” muamelesi görmez; çünkü babanın “dede” olması “toplum açısından” daha mühimdir(!) Buna rağmen bölgede ve bugün genelde tüm Alevilerde “Ana” olarak kabul görmüştür. Bu Aleviliğin hiyerarşik yapısının dışında, inançsal olarak bir kadının kendini ocak etme sürecidir, Elif Ana bir ocaktır.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Diğer yandan ocak soyundan gelmeyen eşi ve çocukları, Elif Ana üzerinden tanımlanarak “Ana” ve “Baba” kavramları ile anılırlar. Tüm bunlar Alevi inancında kadının belli bir noktada anılması için veya inanç önderi olabilmesi için var olduğu iddia edilen tüm sınırları aşabildiğinin güzel bir örneğidir. Elif Ana hayvanlarla, bitkilerle ilişkide, onlarla konuşarak, geleceği söyleyerek önce kendi köyünde sonra da daha geniş kitlelerde adını duyurmuş, kimi zaman Xızır zannedilmiş günümüz erenidir. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bugün Türkiye’de belli dönemlerde ziyaret edilen ve inançsal faaliyetler yürütülen Nevşehir’de Hace Bektaş, Antalya’da Abdal Musa gibi erkek erenlerin yanında Elif Ana da vardır ve diğerlerinden farklı olarak kendisinin yaşadığına şahitlik eden büyük bir topluluk mevcuttur. Dolayısıyla anlatısı diridir. Tüm bunları göz önüne aldığımızda Elif Ana için çekilecek bir filmin olması beni oldukça heyecanlandırmıştı.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Cinsiyetçilik Tesadüf Değildir</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elif Ana filminin Kazım Öz tarafından çekileceğine dair bilgiyi aldığımda, filmin Instagram hesabından paylaşılan içerikleri incelemek istedim. Burada ilk gözüme çarpan Sermiyan Midyat oldu ve bir an dona kaldım. Midyat, bir kadına şiddet uygulaması dolayısıyla hakkında dava açılmış biriydi ve mahkeme sonucu ne olursa olsun “şiddet” vardı. Bu konu kamuoyunda epey tepki çekmişti, basına yansımıştı. Elif Ana hayatı boyunca şiddete karşı çıkmış bir kadındı, hep sevgiyi ve iyiliği öğütlemişti. Kendi oğluna silah kullanmamasını, kimseyi incitmemesini vasiyet etmişti! Şimdi onun hayatını anlatan bir filmde, kadına yönelik şiddet meselesi ile gündeme gelen biri rol alacaktı öyle mi? Korkunç bir durum bu.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ama bitmiyor… Galada sahneye yapımcılar, senaristler, yönetmenler çıktı tek tek. Hepsi erkek. Erkekler toplanmışlar ve bir kadını anlatıyorlar. Kadın anlatımının, kadın bakışının filmde olamayacağını o an anlamıştık. Hele de sahnede adı basında şiddetle anılan bir kişi varken… </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Filmin içeriğinde bazı cinsiyetçi küfürlerin olmasını (evet az da olsa var ve önemli!) ve tüm bu yazdıklarımı toparlarsak: cinsiyetçilik tesadüf değildir. Bir yerde, küçük diye küçümserseniz, her yerde çoğalır. Cinsiyetçilik, Elif Ana gibi bir kadının anlatısında, kadın hikayesinde olmaması gerektiği gibi üstüne bir de yadırganmalıydı.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Filmin ilk sahnelerinden birinde, gözlerinde görme sorunu olan Elif Ana, oğlu Mamo ile bir vekilin evinde kalıyor. Vekil sabah uyanınca karısından iki tane kahve yapmasını istiyor. Kahveyi kadına yaptırıyor ve iki kahveyi kendisi ile Elif Ana’nın oğlu Mamo’ya istiyor. Sonra Elif Ana’ya dönüp “Sen bir şey ister misin Elif Ana” diyor. Kadın, Ana da olsa, muhatap erkektir diyor bu sahne. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi’ye Alevi Lisanı Gerek</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir de bu sahneye bir not düşmek istiyorum, bu vekil Elif Ana’ya oruçlu olduğu için “Sen seferisin” diyor. Yani, İslami bir kavram kullanıyor. Müslümanlar, oruçlu oldukları zamana eğer yolculuk yaparlarsa oruçlarını bozabilirler. Elif Ana, bir Alevi kadın olarak “seferisin” cümlesini duyuyor. Bu Alevi terminolojisi için ciddi bir hatadır. Alevilikte seferilik gibi bir durum söz konusu değil, kaldı ki aksine Alevi orucunu yas üzerine tutar, en ağır koşullarda oruçlu kalır.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Filmde yer yer böyle küçük kavram kaymaları yaşanıyor. Elif Ana hem Kürtçe hem Türkçe konuşturulmuş mesela; ancak öyle zannediyorum ki Elif Ana’nın Türkçesi yoktur, varsa da filmdeki Elif Ana kadar yoktur. Ana daha çok Kürtçe konuşsa, daha iyi olabilirdi. Çünkü zaten filmde bundan kaçınılmamış, yarı Türkçe yarı Kürtçe ilerlemiş film. Ama ceme gelen dede Türkçe konuşuyor, halk Kürtçe konuşuyor ve birbirlerini kusursuz anlıyorlar gibi çelişkili sahneler var. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 859px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="859" src="https://lh3.googleusercontent.com/IEbG4KrP71yDbsdClE5zM-pj6GdMv6gGPEBlrtqiTEVFfzulVxjHWkhx6mMVoHJCteOHV5RU4-JA2zJqBOJzdgQCLTOpaM4AxnxfWvpoZivoyx0N1Ra25iQ6FBmq7wVN2VFqqt_v3nRmPhsh-7q1fo8f8pQBKx36r7_HO1ZDUxvm7yyfPBthXug2Qkd2bQ" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elif Ana</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elif’in Tılsımı Kadından</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yukarıda bahsettiğim gibi, Selver Ana, Elif’in öz annesi, o daha çocuk yaşta iken ölüyor ve küçük Elif’e analığı Gule tarafından büyütülüyor. Selver Ana, ölmeden evvel, “ölüm yoktur” diyor ve yeniden dünyaya başka bir donda geleceğini anlatıyor, kendi tılsımını Elif’e bırakıyor. Bu sahneler oldukça önemli; çünkü Aleviliğin ne olduğunu ve “ne olmadığını” vurguluyor. Alevilikte ölüm yoktur, cennet-cehennem yoktur, ahiret yoktur… İnsanın ruhu, bedenden ayrıldığı zaman, yaşadığı süreçteki iyiliğine göre başka bir canlıda yeniden yaşama gelir. Bu da “kabul gören” semavi dinlerde olmayan bir durumdur. Alevilik kendisi bir inançtır ve burada özellikle “ölüm” ya da Alevice söylersek “Hakka yürüme” ile bu anlatılır. Devriye kavramı işlenir. Selver Ana’nın cenaze erkanı görülürken tabutun üstüne bir kuş konar ve kadının ruhu ona geçer. Kuş uçar gider. Bu sahne çok değerliydi. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Selver Ana’nın cenazesi eskilerdeki gibi, ağıtlarla, “duasız”, öz ağız ve öz dileklerle geçer. Burada tek yanlış, Aleviliğin İslam olmadığını vurguladıktan sonra Selver Ana’nın tabutunun üzerinde Arapça dualar yazan yeşil örtü sarılmasıdır. Ben hiç sanmıyorum ki o zamanlarda Alevi köylerinde bu yeşil örtü olsun da tabutlara sarılsın… Evet günümüzde Cemevlerinde bu örtü var; çünkü devletle temas var; ama o günün Maraş’ında bu temas yoktu.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Tam buradan hareketle yine Aleviliğin İslam olmadığı bir sahneye geçiliyor ve Selver Ana’nın Hakka yürüyüşünden kırk gün sonrasında Dardan İndirme Cemi yapılıyor. Bu cem, biri Hakka yürüdüğü zaman, onun arkasında kalan eşi, annesi-babası, çocukları, musahibi, artık kimi varsa, ondan rızalık alma ve rızalık verme cemidir. Çünkü can artık başka bir candadır ve bir önceki yaşamındaki tüm hesaplarını kapatması, rıza ile yeni bir yaşama başlaması gerekmektedir. Bu dardan indirme Ceminde, Dede var ancak Dede’nin yanında Ana yok… Çok ezber bir savunma ile Alevi erkekler “O zamanlar kadınlar ata binip köy köy gezmiyorlardı” demesinler yine, bu filmde bile Elif Ana ata binip kendisini görmek isteyenlere gidiyor, köy köy geziyor!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Burada şunları da vurgulamak lazım, cenazede, düğünde, cemde, darda, her yerde kadın erkek birlikteliği var ve kadınların başları açık. Evet yöresel olarak başlarında adını bilmediğim bir örtü var, ancak bu bir kültürdü. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir Filmde Birden Çok İşaret</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elif Ana’nın hayatını anlatırken onun yaşadığı dönemde olan pek çok konuya da değinmişler diyebiliriz. Önce Osmanlı zamanı, Ermeni Tertelesi, sonra Mustafa Kemal’in küçük bir sahnesi ile “Cumhuriyet geldi” mesajı, sonra Dersim Tertelesi (kara vagonda küçük kız çocukları) ve sonra en sonunda da Maraş Katliamı. Evet Elif Ana kendi hayatında Maraş Katliamını görüp kız kardeşinin burada öleceğini söylemiş biri ve kendisi de Maraş bölgesinden olduğu için bu nokta özellikle anlatılmalıydı. Ancak filmde bir kurgu olmadığı için zamansal olarak bu işaretler çok havada kalmıştı. Konuların hiçbiri, Maraş Katliamı dahil, ne olduğunu, kime yapıldığını, kim tarafından yapıldığını aktarmadan, sembolik sahnelerle geçip gidiyor öyle. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir de gala seyircisinden bahsetmek istiyorum bu noktada, iki saniye Mustafa Kemal görüntüsünü alkışlayan seyirciler, Sinan Cemgil sahnesini de alkışladılar. Bu da film ne mesaj verdi, insanlar ne anladı sorusunu akla getirdi. Çünkü çok ilginç insanların bu denli ideolojiden uzak olması. Örneğin; hem 29 Ekim’i hem Dersim 38’i beraber anmak müthiş bir bilinçsizlik. Bu sahnelerde seyircinin yaşattığı da aynı vaziyette hissettirdi. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Maraş Bir Alevi Katliamıdır!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bahsettiğim gibi, filmde pek çok meseleye küçük küçük değinilmiş; ancak Maraş katliamı daha geniş yer almış, ki öyle olmalıydı. Ancak burada katliamı anlatırken sürecin içinde, Maraş’ta Aleviler öldürülürken “Maraş Kürtlere mezar olacak” diye slogan atan saldırganlar var. Ben öyle zannediyorum ki, bu sahne filmin politik mesaj verme kaygısıydı. Gerçekte, katliam yaşanırken bu sloganın atıldığını şahitlerinden ne duydum ne gördüm. Ben kendim de Maraşlı Alevilerle ile çalışma yapmış birisi olarak söylüyorum: Maraş bir Alevi katliamıydı. Orada Türkmen Aleviler de Kürt Aleviler de öldürüldü. Ancak filmde bunun farklı bir noktaya çekilmek istenmesi hem rahatsız edici, hem de gerçeği bükücü. Yanlış. Filmin içinde komşusuna saklanan bir genç kızdan eğer Alevi değilse şahadet getirmesi isteniyor, yani şehadet getirebilirse Alevi değildir ve canı bağışlanacaktır. Demek ki Alevilere yönelik olduğunu vurguluyorsunuz? Bu çelişki de filmin içinde var! Yanıltmaya çalışmışlar; ama olmamış, olmaz, o maya tutmaz.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir de, Maraş Katliamı döneminde iktidarda CHP ve Ecevit var. Katliam günler sürüyor, resmi rakamlardan çok daha fazla ölüm var ve zarar yaşanıyor; ancak bir filmde buna yönelik hiçbir eleştiri yok. Bu da ciddi bir eksik olarak karşımızda duruyor.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elif’i Durduralım!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elif Ana, çocukluğundan genç kızlığına, hep dağlarda ovalarda geziyor. Bir gidiyor, günlerce geri gelmiyor. Babası o geri geldiğinde ona sadece endişesini aktarıyor. Onu kısıtlamaya yönelik, eve kapatmak gibi bir girişim hiç olmuyor. Ancak yine bir gün genç kız dağlarda üç gün ortadan kaybolunca Dede’ler toplanıyor ve “Elif artık genç kız oldu, dağlarda gezmemeli, evlendirelim” diyorlar. Yine aynı Dedeler, bu evlilik için gençlere rızalarını soruyorlar. Evlendirerek Elif’in özgürlüğünü elinden almaya yöneliyorlar; ancak Elif, eşi olacak Ali’ye daha en başında dağlarda gezeceğini, onun da kendisine yoldaşlık edeceğini söylüyor, aksi halde evlenmeyecekler! Rızalık üstüne kurulu bir evlilik böyle gerçekleşiyor.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Filmin Anlattıkları </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Filmin Aleviliğe dair güzel mesajları vardı. Kadınların erkeklerle beraber hayatın her alanında var olması, kadının söz hakkının olması, beraber ibadet de edilmesi rakı da içilmesi… Bu birliktelik çok güzel işlenmişti. Elif Ana’nın evli çiftlere, eşlere “yoldaş” demesi de bence çok hoştu. Karı-koca değil, yoldaş… Aslında film hem bu yönüyle güzel mesajlar içeriyordu hem de Aleviliğin “ne olmadığını” da anlatıyordu. Alevilik, kendisi bir inançtır ve görebilene Elif Ana’nın hayatı bunun iyi bir örneğidir. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yukarıda eleştirdiğim noktalar ise, Alevilik ve kadın meselelerini işleyecek tüm arkadaşların ciddiye alması gereken meselelerdir. Özellikle, partnerine şiddet uyguladığı iddiası ile basına yansımış birinin Elif Ana’nın hayatını anlatan bir filmde yeri yoktu. Meseleye buradan başlamak gerekiyor.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"> </p><br /></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-34369031359754699212022-11-09T08:39:00.004-08:002022-11-09T08:39:56.059-08:00Alevisiz Alevilik<p> </p><span id="docs-internal-guid-9e2e0768-7fff-7ba5-b5ff-6bb553a28f8d"><h1 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 19pt; padding: 0pt 0pt 17pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; font-size: 14pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><a href="https://gasteavrupa.org/2022/11/09/alevisiz-alevilik/?fbclid=IwAR0BmFZ7gstaSSAJFimHrnmbQSQo2oF7TyqYT0z310wyWAuREb_tCexQNxc" target="_blank">Alevisiz Alevilik</a></span></h1><p dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt;"><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ceren Ataş</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 420px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="420" src="https://lh5.googleusercontent.com/7d2fbxCnYKY5oNPuTAgc5hBfj_hPAQ-0Jb5Ivow_HdHsVhSezyX7El5PQqsCjgVJX2clvw49fMFVCWzLevVevGkfXMqj895EVHLo3NEUEvrootVjdt3teVOp8sEzfG6BmLwEwJN4x7HBCf3_JdEtftebEYV1rfIdDYlCaheDdLWdFqRv-D4qvBmmpun-qg" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">8 Kasım günü, TBMM genel kurulunda Vergi Usul Kanını ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşüldü. Bu teklife göre, Cemevlerinin aydınlatma giderleri Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanacak. Belediye ve il özel idareleri Cemevlerinin yapım, bakım ve onarımını gerçekleştirebilecekler. Ayrıca Cemevlerine indirimli veya ücretsiz içme ve kullanma suyu sağlanacak. Dolayısıyla Cemevleri Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanacak, Cemevi başına bir kayyum atanacak ve ileride bir ihtimal Diyanet’e bağlı Cemevleri yapılacak.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dün (8 Kasım) pek çok Alevi kurumu ve halktan kesim, Meclise yürüyerek bu yasayı Aleviliğe müdahale olarak gördü ve buna tepki gösterdi. Bu çok haklı bir tepkiydi. Aleviler en başından beri diyemeyeceğimiz, evveli olmayan, başlangıç günü olmayan bir inancın kadim halkıdırlar. Bu halkı, bu inancı, belli bir tarihte kurulmuş gibi gösterip, oradan bir dine bağlayarak Aleviliğin kendi iç dinamiklerine müdahale etmek asimilasyon çabasıdır. Daha cem ibadetine, ibadet diyemeyen, Cemevlerini kültür merkezi olarak gören egemen zihniyetin Alevilere bir faydası olmadı, olmayacaktır. Bu yasa teklifi devletin Alevilere yönelik inkar ve asimilasyon politikalarında geldiği aşamayı göstermesi açısından fikir verici.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dün demokratik protesto hakkını kullanan Alevilere polis şiddet uyguladı. Yaralanan, hastanelik olan Aleviler oldu. Her türlü şiddete rağmen yüzyıllardır Aleviler eşitlik ve adalet taleplerini dile getiriyorlar. Yeri geldi idam edildiler, yeri geldi yakıldılar, katledildiler, yeri geldi tutuklandılar ancak Aleviliğin kendisi gibi Alevilerin de adalet talebi hiç durmadı, hiç susmadı. Kanunlar sokakla değişir, demokrasi sokakta kazanılır. Demokrasi sadece seçme-seçilme hakkı değildir, sayısal çokluğun sağlanması demokrasi değildir!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilerin tüm itirazlarına rağmen gece ansızın geçirildi torba yasa. Bu yasa meşru değildir ve Aleviler de bu yasayı tanımayacaklardır. Alevilerin inancı da inanç mekanları da bellidir.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi toplumunun inanç merkezlerine yüzyıllar önce Nakşibendi Şeyhleri atayarak Alevilik inancını değiştirmek, içinde eritmek isteyenler, “katli vacip” diye fetvalar yazdıranlar gördüler ki Alevilik bu şekilde değişmiyor. Aleviler ölse de değişmiyorlar… Dün de görüldü ki Aleviler diyor ki “İnancımızı bizden başka kimse tanımlayamaz.” Ancak Nakşi Şeyhleri gibi, yarın bir gün Cemevlerine kayyumlar atamaya çalışabilirler. Yeni cemevleri inşa edecekler ki buna çoktan başladılar. Ki başka bir perspektiften, gerçekçi olmak gerekirse, bugün iktidar kontrolünde olmayan Cemevi yok. O zaman biraz da aynayı Alevilere tutalım:</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ali candır Ali canan</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ali dindir Ali iman</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ali rahim Ali rahman</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ali göründü gözüme</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hilmi Dedebaba</span></p><h2 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.6941176470588235; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: -1pt 0pt 17pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-size: 13pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ayna tuttum yüzüme; ama bu sefer Ali orada yoktu</span></h2><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aynayı yüzüne tuttuğunda Ali’yi gören Aleviler, bu meselede artık kendilerini, kendi hatalarını görmeliler. Cemevi Cemevi dolaşan egemenlerin, diyanet başkanlarının, mollaların Alevilerden bu kadar yüz bulmasının bir nedeni de Alevilerdir…</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Daha Allah ile cihan yok iken</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Biz ani var edip ilan eyledik</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hakk’a hiçbir layık mekân yok iken</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hanemize aldık mihman eyledik</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Harabi</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi toplumunun bir kısmı yüzyıllardır Aleviliği İslam coğrafyasında yaşanan Kerbela katliamına bağlayarak tanımladı. Kerbela’da Alevilik doğdu gibi yorumladı ve kaynağını her dönem devletiyle bu şekilde oluşturdu. Devlet tarihçiliğine itiraz etmedi. “Biz de sizdeniz” diyerek kendi özgün tarihini yok saydı. Bunun elbette tek sebebi riyakarlık değildi; Alevi toplumu bir yandan da kabul görmek istedi. Bu sebeple hatalar yaptı. Ancak bu hataların Aleviliğe dönüşü pahalı oldu.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilik Edip Harabi’nin Vahdetnamesi’nde, Nesimi’nin beyitlerinde anlatıldığı gibi, binlerce örnekle çoğaltabileceğim bir varoluş anlatısına dayanır. Bu varoluş felsefesine göre Aleviliğin evveli yoktur. Doğmamış bir inançtır bu. Zamanın ötesindedir. Kökleri dünyaya ve alemlere kazınmıştır, süreği daimdir. Dolayısıyla öncelikle yapılması gereken birinci mesele, Aleviliğe bir başlangıç tarihi belirtmekten vazgeçmektir. Alevilik gibi kadim bir inanç daraltılırsa anlatısı, felsefesi, teolojisi yok edilir. Ve eğer bu yok edilir de Aleviler kendini İslam’ın dört halife dönemine bağlarlarsa, egemenler de bugün Alevilere “Öyle mi, sen mezhep misin, sen kültür müsün, o zaman haydi gir şu torbaya” der!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Cihan var olmadan ketm-i âdem’de</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hakk ile birlikte yektaş idim ben”</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Şiirî</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilik bir doğa inancıdır. Doğa kutsaldır, insan bazen kutsalını bir dağda, nehirde, bazen güneşte görür. Alevi hayvan katletmemeli, avlanmamalı, kurban kesmemelidir. Alevi yere çöp bile atmamalıdır! Toprak, yeryüzündeki her yer, “harde dewres”tir. Kutsaldır, derviş toprağıdır. Pir ayağının değmediği bir zerre yoktur. Dolayısıyla Aleviler öncelikle binacılık/ kurumculuk anlayışından vazgeçmelidirler. Yukarıda da değindiğim gibi, bugün egemenlerin kontrol etmediği Cemevi yoktur. Bundan 100 sene, 200 sene evvel hiçbir Cemevi yokken Aleviler ibadethanesiz miydi? Hayır, tüm yer gök Alevilerin ibadethanesiydi. İbadet sınırsızdı, kuralsızdı. Ancak bugün maalesef Cemevlerinde durum böyle değil. Şehirleşme ile mecburi şekilde oluşan ve fayda sağlayacağı düşünülen Cemevlerinde, sanki Cemevi olmazsa Alevilik yok olurmuş gibi bir anlayış mevcut. Aleviler, kendi kimliklerini resmi olarak tanıtmak için Cemevlerini istiyorlar. Bugün Cemevleri Aleviliğin sınırsızlığını dört duvara hapsetme zihniyetindeler. Takım elbise giyinme zorunluluğu olan gençler mi dersiniz, kadın girişi ve erkek girişi olarak ayrılan kapılar mı dersiniz, kadın erkek beraber oturtulmayan cem meydanları mı dersiniz, kadınlara zorla başörtüsü taktıran dedeler mi dersiniz, Alevileri katli vacip gören ve bunu resmen açıklayan milletvekillerinin kırmızı halıyla karşılanması mı dersiniz… Listemiz çok uzun!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kûn deyince var eyledi on sekiz bin âlemi</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hem yazandır hem bozandır levh-i mahfûz kalemi</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dertlilerin dermanıdır yarelinin merhemi</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hem sâkidir hem bâkidir nur-u rahmanım Ali</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sefil Ali</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bugün Cemevlerinde yapılan cenaze erkanlarında Dedeler, İslam’ın namaz erkanını Türkçe okuyarak yapıyorlar. Yani Cemevlerinde cenaze namazı kıldırıyorlar! Yalnız dualar Türkçe olduğu için bunu o cenazeye gelen Sünniler hariç kimse anlamıyor… Çok cenaze vardır ki Cemevinden kalkarken, komşuların gelip “Siz de namaz kılıyormuşsunuz, biz de camide aynısını yapıyoruz!” demiştirler. Aynı olmak neden bu kadar değerli? Mesele aynı olmak değil, farklı olup bir arada yaşamak. Dedeler Alevilere namaz kıldırmak yerine Analarla beraber gerçek cemler yapsınlar… Analara koltuk kaptırmamak için erkekleşmek, dincileşmek yerine inançlarının aslını yaşasınlar ve yaşatsınlar. Cemevleri el’den takdir görse nedir, görmese nedir…</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kamû Hak ile vuslat oldı</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">İrüşdi birlik ikilik mat oldı</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Şeyâtîn kalmadı gitti aradan</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yaradılmışda bulundı Yaradan</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kaygusuz Abdal</span></p><h2 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.6941176470588235; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: -1pt 0pt 17pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-size: 13pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilerin Kapısı Herkese Açılmaz, Dergahına Eğri Odun Girmez</span></h2><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi mekanlarına eğri odun girmez anlayışı vardır. Alevi de olsa, düşkün olan düşkündür ve uzak edilir. Ancak Cemevlerinin kapısından girmeyen yok… Herkesi karşılamak, mihman etmek, yüzüne gülmek Alevilikmiş gibi anlatılıyor. Alevilik tokat atana öteki yanağını uzatmak değildir. Öyle olsaydı Babailer, Pir Sultanlar, Zarifeler, Sey Rızalar niye direndiler? Öyle olsaydı Alevilik kalır mıydı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 339px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="339" src="https://lh5.googleusercontent.com/uj6eGCQxZq2IX0_7t6FKookJeo_9cgi1aShRVrh9Yqff0gQ7qcbTYdGNM-EX98E9lnCJynh3BakpqYzyqfyiKhCFZkP4T63WVkJKNOqiZWWPh5ZiV4m39bjwhcBjww___YaMYaw2DYo4SdaPbCXO9s6aY65eUikwvg2Hpn0ik-IKplMw7puM0Xfe_yNPvA" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bugün bu torba yasayı çıkartmak isteyenler maalesef Alevilerden yüz buldular. Cemevi yapsınlar diye kum, çimento vererek “rızalık” aldılar kimi Alevilerden. Cemevi Cemevi gezerek, dedelerle hoşsohbetler ederek bu imkanı edindiler. Doğru. Ancak bir şey yanlış, o gezdikleri yerlerde her şeye rağmen taleplerini belirten Alevileri dinlemediler. Aleviler “Cemevleri ibadethanemizdir” dediler, bu hiç gündemlerinde olmadı.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Oysa Cemevleri kapılarını böyle açmamalılardı. Cemevi Alevi toplumunun sözcüsüdür. Sözcüsü olmalıdır. Cemevinin duvarları kutsal değildir, Alevilere her yer kutsaldır, Hakk-Xızır her yerdedir. Cemevleri kurum olarak ancak şunların destekleyicisi olabilirler:</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Mürşitlerin pir yetiştirmesi,</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Pirlerin taliplerine gitmesi</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Taliplerin hem Aleviliği öğrenmesi hem ibadet etme mekanlarının sağlanması</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ritüellerin gerçekleşmesi</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi taleplerinin kayda alınması ve dillendirilmesi</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi erkanına uygun cenaze erkanlarının düzenlenmesi</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ve bunların hepsi “Alevilerin iç meselesidir”.</span></p><h2 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.6941176470588235; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: -1pt 0pt 17pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-size: 13pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Zalimi Eleştirmek Kolaydır</span></h2><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aleviliğin meselesi “Ali’yi sevmek” değildir. O yüzden her Ali’yi seven de Alevi değildir. AKP, Aleviliği bir inanç olarak görmüyor; ancak önemli olan Alevilerin kendi inanç merkezlerini bilmesidir. Aleviler bağımsız Cemevleri kurmalıdırlar, Cemevleri ibadethane statüsü aldığı gün dahi özellikle bu bağımsızlık meselesi en önemli mesele olarak önümüzde duracaktır.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yok iken Adem’le Havva âlemde</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hak ile Hak idik sırr-ı müphemde</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir gececik mihmân kaldık Meryem’de</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hz. İsa’nın öz babasıyız</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Harabi</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Cemevleri Alevilerin sözcüsü olmalıdır. Eğer torba yasalara itiraz edilmezse, bugün örneğin Düzgün Bava’nın kutsal dağını delip oraya Cemevi yapanlar, Xızır’ın evini yıkanlar, kutsal kadın ziyaretlerin adını ve hikayelerini erkekleştirenler daha da çoğalacaklar. Alevilerin derdi, Cemevi Cemevi gezip torba yasayı çıkartanların zannettiği gibi “elektrik faturası” derdi değildir; Alevilerin asıl meselesi kimliksizliktir, ideolojisizliktir. Önce kendi kimliğini tanımalı, önce kendi kutsalını korumalı ki torba edilmemeli Aleviler.</span></p><h2 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.6941176470588235; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: -1pt 0pt 17pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-size: 13pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Rızasız Lokmanın Güncel Adı: Dedelere Maaş</span></h2><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Öncelikle, Alevilikte kadın üzerine akademik çalışma yapan biri olarak “dedelere maaş” kısmı ile ilgili bir başka yerden konuşmak istiyorum. Türkiye toplumları, Alevilerin inanç önderlerini dedeler olarak biliyorlar. Halbuki bu dede meselesi oldukça günceldir. Alevi toplumunda inanç önderleri kadın ve erkekten oluşur. Eskiden Ana, Analık, Anabacı, Bava, Baba, Pir, Rayber-rehber, kılavuz vs. gibi adlandırılan inanç önderlerinin hepsi silindi, geriye bir tek dede kaldı. Bu da Cemevlerinin marifeti…</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kitabımız da kîl var</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dağlar kadar görünür</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Biz bir âyet okuruz</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir Kur’an’a benzemez</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kul Nesimi</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Maaş meselesine gelince, bu kadar yüzyıldır hiçbir pir aç açıkta kalmamıştır. Eğer pir aç kalmışsa, bu demektir ki talip de açtır. Demek istiyorum ki halk ile pirin durumu birdi, aynıydı. Kaldı ki varlık ortamında aç kalan pirler, pirlik makamının nefesten uzaklaşma evresinde, kamillerdir. Başköylü Hasan Efendi, 15 sene çok az beslenerek (pek çok ürünü yememiştir), az uyuyarak, çok çalışarak hayatını sürdürmüştür örneğin. Baba İlyas çok az yiyen, oldukça zayıf biriymiş.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Demek istiyorum ki Alevilerin derdi para maaş değildir, olmamalıdır! Hatta burada dedelerin nefisleri ile yüzleşmesi bizzat önemli. İnancımızı tanımayanları tanımıyoruz deyip “keramet gösterip” maaş istemeyiz diye açıklamalar yapsınlar. İnançlarına sahip çıksınlar.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 331px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="331" src="https://lh4.googleusercontent.com/Mtk0oh9BE95KlRcd-aT8kA1TEYWoBo5QCaTAj0ZO3XElp8WPS0zzB_ZMdGjf7OzBVKG3lSbeEI-zRtnhrUfPi4SXywy7H5TfAxDhCQnXCDBpjmXsFg58-5ektAus2AssYr7mxNfI5GiUX5rRKI4mNDWmzf4uBfF5D0eHfjds0Rrt6NR7W-GfAS5uYrtK8A" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi toplumu, kendi pirlerine bazı ritüeller sonrasında hakkullah-çıralık verirler. Bu besin de olabilir para da olabilir. Pirler ise bu elde ettiklerinden ihtiyacı olan kadarını alıp, geri kalanını yine ihtiyaç sahiplerine dağıtırlar. Daha doğrusu dağıtırlardı. Bugün devletten maaş dilenen dedecikleri görünce bu meseleler uzak görünüyor.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Egemenlerden maaş almak, onların ağzının içine bakmak, onların dediğini yapmak, onların “adamı olmaktır”. Ve Alevice söylemek gerekirse: Rızasız lokma yemektir. Pir, talibine hizmet eder, iktidara değil!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Pirler çalışan insanlardır. Hem kendi inançsal gelişimleri açısından hem de geçim derdi açısından. Hiç hakkullahla-çıralıkla geçinen pir var mıydı eskilerde? Onlara ağa denirdi! Burada dedelere maaş demek, rüşvet kategorisinde bir durum ve kayyum atamaktan da farksızdır, parayı veren düdüğü çalar.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Mehmet Turan Dede’nin bu süreç için çok güzel bir sözü oldu ki ben de onu başlığa koydum: “Bunlar Alevisiz Alevilik yaratmak istiyorlar”. Gerçekten tüm bu meselelerden baktığımızda yapılmak istenen şey içinden Alevilik ve onun temel değerleri çıkartılmış bir Alevilik yaratmaktır.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ey vaiz efendi Harabi der ki</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dinle bu nutkumu bilmezsin çünkü</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben öyle mukaddes bir Kâbe’yim ki</span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kâbe gelsin beni tavaf eylesin</span></p><h2 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.6941176470588235; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: -1pt 0pt 17pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; color: #111111; font-size: 13pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadınla beraber diren; ama kadından söz etme!</span></h2><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 20pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dünkü Ankara direnişinde Aleviler kadın erkek kol kola mücadele ettiler. İzlediğim videolarda en çok kadınların sesini duydum. Bir yaşlı kadın sürekli habercileri yönlendirip “bunu da çek, çekin tüm dünya bu zulmü görsün. Biz devletin Alevisi olmayacağız” diyordu. Kadınlar direndiler çünkü Alevisiz Aleviliğin en çok kadınları hedef aldığını biliyorlar. Ancak yapılan basın açıklamasında maalesef kadınlara yönelik bir söylem yoktu. Dedelere maaş derken, diller “Alevilikte kadın erkek eşittir, sadece dede yoktur. Biz Ana’ya da Dede’ye de maaş istemiyoruz, rüşvetiniz sizin olsun” diyemediler. Bunu da not düşeyim.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: white; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dün, bir Dersim sürgünü Cemal Süreyya’nın adının verildiği bir parkın önünde, inancını, kimliğini, felsefesini, kültürünü, doğasını korumak için mücadele eden Aleviler vardı. Alevilik, biraz da budur.</span></p><div><span style="background-color: white; color: #444444; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-56860227175830129572022-09-05T12:38:00.005-07:002022-09-05T12:38:25.464-07:00"Yalnız Adamlar" Bayramı<p><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; text-align: justify; white-space: pre-wrap;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiqzr1EyoOpEQsCq3wLXOMR8WUfgqGA9ZL8x3pvkYLTqnusOqrJg0CVAWIxoDVw0p3pG2ZCDUPMIUROzw8G9vY12tnXAz-SyGknexdQFWXPmqT-R4-OWTdwrM8NMTXJou3zmr-JPg84iSUyCF7RaWT4FxUhNeI5rpFjEr18A68M_W0ZY5LX9bUdP_U" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="569" data-original-width="1126" height="162" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiqzr1EyoOpEQsCq3wLXOMR8WUfgqGA9ZL8x3pvkYLTqnusOqrJg0CVAWIxoDVw0p3pG2ZCDUPMIUROzw8G9vY12tnXAz-SyGknexdQFWXPmqT-R4-OWTdwrM8NMTXJou3zmr-JPg84iSUyCF7RaWT4FxUhNeI5rpFjEr18A68M_W0ZY5LX9bUdP_U" width="320" /></a></div><br /><br /><p></p><p><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; text-align: justify; white-space: pre-wrap;">Aşıklar Bayramı filmi Netflix’te yayınlandıktan sonra iki arkadaşım beni arayarak filmde anlatılan Aleviliği nasıl bulduğumu sordular. Filme dair bilgim yoktu; ancak hem adı hem de Alevilik anlatıyor olması ilgimi çekti. En çok da Aleviliği nasıl ele aldıklarını merak ettim. Malum, bu son zamanlarda Alevilik pek bir gündemde…</span></p><span id="docs-internal-guid-77f7f960-7fff-8647-0e96-d30d49c48462"><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Film, aşıklık geleneğini sürdüren bir adamın ölmeden önce herkesten rızalık almak için çıktığı yolculuğu anlatıyor. Bu yolculuk hem Kars’taki Aşıklar Bayramı adlı etkinliğe doğru bir yolculuk hem de esasında bir iç yolculuk. En azından bir iç yolculuk olma çabasında diyelim. Ancak aşık karakter Heves Ali, önce 25 sene evvel terk ettiği oğlu Yusuf’un yanına gidiyor. Yusuf’un annesinin (isim ve hikayesi yok) mezarında onunla vedalaştıktan sonra oğlunun kapısını çalıyor. Ancak tek kelime bir şey söylemeden Kars yoluna düşmeyi planlıyor. Yusuf, babasının cebindeki sağlık sonuçlarından onun ölmek üzere olduğunu anlayınca babasının peşine düşüyor. Baba oğul yol boyunca iletişimsizlik çekiyorlar. Daha doğrusu, Yusuf yirmi beş yıl boyunca gelmesini beklediği babasını karşısında görünce başlatmak istediği her yüzleşme çabasında duygusal patlamalar yaşıyor. Heves Ali ise tek kelime konuşmuyor. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Film boyunca şehir şehir, köy köy gezerek Heves Ali’nin üzdüğü kadınlardan rızalık almasına şahit oluyoruz. Bir kadının mezarı başında deyiş söylüyor. Bu mezar başında bağlama çalıp deyiş söyleme geleneği Alevilikte yaygın bir gelenek elbette. Dua etmek, Hakk’a yakarmaktan daha öte bir ritüel. Ancak Heves Ali burada üzdüğü bir kadından rızalık isterken sahne çok yüzeysel kalıyor. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi Aşıkların Aşkı</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi aşıkların, pirlerin, budalaların aşkı anlatış ve ele alış biçimi ile Aşıklar Bayramı filmindeki Heves Ali’nin aşkı yaşayışı arasında bir uçurum var. Alevi aşıklar, sevgililerini Pirlerine, şaha benzetir, “gönül vazgeçmez senden” diye bir aşk üzerine dururlar. Bu aşk, aşık olma hali, insanın inancından bağımsız değildir. Sevgili Hakk’tır, Hakk nişanıdır, tektir, özgedir… </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Söyle dilber suçum nedir</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Seni candan sevdiğim mi</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Seni Allah gibi bilip</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sana gönül verdiğim mi”</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">(Melûli Baba, 19. Yüzyıl, Afşin)</span></p><br /><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi aşıklar, bir kadına yazdıkları beyiti bir başka kadına gidip söylemezler. Aşkı böyle tanımazlar. Heves Ali’nin filmde yaptığı en uyumsuz konu buydu belki de…</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Ey efendim bana meylin var ise</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Mahabbetin benim ile yar olsun</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Eğer senden gayri güzel seversem</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bülbül gibi işim ah u zar olsun”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">(Gevheri, 17. Yüzyıl)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Heves Ali filmde her köyde ayrı bir güzele şarkılar söylemiş, her köyde kırık bir kalp bırakmış, sonra da hiçbir açıklama yapmadan, hesap vermeden rızalık istemeye gelmiş. Bunun Alevilikte karşılığı yok. Alevi toplumu kendi içinde bu şekilde gönül kırarak aşk yaşayan, “kadın kaçıran” ozanların hakkında beyan verirken her ne kadar eserlerini beğendiklerini söyleseler bile bu itibarlarını küçülten bir durumdur. Bilinir, söylenir ve yadırganır. Çünkü Heves Ali gibi adamlar hiç yoktur demek elbette tutarsızlık olacaktır. Söylemek istediğim bunun filmdeki gibi kabul görmediği. Muhakkak sorgulandığı. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sorgudan bahsetmişken filmdeki cem sahnesine geçelim.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ceme katılanlarla ilgili olarak önemli bir kuralı belirtmek gerekir; o da cem yapıldığında küslerin, dargınların olmamasıdır. Böyle bir durum varsa önceden sorunların çözülmesi, dargınların barıştırılması gerekir. Filmde Heves Ali’nin ceme katıldığı köyde onun tarafından kalbi kırılmış bir kadın bulunmakta;</span><span style="color: red; font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Zere. Aynı zamanda yine orada hâlâ rızalık almadığı, yirmi beş yıl boyunca sorumsuz davrandığı, terk ettiği oğlu Yusuf var. Zere ile Heves Ali’nin aşkını da, Heves Ali’nin Zere’ye ihanetini de tüm köy bilmesine rağmen Heves Ali ceme girebiliyor. Ceme, rızasız kimse giremez. Pir dahi olsa. Pirin de bir sorgusu olur. Ancak burada bu noktalar atlanmış. Ya da ele alınan konuyu yeterince öğrenmemiş senarist ve filmin yönetmeni. Diğer bir nokta cem bağlanırken kadın erkek beraber bir sahne çekilmiş; ancak Ana yok. Anadolu’da, hele k böylesi kapalı, herkesin herkesi bildiği cemlerde Ana olurdu. Yine benzer şekilde, böyle “biz bize” bir cemde muhakkak dem de olurdu. Haydi dem burada önemsenmemiş veya çekinilmiş bir şey olarak kalsın (ki olmamalı), Ana’nın olmayışı ve gerekli kişilerden rızaların alınmadan cem kurulması Alevi cemleri hakkında yanlış bilgilendirmeye neden olduğu gibi, Alevilik inancına da saygısızlık oluyor. Eşini ve çocuğunu ortada bırakıp, köy köy kadın peşinde koşan bir adam Alevilikte “düşkündür”. Bırakın ceme girmeyi, filmdeki gibi cem bağlayamaz bile….</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aşıklar Bayramında Kadınlar</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Filmde erkeklikten arınmış bir sinema bakışı, böyle bir nazardan işlenmiş kadın anlatısı hiç yok. Cemde kadın erkek beraber olunması, bir sahnede kadının da aşıklık etmesi yetersiz ve ağıza çalınan bir parmak pal gibi. Köyde sofranın kurulduğu sahnede hizmet edenler sadece kadınlar ve erkekler oturmuş önlerine yemek konmasını bekliyordu. O sahnede kadınlar daha ziyade “süs ” idi. Kadın erkek bir arada mı, bir arada. Cem esnasında kadınların başının açık olması güzel; ama yetersiz. Verilebilen tek mesaj “kadın erkek bir arada” olmuş, bunun altı doldurulamamış. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Heves Ali’nin adını bilmediğimiz eşinin ikinci evliliğini yapması ve eski koca ve oğlunun bu durumu doğal karşılaması, yani kadını yargılamaması, köydeki Zere kadın ile Heves Ali’nin ilişkisinin herkes tarafından bilinmesi ise kadın mücadelesinin filme yansıdığı noktalar. Ama bu iki kadının da hikayesini bilmiyoruz yine konu “Heves Ali” olarak kalıyor.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Karakter olarak Heves Ali ne ise, onun “eksik” bıraktığı oğlu da o desek yanılmış olmayız. Sorumsuz babanın sorumsuz oğlu Yusuf, onu telefonla arayan Yıldız isimli kadına cevap vermiyor. Kendisi babasından bir cevap beklerken, bir başkasını cevapsız bırakıyor. Yine Yıldız kim, neden o sıklıkta ve hep arıyor Yusuf’u bilmiyoruz. Yıldız’ın da hikayesini bilmeyerek devam ediyoruz filme. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Filmin çokça paylaşılan ve tutan cümlesi “Babalar hep yarım kalır” oldu. Neden babalar hep yarım kalır? Babaların sorumsuzluğu böyle bir cümle ile nasıl da meşrulaştırılıyor. Anne kutsal, anne çilekeş; ama baba sorumsuzsa “eksik kalır”. Heves Ali’nin hayatı bir kadında olsa bu toplum “anneler eksik kalır” der miydi? Oğluna tek kelime açıklama yapamayan, rızalığını istemeye dili varmayan, herkesi hayatında çıkartarak geride bırakmış bir adamın ve böyle yaşadığı için onu eleştiren ama onun gibi yaşayan Yusuf oğlanın hikayesi bu. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Özetle filmde aşıklık deseniz, yok. Alevilik derseniz yok. Yalnız ve sorumsuz erkekler güzellemesi çok!</span></p><br /></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-55532591892738291722022-04-03T11:02:00.001-07:002022-04-03T11:02:11.024-07:00Parmaklıklar Ardına İtilen Sır – Ceren Ataş<p> </p><span id="docs-internal-guid-03566b4e-7fff-a7a0-4aa4-e6748fb27ec2"><h1 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 2.4; margin-bottom: 17pt; margin-top: 19pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; font-size: 15pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Parmaklıklar Ardına İtilen Sır </span></h1><h1 dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.2; margin-bottom: 17pt; margin-left: 360pt; margin-top: 19pt; text-align: justify; text-indent: 36pt;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 400; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ceren Ataş</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 400; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 400; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 400; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Nisan 2022</span></h1><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Nevşehir Hacıbektaş ilçesine ilk olarak 2015 senesinde Ocak sonunda gitmiştim. O dönem master yapıyordum ve benim Alevilik araştırmalarımın yeni başladığı dönemdi diyebilirim. Tam olarak “resmi tarihçilik” çerçevesinde kitaplar okuyordum. Türklük, İslam ve erkekliğin iç içe geçirilerek oluşturulmuş bir Alevilik anlatısının tam ortasındaydım. Bu kavramları sorguluyordum ve Hace Bektaş, elbette ki şahsından bağımsız olarak, bu erkek tarih yazıcılarının odak merkezindeydi. Okumalarım beni saha çalışması yapmak adına Hacıbektaş ilçesine yönlendirmişti.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ocak sonunda aniden gittiğimiz Hacıbektaş ilçesinde kar yer yer dizlerimizin üzerindeydi, dolayısıyla pek çok yer kapalıydı ve konuşacak az insan bulabilmiştim. İlçede yaşayan genç bir kadından bize ilçeyi gezdirmesini istedik. (Rızasını almadığım için adını paylaşmayacağım) Listemdeki her yeri gezdik. “Peki Kadıncık Ana?” diye sordu. Hacı Bektaş-i Veli Müzesine girdi ve elinde bir anahtarla geri döndü. Müze çalışanlarından almıştı anahtarı. “Sizi oraya hiç kimse götürmez, kimse Kadıncık Ana’ya hürmet de etmiyor, bakmayın. O yüzden bilmiyorsunuz. Zaten hava soğuk bunlar yerlerinden kımıldamaz” diyerek bizi peşine taktı. Müzeden Kadıncık Ana Evine yürümek beş dakika sürmüyor. Yolda Kadıncık Ana’yı dinledik kadın arkadaştan. “Hace Bektaş’ın akıl hocasıdır. Kerametleri vardı, şifacıydı, çok büyük erendi. Hace Bektaş buraya gelirken Horasan’dan ayağa bir tek o kalkıp selamını alıyor, ilk ona malum oluyor hünkarın gelişi. Burada küçük bir kız çocuğu kayboldu, sonra geri geldi. Günlerce aradılar. Kadıncık Ana evinde bir sürü insanın sofrada oturup yemek yediğini görmüş, bu kızı da masum diye içlerine almışlar; ama sonra annesinden ayırmak istememişler diye Kadıncık geri yollamış. Ya, öyle bir evliyadır Kadıncık”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadıncık Ana evine vardık; ancak içeri giremedik; çünkü kapıdaki kilit donmuştu. Tüm çabalarımıza rağmen anahtarı sokamadık. Ancak ben o sene oradan Kadıncık Ana’yı tanıyıp Hace Bektaş’ın kitaplarda anlatıldığı gibi biri “olmadığını” öğrenerek ayrılmış oldum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">2016 ve 2018 senelerinde de çalışmalarım dolayısıyla burayı pek çok kez ziyaret ettim. Yalnızca bir kere Hacı Bektaş-ı Veli festivali döneminde burada bulundum. İstanbul’dan ve başka şehirlerden gelen Alevi kurumları, Cemevleri, ziyaretçilere ilçeyi gezdirirken Kadıncık Ana’dan bahsetmiyorlardı. Hattâ gittiğimde Kadıncık’ın kapısı kilitliydi! Hem de festival döneminde… Kapıyı açtırdık elbette ama bu durum beni çok şaşırtmıştı.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">2016 senesinde dahil olduğum 17+ Alevi Kadınlar adlı feminist Alevi kadın oluşumunun talepleri arasında bahsettiğim festival adının “Kadıncık Ana ve Hace Bektaş Festivali” olarak değiştirilmesi, Kadıncık Ana Evinin bakımının yapılması, Kadıncık Ana’nın Alevi yazılı ve sözlü tarihinde yerini alması talepleri bulunuyordu. Bunun üzerine çalışıyorduk, emek veriyorduk. Oluşumdan arkadaşımız, araştırmacı-yazar Gülfer Akkaya, Alevilikte kadın üzerine çalışmalar yapıyordu ve bu bağlamda Kadıncık Ana’yı inceliyordu. 2020 senesinde araştırmasının sonucu olarak “Yolun Kurucusu Kadıncık Ana” kitabını yayınladı. Burada resmi tarih, erkek tarih anlatısı tamamen reddedilip Hace Bektaş’ı yeniden yazdığı gibi, onun yalnız başına bir inanç filozofu olmadığını, Kadıncık Ana ile beraber felsefesini kurduğunu anlattı. Ayrıca Alevilik inancının, Alevi şahsiyetlerinin kadın-erkek meselesine nasıl baktığını da ortaya koymuş oldu. Tarihin, erkeklerin silmek istediği Kadıncık Ana, Gülfer’in emeği ile bir kadın bakışıyla yazıldı.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 498px; overflow: hidden; width: 329px;"><img height="498" src="https://lh6.googleusercontent.com/C3jIk2RRCkbkyW1Fpt_iPO-dCF7spwoOTnxvDJ0CZ4DD0wr72uFw_UvN6yHjs4_UUh99f9FSjVLBfvNbaqi08294dZL7yXwL2Obqk9uXFIdbVp12RB4tCNJ5usxCR51kAVCtBJ7G" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="329" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Türkiye’de, Avrupa’da ve Kıbrıs’ta Alevi kadınların Kadıncık Ana’ya yönelik talepleri arttı, ziyaretler çoğaldı. Festival döneminde kadınlar Kadıncık Ana evinde cem bağladılar. Bu gibi pek çok sahiplenmenin sonucunda Kadıncık Ana Evi restorasyonu başladı. Sonucu değerlendirmek için epey zamandır yazıp yazmamak arasında gelip gidiyorum. Ancak bu konuda sorumluluk hisseden bir Alevi kadın olarak, aynı zamanda araştırmacı biri olarak kafamdakileri yazmak ve aradaki farkı göstermek istedim. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 451px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="451" src="https://lh5.googleusercontent.com/qCu8usaA2raFNjKVJyr7R_qFGKEbyL2zIF2Dhwk8bZGCFnV7r3iV5lxYWi8cNX8LW8PdNLxcSR1fEY-HfhJqRVg4Zln6NL5PzmLgnMQ4Pz_pBeEgfObZC5owJMFjwy_8OBPDueJj" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yukarıdaki fotoğrafı 29 Kasım 2016 tarihinde çektim, burası Kadıncık Ana’nın Evi olarak geçiyor. Eve girince sağ tarafta Kadıncık Ana’nın sır olduğu söylenen bir yer var, aşağıda paylaşacağım. Aynı zamanda Hace Bektaş’ın yaslandığı ve izinin kaldığı duvar da burada. Sol tarafta ise cem yapıldığı düşünülen bir oda var. Evin dış görünümü bu şekildeydi, beton oldukça az ve bahçe topraktı. Yeni hali:</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 277px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="277" src="https://lh6.googleusercontent.com/vsr71yLMNt_9YIwXKbk5VHPi_Rs2MZ8r9EcoMPuuBWOACuAVJtmPD1D_G-dpi08RLlciccP58dvk96x60a7OSEZBcnC7uh5EKQE7U_-4l57OFZVRGQQlDv0urVz0FuW74109L-_f" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Fotoğrafı Hacıbektaş resmi sitesinden aldım. Bahçenin yarısından çoğuna beton/ taş dökülmüş. Devam ediyorum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 803px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="803" src="https://lh3.googleusercontent.com/Jn7eYsamBzTkcTE5dH5hn1glCh3IkhVXlgUAOs0H84D753IpJLuQjaLbY4wkTgAhyavWOsOkQDoAV8w0N4-ORpOink499QlNusxUIoEsLpZby13x1nsRm_52QDcG1NXsv2gYB5w0" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yukarıdaki fotoğrafı Ekim 2018’de çektim. Burası Kadıncık Ana’nın sır olduğu yer olarak aktarılıyor. Kadıncık Ana’yı tanıyan halk ve ziyaretçiler buraya kağıda yazdıkları dileklerini atıyorlardı. “Müze” çalışanları bu durumdan şikayetçiydi, şahit olmuştum. Bu boşluğun ne kadar derine gittiği bilinmiyordu. Değişim evresinde ilk önce buraya demirlik yaptılar:</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 803px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="803" src="https://lh6.googleusercontent.com/oUkuGfhpDpRLCso_chULUx-yLGLJ6DiyN4YCDJdJOMbVbYJ0mUsf8irDtFeCYuC7YtaBlyEZrrdR2iGVktIJIHKEJZ-r8b10lkbxbTuXkWG0IHTJc-DirbVhVqCJpxNM5v4iKhLm" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadıncık Ana’nın sır olduğu yere böyle bir demirlik yapıldığını görünce çok şaşırmıştım. Cihana sığmayan evliyalarının mekanını hapishaneye çevirmişlerdi adeta. Daha sonra restorasyon yapıldı. Kadıncık Ana’nın sır olduğu mekanda demirlik yerine sanıyorum cam var. Henüz ziyaret edemediğim için bu noktadan emin değilim, fotoğraftan öyle anlaşılıyor:</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 1024px; overflow: hidden; width: 471px;"><img height="1024" src="https://lh6.googleusercontent.com/A0134G83ACIYDDPFgm31h283QcPRvdUc7FTrOu2q9ZHf77OqgIFqSnDWetaa8DREyezFS5MwZS5vXeVbBJT_t8mR592CxHwuIuz4EE-pf30tzHWJ_WxbtPUT0JsT8H2z4h9vQS4r" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="471" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yukarıda bahsettiğim, cem yapılan yer ise yine oldukça mistik bir alandı. Ziyaretlerimde insanları buraya yönlendirdiğimde cem meydanında oturup sohbet ettik, semah dönüldü, deyişler çalındı, cem yapıldı diyebilirim. En çok Abdal Alevilerinin buraya hürmet ettiklerini görüyordum. Mistik havası gerçekten çok etkileyiciydi:</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 451px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="451" src="https://lh5.googleusercontent.com/GtwKs-4CcWFVLPFcVmwh_HYVF56yM6C_tEfsEfsy2MdMNd3jgVsC55vTTI2vPYMi9otsEA6usSCMoLvm7kJYwAVSNGJvsiiyAgtIjLyVkIobKm9uwihbkDaKzZpmOEoyqJ98f4ea" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yeni hali:</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 424px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="424" src="https://lh4.googleusercontent.com/YLoEOq-4WfW_2whHAdAV_GamyzKPxcFrysJn_R1EtyNjl0ecX6SEpENT-ulPAOMFDGoM_8erNZSuO9wBttFbDFc7gSv6OqSNQ7o8ndWWnJ8FlysFM8vxOnASZRTcJyG5y4p5IMX2" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Eskiden insanların oturduğu, semah döndüğü, muhabbet ettiği bu alan, şimdi herhangi bir müzeden başka bir şey değil. Aynı Hacı Bektaş-ı Veli Müzesindeki gibi… </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadıncık Ana Evinin restorasyonunu yazmak istememin sebebi, bu mekan üzerinde esasında Alevi inanç merkezlerinin durumunu gözler önüne koymak. Dersim’de Duzgin Bava’nın dağını delip Cemevi, merdiven diken zihniyet, Nevşehir’de Kadıncık Ana’nın cem mekanını oturulması, muhabbet edilmesi yasak bir müzeye çevirdi. Alevilik, insan-doğa-yaratıcı üçlüsünün birbirine sürekli temas ettiği bir inanç. Kutsal yerinde mum yakılan, suyundan içilen, ağacına tapılan bir inanç. Dokunamadığına mesafeli bir toplumun inanç merkezlerinin, tarihi yerlerinin iç veya dış veya iç-dış birlikte müdahalelerde kurumsallaşmasının sonuçları korkutucu oluyor. Talep ettiğimiz bakım, restorasyon, asla ama asla bu değildi. Kutsal mekanlarımızda muhabbet erkanı kuramayıp, müze ziyaret etmek istemiyoruz. Senelerdir Hacı Bektaş-ı Veli Müzesinde yaşanan şey tam olarak bu değil mi? Eminim Kadıncık Ana evine daha önce gitmiş, mekanında oturmuş, orayı solumuş herkes benimle aynı fikirdedir. </span></p><div><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-8158887760809077032022-01-10T11:42:00.001-08:002022-01-10T11:42:09.777-08:00Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar<p><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-u5FKCYGUeNA/YdyLg3vf__I/AAAAAAAAZEY/vj9q_a9Wd6Ez9Qqsy6-P69P7y0D9PTSGgCNcBGAsYHQ/20171227120436_tezerozlu.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="791" data-original-width="600" height="240" src="https://lh3.googleusercontent.com/-u5FKCYGUeNA/YdyLg3vf__I/AAAAAAAAZEY/vj9q_a9Wd6Ez9Qqsy6-P69P7y0D9PTSGgCNcBGAsYHQ/20171227120436_tezerozlu.jpg" width="182" /></a></div><br />Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar kitabını okudum henüz.<p></p><p><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Beni çok etkileyen bir kitap oldu. Arkadaşımın kitaplığından, "İnceymiş, bir günde okurum" diyerek aldım. O da bana, "Oku; ama onu okursan üzülürsün." dedi. Tezer öldüğü için illaki yazdıklarından üzüleceğimi düşündüm; ancak öyle değildi. Daha Leylâ'nın önsözünü okur okumaz üzüldüm, kitabı bıraktım, dışarıdaydım, ıhlamur içiyordum. Arkama yaslanıp biraz gökyüzünü seyrettim. Sonra gözüm gül fidanlarına takıldı. Niye bilmiyorum bunların hepsi o an benim için değerliydi. Sonra okumaya devam etmek için toparlandım. Ağladığımı görseler anlamayacak insanlar etrafımdan geçip bana çay getirdiler, bilmem kaç bardak...</span></p><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Tezer'in birkaç kitabını okudum şimdiye kadar, edebiyatını çok severim; ama neydi bu kadar sana dokunan da gittin gül fidanlarına ağladın derseniz, samimiyet derimi klişe gelir. İncelik derim, banal gelir. Ama öyle... İnsan her şeyi de açıklamak istemiyor ki! </span><div><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;"><br /></span></div><div><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Mektuplarda en çok şu hoşuma gitti, Tezer Zürih'te kendisine yeni kiralık ev bakıyor, bundan bahsediyor. Evler pahalı, yeni evler varmış, yeni yapılan; ama kentten uzaktaymış falan... Yeni yapılan evler için "kişiliksiz evler" diyor. Bu tanımlaması çok hoşuma gitti onun. Kitabı görünce aklıma hep bu gelecek muhtemelen.</span></div><div><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;"><br /></span></div><div><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Neyse, okuyun işte; ama üzülürsünüz. </span></div>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-3398783375845372722021-12-24T13:22:00.001-08:002021-12-24T13:22:11.035-08:00Emine Ocak<p> <span style="background-color: white; color: #050505; font-family: inherit; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;">“Derdê dinalige gıranê hey wax mıdê yenê topraxa hardê şayi”</span></p><div class="kvgmc6g5 cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">(Bu dünyanın dertleri ağırdır ah / Benimle birlikte girecek kara toprak altına)</div><div dir="auto" style="font-family: inherit;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div></div></div></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">Çuxure…</div></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">Dersim jenosidi / Tertele Desim bitiminde merkeze bağlı Çuxur köyü ağaları ailecek köylerinden alınarak Mazgirt’te topluca katledildiler. Dersim 1938 ağıtları içinde yer alan “Ağlarê Çuxur” bu hadiseyi anlatmaktadır. Ağıtlar, bizim en saf hafızamızdır. Hafıza unutmamak, kaybetmemek içindir. </div></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">Kaybetmek demişken, yine Çuxur köyündeyiz. 1965 senesi. Emine ile Bava’nın Xesen adında bir oğulları oldu. Xesen, Çuxur’lu Xesen, devrimciydi daha çocukluğundan. Diyarbakır’da okudu, öğretmen oldu sonra. 12 Eylül döneminde 15 gün gözaltına alınıp işkence gördü. “Ben Hasan Ocak, her şey kimliğimde yazıyor. Susma hakkımı kullanıyorum.” dedi ve dört ay hapis cezası aldı. Her şey kimliğinde yazıyordu, doğru, Dersimliydi. Sonra serbest kaldı, yine alındı içeri, yine işkence gördü… </div></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">Kaybetmek demişken, gelelim 1995’e, İstanbul Gazi Mahallesine. Bizim Xesen, yani Hasan Ocak oradaydı. Yine gözaltına alındı, yine işkence gördü. Detaylarını yazmak istemiyorum, işkence kelimesi yeterince korkunç değil mi? Çünkü öldü Xesen. Ölüsünü kimsesizler mezarlığına attılar. Ama Xesen kimsesiz değildi ki, Çuxur köyündendi, akrabaları, arkadaşları, anası, babası, abisi, ablası vardı. </div></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">Xesen’i kaybettik dediler. İnsan evladının kemiklerini alıp köyüne götürmek istemez mi? Bunu sorguladığı için Ana Emine’yi bile hapse attılar. Sonra “Hasan Ocak ‘bulundu’.” dediler. Tanınmaz haldeydi. </div></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">Xesen’in bulunmasından sonra Cumartesi Anneleri oluştu, evladının kayıp olduğu söylenen tüm anneler, her Cumartesi Galatasaray Lisesi önünde toplandılar. Emine Ocak oradaydı. Zaman zaman hakaret yedi, zaman zaman şiddet gördü. Ama Ana Emine artık tüm mazlumların yanındaydı. Çuxur’dan bugüne.</div></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="font-family: inherit;">Saygıyla,</div></div>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-41324851524385481592021-10-18T12:59:00.001-07:002021-10-18T13:01:01.639-07:00Eşitlik Yok, Sürekler Aynılaşıyor - Ceren Ataş<p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: left;"><span style="background-color: white; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 267px; overflow: hidden; width: 400px;"><img height="267" src="https://lh6.googleusercontent.com/Ar-5JHV8ziLmz1gI_r_Skrvmc390y1i2g9XXKKDFShqg-W9ZHVdxLnBq33l1ze36y-jUI2SYr_WELxjpL6UHvn9eLQZh897xnHqM_Imi4Xgnq9c-NTKGgeaUC0u1Mh0eRsvzgwqi=s1600" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="400" /></span></span></p><p><b id="docs-internal-guid-ad4a5a14-7fff-57da-5b73-f9e36c19306b" style="font-weight: normal;"><br /></b></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: left;"><span style="background-color: white; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px;">Dersim Kızılkilise’de (Nazımiye) bulunan Dewe Khures, pek çokları gibi benim için de özel bir yer. Khures Ocağı’nın bulunduğu köy burası, eski mezarların, verge Khures’lerin*, Duzgin Bava’nın ve kardeşlerinin öz mekanı. Bava Heyder’in (Haydar Kızılkan) deyimi ile “Ateşin ilk yandığı ocak burası.”** Dersim merkezli süreklerin, aşiretlerin ve hatta “Benim inancım yok; ama Xızır deyince tüylerim diken diken oluyor” diyen nice gencin ziyareti burası. Şahsen tanıdığım bir aile tarafından ocağın hizmeti yapılıyor, köylülerin arasında birlik ve dayanışma var. Her sene Ağustos’un ilk haftası burada cem erkanı yapılıyor. Pandemi sürecinden dolayı 2020 senesinde katılım sağlayamadık; ama 2021 Ağustos ayında oradaydık. Duzgin Bava’yı ziyaret ettiğimiz için oradan inip köye geldiğimizde cem erkanı henüz bitmişti. Biz muhabbet kısmına katıldık ancak. Lokmalar dağıtılıyordu. Bazı insanlar ikinci tabakları veya aslında daha da fazlasını almak için defalarca sıraya girince ocağa hizmet eden Ana “Bakın bunlar bizim boğazımızdan geçerse bize haram olsun, kendimiz için değil, köylüler daha gelip lokmalarını almadılar, lütfen ikinci tabakları almayın, lokmayı paylaşalım.” dedi. İnsanlar Ana’yı dinleyip geri çekildiler.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">Her yeri bilmiyorum; ama Khures Ocağında iki Ana ve iki Dede ile tanışıyorum. Eşler. Bu Analar ile Dedeler arasında hal tavırda, görev dağılımında hiçbir fark yok. Her şeyi hepberaber yapıyorlar. Tabii buna neden değindiğimi de belirtmeliyim, şehirli Alevilerin durumu böyle değil. Bugün İstanbul başta olmak üzere şehirlerdeki Cemevlerinin yüzde kaçında Ana ile Dede eşit statüde bir istatistik çıkartmak gerekir; ama istatistik olmasa da bunun üzerine konuşabiliriz çünkü Türkiye sınırları içinde kaç tane Ana, “Alevi kurumlarında” Analık hizmeti yapabiliyor biliyoruz. 10 tane yok! Yeniden belirteyim “kurumları” kast ediyorum. Kurumlara karışmamış Aleviler için durum bundan farklı. Maalesef kurumlar erkek egemen zihniyetteler, Dedeciler, Ana’yı yok sayan tavırdalar, kadını mutfağa ve temizliğe hapsediyorlar, “annelik en kutsal görev” diyerek kadına sadece annelik üzerinden değer biçiyorlar ve bu konuların bütününe baktığımızda aslında hep karşısına “baş muhalif” olarak dikildikleri iktidardan farksızlar. Ha bir Alevi kurumu ha bir AKP şubesi, ikisi de kadın meselesinde aynı benzer yerde duruyorlar. Sadece Alevi kurumları “Bizde kadın erkek eşit” diyordur, güzel söz söylüyorlardır. Aslında farkları şurada, bugün Alevilik adı altında toplanan süreklerin hepsi, kadın erkek eşitliğini kabul eden, cinsiyetçi olmayan ve hatta aslında cinsiyet dayatması da olmayan, yaratıcıya dişil gözle bakan bir perspektifteler. Peki o zaman Alevi kurumlar neden böyle?</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;"> 2015 senesinden itibaren çeşitli Alevi kurumlarında çalışmalar yürüttüm. Buralarda yaşadığımız tartışmalar kadın hakları ve milliyetçilik ile başı çekiyordu. Bugünden baktığımda ise kurumların erkek egemen duruşunun yanında yayılmacı ve asimile edici yanını da görüyorum. Asimileden kastım da, tek tipleştirme, süreklerin özünü tanımayıp “hepiniz böyle ibadet edeceksiniz!” diyerek Tokat Alevisi ile Maraş Alevisini aynı kılığa sokmaya çalışma çabasıdır. Cemevlerine gönderilen “Cem Erkanı Kitabı”, “Cenaze Erkanı Kitabı” gibi içerikler, Alevi kültürünü içten asimile etmek değil de nedir? Asimile dendiğinde illa bir “düşman” arıyor insan bilinci; ama öyle değil. İnancı kurumsallaştırma ve binalaştırma düşüncesi ile o inancın kültürel tüm değerlerini tek renge boyuyorlar. İyi ki Tahtacılar*** almıyorlar bunları içlerine! Çünkü…</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">Son iki yıldır Dersim’e daha yoğun “çıkartma yapan” dedecikleri görüyoruz. Duzgin Bava’da kutsal dağı delip oraya cemevi dikilmesi yetmezmiş gibi, Ana Fatma’ya duvar örülmemiş gibi, Heniyo Pil’de Büklü Dede’de nice yerde Raa Haq inancından alakasız tarihçeler kocaman duvarlara asılmamış gibi, Munzır’un suyu şişelenip satılmamış gibi, Analar-Tanrıçalar Buyer ile Bağıre Sıpiye’nin adı Bağır Paşa/ Baba, Buyer Baba olarak birden bıyıklı adama dönmemiş gibi bir de kurumların İstanbul’daki cemlerini gelip buralarda bağlaması başladı. Dilektir murattır, yapılsın diyebilir insanlar; ama nasıl?</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">Tam bu noktada yazıya başladığım Dewe Khures’e (Kureş Köyü) dönmek istiyorum. Kaç kere ziyaret ettimse Ana ile Dede’nin BİR’liğini**** gördüğüm bu kutsal ziyarette geçtiğimiz hafta bir cem bağlanmış. İstanbul’dan gelen kurum Dede/ başkanları tarafından. Cem bağlamak için oturdukları yerde, onlar gelmeden önce, Ana-Dede beraber oturup bize Bava Duzgin’i, Ana Buyer’i anlatırlardı. BİR’lik bozulmuş! İki tane Dede de yetmezmiş gibi post olarak adlandırılan yere erkekler doluşmuş. Bir tane kadın yok. Bu dedelere mikrofon uzatılsa “Bizde kadın erkek eşittir” diyecekler. Asimilasyonun en büyüğü budur: İçeriden, senin dilinden, senin özünden gelerek senin toprağını beğenmez, başka su verir ona. Siz bir kurumun başkanı, dedesi, kralısınız diye, o ocağın yapısını bozmaya hakkınız var mı? İstanbul ile Dersim, Çanakkale ile Malatya, Ardahan ile Amasya Alevisinin sürekleri aynı mı?</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">Alevilerin ibadethane talebi ciddi bir talep ve en temel haklardan biri. Yalnız bu “ibadethane” hakkı, Alevilere ne gibi zararlar verecek bunu özellikle düşünmek lazım. Köyündeki ziyaretten tepesinde kubbe olan binalara nasıl geçilecek düşünelim. Cemevine gitmeyen milyonlarca Alevi’ye bu “gitmeyişin” nedenini de sormak lazım…</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">*Verge Khures: Khures’in kurtları. Khuresanlı biri öldüğü zaman onun mezarı başında ölüyü bekleyen, ona sahip çıkan kurtlara denirdi. Bu gelenek, ailenin anlatımına göre Lolan aşiretinden biri ile yapılan evlilik sonrasında ortadan kalkmış.</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">**Mart 2020’de yaptığımız görüşmeden</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">***Bir sürek</p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;">****Gülfer Akkaya Yol Kadındır adlı araştırma kitabında Aleviliğin BİR kavramı üzerinde durur ve “BİR” şeklinde yazar. </p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;"></p><p style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: Roboto; font-size: 17px; margin: 0px 0px 26px;"><strong style="box-sizing: inherit;">Fotoğraf: 8 Mart 2019, Pirha</strong></p>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-10039592342561201232021-09-04T01:42:00.000-07:002021-09-04T01:42:42.662-07:00Berivan Aral: “Sesin Güzel Diye Çağırıyorlar Ama Önce Fiziğine Bakıyorlar”<h1 style="text-align: left;"> <span style="font-size: 13pt; text-align: center; white-space: pre-wrap;"><b>Berivan Aral: “Sesin Güzel Diye Çağırıyorlar Ama Önce Fiziğine Bakıyorlar”</b></span></h1><span id="docs-internal-guid-77edc526-7fff-fce5-eff7-80df1a1eb341"><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 10pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 445px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="445" src="https://lh4.googleusercontent.com/m_cm7TLazTa29ULEnnu5Y8MzemdjHQjEufYsrHJm8sh1BA_4kyrNKOIhQnPOwLxGD0RV3rGHp2l-UjjXZ1CzyTAsX0uWX-IUNeRve72raaGbIWqFUoiJgWiWBFTXYCAicKhKnDGk=s0" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Röportaj: Ceren Ataş</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı? </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Önce kendimi tanıtayım sonra bağlayacağım. Ben Dersimliyim, Dersim’de Pertek’te doğdum. Baba tarafım Pilvank aşiretinden, annemin tarafın da Körtan aşiretindendir. Alan aşiretidir Körtan. Annem Kırmançki konuşuyor. Duzgin Bava’ya giderken Nazımiye’deki yol ayrımında yukarı çıkıldığındaki yer Körtan oluyor. Alan aşireti, Demenan aşireti 38’de Seyit Rıza’ya en çok yardım eden aşiretler olarak biliniyor. 80 dönemlerinde biz ailecek göç ettik İskenderun Payas’a. Sonra oradan da göç edip Mersin’e geldik. Daha sonra ben yurtdışına çıkmak zorunda kaldım. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Biz Dersimliler kimsenin lehçesi pehçesi bilmem nesi değiliz!”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Neden?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Açıklayacağım, bu nedenler tabii ki siyasidir. (gülüyor) Kimliğimizde Tunceli yazması zaten yetiyor. Bir de Aleviyiz, haksızlığa karşı gelen bir kültürdeyiz. Yurtdışına, dilini bilmediğim, kültürünü bilmediğim bir yere geldim. Sadece coğrafya dersinde görmüştüm Fransa nerede? (gülüyor) Geldik buraya, iltica yaptım. 90’ların başında buradaydım. Şimdi sorunuza gelirsem: biz çok büyük bir aileyiz. 62 tane yeğenim var. 10 kardeşiz. Bizim ailede herkes bir araya geldiğinde türkü söylemeye başlarlar. Yemek yenir, sohbet yapılır… Yengelerim, ablalarım yani kadın grubu bir tarafa, erkek grubu bir tarafa oturarak, bir kadınlar söylerdi bir erkekler söylerdi. Böyle bir ortamda büyüdüm. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Benim babam da kemençe çalar. Kemanı, Sılo Qız gibi tutarak çalar, dizinin üstüne koyarak. Düğünlerde, bir eğlencede babam çalarmış. Ailede herkesin sesi güzel! Mikrofonu istediğine uzat! Türkülerle büyüdüm. Hani derler ya “Çocukluktan içindeydi” diye, öyleymiş. Ben iki yaşında babamı, üç yaşında annemi kaybettim, abilerim büyüttü beni. Abim diyor ki, çatal, bıçak elime ne geçiyorsa onu mikrofon yapıp sandalyenin üzerinde kendimce türkü söylüyormuşum. Elimdeki süpürgeyi saza çeviriyormuşum. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Unutamayacağım bir şey var, sanıyorum oradan etkilendim. Bizim evde en çok Ozan Emekçi, Mehmet Çapan, Hüseyin Doğanay, Sılo Qız, Mahzuni Şerif dinlerdik. O zamanlarda Mahzuni Şerif Mersin’e konsere gelmişti. Ben abimin bacağına yapışmışım geleceğim konsere diye. 80’lerden önceydi. 9-10 yaşındayım. Benimle baş edememiş o konsere gitmişiz. O dönemlerde insanların sanatçıya verdiği değer şimdiki gibi değil. O zaman o sanatçılara ulaşmak o kadar muhteşemdi ki… Konser çok kalabalıktı. Ben nasıl olduysa abimin elinden kaçıp, milletin bacak arasından geçerek sahneye fırlamışım! (gülüyor) Sahnede Mahzuni Şerif’in boynuna sarılmışım. O da beni dizine oturtmuş, hatta fotoğrafı var. Mahzuni bana sormuş, büyüyünce ne olacaksın diye. Bakmışım sağıma soluma, alkışlar, insanlar hoşuma gitmiş. “Sanatçı olacağım senin gibi” demişim. Saz çalacak mısın demiş, çalacağım demişim, beste de yapacak mısın demiş, yapacağım demişim. Tabii bu bir etkilenmeydi. Sonra Avrupa’ya gelince bir kültür merkezinde gittim, duvardaki bağlamayı gördüm, aldım elime, bozuk düzen çalabiliyordum. “Ali Haydar Ölmez” eserini çalmaya başladım. Yandaki stüdyoda toplantı varmış, ben çalıp söylerken onlar da dinlemiş. Bitince bir alkış oldu, nereye kaçacağımı şaşırdım, utandım. Bir amca geldi “Bugün bir etkinliğimiz var, o türküyü tekrar söyle” dedi. O dönem insanlar bağlama çalmam, türkü söylemem için benimle konuştu; ama o dönem aklım başka şeylerdeydi. Çok kitap okuyordum, kendi tarihimizi öğrenmeye çalışıyordum. Kimiz, nereden gelmişiz? Bir tarafta da müzik vardı. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Aleviyiz, haksızlığa karşı gelen bir kültürdeyiz.”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">1991 yılında ilk konsere beni yazmışlar, Frankfurt’ta, bir tane de sazcı vermişler bana. Emekçi’den, Ferhat Tunç’tan birkaç türkü yazmıştım. Benim bu söylediklerimi okuyan gençler olursa onlar bu heyecanı yaşayacaklardır. Mahzuni, var, Emekçi var, Ferhat Tunç var, Grup Kızılırmak var… Ben diyorum onların karşısında nasıl söyleyeceğim! Emekçi’nin yanına gittim, ona sarıldım. İzin istedim onun eserini okuyacağım için. Hangisini istersen oku dedi. Mahzuni de Ferhat Tunç da tamam dedi. Sahneye çıktım, bir geri geldim, sazcı sahnede duruyor. Ama 18-19 yaşındaydım, gençtim, korktum. Dizlerim titriyordu, sunucu beni itti “Çık gözlerini kapat, korkma, şarkını söyle” dedi. Gözümü kapatıp söyledim ben de. İndim geri geldim ama alkışlar durmadı “tekrar istiyoruz” diye. Çıktım aynı türküyü yeniden söyledim, türkü bilmiyorum öyle pek ezberlememişim! (gülüyor) O benim için çok özeldi. Büyük ustalarla sahne paylaşıp çok şey öğrendim. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="color: #1155cc; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-decoration-line: underline; text-decoration-skip-ink: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">https://www.youtube.com/watch?v=r8TN0YHQyrQ</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #f9f9f9; color: #030303; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Oy Bavo</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #f9f9f9; color: #030303; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dersim 1990</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: #f9f9f9; color: #030303; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Söz Müzik: Berivan Aral</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">1992 yılında ilk albümümü yaptım. 20 yaşındaydım, 7 eser var söz-müzik bana ait. Kırmançki, Kürtçe ve Türkçe üç dilden okudum. Üç dili de biliyorum. Türkçe’de biraz zayıfım; ama kendimi ifade edebiliyorum. 1992’de albümümü yaptım, bakanlığa izin için yolladık. İki eserimden ötürü izin alamadık, “ikisini çıkarın izin verelim” dediler. O zaman 20 yaşındaydım, benimle çalışan tüm arkadaşlarım “Çıkar, bir şey olmaz, yeter ki çıksın albüm.” dediler. “Hayır, bunların hepsi beni ben yapacak türkülerdir, asla vazgeçmiyorum” dedim. Albüm yasak yiyince halk beni tanıdı! </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Müzik yapmak iki türlüdür, biri meşhur olmak ve para kazanmak için, burjuva sanatçısı olmak, bir zirveye gelmek… İkincisi ise, sanat yapmak ve hiçbir karşılık beklemeden, kimliğini de ortaya koyarak söylediklerini bilinçli bir şekilde sunmak. Bence buna sanat denir. Neyse ilk albüm böyle çıktı, ikinciyi 2000 yıllarında çıktı. Yedi eserin söz-müzik bana aitti. Sonra üçüncü albüm yine yedi eser. Dördüncü de Kalan Müzikten çıktı. On eser vardı, bir eserin yalnızca müziği bana ait, sözleri Garip Şahin’e ait. Böylelikle değerli halkımızın gönlüne taht kurduğumu düşünüyorum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben sizi bölmek istemedim; ancak anlattıklarınızdan sormak istediğim birkaç şey var. Evde kadınlar bir tarafta erkekler bir tarafta oturuyor demiştiniz, birincisi kadın erkek ayrı oturma düzeni mi bunu açalım isterim. Bir de hangi dillerde söylüyordunuz ailenizle?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Benim babam Pertekli, Perteklilerin çoğu Kurmanci konuşur. Annem de Körtanlı Kırmançki konuşur. İki dil de aile içinde var. Türküleri bu iki dili daha çok söylüyordu, Türkçe de söyleniyordu. Ama en çok Kırmançki’ydi. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Diğeri ise kadın erkek ayrımı açısından değildi o oturma biçimi, ses açısındandı. Ben daha büyüdükten sonra bunu fark ettim. İnce ses, kalın ses uyumu için. Aynı odada karşılıklı söylüyorlardı. Üç adım kadınlar gelip bir şeyler söylüyor, onlar geriye gidiyor bu sefer erkekler üç adım ileri gelerek bir şeyler söylüyorlar sonra geriye geliyorlar. Bu tekrarlanıyor. Bu kültür hala var. Bunu yapanlar var. Bunu kadın erkek ayrımı açısından söylemedim. Sesle alakalı bir uyumdu. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Zorluklar çektim, hem kadın olarak hem de kendi dilimden söylediğimden, ismim Berivan olduğundan çok kaybettim. Çok zorluklar yaşıyorum, halen de öyle. Dünya yok olsun, bir ben kalayım, yine ben dilimden kültürümüzden asla vazgeçmem.”</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 690px; overflow: hidden; width: 389px;"><img height="690" src="https://lh4.googleusercontent.com/89Ffgn3-IGTyDtbblWZCNDzrbdQykyMI3lm_8Nu1i56smYOkOcZhoe0_zJw4_ow_hLCqqoLHvEb77_AjxoX8-CKbP5nYJsyGCs989uVSokeup0t22nKfZNWQjBc1Qsrt5yfk1-7f=s0" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="389" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Hiçbir eserim hikayesiz değil. Acıyı nakış nakış işledim.”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Söz yazmaya nasıl başladınız?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Frankfurt’a tekrar gelelim yine. Oradaki o arzuları gördükten sonra daha yakından araştırmaya. Kim söz müzik yapıyor neye bakıyor. Ben küçükken Mahzuni’ye de söz vermiştim (gülüyor). Otururken yazdım, yazarken de kendime sakladım. Kimseye fikir sormadım, yanlış olsun, eksik olsun; ama bana ait olsun. İlk deneyim ilk albümde oldu dolayısıyla. Çok söz yazmışım, şiirler de var; ama hepsi yerine gider mi gitmez mi iyi düşünmek lazım. Ama beni ben yapan ilk albümdür. Küçücük bir kız çocuğuydum, sesim de inceydi. Sonra yaş aldıkça müziğin üzerine daha çok düşündüm. Saz kursuna gittim, gitara özendim bir ara. Oradan klarnete geçtim, hepsinden biraz biraz derken en sonunda o kursların hepsini bırakıp konservatuara girmeye karar verdim. Daha farklı müzik yapabilirim, Fransa’da yaşıyorum, onlarla da müzik yapabilirim diye düşündüm. Şimdi konserlerde bağlamacı hariç ekibim hep yabancılardan oluşuyor. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><a href="https://www.youtube.com/watch?v=PCf6hdlDJrs">https://www.youtube.com/watch?v=PCf6hdlDJrs</a></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kültür bağlamında Raa Haq’a baktığımızda, inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Her şeyden önce kendi yaptığım türkülerle örnek vereyim. Kendi türkülerimde halkın acılarını, inancını, taptığı inandığı şeye seslenişini anlattım. Asırlardır zulüm görmüş, sömürülmüş, korku yaşamış, yakınlarını kaybetmiş ve sürekli dışlanan bir halkın durumunu… Ben de o halktan biriyim. Daye Gırano’yu yazarken, bunları düşünerek yazdım. Hiçbir eserim hikayesiz değil. Acıyı nakış nakış işledim, bu basit bir şey değil, ben bir sözün üstüne aylarca düşünüyorum. Sizin dinlemeniz beş dakika o türküyü; ama binlerce saat çalışıyorum üzerine. Nereye bağlıyorum, ben de o halkın içindeyim ve acıları ben de yaşadım. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bizim dilimiz bizim inancımız sürekli katliamlarla yok olmaya karşı direnen dil ve bir inançtır. İnsanların içindeki burukluğu nasıl kendi dilimden türkülere getirebilirim çalışıyorum. Çünkü ben inanıyorum, Hardo Dewres diyorum eserlerimde. Kerametin varlığına inanıyorum, beni koruyan, dara düştüğümde elini uzatan bir varlığa inanıyorum. İnandığım için anlatabiliyorum. Benim yorumum bu. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Kerametin varlığına inanıyorum, beni koruyan, dara düştüğümde elini uzatan bir varlığa inanıyorum. İnandığım için anlatabiliyorum.”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Şahsen, Berivan Aral olarak, Kırmançki’yi evinizde, sosyal çevrenizde yaşatabiliyor musunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Şimdi yeni yeni eserlerde de Kırmançki dilinde yazıyorum, ona yoğunlaşıyorum; çünkü hiç olmazsa çocuklarımızın kulağı alışsın. Dilin tekrar kazanılması gerekiyor. Bakın bu dil ilk konuşulan dildir. Tarihler öncesi, ben demiyorum tarihçiler söylüyor. Fransızca’da da birçok kelime bizim Kırmançki dilimize benziyor. İtalyanca, Latince… Dillerin içerisinde birçok kelime bizim. Ama biz sürgün edildiğimiz, asimilasyona uğratıldığımız için, hep katliamlar gördüğümüz için korku içerisinde bu dilin, bu kültürün üzerinde duramamışız. Birçoğu korkmuş. Dik duranları da görüyoruz, devamını getirmek istiyoruz. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Müziği gerek öğrenme gerekse icra etme döneminizde, cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Evet, bu soru çok güzel. Kaldım. İş arıyorsun, önce senin fizik yapına bakıyor. Türkü bar olabilir, konser olabilir… Sesin güzel diye çağırılıyorsun; ama önce fiziğine bakıyorlar. Bu genel erkek egemen zihniyeti dünyanın her yerinde. Eğlenceye de “Gidelim şu kadın türkü söylüyor” kafasıyla geliyor. Çocukken benim Mahzuni’yi konserde görmek için heyecanlanmam başka bir şey, şimdikilerde başka bir bakış açısı var. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Zorluklar çektim, hem kadın olarak hem de kendi dilimden söylediğimden, ismim Berivan olduğundan çok kaybettim. Çok zorluklar yaşıyorum, halen de öyle. Dünya yok olsun, bir ben kalayım, yine ben dilimden kültürümüzden asla vazgeçmem. Son nefesime kadar böyle devam edeceğim. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Biz sürgün edildiğimiz, asimilasyona uğratıldığımız için, hep katliamlar gördüğümüz için korku içerisinde bu dilin, bu kültürün üzerinde duramamışız.”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Deyiş, kılam üretiyor musunuz? Ya da size ait besteler mevcut mu? Eğer yazarsanız hangi dilde yazarsınız?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Üretimleri konuştuk. Kırmançki yazıyorum, okuyorum, konuşuyorum. Kürtçe de öyle; ama tam Kırmançki gibi değil. Pertek, Mazgert tarafında bizim Kürtçemiz biraz daha farklıdır. Anlaşıyorum herkesle ama Kırmançki dili üzerinde daha çok yoğunlaşıyorum yazarken. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><a href="https://www.youtube.com/watch?v=3Jw4TsaHkHw">https://www.youtube.com/watch?v=3Jw4TsaHkHw</a></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">En son Engin Eroğlu için bir şey yazdım. Ölümü beni çok etkilemişti. O annenin acısını yansıtmak istedim. Amcasına okuttuğumda, ben kendimi ağlamamak için zor tuttum dedi. Bizim dilde bunlar bir araya nasıl getirildi diye. Çok yazdım böyle ölenlerimize. Usar Usare Mı Niyo, Cemile kızımıza yazdım. Herkes bir hikayeden yola çıkar. Hayal gücümü kullanmıyorum, hayali bir şey yaratmıyorum. İstesem yaratırım; ama gerçekleri yazıyorum, anlatıyorum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Kadın nerede durmak isterse, orada durmalı. Kadın dil hakikatinin içindedir. Dil ve kadın bütünleşmiştir.”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bütün kadınların ağlaması aynı mıdır? Bütün kadınlar aynıdır. Değişen dini, dili, ırkıdır. Fransız kadın şiddet gördüğünde de aynı acıyı çekiyor, başkası da aynı acıyı yaşıyor. Çok çalışmam var ama herhalde öldükten sonra kıymetli olur. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Deyişleri hiç kadın perspektifinden incelediniz mi? Ya da Dersim’de kadınlar üzerine yazılan kılamlar hakkında neler düşünüyorsunuz? O coğrafyanın ve kültürün kodları bu kılamlarda bize neler söylüyor?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dersim kadınları üzerine yazılanlara bakalım, Xime çok güzel bir kadınmış mesela. Yürüdüğünde ona kadın da erkek de bakarmış. Endamlıymış. Ona halk hep kılamlar yazmış. Hüseyin Doğanay’lar ona derleme yapmışlar. Zarife var sonra. Savaşan bir kadın, çok güzel, ata biniyormuş böyle endamlı. Sadece güzellik fiziki açıdan da değil bunlara yazılanlar, duruşlarına da yazılmış söylenmiş hep. Gule, Xime, Zarife, Mele olmasaydı şimdikiler nasıl kılam söyleyecekti? (gülüyor) Erkek sanatçılar için söylüyorum, onların içinde bir Mele yatıyordur, o kendi Mele’sini anlatıyordur. Sanatın bir yönü de bu. Dersim’deki kadınlar yiğitmiş, güzelmiş. Onları yazmamak mümkün değilmiş.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 597px; overflow: hidden; width: 446px;"><img height="597" src="https://lh3.googleusercontent.com/ynhHh1X_eON-lczzwFyJSFsfeCJSLheG-sYcV7m_mv9M5sVUN9aqJ0NkhHhqU62fW1DGihb-HxCjxV70zf2Tb9Wn7IvWd6nk9mqOsa8B1i7bj-srP2PDe-pcgo5mdCCiByd9EgBm=s0" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="446" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Sesim beğeniliyor, sanatım beğeniliyor; ama bu dil kabul edilmiyor. ‘Bunu Türkçe söylesen olur mu? Çünkü müziğin güzel’ diyorlar. Bu ırkçılık, kaçıncı yüzyıldayız yani.”</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilik konusunda gelince, biz ikrar verdik mi sonuna kadar gideriz. Sevgidir ikrar. Biz dinci değiliz, çağırdığımız bir Duzgin Bava’mız var, Ana Fatma’mız var. İnançlarımız bizim için kutsaldır. Dağlarımız, suyumuz bizim için kutsaldır. İnanıyoruz. Harde Dewresu diyoruz, o keramet var. Yani demek istediğim Dersim inancı başka… Devrimcilerin bazıları diyor ki “Var mı ki siz inanıyorsunuz?”, o zaman bana söylesinler Duzgin Bava yaşamış mı yaşamamış mı? Musahipleri var, ailesi var. Munzır Bava? Ana Fatma? Köy köy geziyormuş kadın. Var olan bir şey bu, onunla hareket ediyoruz. İneğe mi tapıyorlar, güneşe mi tapıyorlar, insanlar ne istiyorlarsa onu yaparlar; ama bize karışmasınlar. Bizimki farklı. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ana Fatma köy köy geziyormuş dediniz, anlatıda onun Fatma olduğu, Ali ile evlenen Fatma olduğundan bahsediliyor genelde?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Böyle bir şeyi ilk defa duyuyorum. Ana Fatma kendisi bir ocak. Maraş’taki Elif Ana gibi, yaşamış bir kadın evliya. Sadece benden değil, herkese sorun. Doğum yapamayan kadın Ana Fatma’ya gider mesela. “Ma Ana Fatma, Demeniz” (Ana Fatma’mız, Demenanlı) derler hemen, aşiretini hemen söylerler. Demenanlı’dır. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kırmançki dilinde kılam söylüyorsunuz. Dil, kadın ve inanç arasında nasıl bir bağ görüyorsunuz? Sizce dilin aktarıcısı kadın mıdır?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadın topraktır, kadın her şeydir. Kadın nerede durmak isterse, orada durmalı. Kadın dil hakikatinin içindedir. Dil ve kadın bütünleşmiştir. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kırmançki dilinin kaybolmasına veya yozlaşmasına dair düşünceleriniz nelerdir?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Eğer bu dil geriye gidiyorsa herkes kendinden yola çıksın, hepimizin eksikliğidir. Her gün iki kelime ezberlesek, bir senede muhteşem konuşuruz. Bu kadar korkunç bir şey değil. Dil bilmek insan bilmektir. Ben Suriye’ye gitsem çok rahat anlaşıyorum; çünkü Kürtçe biliyorum. Türkçe, Kürtçe, Kırmançki, Fransızca, Almanca biliyorum, bir tek İngilizceyi istemiyorum, onu da bilinçli istemiyorum nedense (gülüyor). Ama öğrenmek lazım. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Maalesef Saxan Ağa’nın kellesini götürüp subayın önüne seren kardeşidir. Her şeyi bir tarafa koyun kültürümüzün çok güzel yanları var. Ben nerede bir Dersimli görsem tanırım. Ciğerine kadar bilirim gözlerine baktığım anda. O ne kadar dese ki “ben burada Fransız olmuşum”, hayır, yüzü hep Dersim’e dönük. Bu dili unutamayız, atamayız. Bizim acılarımız anlatılacak gibi değil. Ne şarkıya döküp anlatırsın ne kaleme döküp anlatırsın. Gerçekten çok büyük acılar çekmişiz. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben kabul etmiyorum, Dersim’i ayrı yere koyun, siyaseti de orada öğrendiniz, mücadeleyi de orada öğrendiniz, güzelliği de orada öğrendiniz. Neden gidip Isparta’da mücadele veremiyorsun neden Dersim’e geliyorsun? Hemen cevap hazır, “aydındır, ilericidir”. Bizim üzerimizden kendinize imparatorluk kuruyorsunuz, bırakın biz de kendi kültürümüze sahip çıkalım. Türklere de Kürtlere de haksızlık yapılsa ben karşı duruyorum, kimsenin davasına karşı değilim; fakat Dersimlilere, dilimize lehçe meçe demesinler. Bu cümlelerden hiç hoşlanmıyorum. Bizi bir parçalarıymış gibi görmesinler, biz onlardan önce vardık. Kürt tarihini anlatıyorlar ya, biz vardık zaten! Zone made Raa Haq vano, bizim inancımızda Hakk yolundayız diyor. Türkçesi “kimsenin hakkını yeme!” Çerxde diye bir şey yazdım, onu dinlesinler bizim dilimiz kültürümüz orada anlatılır.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><a href="https://www.youtube.com/watch?v=cu6489mdAXo">https://www.youtube.com/watch?v=cu6489mdAXo</a></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Egemen dillerden ziyade ötekileştirilen bir dil üzerinde müzik yapıyorsunuz, ayrımcılığa maruz kalıyor musunuz veya bu durumun zorlukları nelerdir?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kırmançki üzerine çalışanların çoğu sefaletten öldü gitti, çünkü hiçbir karşılık beklemediler. Ben de bu dilde söylediğim için Star TV bana teklif mi edecek? Evet bana kanallardan teklif geliyor; ama bana Türkçe söyle diyorlar. Türkiye’den teklif geliyor, dizi-film müzikleri yapıyorum. Sesim beğeniliyor, sanatım beğeniliyor; ama bu dil kabul edilmiyor. “Bunu Türkçe söylesen olur mu? Çünkü müziğin güzel” diyorlar. Bu ırkçılık, kaçıncı yüzyıldayız yani. Fransa’da her hafta konser yapıyorum çeşitli gruplara, röportajlar oluyor, televizyon programları yapıyorum. Onlar beni alkışlıyorlar, saygı duyuyorlar. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Her ne olursa olsun, ben bu davamdan asla vazgeçmem. Tek başıma da kalsam! Şunu da not düşün, Kırmançki için söylüyorum bunu. Biz kimsenin lehçesi pehçesi bilmem nesi değiliz. Biz Kırmançlar, Dersimliler kendimize Kırmanç diyoruz. Elazığ Palu tarafı, Bingöl’ün bir kısmı, Siverek’in bir kısmı, Diyarbakır’ın bir kısmı kendisine Zaza diyor. Dersimliler Zaza değildir. Bu bir dışlama değil; ama değiliz. Dilbilim insanları bir araya gelsin, dilimiz üzerinde bir alfabe çıkarsınlar. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben 2004 yılında Türkiye’ye geldim. Türkiye vatandaşı değilim. Dersim’i karış karış gezdim, biliyorum. Yaşlılarla sohbet ettim. Onları kamerayla çektim hem fotoğrafladım. Eski cem usulleri, şimdiki usuller, aradaki farkı nasıl bulduklarını sordum. O zaman Firik Dede’ye gittim, o gün Firik Dede hastaydı. Yataktaydı; ama kalktı ona rağmen beni kırmadı birkaç kılam çaldı, çekim yaptım, sohbet yaptık. “Umarım birdahaki geldiğimde iyileşmiş olursun, konuşmak istiyorum” dedim. Firik Dede’nin tarzı, yorumu başka bir alem. Sılo Qız, Mehmed Çapan, Sait Bakşi, Hozan Serdar… Hepsinin ismi gelmiyor aklıma. Firik Dede bizim dili pek okumuyor. Ama beyitleri bakışı çok farklıydı. Çok ilgimi çekti. Bir hafta sonrasında ölüm haberini aldım onun. Çok üzdü beni. Dersim’in araştırmasıyla Kayseri’ye kadar gittim, oraya göç edenleri de gördüm. Sürgün insanlarımız. Diyarbakır’da, Siverek’te yaşlılarımızı buldum sürgün edilmiş. </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">2004’ten 2007’ye kadar üç yıl kendi cebimden masraf yaparak araştırma yaptım. Bu yaptıklarımın bir belgesel olmasını istedim. Bir karşılık beklentim yok. Birkaç yönetmenle görüştüm, onların hepsi kendine kapmak istiyor. Ben o kadar masraf yapmışım, o kadar üzerinde çalışmışım, emeğim gidecek… Pek anlaşamadık özetle. Ekonomik durumum da iyi değil kendim yapamıyorum. Bende öyle duruyor arşiv gibi; ama keşke onları paylaşabilsek. O yaşlılar şimdi aramızda da yok. Çoğu öldü gitti. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 507px; overflow: hidden; width: 286px;"><img height="507" src="https://lh6.googleusercontent.com/yUgdU8HB2Vh1FoNABZ3z64e_vyW4EeSp5Bx3GV-zR2sTgGEN8r8NbzrVJ2P-uI1-bWpBTb2yb4wrXkyCr9C9W1h1wObYt2LhFv6tlL-JR7_NmmQqRndSPavqhTnaPX0ANFXcBnxK=s0" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="286" /></span></span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 10pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Gençler bizim dilimizde aşklarını itiraf etsinler. ‘Waştiyam’ desinler sevgilisine, bizim dilde daha güzel oluyor sevgili!” </span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elinizde bir hazine var…</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bunu mutlaka yapmak istiyorum, siz ön ayak olursanız güzel olur. Ben burada açlıktan da ölsem, para karşılığında yapmıyorum. Sadece vermiş olduğum emek, o kültürün, o insanların konuşması, cemin anlatılması, dilimizin anlatılması çok önemli. Yeni nesile ulaştırabilmek istiyorum. Müziğini de ben yaparım. Okumak isteyip de okumayan çocuklarımıza, her zaman söylerim, herkes önce kendi kapısının önünü süpürecek, önce kendi insanıma yardım yaparız, geliri oraya gidebilir. Evde çürümesin. Fotoğraf, video çok… İsim yapmak derdinde olmasın kimse. İzlerken bile gözleri dolanlar var… Türkü derlemek için yola çıkmıştım, hiç türkü de derlemeyemedim! (gülüyor)</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben Fransız vatandaşı olduğum için sorun yaşadım o dönem Türkiye’de. Kültür bakanlığı bir orijinalini bize verin dediler. Otel odama girip valizimi karıştırdılar. takibe alındım Sivas’a kadar. Neler neler…</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 10pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Eklemek istedikleriniz için serbest alan:</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 10pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Özellikle gençlere dilimizin üzerinde günde iki kelime de olsa öğrensinler. Dilimizden kılamlar dinlesinler. Bizim dilimizde aşklarını itiraf etsinler. “Waştiyam” desinler sevgilisine, bizim dilde daha güzel oluyor sevgili! (gülüyor) Yazmaya, konuşmaya çalışsınlar. Benim üç dört sayfam var, benimle konuşanlar hep öyle artık bizim dilde bana yazıyor. Yanlış olsun ama konuşsun, düzeltirim ben. Kadınlar ilk doğan çocuklara sadece Kırmançki konuşsunlar, o bağı bizim dilde kursunlar. Severken, kızarken… Siz de, ne zaman görüşürsek, benimle bizim dilde konuşun! Lehçe peçe değiliz unutmayın! Başarılar dilerim size. </span></p><br /><br /></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-36557618911477055072021-08-12T08:35:00.003-07:002021-08-16T04:33:33.140-07:00 İris Mozalar: “Bedenimi ruhumla bütünleştirecek bu ameliyat!”<span id="docs-internal-guid-251746fb-7fff-d341-f6bc-f7a95cb5b42b"><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 339px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="339" src="https://lh6.googleusercontent.com/AftjtMufoEJo7e4kxxIIFBMGCIiqBmuTUCUVaneSCmUUSilm_aKTnl99UEdA708mbrw9Wc3kmYMAFC9snZWr80bPyu_7FdwFR1OQiV8sWy1WG0VIIYkmAo0nueeZMNxthlbfBNDY" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 11pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">https://www.peramuzesi.org.tr/film/iris/3069/2451</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 11pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.8; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: left;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><b>Röportaj: Ceren Ataş</b></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Biseksüel trans bir kadın olarak kimliğinizin sizdeki karşılığı nedir?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hetero patriyarkal sistem içinde bir kere bu kimlik benim için bir dezavantaj. Bunun haricinde politik bir kimlik. Hem biseksüelim, hem transım hem de kadınım, politik olmaması mümkün değil. Ayrıca aktivizm yapan biriyim, apolitik değilim. Zor bir soru aslında, kimliğin bendeki karşılığı çünkü çok derin. Hayatımda yaşadığım zorlukların kaynağı, bu kimliğimden dolayı beni ezen toplum ve devlet. O yüzden derin ve tarif etmekte zorlanacağım bir anlamı var. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Hem biseksüelim, hem transım hem de kadınım, politik olmamak mümkün değil.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ailenize açıldıktan sonra hayatınızda süreç nasıl ilerledi, değişiklik oldu mu?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Tabii ki oldu, ailem beni reddetti. Annem babam ayrılmıştı zaten ben üç yaşındayken ve ben babamı görmedim 15 yaşıma kadar. Annemle Mersin’de yaşıyordum. 18 yaşımda anneme açıldım. Annem kabul etmeyeceğini söyledi, reddetti ve beni değiştirmeye çalıştı. Değişebilecek bir şey sandı bunu aslında. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 14pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Alevi olarak hoşgörüyü de yaşadım, baskıyı da yaşadım.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Değiştirmeye çalışmak derken, nasıl yöntemlerdi bunlar? </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Israr, duygu sömürüsü, psikolojik şiddet... “Ben sana emek verdim, sen bana bunu yaptın” gibi. Aslında bunu kendisine yapılan bir saldırı olarak aldı. Halbuki onunla ilgisi olmayan, tamamen kendimle ilgili olan bir şey bu. Ben böyle doğdum, varoluşum bu. Benim varoluşum ona kasti bir şey olamaz. O hormona başlamamamı istiyordu, dışarıda kadın kıyafetleri giymeyeyim, evde ne yapıyorsam yapayım ama resmi hiçbir şey değişmesin. Ama bu benim varoluş şeklim ve bu böyle annemin istediği gibi yaşayabileceğim bir durum değil, hayatımın her alanında var olmakta huzurlu hissedeceğim şekil bu. Kadın kimliğimi, kadın varoluşumu kabul etmiyor. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 532px; overflow: hidden; width: 364px;"><img height="532" src="https://lh3.googleusercontent.com/36LMWq10V84bRkjdzT02MiwlDmh8fQiUuwTz3UcyTtWCrCvU7BSd_FjB5gzqNovluUlN3DYuP1q2S7q_g3z_0D3UcOw-7o9kOzBDlOyFQw1GollbnVFazhoqDf34MMpb4cFVfooe" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="364" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 10pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Elle Turkey 2019</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Peki “İris” ne demek? Neden bu adı tercih ettiniz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Her röportajda bu hikayeyi anlatıyorum (gülüyor) Ben ismi değil de isim beni seçti galiba. İsmimi değiştirmeye karar verdiğim dönemler anlamı beni çağrıştıran, bana iyi hissettiren şeylere bakıyordum. Bu isim sürekli karşıma çıktı enteresan bir şekilde. Sonradan öz Türkçede bir karşılığı varmış bunu sonradan öğrendim, özgürlük ve kurtuluş demekmiş. Yunanca anlamını biliyordum, gökkuşağı demek, cennetin gözü demek, aynı zamanda bir tanrıça ismi, bir çiçek ismi… O dönem bana çok iyi geldi, beni tanımladı.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Büyüdükçe, tarihi öğrendikçe, Dersim tertelesini, Maraş Katliamını, Sivas Katliamını öğrendikçe bunların hepsinin geçmişini öğrendikçe aslında Sunni-Türk olmayan herkesin bu ülkede ezildiğini fark ettim ve Aleviliği en temelde politik bir duruş olarak aldım.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi bir aileden geldiğinizi belirtiyorsunuz. Aleviliği ne şekilde benimsiyorsunuz? İnanç, kültür, politik duruş, felsefe…</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Saydığın her şekilde benimsiyorum aslında. Dini inancım var bu da neopaganizm. Özellikle Türkiye’de Alevi kültürü neopagan ögeler barındıran, şamanik ögeler barındıran bir inanç sistemi ya da öğreti. Bu noktada kendi inancımla, kendi doğrularımla Aleviliği kesistişiyorum ya da birleştiriyorum. En temelde bir siyasi kimlik olarak benimsiyorum. Kendi dünya görüşümü de çok büyük oranda etkileyen bir öğreti; çünkü küçüklüğümden beri bunu öğreniyorum. Alevi bir ailedeyim, babam Sunni; ama annemle büyüdüm ben. Hattâ annem haricinde dedem, anneannemle büyüdüm. O yüzden hep ritüelleri, öğretileri gördüm. Hoşgörüyü yaşadım, baskıyı da yaşadım. Annem beni hep “Okulda kimseye Alevi olduğunu söyleme” diye tembihlerdi. O baskının ne demek olduğunu biliyorum, dayanışmanın da ne demek olduğunu biliyorum Alevi bir kadın olarak. Bizim Mersin’de oturduğumuz bina dört katlı, dört daire de Dersimliydi (gülüyor) Aşure yapılırdı arka bahçede, herkes bir şeyler alırdı ve o yapılan aşure mahalleye dağıtılırdı. Almayanlar oldurdu aşureyi… Belki buna dair çok kanıksadığım ve aklıma dahi gelmeyen bir sürü şey vardır yaşadığım ayrımcılıklara dair. O yüzden Aleviliği politik bir duruş olarak benimsememem imkansızdı. Büyüdükçe, tarihi öğrendikçe, Dersim tertelesini, Maraş Katliamını, Sivas Katliamını öğrendikçe bunların hepsinin geçmişini öğrendikçe aslında Sunni-Türk olmayan herkesin bu ülkede ezildiğini fark ettim ve en temelde politik bir duruş olarak aldım. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilik öğretileriyle yetiştirildim, oniki imam ya da Xızır oruçları tutulurdu, çok sıradan bir yemekle, normal herkesin yediği bir akşam yemeği ile oruç açılıyordu. Uzun sürüyor oruçlarımız da. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 748px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="748" src="https://lh5.googleusercontent.com/orJmgfrmccyBtzB0GlkcRjJeAnJYMXAF-plP9lQP4lHoV0DYEhS1qislmf7ngYogi8mld5ZZKITNGapaeQ1F9HHeNohqKDme9my-6Y0u3SHLHyRBbk7UhBEUoZgLPLQiuRJyoJQp" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">i-D Magazine</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Gece belli bir saatten sonra yemek yenmiyor, 00.00 denir, diğer gün güneş batana kadar aç kalınıyor, doğa ile bağlantılı bir oruç aslında…</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Evet kesinlikle öyle. Uzun ve dedem su içmezdi mesela. Suyun tadını on iki gün boyunca almamak çok enteresan geliyor bana. Acıyı anlamak, yas sürecini anlamak… Çok ölüme şahit oldum, beş yaşımda anneannem öldü, yas süreci de çok ağır geçiyor. Cenazesi cemevinden kaldırılan askerin cenazesine bakan katılmıyor mesela. Dediğim gibi bunların hepsinin bütününde Alevilik benim için en temelde politik bir kimlik, sonrasında bakış açısı sundu. Tabii ki inancımı da etkiledi. Benim için tüm inançlar, semboller, hikayeler birbiriyle bağlantılı ve bağlantıyı görüyorum. Mesela 12 olimposludan 12 havariye 12 imama… Aslında her öğretide illa bir karşılığı var her şeyin. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Kadın olarak ayrımcılığa maruz bırakılıyorsam ben bunun benim Alevi kimliğimden, Kürt kimliğimden bağımsız olduğunu sanmıyorum.” </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aleviliğin derin bir anlamı var benim için. Bir sürü kimliğin ve bir sürü varoluş şeklim var, herkes gibi. Ama en sıkı benimsediğim kimliklerden birkaçı içinde Alevi olmak, Kürt olmak, Kırmanç olmak geliyor diyebilirim. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Toplumda biseksüel trans bir kadın olduğunuz için mi yoksa Kürt-Alevi kimliğiniz nedeniyle mi daha çok ötekileştirme ile karşılaşıyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Varoluş şekillerimi böyle kıyaslamayı sevmem. Kadın olarak ayrımcılığa maruz bırakılıyorsam ben bunun benim Alevi kimliğimden, Kürt kimliğimden bağımsız olduğunu sanmıyorum. Alevi ve Kürt olduğumu bilen insanların beni maruz bıraktıkları ayrımcılık ya da kadın düşmanlığı Alevi ve Kürt kimliğimden bağımsız olmuyor hiçbir zaman. Birçok kadının aslında birçok kadınlık deneyimi var bu noktada. Kürt bir kadının bu ülkede yaşadıklarıyla Türk bir kadının bu ülkede yaşadıkları da bir değil. Alevi bir kadınla Sunni bir kadının yaşadıkları da asla bir olmayacak. Tabii ki kadınlık deneyiminde ortaklaşıyoruz; ama kadınlık deneyimine eklenen birçok deneyim de bizi toplum tarafından hedef haline getirebiliyor. Transım, biseksüelim, Aleviyim, Kürt’üm, Kırmancım ve kadının en temelde. Tüm kimliklerim benim için kadınlık kimliğimle örtüşüyor. Kadın kimliğim temelinde bir ayrımcılığa maruz bırakılıyorum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi toplumunda da kadın düşmanlığı yok mu? Var! Bunu asla inkar edemem, Aleviler de Alevilik de bir noktada yozlaşan, asimile olmaya başlayan ya da olmuş, değişmiş, dönüşmüş bir sistem. Dolayısıyla tabii ki kadın düşmanlığı var. Annemin dul bir kadın olmasından kaynaklı yaşadıklarını görebiliyordum ben küçükken, hala da görebiliyorum. Ailem Aleviydi ama fark etmedi. Toplum azade büyüyemiyoruz. Sunni Türklükten azade yaşayamıyoruz ne yazıkki. Egemen olan kimlikten etkilenmeden yaşayamıyoruz. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Toparlarsam kıyaslama yapamayacağım; ama hepsinin kadın kimliğim ile bağdaşıp bir şekilde bana değdiğinden bahsedebilirim.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Kadınlık deneyiminde ortaklaşıyoruz; ama kadınlık deneyimine eklenen birçok deneyim de bizi toplum tarafından hedef haline getirebiliyor. Transım, biseksüelim, Aleviyim, Kürt’üm, Kırmancım ve kadının en temelde. Tüm kimliklerim benim için kadınlık kimliğimle örtüşüyor. Kadın kimliğim temelinde bir ayrımcılığa maruz bırakılıyorum.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 410px; overflow: hidden; width: 547px;"><img height="410" src="https://lh4.googleusercontent.com/ZEK9sRqqMDzOwwYw0ngdc02458l1dXMNET8OMqHronLhV1gnzVzzes3oehM0KhhIr7TJCxWDcykvEosSMOd6HQFqVvdLTIh7pjfCLXe08_lbhXXBteoCVl8DHcOWew8yRWPxS-7t" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="547" /></span></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><a href="https://kaosgl.org/haber/biz-kalacagiz-bizi-istemeyenler-gidecek" style="text-decoration-line: none;"><span style="background-color: transparent; color: #1155cc; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-decoration-line: underline; text-decoration-skip-ink: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">https://kaosgl.org/haber/biz-kalacagiz-bizi-istemeyenler-gidecek</span></a></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sizce Alevi toplumunun LGBTİ+'lara bakışı nasıl? </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bunu kendi deneyimimden bağımsız anlatmak biraz zor olur. Toplum tarafından ezilen kimlikler, ötekileştirilen kimlikler her zaman bir noktada birleşmeye çalışır. Birbirini daha rahat anlayabilir. Aleviler ve Kürtler, LGBTİ+’lar, feminist kadınlar… Herkesin tek bir kimliği de yok kaldı ki. Pek çok kimliği var insanların, mesela ben Aleviyim, Kürdüm, biseksüelim, kadınım… Bu kimlikler birbirini anlayıp, egemen olanın ne olduğunu tanımaya başlayınca birleşiyorlar. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bu noktada politik Aleviliğin, politik olmayan bir kısmı da var ya Alevilerin, inanç sistemi olarak yalnızca benimseyen ve politikasını yapmayan bir kesim var, aktivizm yapmayan Aleviler de var. Politik Alevilerin bakış açısı değişiyor, dönüşüyor; çünkü zaten Alevi LGBTİ+’lar var. Bunu kimse reddedemez. Alevi LGBTİ+’lar, Kürt LGBTİ+, Kırmanç LGBTİ+’lar var. Politik düzlemde bakış açısı değişe de politik Alevilerin konularından biri ne yazıkki LGBTİ+ değil. Evet kadınlık, feminizm gibi düzlemlerde var; ama Alevi toplulukları içerisinde Alevi LGBTİ+’ların konuşulduğunu görmüyorum. Bu da makbul vatandaş olma çabası olabilir. Konuşulduğunu görmediğim için Alevilerin bakış açılarına dair bir şey söyleyemiyorum. Sadece kendi deneyimimden yola çıkabilirim. Benim ailemin bakış açısı pek hoş değildi. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilikte hoşgörü temelinde, acıyı anlamak temelinde büyüyen, dayanışma temelinde büyüyen bir inanç; ama bu noktada Alevilerin gözardı ettiği şeyler de oluyor. Bu da LGBTİ+’lar. LGBTİ+’lar zaten her alanda bir turnusol aslında ve Alevilikte de böyle. Neden konuşulmadığına fobi diyebiliriz. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Toplum tarafından ezilen kimlikler, ötekileştirilen kimlikler her zaman bir noktada birleşmeye çalışır. Birbirini daha rahat anlayabilir. Aleviler ve Kürtler, LGBTİ+’lar, feminist kadınlar… Herkesin tek bir kimliği de yok kaldı ki.” </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Size bahsettiğim geçen sene Onur Haftasında LGBTİ+’lar ile röportaj serisinden sonra Alevilerden, kuruma bağlı veya bağımsız, epey olumsuz tepkiler aldım. “Siz Aleviliği ne yapmaya çalışıyorsunuz” gibi… İnanç teorisine bakarsak Alevilikte Lut Kavmi gibi ya da homofobik içerikler yok.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilik ve LGBTİ+ kesişimi çok bilinmeyen bir alan. Kürt ve LGBTİ+’lar birleşiyor, alanlarda da görüyoruz. Alevi LGBT+’lar var; ama bu görünmüyor, bunu göstermek çok değerli. Gönül bağı kurduğum bir iş oldu Alevi bir LGBTİ+ kadın olarak. Senin söylediğine ek olarak, benim ailem hiçbir zaman “günah” demedi buna. “Günah” diye reddetmedi, öyle bir öğreti yok. Tabii İslam öğretisi içinde yer almak isteyen Aleviler var ve burada Lut kavmi adı geçiyor; ama ben ailemde hiç duymadım. “Bu günah, bu günaha nasıl ortak oluyorsun, cehennemde yanacaksın” asla böyle bir şey yok. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Mesela Sunnilerde Allah korkulan bir şeydir, Alevilerde yaratıcı sevgisi vardır. Allah’ı sevdiği için insanlar ona ibadet eder, Allah’ı sevdiğin için iyilik yap, ondan korktuğun için değil. Allah korkulacak bir şey değil. Fark da biraz bu, o yüzden “günah” diyen bir Alevi yok. Yanlış falan deniyor ama günah gibi inançsal bazlı değil. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Politik düzlemde bakış açısı değişe de politik Alevilerin konularından biri ne yazıkki LGBTİ+ değil.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 478px; overflow: hidden; width: 340px;"><img height="478" src="https://lh6.googleusercontent.com/7wwV3irFplLWYdt6T0cjCuE-izQqYfrFu4VyV4F7iAl94ylEqoR8FpQCT6Pk8sBeWaOfkSJIibIFDJzroR2J3KieTMyykpwhbVcwue4sYZfseW2khVZ9FtvKKrNwkwO4R-03wEHq" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="340" /></span></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 11pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ris_(film,_2020)</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yukarıdaki soruya paralel bir şekilde, Dersim toplumu açısından sizce LGBTİ+'lar için durum nasıldır?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Beş yaşına kadar her yaz Margek köyüne gittim. Okula başlayana ve aynı zamanda anneannem ölene kadar oraya gittim. Köyde yaşadım 3-4 ay. Dersim kültürü çok farklı bir kültür. Mezopotamya dediğimiz bölgedenin geri kalanı gibi bir yer de değil, Türkiye’deki Alevilerle de bir değil. Çok enteresan bir konumu var. Komünist bir belediye başkanı var. Konumu itibariyla çok fakrlı bir yer. Dersim’in o dört dağının Dersim’i dışarıdan gelen o Sunni İslam baskısından koruduğunu düşünüyorum. Mitolojisi farklı, kutsal dağ keçisi var, Duzgin Bava’sı var… Çevresinden ayrışan bir yerde duruyor ve bu bana çok iyi geliyor. Annem “Duzgin Bava seni korusun” derdi, bunun Türkiye’de diğer hiçbir Alevi’de bizdeki gibi bir karşılığı yok. Duzgin Bava kim, ben biliyorum. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dersim’in izole bir yer olması oradaki demokratik ortamı iyi anlamda geliştiriyor. Tarihi itibariyle de Rumların, Ermenilerin, Kırmançların, Kürtlerin yoğun yaşadığı ve bir sirkülasyon halinde olduğu, 1915’ten 1938’e kadar, hala da hareketlilik var. Cumhuriyet kurulduğunda da orası bağımsız kalmak istemiş ve bu söz verilmiş. Cumhuriyetten önce de sonra da orası bağımsız ve izole bir ortam. Bu da kendine has bir kültür doğuruyor. Bu kültür de dışarıdan gelen baskılar sonucu çok daha dayanışmacı, kökenine bağlı oluyor. İnsanlar birbirlerine sahip çıkıyor. Dedim ya Alevilik kültüründe kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Ölen insanlar için oruç tutuyoruz mesela. Susuzluktan ölen insanlar için oruç tutup su içmiyoruz. Yasın büyük bir önemi var. Kayıp sonuna kadar yaşanıyor. “Devri daim olsun” diyoruz ölen insanlara, devam ediyor her şey; ama yasını da tutalım diyoruz. Bu çok önemli bir şey.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Dersim’de bir kere Onur Yürüyüşü düzenlendi. Bu bayağı iyi bir şey, değerli buluyorum. Dersim ilk dönüşebilecek yerlerden biri. Dersim’de bir sürü LGBTİ+ var, mesela benim tanıdığım beş tane Dersimli trans kadın var. Çevrem bu, çok geniş bir çeper de değil. Dersim’de de birçok lubunya var, haliyle Onur Yürüyüşü düzenlendi. Dolayısıyla Dersim değişime-dönüşüme çok açık.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dersim’de özellikle terteleden dolayı ve Alevi kültüründeki yası yaşamanın önemine bakalım. Yası tutulmayan bir olay nesilden nesile aktarılıyor. Örneğin Şamanik aile dizimi diye bir şey var. Sana birkaç nesil öncenden sana kalan şeyler ve şu anki yaşamında yaşadığın sorunların ne olduğuna işaret ediyor. Özetle yaşanmayan bir yas, dolayısıyla nesilden nesile aktarılıyor. Dersim kültüründe de Alevi kültüründe de bir yası yaşamanın önemli bir yeri var. Sürekli de bir yas halindeyiz, bu da yıpratıyor. Dersim bu bağlamda bana diğer Alevilerden, diğer Kürtlerden (her ne nasıl tanımlıyorsanız Zaza, Kırmanç) daha farklı geliyor bana, iyi geliyor. Kendimi de şanslı hissediyorum bu kültürde.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 409px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="409" src="https://lh4.googleusercontent.com/cbZ9d_K6QVsLGT2qPj5WH9dEEY7J-nnziwiMEFI5L2VrWatd3JuzhDx60ucyo7drudAdfQqEgXBUT9XXnpr6BUnEaI95sebp4t1OQRfYzVPNgjNS8X5FK5npNyGpjv0mC_sWzjyh" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Fotoğraf: Üzüm Derin Solak</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Benim ailem hiçbir zaman ‘günah’ demedi buna. ‘Günah’ diye reddetmedi, öyle bir öğreti yok”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Soruna döneyim, Dersim ile ilgili konuşasım geliyor. (gülüyor) Dersim’de bir kere Onur Yürüyüşü düzenlendi. Bu bayağı iyi bir şey, değerli buluyorum. Dersim ilk dönüşebilecek yerlerden biri. Dersim’de bir sürü LGBTİ+ var, mesela benim tanıdığım beş tane Dersimli trans kadın var. Çevrem bu, çok geniş bir çeper de değil. Dersim’de de birçok lubunya var, haliyle Onur Yürüyüşü düzenlendi. Dolayısıyla Dersim değişime-dönüşüme çok açık. Dersim civarından değişik bir yer. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Makbul vatandaş olma kafası bir sorun sadece. Ben Alevi bir Kürt olarak ne yaparsam yapayım makbul bir vatandaş olamayacağım. “Ben Dersimliyim; ama Türk’üm” dersem, makbul olacağım; sevilen bir Kürt olacağım; ama birinden vazgeçmek istediklerinde bu ilk ben olacağım. O yüzden hiçbir zaman da makbul olamayacağım ve dolayısıyla hiçbir zaman beni kendilerine eşit görmeyecekler. O yüzden makbul olmak çabası yerine, Alevi Kürtlerin yaptığından bahsediyorum, makbul değiliz, olmayacağız diyerek, LGBTİ+’ların varlığını da kabul ederek daha güçlenerek, bizi ezen bu sisteme daha güçlü kafa tutabiliriz. Bunu öğrenmek gerekiyor, Dersim’de de bu önemli. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Alevi LGBTİ+’ler ya yok sayılıyor ya görmezden geliniyor. O yüzden ayrı bir oluşuma kesinlikle ihtiyaç var.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yaşadığınız veya büyüdüğünüz evde Alevilik ritüeller var mıydı? Aile hangi dili konuşuyordu? Siz bu dili biliyor musunuz? </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Evde Kırmançki ve Kürtçe karışık konuşuyorlardı, Pertek öyle bir yer çünkü. Şimdi Kürtlerin kökeni farklı Kırmançların kökeni farklı; ama Dersim’de ikisi de var. Ailem kendisine Kürdüz ya da Zazayız demezdi, hep “Biz Kırmançız” derdi, dile Kırmançki derdi. Ama evde bu iki dil de konuşulurdu. Kürtçe de konuşsalar ağızlarındaki şiveden Kırmanç oldukları anlaşılıyordu. Ancak dil bana öğretilmedi, bu yüzden aileme çok sinirliyim. Anadilimi ben bilmiyorum. Kürtler çocuklarına dili öğretiyor mesela. Ama bizimkiler bilmiyor. Annemin nesli bile çok az biliyor, dedemin nesli öğretmemeye başlamış çocuklarına bu dili. Annem çok bilmediği için bana da öğretmemiş. O zaten benim politik bir insan olmamdan korkuyordu ve korktuğu başına geldi (gülüyor).</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilerin kayıplar çoktu ve o kaybı birdaha yaşamak istemiyorlar. Düşünsene sadece annemin nesli üç tane katliama tanıklık ediyor. Haliyle içinde büyük bir korku oluyor ve bu dil bana öğretilmiyor. Sebebi bu bence. Asimile olma yolunu bana açmak, korku güdüsüyle, koruma güdüsüyle. Ama ben tam tersine büyüyünce Alevi kimliğime daha çok sahip çıkmaya başladım. Dilin bana öğretilmemesi çok kötü, kendim öğrenmeye çalışıyorum. Kırmançki öğrenebileceğim bir ortam bulamadım ama. Anneme “Haq raji bo” dediğimde Kırmançki olduğunu anlamıyordu, çünkü öyle bir bellek yok onda, silmiş. Kendi kimliğime dair, asimile olmaya dair bir öfkem var ve bunu engellemek için anadilime sahip çıkmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Öğrenmeyi o yüzden istiyorum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Evde Alevilik ritüelleri vardı, tabii ki. Zilfikar, 12 İmamlar, Hace Bektaş, İmam Ali, İmam Hüseyin resimleri asılıydı duvarlarda. Sürekli onlarla göz gözeydik. Alevilik benim çok kanıksadığım bir şey, babam mesela Sunni; ama o kültüre hiç tanıklık etmediğim için Aleviliğe dair her şey çok bana dair aynı zamanda. Tüm apartman Aleviydi ve sürekli bir yemek sirkülasyonu vardı. (gülüyor) Akşam yemek pişiyorsa herkes aynı yemeği yiyordu. Hace Bektaş’a giderdik, orası hac yeriydi bir yandan. Orada insanlar kalabalık bir yerde uyuduk, ben iki kere gittim oraya. İnancı yaşatıyorduk. Annemin nesli bir noktadan sonra yaşatamadı. Anneannem öldükten sonra kültürle iç içe olamadık, kültürü yaşatan kişi kadındı ailemde, anneannemdi. Kadın yaşatıyor gerçekten. O ölünce ritüeller azaldı ve bitiyor. Dersim’e köye bile gitmedik o öldükten sonra öyle söyleyeyim.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 455px; overflow: hidden; width: 369px;"><img height="455" src="https://lh5.googleusercontent.com/YiMeuiO9mWrrC5Ks5Iff65IF-cZCV_0IbSwkWWDRs28d-zztztx_Av8lAYpACD61Lllx7-8LbioQfXq9CBFL5h6zSqt494dLQyyVNTSYrUpBfCMUew27ejpEQogV2uX_lMrhgEni" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="369" /></span></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 11pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Fotoğraf: Üzüm Derin Solak</span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /><br /></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">LGBTİ+ Alevilerin bir oluşuma ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz? </span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kesinlikle düşünüyorum. Evet evet evet! Kendi kültürümüzde, Aleviler açısından değiştirmemiz gereken çok farklı bir alan var. Bir yandan Aleviler tarafından yok da sayılıyoruz; ama varız ve çok kalabalığız. Tanıdığım bir sürü LGBTİ+ var. Niye örgütlenmiyoruz, niye bir oluşum kurmuyoruz diyorum. Hem Aleviler özelinde değiştirmemiz gereken, bu sorumluluğu kendimize yükleyeceğimiz bir alan vardır ki var var bence. Bir yandan Alevilik de ezilen bir kimlik ve biz artık ezilenler olarak kesişimsel politikalar üretiyoruz özellikle feminist ve LGBTİ+ camia olarak. Bu noktada Alevilerin isminin bu kadar az geçmesi çok enteresan. Alevi LGBTİ+’ler ya yok sayılıyor ya görmezden geliniyor. O yüzden ayrı bir oluşuma kesinlikle ihtiyaç var. Bunu başlatacak kadar elim güçlü değil; ama çok istiyorum. Bu topluluk Alevi LGBTİ+’a dair araştırmalar yapalım, dilimize sahip çıkalım, tartışalım, çok isterim. Dersim’de bir sonraki Onur Yürüyüşünde var olabiliriz belki. Niye bir Dersim Pride yaşanmasın? Ben Dersimli olduğum için bunu düşünüyorum, isterdim yani Dersim Pride. Dersim’de bir sürü LGBTİ+ var ve örgütlenmeye de başladılar. Neden olmasın yani? Dersim’de şu ana kadar bir Pride komitesi olmaması zaten çok enteresan. O yüzden bir topluluğa ihtiyaç var. Biri bir kıvılcım yaksa arkası gelir gibi geliyor. Sadece bunu tek başıma yapamam. Bir kıvılcımla bu yola başlayabiliriz, ihtiyaç bu.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 13pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Bedenimi ruhumla bütünleştirecek bir ameliyat olacak. Aynı zamanda devletin bana uyguladığı ayrımcılıkların, toplumun bana uyguladığı ayrımcılıkların az da olsa önünü kesecek; çünkü artık kimliğimde de kadın görüneceğim.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevi kimliğiniz veya daha genel bazda bir inanca sahip çıkıyor olmanız LGBTİ+ toplumu içinde nasıl karşılanıyor?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aleviliğin diğer sol gruplar içerisinde örgütlenememesinin sebebi de bence bu, bir inanç olması. Alevilik bir yandan da İslam altında olan bir mezhep olarak da algılanıyor ya, evet Aleviler bunu böyle yaşamıyor; ama algı bu veya İslami bir mezhep olarak da geçiyor. O yüzden en üstteki inanç İslam olduğu için önyargılı bakılıyor. Bizim kuşağımızdaki Aleviler, inancı daha politik bir kimlik ve felsefe olarak benimsiyor. Kimse körü körüne bir inanç olarak alamıyor. Ezilen bir kimlik, egemen bir kimlik değil. Bir inanç ve önyargılı bakılıyor, bunu anlıyorum. Sadece bir kimlik olarak, politik olarak bunun anlaşılması gerekiyor.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Deist olsam mesela, benim Alevi kimliğim değişmeyecek. Çünkü ben Alevi bir ailede büyüdüm, annem Dersimli, nüfus kayıt örneği çıkartıldığında her şey ortada. Hani nasıl bir Kürt, “Ben Türküm” dese, nasıl Türk olmuyor ya, Alevi de aynı şekilde. Bu da Aleviliğin sadece bir inanç olmadığını, tercih edilebilir bir şey olmadığını da gösteriyor. Ben Alevi doğdum Dersimliyim, vb. tüm sebeplerden dolayı bu kimliği ömür boyu taşıyacağım. İstediğim kadar inancım değişsin, ben yine Alevi olacağım ve egemen olan tarafından ezileceğim. Deist de Hıristiyan da egemen inanç tarafından eziliyor Türkiye’de. Alevilikte çok yakın tarihe dayanan katliamlar var. Bu demek oluyor ki Alevilik farklı bir noktada. Bir deist ile bir Alevi’nin Sunni İslam egemen bir ülkede durduğu nokta tabii ki farklı olacaktır. Alevilik çok daha büyük bir tehdit çünkü İslam’ın içinde algılanıyor. İçinde duruyor bir yandan da tehdit olarak görülüyor. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir inanç olarak ele almaktansa bir politik görüş, felsefe hatta etnik köken olarak ele alınması gerekiyor Aleviliğin. Diğer sol grupların da buna böyle bakması gerekiyor ki asıl meseleyi görebilsinler. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 339px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="339" src="https://lh3.googleusercontent.com/kEK0KC3SBzr8BlxAETgj27huDkWKky-SQEAEEWxsqq-sTa0RMbWYGCO8_v2Mbmk8N5RAwVPejw4EPHRVAxMq_-BaYP_9nzX-XM3w9H9-qA4uDbJ6Dehu6G91Fm2g6Ao6tqnR11qE" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 14pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dayanışma fonu: </span><a href="https://gogetfunding.com/iris/?lang=tr" style="text-decoration-line: none;"><span style="background-color: transparent; color: #1155cc; font-size: 14pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; text-decoration-line: underline; text-decoration-skip-ink: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">https://gogetfunding.com/iris/?lang=tr</span></a></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"> </p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dayanışma çağrısı yapmak adına destek fonunuzu anlatır mısınız?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Olmak istediğim ameliyatı en sağlıklı koşullarda, en deneyimli doktorlarla bunu gerçekleştirmek istiyorum. En temelde devlet bana bunu sağlamalıydı; ama sağlayamıyor ya da sağlamıyor. O yüzden sağlıklı koşullarda bu ameliyatı gerçekleştirmek istediğimde önüme bir sınıf kimliğim engel olarak çıkıyor. Haliyle bir dayanışma fonu açtım. Eğer para toplanırsa ameliyatı gerçekten içime sinecek bir yerde olabileceğimi düşünüyorum. Bu benim için çok önemli; çünkü bedenimi ruhumla bütünleştirecek bir ameliyat olacak. Aynı zamanda devletin bana uyguladığı ayrımcılıkların, toplumun bana uyguladığı ayrımcılıkların az da olsa önünü kesecek; çünkü artık kimliğimde de kadın görüneceğim. O yüzden bu ameliyat benim hayatımın ameliyatı. Hayatım boyunca da en önemli operasyon olarak kalacak. O yüzden herkesi bu konuda dayanışmaya çağırıyorum. Bu şekilde bu ameliyatı olmak istiyorum. 100 küsür gün kalmışken fonun %11’i toplandı. Dayanışma yaşatır. Hallolacak, inanıyorum. </span></p><br /></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-38185026560570146862021-05-22T02:22:00.008-07:002021-05-22T02:22:57.655-07:00 Kadınların Sedası<div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-align: justify; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><div class="separator" style="clear: both; font-size: 12pt; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/--q546kMlwVg/YKjNKCSDh2I/AAAAAAAAYqE/aVoQm1j_hlEGddRA_y9lMV-XoGeDlL4QwCLcBGAsYHQ/IMG_3040.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="1056" data-original-width="828" height="400" src="https://lh3.googleusercontent.com/--q546kMlwVg/YKjNKCSDh2I/AAAAAAAAYqE/aVoQm1j_hlEGddRA_y9lMV-XoGeDlL4QwCLcBGAsYHQ/w313-h400/IMG_3040.jpg" width="313" /></a></div><i><span style="font-size: x-small;"><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span><span> </span>Fotoğraf kaç senesinde, nerede, kimin tarafından çekildi bilmiyoruz.</span></i></span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-align: justify; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><i><span style="font-size: x-small;"><br /></span></i></span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-align: justify; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dersim’in kilometrelerce mesafe uzağında ve 80 yıl kadar ilerisinde bir tarihteydik. Bulunduğumuz yer ne Raa Haq inancına ait ziyaretler barındırıyordu ne de dilimiz tutuyordu oradakilerle. Başlı başına </span><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-align: justify; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">yabancıların </span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-align: justify; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">içindeydik. Aleviler bilir; Alevi olmayan herkes “yabancıdır” onlara. </span><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-align: justify; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yabancı </span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; text-align: justify; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">kelimesini öyle yabana atmayın diye söylüyorum, sıradan bir yabancılık değil çünkü bu.</span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span id="docs-internal-guid-d6e34693-7fff-932c-6f6b-d9989ba1fd9a"><span style="white-space: pre-wrap;"><br /></span></span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sene 1930 değil, bastığımız toprak Hardo Dewres hiç değil dedim; ama yanımızda son Kırmançlar vardı. Köyde doğmuş, büyümüş, tarlada çalışmış ve doğurmuş, </span><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bağıre Sıpiye*</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> ziyaretine bakarak inanmış, Xızır ile uyuyup uyanmış, </span><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kara Çarşamba**</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">’da kuşların daha uğramadığı sularda yıkanmış, </span><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Venge Haq***</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> ile Pirine bağlanmış son Kırmançlar… Böyle yazınca olmuyor biliyorum. O his geçmiyor biliyorum. Beraber oturunca, o ağzı duyunca insan anlıyor. Bu beş senelik bir mesele benim için. Beş sene önce İstanbul’da kurumsallaşmış bir Alevi mekanında, ki o </span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">şirin </span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">adıyla Cemevidir, kökü Başköylü Hasan Efendiye dayanan bir Dedeye sormuştum, “Siz eskiden nasıl cem bağlıyordunuz?” diye. Bu benim için hem şahsi bir meseleydi hem de akademik çalışmalarım için önemliydi. Dedeyi çok sıkıştırdım eski usul cem bağlasın diye, öyle ibadet etsin diye. “Ben istesem de yapamam, o ağırlık ne Pirde var ne de talipte var artık; ama sana şunu söyleyeyim, eskiden cem ibadeti başlayıp bitene kadar bir seda vardı. O sedayı hiç unutmuyorum. Kadınların mırıldanmaları, sedaları... Kadınlar cemlerde bir şeyler mırıldanıyordu. Ben eski cemlerden bugüne en çok onu özledim.” dedi bana Dede. Ben beş sene önce bu sedayı hiç anlamadım, canlandıramadım.</span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span id="docs-internal-guid-d6e34693-7fff-932c-6f6b-d9989ba1fd9a"><span style="white-space: pre-wrap;"><br /></span></span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Geldim şimdi son Kırmançların yanına, 1930’lara. Bazıları itiraz eder, olsun 1940. Türkçeye dili dönmeyen, Türkçe konuşunca hep söylemek istediğini söyleyemeyen bu kadınların yanına geldim. Dedim “Ana bir cem bağlayalım.” Aslında çok özlemişler Venge Haq (Hakka yakarış) yapmayı; ama “Kimse kalmadı ki” diyorlar. Olmadı. Sonra Youtube’da <a href="https://www.youtube.com/watch?v=jJQQ4dQMPsk&t=273s" target="_blank">Bava Şervan</a>’ın anadili olan Kırmançki dilinde yaptığı bir Xızır Cemi videosunu açtık salonda. Üç Ana ve ben, başladık izlemeye. İzlemek lafı da öyle hafif kalır ki… Çünkü izlemek değildi o, kimi kabul eder kimi etmez, Venge Haq’ti o, Hakk’a, Xızır’a, Duzgin’e yakarmaktı. Bava Şervan televizyonda çağırıyordu, Analar ise benim yanımda, salonda. İşte o gün “bir seda vardı, kadınların bir mırıldanması” dediği şeyin ne olduğunu anladım. </span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span id="docs-internal-guid-d6e34693-7fff-932c-6f6b-d9989ba1fd9a"><span style="white-space: pre-wrap;"><br /></span></span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Videonun başından sonuna kadar Analar mırıldandı. Adını duyduğunuz, duymadığınız </span><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">wayir****</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">’leri çağırdılar, Xızır’a seslendiler. Kafamı Ana’nın omuzlarına yaklaştırdım, yaslanmadan onu dinledim. Birdaha duyacağımı sanmadığım bu sedayı, seneler sonra, başkasının topraklarında, kendi özümden kilometrelerce uzakta hafızama kaydettim. </span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span id="docs-internal-guid-d6e34693-7fff-932c-6f6b-d9989ba1fd9a"><span style="white-space: pre-wrap;"><br /></span></span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Şimdi 2021’deyiz; ama o sedalarla o gün biz asla 2021’de değildik. <br /></span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Zaman ve mekan kavramları çok </span><span style="font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">yabancı</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">.</span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div><div style="line-height: 2.4; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="background-color: white; color: #031d27; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 12.1875px; text-align: start; white-space: normal;">*Pülümür’de bulunan sahibi kadın bir ziyaret</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #031d27; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 12.1875px; text-align: start; white-space: normal;" /><span style="background-color: white; color: #031d27; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 12.1875px; text-align: start; white-space: normal;">** Dersimli aşiretlerin inanç geleneğinde kutsal bir gün</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #031d27; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 12.1875px; text-align: start; white-space: normal;" /><span style="background-color: white; color: #031d27; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 12.1875px; text-align: start; white-space: normal;">***Hakka yakarış diye Türkçeye çevrilen cem ibadeti</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #031d27; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 12.1875px; text-align: start; white-space: normal;" /><span style="background-color: white; color: #031d27; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 12.1875px; text-align: start; white-space: normal;">****Sahip</span></span></div><span id="docs-internal-guid-d6e34693-7fff-932c-6f6b-d9989ba1fd9a"><div><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-83376467156969118142021-05-20T09:13:00.005-07:002021-05-20T09:13:55.696-07:00Özlem Bulut: “Dil kadınla aktarılan bir şey, anadil denmesi çok hoşuma gidiyor” Röportaj Ceren Ataş<p><b id="docs-internal-guid-d4f8f680-7fff-8b01-7d13-890264c7951e"></b></p><div class="separator" style="clear: both; font-weight: normal; text-align: center;"><b id="docs-internal-guid-d4f8f680-7fff-8b01-7d13-890264c7951e"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-aS2VP8WLVdU/YKaIfjPcGjI/AAAAAAAAYp8/S0PnGAo8lvwWSOer-rsOmnLuLL0VuUnIQCLcBGAsYHQ/%25C3%25B6zlem3.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="1077" data-original-width="1080" height="398" src="https://lh3.googleusercontent.com/-aS2VP8WLVdU/YKaIfjPcGjI/AAAAAAAAYp8/S0PnGAo8lvwWSOer-rsOmnLuLL0VuUnIQCLcBGAsYHQ/w400-h398/%25C3%25B6zlem3.jpg" width="400" /></a></b></div><b id="docs-internal-guid-d4f8f680-7fff-8b01-7d13-890264c7951e"><br /><span style="font-size: 16px; font-style: italic; text-align: justify; white-space: pre-wrap;">Röportaj: Ceren Ataş</span></b><p></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Doğduğumuz evde müzik kültürü vardı; çünkü anne ve baba Alevi kültüründen geliyor ve her Alevi
evinde olduğu gibi bizim evimizin duvarında da bir saz asılıydı. Babam da Türkiye'nin konservatuarını
ilk kazanmış insanlarından biriydi; ama gidememiş konservatuara. Böyle bir müzik/ müzisyenlik
altyapısı var. Evde Bozlaklar çalınıyor, Neşet Ertaşlar çalınıyor, elektrikler kesilince ama (gülüyor)
Ondan sonra eve bir mandolin girdi. Saz bizim elimizde bir dolaştı, sonra mandolin dolaştı evde.
Dolayısıyla küçük yaşta bir şeyler çalmaya, elime enstrüman almaya aşinaydım. Babam enstrüman
çalıyordu, annemin sesi güzeldi.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 447px; overflow: hidden; width: 448px;"><img height="447" src="https://lh5.googleusercontent.com/9XvUzoGqKY-z0xEsKxLjrHe86AYFgme0l3Avn2FrZdrOU9EO6EnNEV0slXnuk_pszCwOgtu4hHtmBWVy-bX9q7V4DHk4zL-Xzq5yWTbzi2ueg5Fnu6_Sk8XZle5e3bqE_xPcRDfy" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="448" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">"Türkiye'de yaşayıp biraz politika ile ilgilenen, Kürt sorununu fark edip onun ne olduğunun içine giren
her insanın tanışması gerekiyor zaten Kürtçe ile."</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Bildiğim kadarıyla anneniz Hacebektaşlı, babanız ise Dersimli. Bu kültür çeşitliliği müziğinize nasıl yansıyor?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Şöyle, babamın Dersimliliğinin eksik kalan yanı babamın Zazaca bilmemesi. Baba Zazaca bilmediği
zaman, yani dile hakim olmadığı zaman, ailedeki iletişim dili, konuşma dili Türkçe oluyor. Evde
söylenen şarkı türkü de Türkçe. Dolayısıyla baskın olan şey Türklük, Kürtlük, Dersimlilik olmuyor,
baskın olan şey Alevilik oluyor.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=1meM-nW_8gY</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">O zaman müzik olarak da ortak bir şeyden bahsediyorsunuz</span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Tabii. Bana sorarsan bizim olayımız Bozlak’tı. Zaten iki tane kaset vardı, biri Ferhat Tunç
"Özgürlük Mahkumları", diğeri Livaneli ve Theodorakis. Bence bir çocuğun benim yaşındaki
bir çocuğun dinleyebileceği en güzel kaset oydu. Dediğim gibi iki kasetle Çanakkale’nin bir
köyünde yaşam.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Çanakkale’de mi doğdunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Urfa'da doğdum ama ilkokulu Çanakkale'nin bir köyünde okudum. Bizimkiler öğretmen olduğu
için geziyorlardı. Yurtdışına ise üniversite zamanında, 24 yaşında çıktım.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">"Bizdeki Cem kültürü, türkü söyleyip ibadet etme kültürü bence bütün Alevi müziğine
yansımış durumda."</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 313px; overflow: hidden; width: 555px;"><img height="313" src="https://lh6.googleusercontent.com/-piUeJSdNcuYSA6x4aQ_UZNBffnBJZYGTLgX43LSxPTLZmXw0M28XuXSY3GxaFi0cgW0vglUBRQNpRvfiY5A5ssmrQ-JazV4egKeQpJcKlG01WLhYU-s65ePdeXNchNwP0xBHajF" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="555" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">O zaman şunu anlıyorum, sizin evinize Kırmançki konuşulmuyordu, siz nasıl
tanıştınız Kırmançki ile? </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Türkiye'de yaşayıp biraz politika ile ilgilenen, Kürt sorununu fark edip onun ne olduğunun içine
giren her insanın tanışması gerekiyor zaten Kürtçe ile. Zazaca ile hiç tanışamadım; çünkü benim
dedem Zaza olduğumuzu çok reddetti. "Biz asıl Türküz, biz Horasan Türküyüz" bilirsin o
hikayeyi (gülüyor) Ben Kürtçe ile Kürt politik çevresini içinde tanıştım. Kürtçe öğrenmeye
çalıştım çok uzun bir süre. Kürtçe benim hayatımda var, Kurmanci yani.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=L8YlV2Zn460</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Kültür bağlamında inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Müzikolojik bir yorum yapamam bu konuda, çok imtina ediyorum böyle şeylerden. Bizdeki
Cem kültürü, türkü söyleyip ibadet etme kültürü bence bütün Alevi müziğine yansımış durumda.
Bana soruyorsan ben deyiş dinlemiyorum; ama bunları birbirinden ayırmak imkansız. Alevi
deyişleri açısından söylüyorum sadece.</span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"> </span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Ben Hacebektaş semah ekibindeydim iki sene, hatta
ortadaki turna bendim! (gülüyor)</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 401px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="401" src="https://lh4.googleusercontent.com/tzL_u80zzPfawE-ljxQGdK5ri9Z8Jwg52E5xxpEQNEPPnou5BWgNWR9vJYgjHuTwTLLUOje0vIrLePJynl69B68MRtEMvGYLcrE6Jy7hClQgOpG6aNrRLEoq-9ELVfOZyrmv3KwA" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">"Bir kadın olarak tiyatro ve opera dünyasında ayakta kalmanın belli kuralları vardır; çünkü
çok erkek dominant bir alan ve bu Avrupa’da da değişmiyor."</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Siz müziğe nasıl başladınız?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Benim olayım ses, opera okudum. Türkiye'de Mersin'de başladım konservatuara. Sağda solda
müzik yapıyordum. "Ne olacak bu kız, ne yapmak istiyorsun çocuğum sen?" deyince ailem
ben de müzik yapmak istiyorum dedim. Sonra beni bir sınava soktular, hayatımda ilk defa
orada piyanoyu konservatuar sınavına gördüm. Mersin'de okudum oradan Mimar Sinan'a geçtim
oradan Erasmus programıyla Viyana'ya geldim. Mimar Sinan'ı bitirmeye 2 sömestr kalmıştı,
bütün eğitimimi çöpe attım ve Viyana'da sıfırdan başladım. Burada masterımı bitirdim.
Hiç sınıfta kalmadan en uzun üniversite okuyan insan benim. (gülüyor)</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=K_DsffHOztU</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Çok uzun bir eğitimin oldu ve benim alanım ses. Uzmanlık alanım opera ve ses. Viyana'dayken
bir müzik yarışması vardı, World Music yarışması. "World music" nedir dersen o başlı başına bir
şey... Çok sevdiğim bir tanımlama değil “world music”. Burada otantik gelen her şeye “world
music” diyorlar. Ben kazandım çok beklenmedik bir şekilde. Sonra bir ekibim oldu benim.
Ben bu ekiple bayağı bir gezdim dünyayı. Kendi şarkılarımızı yaptık. Jazz müzisyenleriydi
benim etrafımdakiler. Türkçe söz yazdık; ama jazz ve modern popa yakın bir tarzımız oldu ve
o dönem gerçekten çok gezdik, çok konser yaptık. Çok sevildik. Özlem Bulut Band,
8 kişilik bir ekiptik.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=bCDe-qjYGkk</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Müzik piyasası o kadar hızlı bir şekilde küçüldü ki 10-15 yıl içinde, biz 8 kişi konserlere
gidebiliyorken küçülmek zorunda kaldık. Festivallerin bütçeleri küçüldü, konserler küçüldü.
8 kişiden 7 kişiye, 7 kişiden 5 kişiye 4 kişiye 4 kişiden... derken küçüldük. Müzik
özellikle dijitalleşmeden sonra artık canlı performansın çok büyük isimlere kaldığı, bizim gibi
çok bilinmeyen küçük isimlerin ise ancak çok küçük bütçelerle hayatta kalabildiği bir hale geldi.
Ben bunu gerçekten 10 yıl içinde gün be gün yaşadım. Bizim mesela Ermeni bir udist
arkadaşımız vardı. Ben de ud hayranıyım! E küçüldükçe insanlar gruptan çıkıyor. Ama ud olmadan
da benim için olmuyor. Çok pragmatist bir sebepten ve bunu anlatmaya da utanmıyorum, benim
evin köşelerinde "aman kimse duymasın" diye çaldığım enstrümanları sahnede çalmam gerekti.
Böyle olunca da ben bu konuya eğilmeye başladım ve ud dersleri almaya başladım, makam
öğrenmeye başladım. Makam öğrendikçe de hayranlığım daha da arttı. Derken benim azıcık
azıcık çaldığım bu gitar ve ud enstrümanlarını sahnede çalabiliyor hale gelmek zorunda kaldım.
Kötü mü oldu, olmadı. Ama kalkıp “Ben udistim” diyemem. Ben yalnızca eşlik edebilecek kadar
birkaç enstrümanı tıngırdatıyorum diyebilirim.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: center;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 678px; overflow: hidden; width: 452px;"><img height="678" src="https://lh3.googleusercontent.com/c1eSmO9LJXa3bq7Gds2uvYjFry41uZsndXirsX7TVXP2XH-W8CzwIRNkMRfWo1QGIEtQEyvjpM4nKWNpHvuVlz9u9YJhRW6mfPuYdiDIHzH476dj3FcwWhcR2xq-H6CaFKQJlAue" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="452" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">"</span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">İstediğin kadar uğraş hiçbir zaman anadilindeki duygu ile söyleyemiyorsun. Benim anadilim
Türkçe. Anadilim Zazaca da olabilirdi, iki anadille de büyüyebilirdim; ama olmadı. Çünkü
Kürtlüğünü reddetmiş bir dedenin oğlunun kızıyım ben. Haliyle benim anadilim Türkçe.</span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">"</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Müziği gerek öğrenme gerekse icra etme döneminizde, cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Tabii, hep var, vardı! Şimdi opera dünyasında o başlı başına bir mevzu. Hatta son yıllarda çok
büyük skandallar patladı, bunlar çok konuşulmayan şeylerdi. Bir kadın olarak tiyatro ve
opera dünyasında ayakta kalmanın belli kuralları vardır; çünkü çok erkek dominant bir alan ve
bu Avrupa’da da değişmiyor. Türkiye'de daha felaket bir durumda; çünkü hiç konuşulmuyor.
Avrupa'da son birkaç yıldır, Placido Domingo’nun cinsel taciz olayları ile başlayan,
“Me Too”nun operaya da yansıması ile başlayan bir süreç. Kadınların opera dünyasındaki yeri
nedir mevzusu oldu. Elbette var. Ben de çok yaşadım, hala çok yaşıyorum. Bunu opera aleminde
başka yaşıyorum, jazz aleminde başka yaşıyorum. Bir de Avrupa’da, Avrupalı olmayan üçüncü
dünya ülkelerinden gelmiş olanların, üçüncü dünyanın da azınlığının azınlığı biri olarak gelmiş
biri olarak ayrıca yaşıyorsun. Katman katman, bitmiyor... Bundan ötesi olmaz diyorsun, daha
beteri geliyor. Diasporanın içinde de ayrıca var. Üçüncü dünya ülkesinden gelmiş kadının
Avrupa’da yaşadığı tacizi bir kenara koy, bir de Avrupa’da yaşayan diasporanın içinde
politik-apolitik olarak ayırsan bile kadın olarak yaşadığın bir ayrım daha var. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=hu3eA99MBlI</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Ben çok uzun süre kendi menajerliğimi yaptım, 7-8 sene. Bir kadının kocaman bir ekibin başında
olup, onun şarkıcılığını yapıp aynı zamanda “benim koşullarım budur” demesi bile
“ah canım” tavrıyla, “ah ne tatlı, uğraşıyor” deniliyor ya da mesela “Türkiye’den gelmiş; ama
o kadar güzel şarkı söylüyor ki!” gibi kendince yaptığı pozitif ayrımcılığın altındaki o çok derin ırkçı
ve cinsiyetçi şeyin farkında olmaksızın! </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Kadın sanatçılar olarak dayanışma sağladığınız bir ortam, sosyal çevre veya platformunuz
var mı? Böyle bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Böyle bir ortamım yok; ama olması gerektiğini düşünüyorum. Keşke yapsak! Almancada bir terim var,
çok seviyorum “erkek gribi”! Bir kadın grip olduğunda gribi hayatını devam ettirerek geçirebilecekken
bir erkek grip olduğu zaman yataklara düşer ve öldüğünü düşünür falan! Bunu şu açıdan söylüyorum,
kadınlar yaşadıkları problemleri öyle bir hayatta kalma bakışıyla ele alıyorlar ki,
mesela normalleşiyor. Ben mesela dile getirmiyorum bile. Bir şey oluyor, unutuyorum!
Sokakta yürürken bana laf atıldığında duymuyorum mesela; çünkü hayatta kalmak
zorundayım, sinirlerimi bozamayacağım kusura bakma! Kadın olarak birinin seni gözüyle
taciz ettiğini görmemeyi öğreniyorsun ya bu biz kadınların birçok şeyi normal görmemizden
artık; çünkü çok ve bu normalleşmeyi ben çok tehlikeli buluyorum. O yüzden kendime de
söylüyorum: bunu dile getir, bunu kabul etme, bu normal bir şey değil! Bunu karşındakine de göster.
Şu an yaptığın şeyin ne olduğunun farkında mısın diye söyle ona. O yüzden de bu
kadın platformları çok önemli. Şimdi Black Lives Matter var, bundan önce Me Too vardı.
Şimdi ne var, Asyalılar “Biz de buradayız” diye bir platform kurdu. Kore’den, Japonya’dan,
Çin’den, düşünsene ne kadar büyük bir community! Ancak kendilerini dile getirecek bir
platformları yoktu, artık var. Şimdi onun sorunlarını konuşuyoruz. Biz de bunu yapmak
zorundayız. Bunun çok gerekli olduğunu düşünüyorum.</span><a href="https://avrupaforum4.org/sakina-teyna-kadin-erkege-isyan-ediyor-git-basimdan-diyor-1/" style="text-decoration: none;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"> </span><span style="-webkit-text-decoration-skip: none; background-color: transparent; color: #1155cc; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration-skip-ink: none; text-decoration: underline; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Sakina (Teyna)</span></a><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"> ile bir konuşayım! (gülüyor)</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=Fg5eF0cR-4M</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">"Patriarka her yerde, Alevilikte de var!"</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Deyiş, kılam, şarkı üretiyor musunuz? Ya da size ait besteler mevcut mu?
Eğer yazarsanız hangi dilde yazarsınız?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Evet ben beste yapıyorum, anadilim Türkçe; ama bu benim eğitimimden dolayı.
Mesela bir opera şarkıcısıysanız bir sürü dilde şarkı söyleyebilmeniz gerekiyor.
Fransızca oluyor, Almanca, İtalyanca, İngilizce… ve bunu en azından artiküle edebilmeyi
öğreniyor insan. Biz ilk ekibi kurduğumuzda ben Avrupa’da yaşıyorum neden Türkçe müzik
yapayım gibi bir düşünce vardı. İngilizce mi Almanca mı yapsak? Bir şarkıyı tercüme ettim ve
farklı dillerde söyledim. Hiç beni bilmeyen insanlara o şarkıları dinlettim. İstediğin kadar uğraş
hiçbir zaman anadilindeki duygu ile söyleyemiyorsun. Benim anadilim Türkçe. Anadilim
Zazaca da olabilirdi, iki anadille de büyüyebilirdim; ama olmadı. Çünkü Kürtlüğünü reddetmiş
bir dedenin oğlunun kızıyım ben. Haliyle benim anadilim Türkçe. Türkçeyi de çok
seviyorum. Yakıştırıyorum şarkı dili olarak. Yaptığım şarkılar var.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=wI3chpa0FzM</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">İlk yaptığım şarkının adı Fatma’ydı. Fatma benim köyden arkadaşımdı, Balıklıçeşme
Çanakkale’den. En yakın arkadaşımdı ve 11 yaşında evlendirdiler Fatma’yı. Bu bende hep kaldı.
Fatma şimdi ne yapıyor, Fatma nasıl yaşıyor, Fatma’nın kaç çocuğu oldu, Fatma’ya
nasıl davranıyorlar… Bunu ekip arkadaşım Marco ile bir gün bir sohbet arasında paylaştım.
Marco “Fatma’ya bir şarkı yap” dedi. O zaman hiç şarkı yapacak cesareti kendimde
bulamıyordum. Önce melodi yazdım Fatma’ya, sonra sözlerini yazdım. İlk şarkım odur. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 585px; overflow: hidden; width: 602px;"><img height="585" src="https://lh5.googleusercontent.com/-djhW_fAkQ22XXQ8sKJzK3oPPvQKcGvtMfZM7n7bC4mh88qqOdATTmKODsA0iDuf6al12bIKpyLsH7UrwAZZjBZ_VwkWFzq69_pgskJPt8JJg7Wtqu3xHaAr1Bj36qYfGDXVlWpb" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="602" /></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Biraz kadın şairlere bakıyorum; Didem Madak, Birhan Keskin… Henüz tam izin alamasam da
Birhan Keskin’den (gülüyor) Onların şiirlerinin şarkılarını yapıyorum.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">"Çok kadın bir şey gerçekten dil, kadınla aktarılan bir şey."</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Deyişleri hiç kadın perspektifinden incelediniz mi? Ya da Dersim’de kadınlar üzerine
yazılan kılamlar hakkında neler düşünüyorsunuz? O coğrafyanın ve kültürün kodları
bu kılamlarda bize neler söylüyor?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Dersim kılamları hakkında bir şey söyleyemem çünkü Zazaca bilmiyorum. Dili bilmediğim
için de tercüme edilmiş versiyonların bana göre tam karşılığı yok. Anadilde bir şeyi anlamak
ve anadilin biri tarafından anlatılması birbirinden farklı. O yüzden bu konuda bir şey diyemeyeceğim.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=qPlDXidFR28</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Alevi kültürü de o kadar homojen bir şey değil, hangi Alevilikten bahsediyoruz? Dersim
Aleviliği başka, Balkanlardaki Alevilik başka, Türk Aleviliği başka, göçmen Türklerin Aleviliği
başka... Eğer ortodoks İslamla karşılaştırırsak Alevilik elbette çok daha kadının özgür olduğu
ya da özgürleştiği bir alan. Özellikle politik bilinci olan Alevi kesimlerde bu çok daha aşılmış
bir problem; ama patriarka her yerde, Alevilikte de var! Kıyasladığımız zaman Alevilik daha önce,
kız çocuğunun okutulması, illa bir eğitim alması değişmeyen bir şey. Bütün farklı Alevilik
türlerinde de olan bir şey bu. İbadetlerimizde de kadın ile erkeğin yan yana olması eşitliğin
bir göstergesi. Ama patriarka düşünce biçimi Alevilikte de maalesef var; çünkü bu
sosyo-kültürel-politik de bir olay.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Farklı dillerde şarkılar söylüyorsunuz. Dil, kadın ve inanç arasında nasıl bir bağ görüyorsunuz?
Sizce dilin aktarıcısı kadın mıdır?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Birçok projem var. Bir tane Baroque müzik projesi var, ondan İtalyan ya da Alman Baroque
şarkılarını ben udla yorumluyorum ya da onları biraz daha bizim gırtlağımıza, makamı içine
katarak yorumluyorum. Mesela orada Seferad şarkıları da söylüyoruz biz. Sakina ile Kürtçe
söyledim. Kendi müziklerimi yaptığımda Türkçe söylüyorum. Birçok proje var ve bu projelerin
farklı dilleri var.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=v1UdbAPC3zE</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.2; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Benim dört buçuk yaşında bir çocuğum var. Kendi çocuğuna bakarken onun nasıl dil
öğrendiğini görüyorsun. Emme döneminden, çocuk senin memeni emerken ki halinden,
senin ona söylediklerin, konuştuğun kelimeler, onun gözünün içine bakışın, onun ilk söylediği
kelime… Çok kadın bir şey gerçekten dil, kadınla aktarılan bir şey. Anadil denmesi de çok
hoşuma gidiyor. Kendim çocuk yapınca ve o çocuğun gelişimini görünce bire bir o duyguda</span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;"><br /></span><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">kalınca gerçekten dil kadındır. Çünkü o senin duygunun nasıl yansıdığını ve onun beyninde
nasıl şekillenip o duyguyu diline getirdiği ve bunun milyonlarca yıldır nasıl devam
ettiği çok büyüleyici bir şey.</span></p><p><b style="font-weight: normal;"><br /></b></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">https://www.youtube.com/watch?v=_N0JZ4evyow</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Kurmanci dilinin kaybolmasına veya yozlaşmasına dair düşünceleriniz nelerdir?
Kurmanci dili ile ilgili kişisel olarak bir çalışmanız var mı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Evet ben Kürtçe öğrenmeye çalıştım uzun bir dönem. Benim Kürtçe öğrenmeye çalışma hikayem
bile bir çetrefil hikayesi. Çünkü Kürtçeyi Kürtçe bilmeyen biri nasıl öğrenecek. Bunlar son on yıl
içinde değişti biliyorum, ben Kürtçeyi çok uzun zamandır öğrenmeye çalışıyorum,
İngilizceyi internetten de öğrenebilirsin; ama Kürtçeyi oradan öğrenmek ya da bir Kürtçe
hocası bulmak, gramer öğrenmek vs. bu gerçekten bir lüks. Ben çok deneyip, bir yere kadar gelip
bir yerden sonra durdum. Bir arkadaşımla geçen gün şunu konuştuk, Almancası neden
Türkçesinden daha iyi, 45 yaşında ama 20 yıldır burada yaşıyor, bu nasıl olabilir? “Çünkü
ben Türkçeden nefret ediyordum. Çünkü ben Türkçeyi dayak yiyerek öğrendim.” dedi. “İlkokul
birinci sınıftaydım Türkçeyi ilk duyduğumda, Türkçe benim zorla öğrendiğim bir dil” dedi.
Normal yani. Bu kişi Kürtçe biliyor, ona Kürtçe bir şey soruyorum, bu kullanım neden böyle
diye, bilmiyorum diyor. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap; white-space: pre;">Haksızlık etmek istemiyorum Kürtçe akademik eğitim konusunda çok çalışmalar oldu,
artık Kürtçe daha kolay öğrenilebilen bir dil oldu, insanlar buna hayatını verdi. Ben bunların
zorluğunu yaşadım, dil öğrenmeye alışkın bir insan olarak aynı formülasyonu, aynı akademik
yapıyı bulamayınca tökezledim. Kürtçenin yozlaşmasına dair hiçbir şey söyleyemem çünkü o
kadar anlamıyorum. </span></p><p><br /></p>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-88524160513914301232021-05-18T12:38:00.003-07:002021-05-18T12:38:22.938-07:00Welat Welat - Derleme: Zeki Aslan (Cıvrak) Kırmançi-Türkçe Çeviri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: medium;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/Woj26M0TjxE" width="320" youtube-src-id="Woj26M0TjxE"></iframe></span></div><span style="font-size: medium;"><br /></span><p><span style="font-size: medium;"><br /></span></p><p><span style="font-size: medium;"> <span style="background-color: #f9f9f9; color: #030303; letter-spacing: 0.2px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: times;">WELAT</span></span></span></p><span style="background-color: #f9f9f9; color: #030303; letter-spacing: 0.2px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: times; font-size: medium;">Welat rındo, welatê düri
Celv amê, celvê Mazgerdi
Ezo sodır u sewe ra wurzi şeri
Himetê pirê xo ra belkia rew bêri
Memleket iyidir, memleket uzaktır
Celp (göç katarı) geldi, Mazgirt’in celpi
Ben sabahın karanlığında kalkıp gideyim
Pirimin himmetiyle belki erken gideyim
Koyê Gemike biye surgıni
Gerê ma kerdi, vato; Apê saidê jubini
İne dest esto jubini
Mı dest eşto eteğê Kemerê Duzgini
Gemike dağı olmuş sürgün yeri
Hakkımızda davacı olunmuş, denmiş ki, amcalar birbirinin şahidi
Onlar birbirine destek olmuş, el vermişler birbirine
Ben ise elimi atmışım Düzgın Bava’nın eteğine
Mı va welato, bra welato
Zalim şiye mı sero çetin ifade vato
Mı sero avraq giredo, tede qato
Haq ke mı rê sevato vato.
Ben dedim memlekettir, kardeş memlekettir
Zalimler gidip hakkımda kötü ifade vermişler
Benim üstüme kat kat tutanak tutmuşlar
Hak bana ne dediyse, demiş
Welat rındo, welat yano
Genis Xarpeto na amnano
Waxtê aşirano, çerxê warano
İyê cenano, peê doyano
Dormê ma de do sanenê,
Kes mı rê Krocıkê do niano
Kes ma rê ..... (ANLAŞILMADI) nêvano
Hukumatı rındo, mêrat hepıs pırê kekano.
Memleket iyidir, memleket yandır
Xapet (Elazığ) geniş ve yazdır
Aşiretler zamanıdır, yayla vaktidir
Kadınlar geçmiş arkasına, etrafımızda ayran sallarlar
Kimse bana bir kaşık ayran getirmez
Kimse bana …. Allah kurtarsın demiyor
Hükümet iyidir, canı çıksın hapsin her taraf bit doludur
Mı va welato, bıra welato
Zalim şiyê mı sero ....... (3. Kıtayla aynı)
Welat rındo, welat geniso
Makêmé ma persena, Qızılkilso
Çê Sılemanê Alê Gulavi vato
Çhor roji şero hepıs de roniso
Hükümet rındo ......( çetın hepıso olamalı)
Vanê Xızır amo şiyo Koyê Dêsımi
Tumê koyê Seri de, Xızır meymano
Memleket iyidir, memleket geniştir
Mahkemeyi sorarsanız, Kızılkilise'dir
Süleymangillerden Ali’nin oğlu Gülabi demiş
Sey Qaji işsiz güçsüzdür
Dört gün gitsin hapiste otursun
Hükümet iyidir, hapis kötüdür
Derler Xızır gelip gitmiş Dersim dağlarına
Koye Seri (dağ ismi) tepesinde, Xızır mihman olmuş
REÊ biarê bırusnê, çê Bava Hesenê Dewrêşi
Bava Hesen ma rê sevano
Bava Hesen ma rê dava u seru, husulu keno
Sey Qajiyê çımê şefılê la girênêdano
Tersa mı peyde ..... bêcıke, gıra gıra tadano
Bir haber yollayın derviş Bava Hasan’ın evine
Hele Bava Hasan bize ne der
Bava Hasan bize dava üzerine dava açıyor)
Ama gözlerinden sefil olan (görmeyen) Sey Qaji’ye ip bağlamıyor
Korkum o ki, ….. parmağını yavaş yavaş çeviriyor
Teseleka mı kota, hewarê jiarano
Duvarê (dêsê) Moxındiye wayirê bonê sırano
Hewsê dewe wayirê pir u Khalıkano
Khalmemi wayirê Karsanano
Khal Ferat wayirê Arezano
Ewlayê Goleke Xıranckano
Kemerê Duzgıni basê jiarano
Jel Bava serê Heyderano
Tesellim kalmadı, ziyaretlerin himmetidir
Muhundu duvarı, sırlar evidir
Hewse Dewe pirlerin diyarıdır
Khal Mem, Karsanlı aşiretinin sahibidir
Khal Ferat, Areyizlerin sahibidir
Goleke Evliyası, Xıranlıların sahibidir
Duzgın Bava kutsal ziyaretlerin başıdır
Jel ziyareti, Haydaranların üstüdür
Sulbüs, sülbüs serê Lolano
Sultan Melek, sefil vano
Mı va; bonê uzaği yê Seydano.....
Sülbüs, Lolanlıların yukarısı-başı Sülbüs’tür
Sultan Melek sefil söyler
Ben dedim, bone uzaği Seyidlerindir
Kırmançki yazım: Engin Yıldız
Türkçeye çeviri: Hayri Dalkılıç</span></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-69817708020423922672021-04-10T03:48:00.005-07:002021-04-10T03:48:42.068-07:00Eda Tanses: “Üretirken ilham kaynağım doğanın tümü”<p> </p><span id="docs-internal-guid-a0c2cb78-7fff-576f-f81c-e4225944cfad"><h2 dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: center;"><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><a href="https://avrupaforum4.org/eda-tanses-uretirken-ilham-kaynagim-doganin-tumu-roportaj-ceren-atas/" target="_blank">Eda Tanses: “Üretirken ilham kaynağım doğanın tümü”</a></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 16pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> <span> </span></span></span><span style="font-family: Arial; font-size: 11.5pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Röportaj: Ceren Ataş</span></h2><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bazen temel taşlarından birinin müzikten oluşan bir ailenin içine doğmuş olmak, insanı tutku ile hayat felsefesi arasındaki ince çizgiyi ayırt edebilmekte zorluyor diye düşünüyorum. Müzik yapabilmek için büyük bir çaba veya mücadele etmem gerekmedi hiç. Bunun olumlu yanları elbette hayatıma çok güzel bir şekilde yansıdı ve yön verdi. Böylece çok küçük yaşta müzik eğitimi almaya, beş yaşımda konservatuara gitmeye başladım. Bazen insanın büyük bir mücadele vermeden elde ettiği şeylerin ne denli büyük bir tutku ve aşk barındırdığını anlaması için bir kayıp yaşaması gerekebiliyor. Bende de öyle oldu. Profesyonel anlamda da müzik yapmak istediğimi idrak ettiğim yıllarda, bu isteğimin salt içine doğmuş olduğum bir ortamdan ibaret olmadığını, aslında tüm kişiliğimi, beni, anlatmak istediklerimin ana kalıbını oluşturduğunu fark etmem, maalesef ses tellerimden geçirdiğim ciddi bir rahatsızlık ve ameliyatla birlikte oldu. Daha sonrası tekrar şarkı söyleyebilmek, sesimi geri kazanabilmek adına verdiğim zor ve mücadele dolu bir süreçti. Hala bu sürecin izleri ile boğuşuyorum zaman zaman.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Babam Türkiye, Yıldız Teknik Üniversitesi, makina mühendisliği bölümü mezunu. Ardından altı yıl, İstanbul Belediye Konservatuar ihraciyetinde Adnan Ataman'ın şefliğinde devam etmiş. 1980 yılında Almanya'ya gelerek hayatının geri kalanını burada hem müzik öğretmenliği yaparak hem de birçok değerli kültürel projeye imza atarak geçirmeye başlamış. Birçok çocuk müzik kitabının yazarı olmasının yanı sıra öyküleri ile halk türkülerini ele alan çok değerli araştırmaları ve çalışmaları topluma kazandırmış bir isimdir. Almanya’da Pir Sultan’dan, Yunus’a, Öğeler - Elemente, Hacı Bektaş Veli geceleri gibi birçok projeyi sahneye taşımış ve öncüsü olduğu her projeyi Türkçe-Almanca iki dilli hazırlayarak Avrupa’da kültürümüzü evrensel bir topluma kazandırmıştır. Bu vesile ile ilk vokallik deneyimlerimi 6 yaşında Çocuklar Binbir Çiçek adlı albüm çalışmaları sırasında yapmış oldum. Aynı zamanda annem de sanatla iç içe olmama, resim ve fotoğraf sanatı ile ilgilenmeme vesile olmuştur. Dolayısı ile müzik hayatımda bir seçimden çok, içine doğduğum bir olgu oldu. Çok dillilik ve evrensellik de ailemizin temel taşlarından biriydi hep. Kendimi bildim bileli bu tür ortamların içinde oldum. Bir çok yazarla, şairle, ressamla ve müzisyenle tanışma, sohbetlerine küçük yaşta şahit olma şansım oldu. Bir noktadan sonra müziğin sadece ailemin değer verdiği büyük bir kültür mirası olmadığını, bundan da öte bir tutku barındırdığını ve kendimi ifade edebildiğim, konuşabildiğim diğer dillerden farklı bir dil daha olduğunu görmemle yolculuğum başladı.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kültür bağlamında, inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dünya tarihine baktığımız zaman birçok kültür ve inançta müziğin her daim önemli bir yeri varmış. Eskiden birçok kültür ve inançta ayin müzikleri büyük bir önem taşırmış. Almanya’da örneğin buna sakral müzik denir, Tanrı ile dara durmak, anlaşmak, uzlaşmak için icra edilir. Afrika geleneksel müziklerinde de, Hindistan kültürünün birçok yerinde de görebiliyoruz müziğin inanç boyutundaki önemini. Dünya üzerinde birçok kültür ve inançta müzik bir nevi Tanrıya giden yolu temsil etmiş hep. Mamoste Cemîl Qoçgîrî, sık sık tenbûr atölye çalışmalarında bizlere müziğin bölgesel ve kültürel tarihinden bahseder. Ülkelere ve bölgelere göre farklı ritim, tavır ve makamlarla icra edilişini hem teorik aktarır, hem de bu farklı tavırları tenbûr üzerinden öğrencilerine sunar. Özellikle ondan aldığım eğitime dayanarak şunu söyleyebilirim ki, bir çok kültürlerde ritim ve nefesli ile bu köprü kurulurken, Alevi-Bektaşi inancında duaz ve tenbûr ile yol’a mana yüklenip günümüze uzanmış. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dünyanın birçok yerinde maalesef ki kültürel yozlaşmanın, müzik tarihini de köklerinden kurutmaya başladığını, yüzeyselleştirdiğini görebiliyoruz bugün. Buna rağmen Alevi-Bektaşi inancında müzik hala bir nevi derinliğini ve manasını koruyabilmiş. Cemlerde, mesela ikrar-görgü cemlerinde, topluma açık olan cemlerde, katılan halkı bir aleme hazırlamak için, zakir yavaş ritimlerle başlar Pervaz 1-2-3-4 diye kademe kademe ceme katılanları bir trans haline koyar, kutsal köprüyü kurar. Bu Cemler günümüzde hala insanın Tanrı ile yüzleşmesini sağlamak için düzenlenir. Bir çok gelenek günümüze kadar uzanmayı başarmışsa da maalesef Alevi-Bektaşi felsefesi, inanç ve müziği de günümüz yozlaşması ve batılaşmasından nasibini almaya çoktan başlamış olduğunu görebiliyoruz. İnsanın doyumsuz egosu ne kadar bu büyük mirastan uzak kalırsa, o kadar korunup yarınlara taşınabilir diye düşünüyorum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Gerek öğrenme gerekse icra etme döneminizde, cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sanatsal anlamda bu tarz tutumlara maruz kalmadım. Sanırım hem içinde bulunduğum ortamın yalınlığı, aynı zamanda popüler kültürden ve telaş içinde bir sanat icra etmekten oldukça uzak, kendi halimde bir anlatma kaygısı ile sanatımı icra ettiğimden kaynaklanıyor bu durum. İki erkek kardeş ablasıyım. Evin tek kızıyım. Her türlü cinsiyetçi yaklaşımdan uzak bir ailenin içinde büyük üçümüzde. Bu tarz tutumlar ne evimizin içinde yer buldu, ne de yakın çevremde olmasına izin verildi. Ana haber bültenlerinde, sosyal medya platformlarından zaman zaman şaşkınlık ve öfke içinde, bu gerçeğin bilincinde ve farkında olarak, üzülerek takip ediyor ve yer yer bu yüzyılda hala böyle şeyleri aşamamış olmaktan ötürü utanıyorum.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadın sanatçılar olarak dayanışma sağladığınız bir ortam, sosyal çevre veya platformunuz var mı? Böyle bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadın erkek ayırmaksızın böyle bir platforma, hatta birçok alanda bir çok platforma hepimizin ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Özellikle günümüzde insanların bırakın kadın erkek, benzer fikir ve düşünceleri paylaştıkları halde bile pek bir araya gelemediğini gözlemliyorum. İnsanların artık kolektif halinde, birlik ve beraberlik duygusundan uzak hareket ettiğini görmek beni üzüyor. Batılılaşmanın, son yüzyılın dünya düzeninin bize hür ve bağımsız olmak için, her türlü aile, sosyal, kültürel ve toplumsal bağlamlardan uzak durmamız gerektiği yalanının getirileri bunlar biraz da, diye düşünüyorum.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadın dayanışmasını önemli bulduğum kadar, kendi içinde de cinsiyetçi bir hal alabildiğini görüyorum zaman zaman. Maalesef genelde kadınların birbirine engel olup, destek olmadığı, aksine hayatı zorlaştırıcı yargıları ile hareket ettiğini bir çok kez tecrübe etmek zorunda kalan tarafta duruyorum. Kadınların eşitlik, adalet gibi günümüzde konu bile olmaması gereken taleplerini haklı ve bir o kadar da önemli bulsam da, günümüzde bir değişim bekliyorsak, eşitlikten bahsediyorsun, bunun mücadelesi de eşit bir şekilde, kadın-erkek yan yana yürüyerek verilmeli diye düşünüyorum. Bilincin ve zihniyetin değişmesi için ortak bir mücadele şart bence. Aksi takdirde uzun vadede bir şeyin değişeceğine inanmıyorum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Şarkı yazarken motivasyonunuz nedir? Hangi tarz içerikler üretmeyi tercih ediyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aslında üreten tek bir Eda yok, farklı âlemlerde gezgin, farklı anlatma kaygıları taşıyan Eda’lar var. Anlatılmak istenen duygu ve düşünceye göre yazdığım sözün de, yaptığım bestenin de tınısı, rengi, kalıbı değişebiliyor. Zamanın ruhuna uygun bir durumu anlatmak için nar’a toprağa, gül ile bülbüle başvurmam biraz zorlama olabilir. Dolayısı ile daha popüler tınılara daha güncel, hayatın içinden kelimelere başvurarak bir şeyler üretiyorum o zaman. Aynı şekilde ruhumu farklı bir zaman diliminde yolculuğa çıkardığım zaman geleneksel söz ve müziklerimize daha yakın besteler ortaya çıkıyor. Bunun dinleyici için zenginlik olabildiği kadar, yorucu ve kafa karıştırıcı da olabildiğini gözlemledim son yıllar içinde. Bunu resim sanatı veya yazı dili ile dile getirdiğimde pek kimse çıkıp kalıplara ayırmaya kalkmıyor icra ettiğimi. Müzikte öyle olmuyor maalesef. Sık sık yaptığım birbirinden farklı besteleri yan yana getirip hem alternatif müzik, popüler müzik üretip, nasıl böyle türküler besteleyebiliyorsun diye övgüler aldığım kadar, eleştiriler de alıyorum. Uzunca bir süre bunun içsel hesaplaşmasını kendi içimde yaşadım. Bana bir karar vermem gerektiğini söyleyen insanların seslerini kendi içimde yankılattım. Bazen toplumun eksikliklerini, sırf çoğunluk oldukları için içselleştirmemem gerektiğini, alışa gelmişin dışında da bir dünya olabileceğini kendi içimde kabul etmeye başladım. En çok da babamın yardımıyla, bana farklı olduğumu, birçok dil ve kültürle büyüdüğümü, insanların bunları anlaması için zamana ihtiyaçları olduğunu tekrar tekrar anlatması ile durulmaya başladım. Sanatla bu denli iç içe olmamın belki de en büyük sebeplerinden biri, hayatın içinde asla kendine yer edinemeyen hüzünlerimiz, günlük hayatımızda telaşla devirdiğimiz saatlerin karşılığı üzüntülerimizdir. İçinde yaşadığımız düzen hiç bir duyguyu derinlemesine yaşayabilecek vakti bizlere tanımadığı için, sevinçlerimize de, hüzünlerimize de sanattan yapma duvarlar örüyor, onları kendi inşa ettiğimiz evlere yerleştiriyoruz. Her şeyiyle, tüm dayatmalardan uzak kendimiz olabildiğimiz bir alandır ürettiğimiz her şey. Hem bu dünyadan olabildiğince uzak, hem de aslında ta kendisi. </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Üretirken en büyük ilham kaynağım başta ağaçlar, ormanlık alanlar olmak üzere aslında doğanın tümü. Boş vaktimi doğada uzun yürüyüşler yaparak geçirmeyi çok seviyorum. Doğadan inanılmaz güzel güç ve ilham alıyorum. Müzik sanatının yanı sıra, resim, şiir, fotoğraf ve öykü yazmayla da ilgileniyorum. Bazen çizdiğim bir resim sonradan yazdığım bir şarkı sözüne ilham oluyor. Bazen çektiğim bir fotoğraf bir sonraki bestemi şekillendiriyor. Dünyaya sanatı ile dokunabilmiş, kendinden bir renk katabilmiş şairlerin, ressamların, müzisyenlerin izlerini takip etmeyi, sanatla uğraşan insanların sayfalarında, kitaplarında, galerilerinde gezinmeyi çok seviyorum. Zaman zaman bir kafede kahvesini tek başına yudumlayan bir insanın hüznünden esinleniyorum, bazen kahkaha içinde dondurmasını yiyen bir çocuktan. Aslında aynı şeylere farklı pencerelerden bakabilen herkes bir ilham kaynağı üretim süreci için.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Üretirken hangi dilde yazmayı tercih ediyorsunuz? Sizce anadil aktarımda nasıl bir rol oynuyor?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Genelde anadilim olan Türkçe’de üretiyor, duygu ve düşüncelerimi müzikte Türkçe ifade etmeyi tercih ediyorum. Türkçe benim için daha şiirsel, daha duygusal bir dil Almanca ile karşılaştırdığım zaman. Sanırım büyürken iki veya çok dilli yetişen bir çok çocuk gibi farklı kategorilere ayırıyoruz dilleri. Ailemin bu konuda tutumu çok netti. Ana dilini öğrenmeyen daha sonra hiç bir dile yüzde yüz hakim olamaz, kendini ifade edemez derlerdi hep. Evimizin içinde belli bir yaşa gelene kadar sadece türkçe konuşulur, evin dışında ise tam aksine sadece almanca konuşmamız tembih edilirdi. Akşamları ana dilimizde öykü ve masal kitapları dinleyerek ve okuyarak büyütüldük. Evimizde halk türküleri çalınıp söylenirdi. Elbette bunların da ana dili ile kurulan duygusal bağda etkeni büyük. Böylece zaman içinde kendimi genel anlamda daha net ifade ettiğim dil almanca fakat daha duygusal bir bağ kurup, iç dünyamı dile getirdiğim dil türkçe oldu. Hayatımın bir dönemini İngiltere'de yaşayarak geçirdim. İngilizceyi daha sonra orada öğrenmeme rağmen, aynı tutku ve derinlikle İngilizce’de de yazabildiğimi ve yazmayı sevdiğimi farkettim. Sanırım kendimi ifade edebildiğim her alanı, her dili seviyorum fakat özümde hissettiğim duyguları en samimi şekilde ana dilimde aktarabiliyorum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Deyişleri hiç kadın perspektifinden incelediniz mi? Alevi müzik kültüründe kadın nerededir sizce, bu konuda neler söylemek istersiniz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bunun çok hassas bir konu olduğunu düşünüyorum. İlk önce tek bir Alevilik üzerinden yorumlanamayacak bir konu olduğunu belirtmek istiyorum. Atalarımızın yaşam biçimine baktığımız zaman kadın erkek eşitliği ile, topraklarına hükmeden düzenin içerisinde, bir çok inanç ve gelenekleri ile var olamayacakları gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Deyişlerin günümüze aktarılış şeklinde bunun maalesef payı büyük diye düşünüyorum. Günümüz Aleviliği üzerinden yorumlarsak, Alevilik soy üzerinden devam ettirilen, erkek üzerinden aktarılan bir inança sahip hale gelmiş durumda. Dolayısı ile barındırdığı eşitlik felsefesinin aksine ata erkil ve erkek üzerine kurulu bir inanca dönüşmüş gözüküyor.</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir gözlemci olarak diyebilirim ki; Pirleri, Dedeleri kendini soy üzerinden tarif ediyorlar. Deyişleri artık kadınların da icra ettiğini görsek de, genelde erkek perspektifinden yorumlandığını görebiliyoruz. Fakat aynı zamanda eski anadolu aleviliğine baktığımız zaman, Aleviler ve Bektaşiler Osmanlının kuruluşundan bu zamana, çeşitli baskılar altında yaşadıkları için, yaşadıkları topraklardaki düzenin baskısı altında kadın olarak değiş söylemeleri yasaktı. Erkeğin yanında eşit yer almaları yasaktı. Tüm ibadetleri, gelenekleri, deyişleri ve nefesleri gizli söylemek zorunda kaldıkları için, kadının deyiş söylemesi, eline saz alması yasak olduğu için günümüze bu şekilde aktarılmasını, bir çok deyişin yok olmuş olmasını, sözlerin değişmiş olmasını garipsemiyorum.</span></p><br /><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Anadilin kaybolmasına veya yozlaşmasına dair düşünceleriniz nelerdir?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir dilin yok olması, yozlaşması bir kültürün ve bunun beraberinde bir toplumun yok olması demektir. Genel bir eğitim sisteminin, insanların içinde yaşadığı coğrafyanın, politik sistemin önemi her ne kadar tartışılmayacak kadar büyük olsa da en büyük sorumluluğun ve pay’ın ebeveynlerde olduğunu düşünüyorum. Anne, Baba, genel anlamda aile ana diline ne kadar değer verirse, çocuk da o kadarını kendine katıp bir adım öteye taşıyabiliyor. Kendi coğrafyamızda sahip çıkamadığımız her dil, her kültür tüm ülke için çok büyük ve çok acı bir kayıptır. Keşke tüm zenginliklerimizin daha çok farkına varabilseydik, birbirimize, en başta kendi nefsimize sahip çıkabilseydik.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Siz kendi anadilinizden başka dillerde de şarkı söylüyorsunuz, bu alanda ilerlemek ister</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">misiniz ya da neler yapmak istersiniz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aslında bu biraz yetişme tarzı ve bir çok kültürün içinde doğup büyümekten kaynaklanan bir durum diye düşünüyorum. Bölgecilik yapacak ne bir bölgem oldu, ne de ailemin anlatımlarının dışında bire bir çocukluğumu içeren bir köyüm. Her türlü sınırlardan uzak yetişmenin yalnızlık ve hüzün içeren kısmının dışında, yüksek duvarları olmayan, dışlayıcı her düşünceden uzak bir dünyası da olabiliyor. Her dil yeni bir kültür ve bunun beraberinde koskocaman yeni bir dünya demek. Bu dünyaları keşfetmek, kendi dünyama katmak ve bununla harmanlamak bana çok büyük bir zenginlik ve haz katıyor. Hangi ülkeden, dilden ve kültürden gelirsek gelelim ingilizce şarkı söylediğimizde nasıl evrensel sayılıyorsak, Kürtçe, Ermenice, İspanyolca v.s. v.s. söylediğimizde de geçerli olmalı bu durum. Keşke dilim dönse, bu konuda özel bir kabiliyetim olsa, yerine göre tüm dilleri harmanlayıp ortak duygularda buluşturabilsem. Şimdiye kadar gerçekleştirdiğim projelerde özellikle böyle bir çok dillilik çabası içine girmedim. Kendiliğinden böyle gelişen, o anın duygusuna en yakın geleni icra etmeye çalıştım sadece. Yine de bu alanda çalışmaların artmasını önemli buluyorum. Özellikle sanatın ve sanatçının insanlara, onları ayıran değil, ortak duygularda buluşturan noktaları aktarmakta büyük bir sorumluluk düştüğünü düşünüyorum. Politika maalesef bu alanda dünyaca eksik ve başarısız kaldı, belki de gerçekten sanat değiştirecek dünyayı.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Yakın zamanda ilk EP’niz Güldeste den, Dilhûn adlı çalışmanız yayınlandı, sürecini</span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">anlatır mısınız?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dilhûn daha önce tekli single olarak Erdem Pancarcı ile birlikte Ahenk Müzik etiketi ile çıkarmış olduğum bestelerimden biriydi. Klibini Begüm Atakan’ın yönetmenliğinde İstanbul’da çekmiştik ve yaklaşık üç sene önce dinleyiciye sunmuştuk. Henüz bestenin yapım aşamasında arkadaş ortamlarında çalıp, söylediğim sırada arkadaşım ve ağabeyim Erkan Top besteyi Kurmanciye çevirdiğini anlatmış, daha sonra benimle paylaşmıştı. İlk single çalışmama yetişememiş olsa da, zaman içinde sık sık arkadaş ortamlarında birlikte iki dilde seslendirdiğimiz bestem çok güzel bir şekil almaya başladı ve nihayetinde Güldeste projesindeki yeni hali ile dinleyici ile buluştu. Erkan’ın yorumu ile daha da güzel bir derinlik kazandı. Dost eli içtenlikle değince her şey güzelleşiyor, ben bunun dinleyiciye de yansıdığını düşünüyorum. Çok güzel geri dönüşler aldık, bu da bizi çok mutlu etti. Güldeste yaklaşık iki senedir gerçekleştirmek istediğim bir projeydi. Klasik enstrümanlar eşliğinde Allı Turnam veya Sarı Gelin gibi klasikleşmiş Halk Türkülerinden oluşan bir çalışma yapmayı, bunu bir nevi albüm çıkana kadar, albümün içereceği tınılara yakın bir proje haline getirmeyi çok istemiştim. Proje değerli yoldaşım, mamostem Cemîl Qoçgîrî yönetmenliğinde, Christoph Stoll tarafından Köln de canlı kaydedildi. Canlı kayıt sırası videoları değerli arkadaşım İsmail Metin tarafından çekildi. Piyanoda Laia Genç, Cello da Katharina Hoffmann, Keman da Nure Dlovanî, Duduk da Emrah Oğuztürk ve Vokal de Erkan Top ile birlikte çok güzel bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. 26 Şubat 2021 tarihinde tüm dijital mecralardan dinleyiciye sunduk Güldeste’yi. Dinleyici ile çok özel bir hikaye paylaşmaya hazırlandığım ilk albümümün neredeyse tamamı kendi bestelerimden oluşacak. Küçük bir aradan sonra tekrar çalışmalara devam etmeye başladım. Bu süreçte, albüm tamamlanana kadar bir iki tekli çalışma daha paylaşmaya hazırlanıyorum. Yine dostlarım saz ve sözleri ile misafir olsun istiyorum.</span></p><br /></span>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-36120130430380856822021-04-03T03:43:00.004-07:002021-04-03T03:43:41.782-07:00Kurban<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-jXBf5u2mlbo/YGhGuEKZQrI/AAAAAAAAYns/YIjqpywk3Lo_Wjig0W8JH3Feoz3fnByZwCLcBGAsYHQ/168590982_218456856734040_3928238270124982588_n.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="128" data-original-width="828" height="98" src="https://lh3.googleusercontent.com/-jXBf5u2mlbo/YGhGuEKZQrI/AAAAAAAAYns/YIjqpywk3Lo_Wjig0W8JH3Feoz3fnByZwCLcBGAsYHQ/w640-h98/168590982_218456856734040_3928238270124982588_n.jpg" width="640" /></a></div><br /> <p></p><p><span style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;">Kurban için yazılan çok güzel deyişler var, onlardan biri. Alevi deyişleri/ sözlü-yazılı edebiyatı insanı sorgulamaya iten içeriklerdedir. Felsefesi derin ve geniştir. Ozanları okumak insanı eğitir.</span></p>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-76143418081770952712021-04-03T03:38:00.005-07:002021-04-04T02:39:55.964-07:00Sey Qaji<p style="text-align: left;"></p><div style="text-align: center;"><div class="kvgmc6g5 cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-size: 15px; margin: 0px; overflow-wrap: break-word; text-align: left; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;">"Chewres cheê Xormechku</span></div><div dir="auto" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;">Dest esto ra jumini</span></div><div dir="auto" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;">Yê mı dal u budağê mı chino</span></div><div dir="auto" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;">Mı dest esto ra Kêmerê Duzgini"</span></div><div dir="auto" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; text-align: left; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;">Dersimli şair Sey Qaji</span></div><div dir="auto" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-size: 15px; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; text-align: left; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="text-align: center;"><div dir="auto" style="color: #222222; font-size: small; text-align: center; white-space: normal;"><span style="font-family: verdana;">(Xormekli kırk hane </span></div><div dir="auto" style="color: #222222; font-size: small; text-align: center; white-space: normal;"><span style="font-family: verdana;">Birbirine tutunmuş </span></div><div dir="auto" style="color: #222222; font-size: small; text-align: center; white-space: normal;"><span style="font-family: verdana;">Benimse dalım budağım yok </span></div><div dir="auto" style="color: #222222; font-size: small; text-align: center; white-space: normal;"><span style="font-family: verdana;">Düzgün Baba'ya sığındım)</span></div></div></div></div><p></p>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-37347949546512553022021-04-02T06:38:00.002-07:002021-04-02T06:42:35.021-07:00 Berivan Canbolat: “Muhabbetler insanın okuludur”<div style="text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-weight: 700; white-space: pre-wrap;">Berivan Canbolat: “Muhabbetler insanın okuludur”</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-weight: 700; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span id="docs-internal-guid-07ac1798-7fff-40ca-3531-7fcc53881f54"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 427px; overflow: hidden; width: 428px;"><img height="427" src="https://lh3.googleusercontent.com/nhe6HaSvwECoSy_PkNwyQrUngncsEB4OB4s4_pZ7ZQqPWCZR_nmPvmC0MS_6h-_QMT0r3CSkzIErxnKot5nCFjlObSni1gp0EZDfzwDF5tI_scxmvjMxc8kG6QfZXqbE6x1jJVWG" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="428" /></span></span></span></div><div style="text-align: center;"><span id="docs-internal-guid-db373e7c-7fff-7f37-5d09-fbb7ef0a332d"><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Röportaj: Ceren Ataş</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Müzik dinlemeye anne karnında başladım. Bizim ailenin asıl müzisyeni annemdir. Hamileliği boyunca da hep bağlama çalıp türküler söylemiş. Doğduktan sonra da evimizde hep muhabbet ortamları oldu, bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Sanırım bu ortamlara denk gelebilen son jenerasyon biz olduk. O muhabbetler insanın okuludur. Müzikten tarihe, sosyolojiden felsefeye, coğrafyadan edebiyata, fizikten matematiğe hemen hemen her hususta insanı pişiren ve icra ettiği müziği sağlam bir zemine oturtmasını sağlayan ortamlardır.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Kültür bağlamında, inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Birçok müzik türünde inancın ve müziğin müthiş uyumunu dinliyoruz. Aslında herkes kulağındakileri
gönlünün süzgecinden geçirerek kendi müziğini yaratıyor. Kulağımızdakilerin çoğu ise sahip olduğumuz
kültür, din, inanç, ideoloji ile şekilleniyor. Bu yüzden bu değerlerden tamamen kopuk bir müzik icra
etmek imkânsız. Anadolu’da ise bunun en nadide örneklerinden biri olan Alevi-Bektaşi-Kızılbaş
müziği var. Varlığının, kendini yeniden üretiminin, birikiminin, itikatının, mizahının omurgası müzik
olan bir toplum çıkıyor karşımıza. Bu toplumun bütün kültürel kodları müziğinin içinde barınır.
Çeşitli devletlerin, iktidarların Alevilere ait birtakım yazmaları-yazılı kaynakları yok ettiğini biliyoruz
lakin hiçbir güç Alevilerin müziğinin, sazının, sözünün önüne geçmeyi başaramadı ve başaramaz.
Dolayısıyla sözün uçtuğunu, yazının kaldığını görmek zor olmuyor. Saz ve söz uçup gidiyor;
karşısında hiçbir güç duramaz :)</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;"><span id="docs-internal-guid-14b9c85c-7fff-841d-96cf-8c0224d74e36"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 490px; overflow: hidden; width: 490px;"><img height="490" src="https://lh6.googleusercontent.com/nkrvX2f2CXal2uGF1LY0e2SmyHFj_mVjWTDPqY7wlqulhza5TLFmC_qoY0IkT4PVsRWBmEjDSVoBFGqZBWCO6-1P0upxnbjABDxWLJJqD_qQekY5wVIPXpgvr1uUXNXkJ7qppb5G" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="490" /></span></span></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Gerek öğrenme gerekse icra etme döneminizde, cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span id="docs-internal-guid-1d2aae44-7fff-b482-e822-07e4347b1b21"></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Gerek öğrenme, gerek icra etmeye çalışma, gerekse de öğretmeye çalışma süreçlerimin tamamında
cinsiyetçi tutumlara maruz kaldım. Öte yandan ben otobüse binme, alışveriş yapma, yüzme, düğüne
gitme, eğlenme, dertlenme gibi deneyim ve süreçlerimin de tamamında cinsiyetçi tutumlara maruz
kaldım. Yani aslında şunu söylemek istiyorum, yaşamın her alanında bütün kadınlar ya da ötekiler bir
baskıya maruz kalırken müzik icra eden birinin yalnızca müzisyen olması hasebiyle bunu
deneyimlememesi zaten imkansızdır.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Kadın sanatçılar olarak dayanışma sağladığınız bir ortam, sosyal çevre veya platformunuz var mı?
Böyle bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Her şeyden önce ben kendimi müzisyen, kadın müzisyen, sanatçı ya da kadın sanatçı olarak tarif eden
bir birey değilim. Müzisyen ve sanatçı olmanın çok zor olduğunu ve henüz benim o seviyeye
yanaşamadığımı bilirim. Herhangi bir sıfatımın başında ise atanmış cinsiyetimi kullanmak istemem
genel olarak. Ben özel olarak müzik icra eden kadınların dayanışmaya ihtiyacı olup olmadığından çok
emin değilim açıkçası. Bence son yıllarda kadın hareketi çok güçlü ve çok da doğru işler yapıyor, bunu
güçlendirerek bütün kadınların özgürleşmesine destek vermenin çok daha önemli olduğunu
düşünüyorum. Her kadının maruz kaldığı baskıya elbette bizler de maruz kalıyoruz. Aslında bu sorunları
“kadın sanatçı” olduğumuz için değil dümdüz kadın olduğumuz ya da daha doğrusu cis hetero birer
erkek olmadığımız için yaşıyoruz. Bu tanımın dışında kalan herkes de toplumsal cinsiyetten bir şekilde
nasibini alıyor bence. Burada bir şeyler söylemek isterim; aslında röportaj boyunca soruların atanmış
cinsiyetler üzerinden sorulması hasebiyle sorulara kadın ya da erkek şeklinde yanıtlar verdim ama bu
meselenin daha derinlemesine düşünülmesi gerektiğine inanıyorum ben. Cinsiyeti ikiye indirgeyen bu
hâkim algıyı yıkmadığımız sürece baskılarla başa çıkmak çok zor olacaktır. Belirli cinsiyet rolleri
üzerinden konuşuyoruz ve bu bence biraz tehlikeli bir durum. Her bireyin kendine has davranışları var.
Bu davranışları ya da eğilimleri yalnızca iki kategorili bir potada eritmek bana adil gelmiyor.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Deyiş, kılam üretiyor musunuz? Üretiyorsanız motivasyonunuz nedir ve hangi dilde kendinizi
ifade ediyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Bu soruya “üretiyorum” diye yanıt veren oldu mu daha önce diye düşündüm soruyu görür görmez.
Vallahi yazmaya çalıştıklarım, bestelemeye çalıştıklarım var ama bunlar için üretiyorum demeyi kibirli
bulurum açıkçası. Ben Ankara’da doğup büyüdüm. Babam Amasyalı, annem Dersimli. Yani kulağım iki
dille doldu bebekliğimde; Türkçe ve Kırmançki. Ama okula başladıktan sonra ve özellikle anneannemi
kaybettikten sonra Kırmançki duyabileceğim kimsem kalmadı, bu yüzden unuttum. Hala anlatılanları
genel olarak anlıyorum ama konuşamıyorum. Üretmek tabii ki çok çok daha zor. Türkçe yazıyorum
yazdıklarımı ama yani özellikle Türkçe olsun gibi bir niyetle değil, o dilde kendimi daha iyi ifade
edebildiğim için sadece. Motivasyona gelince; ben aslında özel olarak bazı dönemler ya da bazı insanlar
için yazmıyorum sanırım. Bir anda gönlüme bir ezgi ya da bir söz düşüyor, ben de onun peşinden
gidiyorum. Kendimi en dürüst şekilde dinleyebildiğim anlar aslında bu anlar oluyor. Her ne kadar kişi
kendi yazıyormuş ya da besteliyormuş gibi görünse de bu süreçte aslında bireyler yalnızca aracı ve
yolcu oluyor. ‘Ben şöyle yazarım, böyle üretirim...’ gibi bir havayla değil de daha ziyade gönlüme
düşenleri saklamanın da kendi içinde bir kibir barındırdığını düşündüğüm için zaman zaman da icra
etmeye çalışıyorum onları...</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Deyişleri hiç kadın perspektifinden incelediniz mi? Alevi müzik kültüründe kadın nerededir sizce,
bu konuda neler söylemek istersiniz? </span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Alevi müzik kültüründe kadını görmek çok zordur ama erkeği de görmek çok zordur. Usta malı eserlere
bakıldığında genel olarak bir cinsiyet görmek çok zordur. Efsanevi aşkların kahramanlarından
bahsedilmesi hariç kolay kolay cinsiyete dair ibareler görülmüyor aslında. Daha doğrusu bir sevgili
olarak ya da özel bir şahsiyet olarak elbette var ama işte kadın şudur, erkek budur gibi bir hava hiç
yoktur. Son yıllarda tabii değişmiş bu durum biraz. Eşikten içeri girenler için kadın ya da erkek diye
bir şey kalmıyor, dolayısıyla kadının ya da erkeğin ya da kendini cinsiyetsiz olarak tanımlayanın özel
olarak bir yeri de olamaz. Alevi Bektaşi öğretisi üryanlığı öğütler. Benlikten, kibirden, cinsiyetten,
milliyetten sıyrılıp üstündeki bütün gömlekleri yırtabilene, pür-ü pak meydanda durabilene ne mutlu...</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Anadilin kaybolmasına veya yozlaşmasına dair düşünceleriniz nelerdir?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Tabii ki karşısındayım. Anadilde eğitim, anadilde ibadet herkesin en doğal hakkıdır. Asimilasyon
politikalarına bir an evvel hep bir ağızdan dur dememiz gerekiyor.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Türkçe’nin yanı sıra Kırmançki eserler de seslendiriyorsunuz bazen, bu alanda ilerlemek ister
misiniz ya da neler yapmak istersiniz?</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Açıkçası Kırmançki öğrenmeyi çok istiyorum ama tabii doğuştan konuşan ile sonradan öğrenen asla bir
olmaz. Ağırlıklı olarak bu dilde müzik yapabilecek kadar özümseyebilir miyim, emin değilim.
Ben annemin dili olduğu için öğrenmeyi kıymetli buluyorum bir de çok zengin ve melodik bir dil bence.
Bir kelimeyi çıkarırkenki ezgiden o kelimenin ne olduğunu anlamak çok mümkün. Yalan mı söyleniyor,
şaka mı yapılıyor, biri mi seviliyor; hepsinin hususi ezgileri var :)</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;"><span id="docs-internal-guid-e20e2983-7fff-caeb-409c-ffcc25715ba4"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline;"><span style="border: none; display: inline-block; height: 463px; overflow: hidden; width: 464px;"><img height="463" src="https://lh5.googleusercontent.com/5mLv_15CjulGOdqb47rLT3LzGZqudE6dxnwzzkHO1puOE8kcaMrVZmPiAXFvc4KiRa8Q7pUaRYJI3b86J-oLxgqTo1dh02FzeuzuEQYRBsN5WmlA7NZgN2r8O0pcL6zCyZIBwlVg" style="margin-left: 0px; margin-top: 0px;" width="464" /></span></span></span></span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 700; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Hem Türkiye’de hem Almanya’da sanatsal çalışmalarınız var, bu süreçleri nasıl sürdürüyorsunuz?
Müzikal anlamda ileride neler yapmak istiyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.8; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: #222222; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;">Aslında Almanya’daki süreç Türkiye’nin devamı gibi oldu. Türkiye’de yaptıklarımı Almanya’da da
yapmaya devam ettim, bu konuda da şanslıyım. Dersler, dinletiler devam ediyordu; tabii Covid’e kadar.
Müzikal anlamda hedeflerim kendimle ilgili hedefler. Ortaya koymak istediğim ve hayalini kurduğum
bir icra seviyesi var bunun için çabalıyorum. Bu ne sadece teknikle ne de tek başına duyguyla ilgili.
Yüksek zorluktaki teknikleri su içer gibi, gösterişten uzak icra edebilip, en derin duyguları ajite etmeden
aktarabilmek gibi bir amaç bu. Tabii en önemlilerinden biri de ne çalıp söylüyorsam, öyle yaşamak.
Bu, işin en zor kısmı gibi geliyor bana. Bunlar da ancak çok çalışarak, çok dinleyerek ve ustalardan
bu müziğin kültürünü ve edebini öğrenmeye çalışarak mümkün olabilir sanıyorum.</span></p><p dir="ltr" style="line-height: 1.8; margin-bottom: 12pt; margin-top: 12pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; text-decoration: none; vertical-align: baseline; white-space: pre;"><br /></span></p><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div></span></div>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-33779163512710491552021-03-23T11:26:00.001-07:002021-03-23T11:26:19.260-07:00Sena Dersimi: “Bağlama cemde, demde, cenazede esas olandır” (Röportaj)<h1 style="text-align: center;">Sena Dersimi: “Bağlama cemde, demde, cenazede esas olandır” (Röportaj)</h1><p> <strong>Röportaj: Ceren Ataş</strong></p><!-- wp:paragraph -->
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Bebek altı aylıkken anne karnında babasının ve annesinin seslerini duyabilir, ayırt edebilir. Bu yolculukta ona en yakın olan anne sesidir. Sonrasında annenin söylediği ninniler, dışarıdan duyulan seslerle bir tabiatın dinginliğine ve ritmine kulağı aşina olur. Bu şekilde yaşamın başlangıç noktasında seslerle tanışır. Sesler, ritim dünyanın var başından beri süregelen bir ekosistemle var olmuştur. Rüzgarın uğultusu ırmağın çağlayışı, ağaçların yaprakların ışıltısı her tür ses ile bağımız, aşinalığımız vardır. Köklerimize bağlılığımız gibi Toprak Ana, Tabiat Ana gibi biz insanlar bu ekosistemi oluşturuyoruz. Birbirine bağlı titreşim içinde olduğumuza inanıyorum. Tabiatın döngüsü başlı başına bir sırdır. Bu sırra biz müzikle erme çabasını ve kavramını ele alabiliriz. Tabiat bu sırrın içinde ahenkle bir bütünlük içinde dans eder, kendini var eder. Bizler bu dengeyi, bu enerjiyi içimizde hissettiğiniz zaman, kendi içimize yolculuğa çıktığımız zaman, her şeye gönül gözü ile bakma şansını yakalamış oluruz. İşte tam da bu noktada müziğin tılsımı, sırrı devreye girer. Benim açımdan bu böyle.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=_t35rdtLcd8","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/_t35rdtLcd8" width="320" youtube-src-id="_t35rdtLcd8"></iframe></div><br /><div class="wp-block-embed__wrapper" style="text-align: justify;">Tabii ki konu çocuk gelişimi değil tabiat değil. Ben kendimce bu şekilde müziğin bağlantı noktası ile bu fikre yatkınlığımı ifade etmek istiyorum. Benim müzik ile (algım) yolculuğum 5 yaşında babamın üç tel tamburu ile abilerimin bağlaması ile Sılo Qız’ın kemanı ile tanışarak oldu. Saygıyla anıyorum değerimiz Sılo Qız’ı. Duygusal bir dönemdi benim için. Sılo Qız’in anneme bestelediği bir kılamı kemanı ile çalmıştı ve bu benim zihnimde bir anı olarak kaldı. Müziğe aileden gelen bir aşina ile bu yolculuk devam etti.</div></figure>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":116184,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-116184" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/03/senader2.jpg" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Dersim kültüründe müzik, bağlama bir yaşam biçimi, yaşam felsefesidir. Hemen hemen her evde bağlama vardır. Bağlama, saz, tambur… Bağlama Dersim ritüelinin esasıdır. Düğünde, cenazede, cemde ve demde kutsal bir müzik aleti olarak temsil edilir.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;"><strong>Kültür bağlamında, inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz? Özellikle Raa Haq perspektifinden bakarsak…</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Maalesef bu dönemlerde kılamlarımızda değindiğimiz, özleştiğimiz, dile getirdiğimiz şeyler dışında bu anlama eşdeğer ne kaldı? Kimler bu Raa Haq yolunda? Kimin özü- sözü bir? Raa Haq bir efsanedir. İmgelere başvurarak, içimizdeki ulaşamadığımıza ulaşmak için ancak bu sırrı çözenler bu yolu bulur. Tükenmişlik, yozlaşmışlık, inkarcılık, çıkarcılığın dibine vurmuşuz. Buna acil çare bulmak gerekiyor. Herkes kendinden başlamalı. İçine yolculuk yapılmalı ve kirli emellerinden arınmalı.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=zhe29ymoFIQ","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="wp-block-embed__wrapper">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/zhe29ymoFIQ" width="320" youtube-src-id="zhe29ymoFIQ"></iframe></div><br /></div></figure>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Pir Sultanlar, Nesimiler, Hace Bektaşlar vb. efsaneleşmiş değerler neden bir daha var olmuyor? Kendimizde hiçbir şeyi aktaramadığımız için. Raa Haq yolunda yürüyenler, sırra dem vuranlardır. İncitmeyelim, Hak yolu yürek işidir!</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;"><strong>Deyiş, kılam üretiyor musunuz? Ya da size ait besteler mevcut mu? Yazmayı düşünürseniz hangi dilde kendinizi ifade edersiniz?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Anadilim Kırmançki (Zazaca) dilinde müzik yapıyorum. Türkçe ve Kürtçe dillerinde de. Anadilimdeki tercihim, yok olmaya yüz tutmuş bir dile nefes aldırmaktı. Köklerime olan sadakatimi ve sorumluluğumu yerine getirmek, yeni nesillere bu dili aktarmaktı amacım. Bu bizim neslin sorumluluğu diye düşünüyorum. Güç de olsa sorumluluk dürtüsü ağır basıyor. Bir telli turna misali döne döne aşk ile bu yolculuğumu sürdürüyorum. Ruhumun dili, anadilimi kullanmam bir haykırışıdır, özlemdir, hüzündür, göçtür, gurbettir, tesellidir…</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":116185,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-116185" height="300" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/03/senader3-1024x768.jpg" width="400" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Dilime hakim olduğum için beste üretmekte çok zorluk çekmedim. Melodi ve söz yazabiliyorum. Tek sıkıntım eski arşivlerin, değer verdiğim, üstadlarımızın klamlarından mahrum kalmam.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">1-Asme Û Per (ay ışığı ve kanat) 2004</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">2-Azdane (Filizlendi) 2009</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">3-Nema (Gelmedi) 2015</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Her üç CD çalışmamda beş eserin söz ve müziği bana ait. Yazmayı düşünüyorum. Kırmançki ve Türkçe her iki dilde denemelerim olabilir zaman içerisinde.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=naEXA9DVQPE","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/naEXA9DVQPE" width="320" youtube-src-id="naEXA9DVQPE"></iframe></div><br /><div class="wp-block-embed__wrapper" style="text-align: justify;"><strong>Deyişleri hiç kadın perspektifinden incelediniz mi? Bu konuda neler söylemek istersiniz?</strong></div></figure>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Yaşam enerjimizin başlangıç ve bitiş noktasında köklerimize olan bağın rol aldığını baz alırsak, kültürel bağlantı tam da bu noktada pekişir. Bu duyguya yabancı kaldığımızda anadilimizde üretmek imkansızdır. Toplumumuzda kişi acılara, sevinçlere, hüzünlere yabancı ve duyarsız kalırsa, kişiler ve toplumlar arasındaki ruh dili bağını insan olma aidiyetinde yaşam dengesini zayıflatır. Algı yoksunluğu ve algı kirliliği beraberinde üretim ve verimsizliği beraberinde getirir. Bu kavramları irdelemek somut-soyut kavramlar içinde süzmek, süzülen öz benliğimizin depolama halidir. Uçuşa geçme, eyleme geçme halidir. Farkındalık, yaratma, üretme eylemidir bana göre.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Bu içerik anlamında kadın yaşamın döngüsüdür, kilit noktasıdır. Başlangıç ve bitiş merkezidir. Dişi, Tabiat Ana -Toprak Ana yaratıcılığın ve bitişin simgesidir. Ninnilerin dilidir. Sütünden akan yaşamın ırmağıdır, müzikalin coşkusudur. Kısaca deyişler, klamlar, ninniler, ağıtlar evrenin merkezi olan dişi-kadın ile bağlantı kurmazsa yörüngesini kaybetmiş yolcuya benzeşir.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":116186,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-116186" height="424" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/03/senader1-1.jpg" width="640" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;"><strong>Siz şimdiye kadar hep Kırmançki eserler seslendirdiniz. Anadil sizin için ne ifade ediyor?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Müziğimiz bizden önceki ozan, üstadlarımız sayesinde dilden dile, sözlü olarak kısıtlı imkanlarla, zor şartlar altında günümüze aktarılmış. Egemen dilin; özellikle ötekileştirme, yasaklama, politikaları hep süregelen bir tuttum. Bu nedenle yasak bir dilin kendi edebiyatına, kültürüne ne kadar verimli ulaşılabilir ve gelecek nesillere aktarılabilir? Bu çok acı ve kayıp bir durum. Anadil ruhun dilidir. Anavatanıdır. Bireyin ruhununun ifadesidir. Bir insanın anadilini konuşamaması, kendini ifade edememesi, sevinçlerini, acılarını dilinde ifade edememesi çağımızın ayıbıdır. Anadilini konuşmak her bireyin en temel ve evrensel hakkıdır. Bu her dil için haktır!<br /></p><div style="text-align: justify;"><strong style="text-align: left;"><br /></strong></div><div style="text-align: justify;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/GzO_u6Hsdys" width="320" youtube-src-id="GzO_u6Hsdys"></iframe></div><br /></div><div style="text-align: justify;"><strong style="text-align: left;">Gerek öğrenme gerekse icra etme döneminizde, cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</strong></div><p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Her alanda nefsi bozuk insanlar vardır. Fakat o onların sorunu, düşüncesi, emeli... Bu soruyu Hace Bektaş Veli nasihat ve örnek alınacak felsefi düşüncesinin dizeleri ile cevaplayayım:</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Noksanlıkta eksiklikte senin görüşlerinde</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;"><strong>Kadın sanatçılar olarak dayanışma sağladığınız bir ortam, sosyal çevre veya platformunuz var mı? Böyle bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Güzel bir düşünce ki yıllar önce teklif ettiğim arzu ettiğim bir durum. Yer, koşul, zaman sanırım çok sorun oluyor. Aynı ortamda aynı mekanlarda olan kadın arkadaşlarımız bu projeyi gerçekleştirmede daha şanslı diye düşünüyorum. Bu fikre hala sıcak bakıyorum. Olabilirler üzerinde duruyorum. Zaman içerisinde umarım gerçekleşir.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=scJZ5T_mGsE","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"><div class="wp-block-embed__wrapper">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/scJZ5T_mGsE" width="320" youtube-src-id="scJZ5T_mGsE"></iframe></div><br /></div></figure>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;"><strong>Kırmançki’nin kullanımının azalması, dilin kaybolma tehlikesi yaşamasıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p style="text-align: justify;">Dilin yaşayabilmesi azınlık milletlerin kendi kültürünü ve tarihini özgürce sahiplenmesi ve de icra etmesinden başlar. Dil ulusun tarihi ile ilgilidir. Bu anlamda kendi edebiyat ve tarihini yazılı ve sözlü ifade etme kararlılığı, azmi olması dayatılan yasak politikanın gerçek olduğunu değiştirmiyor. Egemen sistemin hali hazırda azınlık halkların dillerine ve kültürüne hak tanıması gerekiyor. Bu da barış ve hak, hukuk, adalet ile çözülür. Tüm halkların özgürlük içinde, barış içinde yaşamalarını dilerim. Hayatlarında farkındalık yaşamalarını, sevgi dolu, sağlık içinde olmalarını temenî ederim.</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/Yb0-y5P2I2w" width="320" youtube-src-id="Yb0-y5P2I2w"></iframe></div><p style="text-align: justify;"><br /></p>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Eklemek istedikleriniz için serbest alan:</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Sevgiler ve saygılar. Teşekkür ederim.</p>
<!-- /wp:paragraph -->Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-73258064841849923402021-02-27T05:02:00.006-08:002021-02-27T05:02:39.703-08:00Sakina Teyna: "Erkekliğin olduğu yerde hep şiddet var"<h2 style="text-align: center;">Sakina Teyna: "Erkekliğin olduğu yerde hep şiddet var"</h2><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-PrvP0iLR3cc/YDpALEJaCdI/AAAAAAAAYls/TSq7p_zXk4IUmNhQKrcEFEtz9r_In-GjwCLcBGAsYHQ/2.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="1365" data-original-width="1365" height="400" src="https://lh3.googleusercontent.com/-PrvP0iLR3cc/YDpALEJaCdI/AAAAAAAAYls/TSq7p_zXk4IUmNhQKrcEFEtz9r_In-GjwCLcBGAsYHQ/w400-h400/2.jpg" width="400" /></a></div><br /><br /></div><span id="docs-internal-guid-3d1a44ce-7fff-c237-9dac-13af79661492"><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Röportaj: Ceren Ataş</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben gözümü müzikle dolu bir aileye açtım. Pek hatırlamıyorum o dönemleri ama annem diyor ki “Radyoyu açardık, sen dinlediğin bütün şarkıları hemen ezberler ve söylerdin”. Daha bebekken söylermişim. Şimdi abimin de bir kızı var, o da aynı öyle iki yaşından beri şarkı söylüyor. O da hatırlar mı bu dönemleri bilmiyorum. Müzik hep vardı hayatımda. Annem, babam, dört abim, kızkardeşim sürekli olarak koca bir masanın etrafında toplanırdık, bir de misafirler eklenirdi buna, sürekli şarkılar söylenirdi. O zamanlar yapılan müzik Türkçe’ydi. Varto’da doğdum ben. Varto'nun yarısı Kurmancî yarısı Kırmançki/Zazakî konuşur. Çok enteresan bir şey dikkatimi çekerdi. Düğünlerde Kurmancî söylenirdi. Ben Kırmanç’ım, Zaza/ Kırmanç dilini </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">şin</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">lerde (ağıtlarda), yas zamanlarında duyuyordum, insanlar ağıt yakarken duyuyordum. Düğünlerde hareketli düğün şarkılarının hepsi Kurmancî idi. O yüzden hem Kurmancî hem Kırmancki/Zazakî’nin konuşulduğu bir şehirde büyüdüm. Varto'da Sunni düğünlerinde dengbejlik geleneği de çok güçlüydü. Birçok insanın beraber kurduğu düğün ekipleri olurdu, yüzlerce insan birlikte halay çekerdi, inanılmaz güzel sesler hatırlıyorum. Müziğin, bir inancı daha yumuşak ve daha sempatik kıldığını düşünüyorum. Müziğe yer vermeyen bir inanç bana korkutucu geliyor.</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/fukcbXS_9Ok" width="320" youtube-src-id="fukcbXS_9Ok"></iframe></div><br /><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; white-space: pre-wrap;">Küçüktüm, babam bir saz getirdi eve, abimlere verdi. Duvarda hep bir saz asılıydı ve özellikle yaz dönemlerinde bilirsin akrabalar Avrupa'dan veya büyükşehirlerden geldiklerinde, rakılı sofralar kurulurdu, sofra etrafında toplanırlardı. Ben de şarkı söyleyebildiğim için, biraz da övünerek, “Gel sen de şarkı söyle” derlerdi. Sürekli müzik vardı yani; ama Alevi deyişleri genelde Türkçeydi. Okula başladıktan sonra da zaten okulun korosunda, müsamerelerinde sahne almaya başladım. Annemin çok güzel sesi vardı. Babamla annem şarkı söyleyip atışırlardı, onların hepsini hatırlıyorum. Hala da şarkı söylerler. Müzik büyüdüğüm ailenin büyük bir parçasıydı.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Bir hayalim vardı, ben büyürsem bir ev alacağım, annemi yanıma alacağım, bizim evimizde erkekler yaşamayacak. Bir çocuk olarak bunu yaşıyordum çünkü erkeklerin var olduğu yerlerde şiddeti sürekli görmek ben de öyle bir his uyandırmıştı. Ama bunun feministliğe, feminizme dair olduğunu çok sonradan öğrendim.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-ty-BrPUwdKg/YDpBChOEyQI/AAAAAAAAYl0/oc35kgz6YSUxgsb0grWPNyxcmyJddM_YQCLcBGAsYHQ/1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="800" data-original-width="1200" height="426" src="https://lh3.googleusercontent.com/-ty-BrPUwdKg/YDpBChOEyQI/AAAAAAAAYl0/oc35kgz6YSUxgsb0grWPNyxcmyJddM_YQCLcBGAsYHQ/w640-h426/1.jpg" width="640" /></a></div><br /><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-weight: 700;">Evinizde hangi dil konuşuluyordu?</span></span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Annemle babam bizimle hiçbir zaman Türkçe konuşmazdılar, onlar hep Zazaca/Kırmançca konuşurlar; ama biz onların cevabını hep Türkçe verirdik. Fakat belli bir süre sonra köye gide gele, yaşlılarla temasım oldu. Hiç Türkçe bilmedikleri ve onlarla Türkçe konuşsan da seni anlamadıkları için, bu duruma içsel olarak üzülüyordum. Yavaş yavaş kendi anadilini öyle öğreniyorsun. Ben belli bir aşamadan sonra özellikle köye gidip yaşlılarla Zazaca/Kırmançkî konuşmayı çok önemsiyor ve seviyordum. Bir de bir baktım ki öğrenmişim kendi anadilimi.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Müzikal anlamda Ayşe Şan şarkılarına bakıyorum, kadın hiçbir kadın hareketinin olmadığı zamanlarda nasıl cesur şeyler üretmiş. Ayşe Şan varken bir kadın hareketi yoktu ki koskoca bir erkek dünyası vardı, kadınların şarkı söylemesi yasaktı ve onlar kendi hayallerini gerçekleştirmek üzere başka şehirlere gittiklerinde, arkalarından söylenmeyen kalmamıştı.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/v2ofTVA_o3U" width="320" youtube-src-id="v2ofTVA_o3U"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kültür bağlamında, inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilik bir inançtan, bir dinden ziyade kültürel bir topluluk gibi geliyor bana. Alevilerin dinsel seremonilerinin hepsinde müzik çok başat bir rol oynuyor. Cemleri söyleyebiliriz, bütün ibadet müzikle yapılıyor. Aleviliği İslam'la bağdaştıran bir insan değilim, bağlantılı iki inanç olduklarını düşünmüyorum. Temel şartlarına baktığınızda en azından bir iki tanesi de olsa tutması lazım (gülüyor) Hacca gitmek, namaz kılmak, oruç tutmak hiçbiri yok. Aleviliğin bunlar ile hiçbir alakası yok. O yüzden müzikle bağ konusunda da, ben büyüdüğüm ilçe bağlamında söyleyeyim, biz de öyle köyler vardı ki müzik yapmak yasaktı. Düğünleri bile müziksiz yaparlardı. Mahzuni'nin “Şeytan bunun neresinde” şarkısı da aslında bu duruma ithafendir. Çünkü enstrümanlarda şeytan olduğunu düşünüyorlar. İnsanın ruhsal dünyasına güzel gelen her şeyi şeytani görüp, ondan korkmuşlar ve korkutmuşlar insanları. Ben inancı çok özel bir konu olarak görüyorum. Kişiseldir, üçüncü kişilerin ya da kurumların sözhakkı ve ilişkisi olmamalıdır. Kendim inançsız bir insanım, ancak kim neye inanırsa da bu benim işim değil diye bakar ve saygı duyarım. Ancak belli bir aşamadan sonra inancı politik yorumlama, farklı anlamlar yükleme, bir inancı aşağılama, öbürünü yüceltme, iktidar rolü bahşedip ezme ortaya çıkıyor. Bunlar devreye girdikten sonra hangisi inanç hangisi politik dayatma ayırt etmek çoğu insan için zorlaşıyor. Mesela İslam'ın birçok yorumlanışında ciddi sorunlar var. İran'da kadınların şarkı söylemesi yasak hala. Oradaki yorumlayış, bunu uyguluyor. Bugün yani 2021 yılında kadınların tek başına şarkı söylemesi yasak sahnede. Dünyanın en güzel sesli kadınları, en dediğim dedik, güçlü kadınları, bilinçli kadınları orada ama sahnede bir erkeğin sesi seslerine karışmadan, tek başlarına maalesef şarkı söylemiyorlar. Dinin bu tür yorumlanışlarına saygı duymuyorum. Bunu değerlendirdiğimizde Aleviliğin naif yanı bu açıdan, yani inançlı bir insan olduğum için değil; ama kültürel kodlar bakımından hoşuma gidiyor. Böyle bir kültür içinde de büyümenin avantajları olsa da, yapılan ibadetlerin o zamanlar Türkçe yapılması, sorunluydu tabi. Dini seremonileri çok iyi hatırlamıyorum aslında Seyit bir aileden geliyorum, annem de, babam da Seyit oldukları halde, bunlara tanıklık etmedim. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-Cfl1w8Se9Xg/YDpBO7woYbI/AAAAAAAAYl4/LzEn4ho1X0ouDyWylUELebtqdWjoulfwgCLcBGAsYHQ/3.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="480" data-original-width="480" height="640" src="https://lh3.googleusercontent.com/-Cfl1w8Se9Xg/YDpBO7woYbI/AAAAAAAAYl4/LzEn4ho1X0ouDyWylUELebtqdWjoulfwgCLcBGAsYHQ/w640-h640/3.jpg" width="640" /></a></div><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hangi Ocak?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dewreş Gewran aşireti. Anneannem Bamasur’lıdır (Baba Mansur). Varto'nun yapısı biraz farklıdır Dersim’e göre. Örneğin Dersim'de herkes Alevidir; ama Varto'da Aleviler ve Sünniler bir arada yaşar, neredeyse yarı yarıyadır. Kurmancî ve Zazaca/Kirmanckî yarı yarıyadır. Kurmanclar, Zazakî/ Kirmanckî bilir; Kirmanc Zazalar da Kurmancî bilir. Böyle çok iç içe geçmiştir. Biraz daha farklı bir bağ kurulmuştur. Yukarda da dediğim gibi seyit olmalarına rağmen, bir Alevilik, inanç dayatması, çocuklara “İlle de bunu öğrenin, bu böyledir” dayatması hatırlamıyorum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ama aksi de yoktu değil mi?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Hayır, Alevilik çok doğal yaşanan bir şeydi. Aman bunu yapın, aman bunu yapmayın yoktu… Alevilik insanların doğal akışında yaşadığı bir durumdu. Abilerimin yeni doğduğu dönemlerde, 1967’lerde, Aleviler ve Sünniler arasında çok ciddi kavgalar çıkmış o zamanlar biliyorsun. Kürt kimliğinin asimile edilmesinde Alevilere dayatılan çok önemli bir “Siz Alevisiniz, Kürt değilsiniz” politikası vardı. Bu yüzden Aleviler kendilerini sünnilerden ayrı görüp, “biz Alevi'yiz, onlar Kürt'tür” diye değerlendiriyorlardı. Çocukluğumda da böyle şeyler hatırlıyorum. “Biz Kürt değiliz, Aleviyiz”. İnanç kimliği ile etnik kimliği birbirine karıştırıyorlardı. Devlet de bir politika olarak bu kanıyı bilerek güçlendiriyordu. İnsanlar bunu ayırt edemedikleri için uzaktan uzağa “Aman onlardan uzak durun” diyorlardı. Yine çocukluğumda Aleviler Sünnilere “kız vermez” Sünniler Alevilerden “kız almaz” meselesi vardı. Aslında her iki taraf da kız alır, kız vermezlerdi! Ve hatta bunu bir zafer olarak görüyorlardı kendilerine. Karşı tarafın kadınını alıp kendi içinde eritmek... Etnik kimlik bilincinin yavaş yavaş gelişmesi ile, inançlar farklı olabilir, örneğin Türk'ün de Alevisi var, Arabın da Alevisi var, Kürdün de Alevisi var bilinci gelişti. Biz Kürt Aleviyiz konusu kabullenildi. İnsanlarda bu aşamadan sonra farklı bir şey oluştu. Mesela Varto'da seçimler olduğunda, belediye başkan adayı olsun, milletvekili adayı olsun, kadın veya erkek, Sunni veya Alevi olması bir şey değiştirmiyor. HDP’nin kemik oyu vardır. Bu oluştu. Ancak bunun için uzun bir süre geçmesi gerekti. Varto’nun Sünniliği de çok farklıydı. İnançlarını yaşama durumları daha hoşgörülüydü. 80 dönemlerinde Muş merkeze giden Varto'nun Sunnileri de dayak yerdi. “Vartolular komünisttir. Bunlar Alevilerle bir olmuş!” diye saldırırlardı onlara. Muş merkez o zaman MHP kontrolündeydi ağırlıklı olarak. Mecburi iskân ile getirilmiş Terekemenler, Azeriler vardı, oraya yerleştirilmiş, Kürtleri asimile etmek için. Onlar o zaman çoğunlukla MHP’liydi. Bu dokuların hepsi değişti tabii, bunlar benim çocukluğumda hatırladıklarımdı. Eskiden Alevilerin yemeği yenmez denirdi, Varto'daki Sünniler yerlerdi. Tipik “kız alıp verme” meselesi, çok sevmediğim bir şey, ama bunlar olmaya başladı. Kirvelik bağları çok yaygındı. Aileler birbirine karışınca yapı da değişti. Uzak kaldıkça korkular artıyor, önyargıları aşmadıkça korkular artıyor. Belli bir süre sonra insanlar inancın, etnik kimliğin, kişinin iyiliğinde kötülüğünde rolü olamayacağını deneyimliyor. Her topluluk içerisinde insanların pozitif-negatif yanları var ve bir kötülük hiç bir zaman bir topluluğa mal edilemez.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/xZYz93uGoo0" width="320" youtube-src-id="xZYz93uGoo0"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><br /></span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Bir şarkısında ‘Vallahi seni almam billah seni almam/kumanın derdini bu saatten sonra çekemem’ diyor Ayşe Şan. Okula gitmiş midir gitmemiş midir bilmiyorum, Bilinçlenme ve hayallerinin peşinden gitmenin okumakla, bir şeyin teorisini öğrenmekle alakası yok. Bu şarkısında bir kadın bir erkeğe isyan ediyor. Diyor ki ikinci karın olmam, git başımdan. Öyle bir topluluk ki kadına ne denirse yapması lazım, onun kaderini erkekler belirliyor, baba belirliyor. Abi belirliyor. Anne demiyorum! Annelere boynu bükük, kızları hakkında verilen karara uymak düşüyor. Hala öyle değil mi? Aile meclisi oturuyor, karar veriyor, anne çaresiz, onu engelleyemiyor. Bu cinsiyetçi rol dağılımının bütün ödüllerinden erkeklik yararlanıyor. Kadınlara da ölüm düşüyor.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Varto Alevilerinin kökeni Dersim ve Koçgiri olduğu için, orada katliam sonrası dayatılan asimilasyonun ve travmanın kuşaktan kuşağa aktarılması konusunun bence çok güçlü izleri vardı. Mesela biz Dersim’i bizzat yaşamamıştık ama büyüklerimizin hikâyelerinde “Dersim'de bu olmuş” diye duyardık ve Dersim'deki Türklük anlayışı, mesela kendini CHP'den kurtaramamanın, Türk kimliğinden kurtaramamanın etkilerini Varto'da ki Alevilerde de görmek mümkündü. Türküm de demezlerdi, “şarê ma”, derlerdi, yani “bizim millet”; “zone ma”, “bizim dil”. Dil literatürüne baktığında bizim dil diye bir dil yok yeryüzünde. Nedir bu bizim dil denilen şey? Mesela okulda Türkçe öğreniyoruz, geliyoruz, evde “zonê ma”, deniyor. Bu bizim dilimizse, okulda öğretilen diğer dil nedir? Madem biz “onlardanız”, neden ona da “bizim dilimiz” demiyoruz? Bir sır vardı. Çok gizli saklı yaşanılırdı her şey ve aslında çocuklara da yansıtılmak istenmeyen bir sırdı bu. Varto'da hatırlıyorum bizim bir ablamız vardı. Birincilikle bitirdi listeyi, 1988’den bahsediyorum. Üniversiteyi çok iyi bir puanla kazandı ve İstanbul'a gitti. Sonraki yaz geldiğinde sevgilisini de getirdi. Bu yanı da çok hoş bizim toplumun, diyorlardı ki "Çena Xocayi ju Tirk gureto" (Yani Hocanın kızı Türk biriyle birlikte) Madem öyle o zaman biz Türk değiliz. Çocuk aklıyla bu tür şeyleri çok enteresan bir şekilde hemen kapıveriyorsunuz. E Ortadoğu eğitim sisteminde soru sormamak üzerine kurulu bir düzen var. Temel kural: Sormamak! Verileni sorgusuz kabul etmek!</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-Wq7dZp0eyN0/YDpBcNO8yyI/AAAAAAAAYmA/VCnTZDAkL5Ec2ibU6venQ5uIaaMQOnhrgCLcBGAsYHQ/4.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="800" data-original-width="1200" height="426" src="https://lh3.googleusercontent.com/-Wq7dZp0eyN0/YDpBcNO8yyI/AAAAAAAAYmA/VCnTZDAkL5Ec2ibU6venQ5uIaaMQOnhrgCLcBGAsYHQ/w640-h426/4.jpg" width="640" /></a></div><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Avrupa’da Maraşlıların neredeyse tamamı, çocuklarıyla Kürtçe konuşur. Bunu kuzeyde Kürt Alevileri içerisinde bir tek Maraş'ta gördüm. Dersimliler çocuklarıyla Kırmanckî/Zazakî ya da Kurmancî konuşmaz. Benim yeğenim burada Almanya'da doğdu, 3 yaşına kadar ağabeyim onunla Kirmanckî konuştu. Sonra Dersim’e gitti. Oradakilerle Kırmançki konuşunca annesine demişler ki “Wî layîk guneko wa Tirkî bimuso" (gülüyor) Yani çocuk Kırmançki konuşuyormuş diye demişler yazıktır Türkçe öğrensin. Çocuk</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">ne güzel işte kendi anadilini öğrenecek! Bir şekilde Türkçeyi insanlar öğreniyorlar hayatın her alanında olduğu için. Kendi ana dilini öğrenmeye çok özen göstermek gerekiyor.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/15FM3fr0-tI" width="320" youtube-src-id="15FM3fr0-tI"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; white-space: pre-wrap;">“Erkek egemen bir toplumda sanat yapmaya çalışan kadınlar olarak dünyanın neresinde olursanız olun bu baskıya bir şekilde maruz kalıyorsunuz. Bu çok endirekt yöntemlerle oluyor. Kadın olduğunuz için daha az söz ediliyor yaptıklarımızdan. Hala Avrupa'da kadınlar ile erkekler emeklerinin karşılıklarını eşit alamıyor, eşit işe, eşit ücret sorunu var. O yüzden ‘Hayır ben yaşamadım’ da diyemiyorum.”</span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sömüren siyaset ya da ideoloji, ezileni, kendinden olanı sevmeme üzerine kodluyor. Kendini sevmeyeceksin! Senin dilin güzel değil, sen kırosun... Türkiye'deki örneğin doğudan gelen herkes kırodur ve enteresan bir şekilde sen fark etmeden içsel bir mekanizma geliştiriyorsun. Kendini "Ben farklıyım ben onlar gibi değilim” noktasında, egemen olana ispat etmeye götürüyor. Kendi dilinden utanan, annesinin babasının giyiminden utanan bir hal! Avrupa'da da var, örneğin gidiyorsun bir köyde insanlar farklı giyiniyor, geleneksel kıyafetleri var. Kimse bunlara niye böyle giydiniz demiyor. Böyle bakılmaması lazım. Tabii onlar da başkalarının özellikle mültecilerin nasıl giyindiğine karışıyor. Avrupalıları idealize etmek için söylemiyorum bunu, onların da başka sorunları var.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Çocukken anadilini kullanıyorsun, 7 yaşında hiç bilmediğim bir dilin içine giriyorsun!</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Herkes önceden biliyor ama sen yeniden başlarken, yeni bir dili öğrenerek yeni bir derse başlıyorsun. Bu birçok insanda pek çok zorluklar yaratıyor. Anadilin çocuktan alınması onun çocukluğunu, her şeyini elinden almak oluyor. Onun çocukluğunu, onun hayallerini almak oluyor.</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Bizi sevmemek”, bizden olanı sevmemek, hep başkasını yüceltmek ve ona benzemek çok hastalıklı bir kişilik yaratıyor...</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dersim katliamında, katliam yapılan yerlerde “Bize benzeyeceksiniz” dendi, Dersim’e dayatılan özellikle budur. Çünkü Maraş'ta dayatılan insanlara “Bize benzeyin” denmedi, gidip katlettiler; ama Dersim'de katliamın arkasında bir de bu vardı. Dersim’in kızlarını alıp götürdüler, geçmişlerin silmek istediler. Bunun tabii analizi, travma tedavisi çok köklü yapılmalı. Etkileri de farklı farklı yaşandı. Bu nedenle ayrı bir araştırma konusudur. Ben ne sosyoloğum, ne antropolog. Ahkam kesemem sadece şu cümleyi söylemek isterim: sömürgecilik ya da asimilasyon sana kendinden olanı sevmemeyi ve egemen kültüre benzemeyi, onun gibi olmayı dayatıyor ve sen öyle olmak için üstün çaba sarf ediyorsun.</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Aman benim dilimin kırık Türk olduğunu anlamasınlar” “Aman şive yapmayayım”, “Aman oradan olduğum anlaşılmasın” diye üstün bir çaba sarf ediyorsun. Halbuki ne var! Mesela Ezidi Kürtlerini görüyorum, Avrupa'da hiçbiri Türkçe bilmiyor. Türkçe konuşmak istedikleri zaman bu dili hiç bilmedikleri, sonradan öğrendikleri anlaşılıyor ve bu bana çok şirin geliyor.</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Maraş ağzı mesela korunması gerekir, yerel ağızların korunması gerekir, standart bir dil olsun haberleri öyle dinleyelim, yazılarımızı onunla yazalım; ama yerel kültürleri, yerel ağızları koruyalım. Bunun kimseye bir zararı yok, müzikte de öyle.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-Of-3oqtkEZQ/YDpBoIcec6I/AAAAAAAAYmI/065y44CEumc9nN26p1GxIj2suWOQyd0gQCLcBGAsYHQ/5.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="800" data-original-width="1200" height="426" src="https://lh3.googleusercontent.com/-Of-3oqtkEZQ/YDpBoIcec6I/AAAAAAAAYmI/065y44CEumc9nN26p1GxIj2suWOQyd0gQCLcBGAsYHQ/w640-h426/5.jpg" width="640" /></a></div><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Az önce sözünü ettiğim ezilen toplulukların kendinden olanı sevmemesi meselesi kadınlar açısından da vardır. Ben kadınları koca bir ulus olarak değerlendiriyorum, dünyanın bütün kadınlarını. Biz de bir kadın ulusuyuz. Dünyanın neresinde olursak olalım, dilimiz, kültürümüz, adımız sanımız ne olursa olsun maruz kaldıklarımız ve karşısında mücadele ettiğimiz olguları değerlendirdiğimiz zaman biz koca bir milletiz. O yüzden bizde de bu cinsiyetçi kodlar birçok konuda kadını kendinden olanı sevmemeye hep yine egemen olana öykünmeyi yaratmış.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> Varto'da büyüdünüz Cem gördünüz mü biraz bahsedebilir misiniz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> Açıkçası hiç cem görmedim. Bizim zamanımızda cemevleri yoktu.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Evde cem yapıyor muydunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Evde çok küçükken bir kere hatırlıyorum, sadece büyüklerin eğildiği bir görüntü var gözümün önünde. Bizim evdeydi hatta. Benim dayılarım seyittirler, saz çalıyorlardı, deyiş söylüyorlardı sadece onu gördüğümü hatırlıyorum; ama başka Cem görmedim.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/RBsBhiusy2Y" width="320" youtube-src-id="RBsBhiusy2Y"></iframe></div><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“ ‘kadın kadının kurdudur’, ‘iki kadın bir araya gelirse saç saça girer’, ‘kadınlar birbirini sevmez’ gibi söylemler. Örneğin bunlar kim tarafından söylenmiş, kim bunları bizim hayatımıza, bizim kafamızın içine sokmuş? Kadının cins olarak birine güvenmemesi, arkadaşlıklarının sağlam olmayacağına dair algıları kim bize dayatmış? Kadınların birlikte bir şey üretemeyeceklerini kim bize söylemiş? Bunların hepsini sorgulamamız lazım. Verili olanı sorgulamayla başlayacağız kendimizi bulmayı”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> Peki ziyaretlere gidiyor muydunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Tabii tabii. Varto'da çok ünlü ziyaretler var, Goşkar Baba biri, Inîyê Xizirî. Goşkar Baba'ya hiç gitmedim ama Hızır Çeşmesi çocukluğumda hemen hemen her yaz gittiğimiz ve orada kurbanlar kesilen bir yerdi. Sonra insanlar toprak damlı bir ev yapmışlardı, Çê Xızıri (Xızır’ın evi) diyorlardı. Evin üzerine yapıldığı bir kaynak çeşme vardı. Suyun çıktığı kaynağın üzerinde topraktan ev yapmışlardı. İçeriye de bir lojin (baca) yapmışlardı insanlar orada ekmeklerini miyazlarınıpişirebilsinler diye. Şimdiki fotoğraflarını görüyorum, betonarme yapmışlar. Bizim zamanımızda topraktandı. Aslında ormanlık bir arazi değil, çilkanî - kırk çeşme denen bir tepeden akan kaynak sularının olduğu bir yerdi. Çeşmenin suyu zaten buz gibi... İnsanlar giderlerdi suyun içine sebzesini-meyvesini atarlardı, kabukları hemen soyulurdu, çatlardı soğuktan. Orada sadece bir ağaç vardı. O ağacın gölgesine 40-50 kişi sığardı. Böyle dallarıyla insanları saran bir ağaçtı.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Şimdi oraya balık tesisleri kurulmuş, çok değişmiş. 30 yıl oldu Varto’yu görmeyeli. Çocukluğumda insanlar gidip oraya kurban keserlerdi, adak adarlardı, Xızır'a dualarını ederlerdi. Kurbanı oraya gelen köylülere, çobanlara dağıtırlardı. Rakı da içerlerdi orada, saz çalarlardı, deyiş söylerlerdi. Sonra Xızır’ın payını bırakıp evlerine giderlerdi. Ağacı öpme, Xızır'ın evinin kapısında içeri girmeden önce eşiği veya kapıyı öpme gibi seremonileri hatırlıyorum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/n1_0dtrt8vY" width="320" youtube-src-id="n1_0dtrt8vY"></iframe></div><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Bize iyi gelen, iyi gelebilecek olan her şey bize bir tabu olarak dayatılmış. Yasaklanmış. Bence kadınlar olarak ki kadınlar bunu uzun zamandır yapıyor, bu konuların hepsini kendi süzgecimizden geçirmemiz, kendi bildiğimizden geçirmemiz, gerekli. Kendi tarihimizi kendimizin yazması ve geçmişimizi kendi bakış açılarımızla tekrardan değerlendirmemiz gerekiyor.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Merak ettiğim bir kaç şey var, mesela kadınlar neler yapıyorlardı, nasıl giyiniyorlardı, başörtüsü var mıydı?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Alevilik'te dinsel inanç gereği kadınların cemde saf tutmasının, semahta bir erkek bir kadın olma durumunun ya da cemi yönlendirenlerin dede ve ana olmasının, ana ile dedenin yan yana oturması zorunluluğunun veya gerekliliğinin çok güzel olduğunu düşünüyorum. Mesela benim annem başörtüsü takardı; ama başörtüsü düştüğünde bu bir sıkıntı olmazdı. Sadece büyük amcalarım olursa "laçika mi ginawara" deyip kapatırdı, toparladı. Ben doğmadan önce daha çok geleneksel normlara dayalı ilişkiler varmış.</span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Mesela gelini kayınları görmeyecek. Onlara denk geldim; ama belli bir aşamadan sonra daha çok hijyen içindi baş örtme. Köyde çalışırken sütün içine saç girmesi, yoğurt yaparken kirlenmesin... Bunun gibi durumlardan kaynaklıydı. Bu durumu Avrupa'da bazı köylerde de görüyorum, çiftçilik yapılan köylerdeki kadınlar da eşarp takıyorlar.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-IVLxiJxQVkI/YDpCDY54rNI/AAAAAAAAYmU/iUMsRziGzxclHzDyU-N3kLeAdOFuFVxAgCLcBGAsYHQ/11659388_1133896956624336_3622831267818839901_n.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" data-original-height="642" data-original-width="641" height="400" src="https://lh3.googleusercontent.com/-IVLxiJxQVkI/YDpCDY54rNI/AAAAAAAAYmU/iUMsRziGzxclHzDyU-N3kLeAdOFuFVxAgCLcBGAsYHQ/w400-h400/11659388_1133896956624336_3622831267818839901_n.jpg" width="400" /></a></div><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Aynı şey erkekler için de geçerli, erkekler de kafalarına bir şey takıyorlar...</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Evet evet; ama dediğim gibi kadının kaynının yanında saçını açmaması olayı vardı. Benim gençlik dönemlerinde tamamen bitti. Artık kayınbaba da orada olsa saçların açılması ile ilgili olmayan bir durum var. Yaşla beraber kemale ermek ile alakalı da olabilir. Bunlar aşılan durumlar. Mesela benim çocukluğumda abim evlendi, yengem bunları yapmadı. Biz Varto’daydık, kuşak farkı anlamında söylüyorum, annemlerin kuşağı eşarp takıyordu; ama mesela 60'lı yıllardan sonra doğan insanların başında ben hiç eşarp görmedim. Ha şunu da söyleyeyim bizim Alevilerde şiddet yoktur, Aleviler eşitlikçidir söylemi bence çok havaya suya söylenmiş bir şey. Gerçekliğe baktığımız zaman erkek egemen kültürün çok ağır etkileri vardır. Az önce söylediğim gibi. Nasıl ki kötülük sadece bir topluluk veya coğrafyaya mal edilemezse, erkek egemen kültür de bir topluluğa mal edilemez. Erkekliği cinsiyetçi rol dağılımına göre yaşayan, kabullenen bütün topluluklarda şiddetin envai türü yaşanıyor. Bu na Alevi topluluk da dahildir. Fiziksel şiddetten tut, geleneksel ölçülere dayalı şiddete, şiddetin her türüne maalesef tanık oldum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben kadın öldüren Dersimli de Vartolu da gördüm. Kimliği biz hiçbir zaman doğal bir olgu olarak yaşamadığımız için ya ona aşırı sarılan ya da onu inkâr eden insanlar oluyoruz, ortası yok. Kişisel olarak benim bir refleksin var, Avrupa'da sokakta bir yaşlı görüyorum, yardım ediyorum, Türkçe cevap verdiğim zaman “Aaa kızım sen de mi Türksün” dediğinde ilk refleksim “Hayır ben Kürdüm” oluyor. Keşke böyle olmasa diyorsun. Ama öğrenmeleri lazım. Başka kimliklerin varlıklarını kabullenmeleri lazım. Türk, sünni ve erkek kimliklerinin cenneti olan bu coğrafyada, farklı kimliklere özellikle LGBTİ+ topluluklarına yaklaşım da çok uçlardadır. Bazıları, bırakalım bunu kabullenmeyi, onur haftası etkinliklerinde yapılanları çok aşırı buluyor. Niye gözümüze sokuyorlar diye kızıyor. Herkes kendi kimliğini doğal akışında yaşasa hiç böyle şeylere gerek kalmaz. Ya inkar ya da aşırı derecede sahiplenme arasında sıkışmış kimlik yaklaşımları sorunlu. Biri kendisine Kürdüm diyorsa, diğeri kendisine LGBTİ+ diyorsa bunun gereklerine göre yaşayabileceği bir ortamlarının olması çok mu imkansızdır? LGBTİ+’ler napıyor ki? Kimliklerini, aidiyetlerini yaşamak istiyorlar. Bu neden insanlara dokunuyor anlamıyorum. Kendim de gidiyorum, yaşadığım şehirdeki onur haftası etkinliklerine her sene katılırım. Bu dünya üzerinde kim kendisini nasıl ifade etmek istiyorsa ve ilkesel anlamda bana ters gelmeyen şeylerse tabi, insanların özgürlüklerinin yanında olurum. Ters bulursam da katılmam bu kadar. Ezilen bir halkın ve bir cinsin üyesi olarak, bundan daha farklı bir yaklaşımım olamaz. Keza inkarın, nefretin, ayrımcılığın, şiddetin her türüne tanık olduğumuz için, bunu başka topluluklara da reva göremeyiz. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/WAjm-Gpr5P0" width="320" youtube-src-id="WAjm-Gpr5P0"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; white-space: pre-wrap;">“Kürt kadın hareketinin ilk gelişim süreçlerine tanık oldum. Erkeğin sende yarattığı duygular, ‘Ya biz erkeksiz bir hiçiz’, ‘Erkekler olmadan biz yolumuzu bulamayız’, tarzı düşünceler. Sen kendi başına, tek başına hayatla karşı karşıya kalmadığın sürece kendini sevme ve güvenme gelişmiyor. Bir kadın olarak tek başına hayatın herhangi bir alanında herhangi bir sorunuyla karşı karşıya kaldığını zaman bakıyorsun ki her şeyin üstesinden gelebiliyorsun.”</span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Gerek öğrenme gerekse icra etme döneminizde, cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben Türkiye'de müzik yapmadım profesyonel anlamda. Şöyle söyleyeyim sadece okul dönemlerinde üniversitede bir de benim kısa bir deneyim oldu o zaman sol bir grubun alternatif bir müzik grubu vardı, Grup Diren, orada da kadın erkek karışık arkadaşlarla müzik yapıyorduk. 90'lı yıllardan bahsediyorum. O zamanın mücadeleci toplulukları arasında henüz cinsiyet kimlikleri sonraki yıllarda değerlendirildiği kadar keskin bir şekilde değerlendirilmiyordu. Kadınlar önce feminist sonra solcu olmuyorlardı. Çok enteresan bir şey vardı o zamanki gelişimin önce sosyalizmi tanıyordun, sonra kendi Kürtlüğünü tanıyordun, ondan sonra kadınlığını tanıyordun. Böyle bir akışı vardı. Yani biz önce Türk sol hareketlerine sempati duyduk, sonra Kürt ulusal mücadelesi, ondan sonra da Kürt ulusal mücadelesi içerisinde kadın olarak cinsiyet kimliği ile ilgili uyanışım gelişti birçok kadın gibi. Çok birikimli insanlar vardı o zamanlarda feminizmi okumuş. Hayatın her alanında kadının varlığını, görünürlüğünü, etkinliğini geliştirmek isteyenler vardı. Ama o zamanlar dediğim gibi zayıftı. İçine doğduğum topluluk bazında söyleyeyim şiddetin çok farklı çeşitlerini kendi çevremdeki kadınlarda görüyordum. Bir çocuk olarak şiddete maruz kalmadım ama kendi annemin şiddete maruz kaldığını gördüm, yanı başımdaki komşuların, akrabalarımın şiddete uğradığını gördüm ve ben ilk feminist dersimi annemden aldığımı düşünüyorum. Benim annem okumamış bir kadındır, köyde doğmuş büyümüş, “Kadınlar mutfakta faresidir, benim gibi olmayın kızım” derdi. Ama annemin çözümü de “İyi bir adam bulun evlenin” idi. Çünkü başka alternatif görmemiş.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/H467Kx1Gfxk" width="320" youtube-src-id="H467Kx1Gfxk"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; white-space: pre-wrap;">“Kadınlar olarak kendimizi sevmenin, kendimize değer vermenin çok elzem olduğunu düşünüyorum ve sanatsal anlamda da bunun örneklerini yapmak için çok ciddi bir çaba içerisinde olduğumu söyleyebilirim.”</span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Feminizmin ne olduğunu çok sonralarda öğrendim. 20-30 yaşlarım arasında öğrendim ve sonrasında feminizm daha fazla hayatıma girdi. Ama dediğim gibi adı konulmadan yaşadıklarımdan kaynaklı, çevremde gördüklerimden kaynaklı içsel olarak kadından yana olma durumu vardı. Bir hayalim vardı, ben büyürsem bir ev alacağım, annemi yanıma alacağım, bizim evimizde erkekler yaşamayacak. Bir çocuk olarak bunu yaşıyordum çünkü erkeklerin var olduğu yerlerde şiddeti sürekli görmek ben de öyle bir his uyandırmıştı. Ama bunun da feministlik olduğunu, feminizme dair olduğunu çok sonradan öğrendim. O yüzden “feminizm herkes içindir” sözü var ya bu sözü çok seviyorum. Elitist bakış açısıyla feminizmi sadece onun teorisi yapan kadınların hak ettiği, yaşayacağı bir şey olarak görmüyorum. Benim annem bence feministi, anlamda bunu bilmese de adını koymasa da o bir feministti. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">İslam topluluklarında isyan eden bir sürü kadın var. Örneğin müzikal anlamda Ayşe Şan şarkılarına bakıyorum, kadın hiçbir kadın hareketinin olmadığı zamanlarda nelere dokunabilmiş. Ayşe Şan varken bir kadın hareketi yoktu ki koskoca bir erkek dünyası vardı, kadınların şarkı söylemesi yasaktı ve onlar kendi hayallerini gerçekleştirmek için başka şehirlere gittikleri için arkalarından söylenmeyen kalmamıştı. Şarkılarının sözlerine baktığım zaman Kürtçe'yi öğrendiğim zaman daha derin anladım, bütün sözlerinde isyan vardır. Bir şarkısında “Vallahi seni almam billah seni almam/kumanın derdini bu saatten sonra çekemem” diyor Ayşe Şan. Okula gitmiş midir gitmemiş midir bilmiyorum, bunun okumakla, teorisini öğrenmekle alakası yok. Bir kadın bir erkeğe isyan ediyor. Diyor ki ikinci karın olmam, git başımdan. Ayşe Şan’ın, kadınların hiçbir şekilde baskın olmadığı bir dönemde, kadere isyan ettiği şarkıları var. “Qederê” diye bir şarkısı var, kaderine öyle bir isyan etmiş ki bence bir destan gibidir. Öyle bir topluluk ki kadına ne denirse yapması lazım, onun kaderini erkekler belirliyor, baba belirliyor. Abi belirliyor. Anne demiyorum! Annelere boynu bükük kızları hakkında verilen karara uymak düşüyor. Hala öyle değil mi? Aile meclisi oturuyor, karar veriyor, anne çaresiz, onu engelleyemiyor. Bu cinsiyetçi rol dağılımının bütün ödüllerinden erkekler yararlanıyor. Kadınlara da ölüm düşüyor. Ben hep diyorum ödül ile ölüm arasındaki bu ince çizgi, cinsiyetçi rol dağılımıyla ilgili. Bunu gördüğüm zaman feminizmle ilgili düşüncelerim daha da sadeleşti. Dünya feminist literatürünü tanımadan da bilmeden de bunu derin halde yaşamış kadınlar var. “Ben feminizmi biliyorum ben sizi kurtaracağım” değil de kendini koca bir kadın hareketinin ya da sorunsalının bir parçası olarak görüp ortak çözümler üretmek, kendini özgürleştirdiğin ölçüde başkalarını özgürleştireceğini bilerek yaklaşmak... Bu bağlamda baktığım zaman özel olarak klasik bir kadın erkek ilişkisi içerisine girmediğim için böyle toplumda sözü edilen bir erkeğin direkt şiddetine hiçbir zaman maruz kalmadım. Ama erkek egemen bir toplumda sanat yapmaya çalışan kadınlar olarak dünyanın neresinde olursanız olun bu baskıya bir şekilde maruz kalıyorsunuz. Bu çok endirekt yöntemlerle oluyor. Kadın olduğunuz için daha az söz ediliyor yaptıklarımızdan. Hala Avrupa'da kadınlar ile erkekler emeklerinin karşılıklarını eşit alamıyor, eşit işe eşit ücret sorunu var. O yüzden “Hayır ben yaşamadım” da diyemiyorum. Bir de Kürt olarak bizde o 4K meselesi var ya, “Kürt, kadın, komünist, Kızılbaş”, bu kimliklerin tümüne sahip olduğunuz zaman ben böyle bir baskıya maruz kalmadım demek ayakları havada bir söylem oluyor.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/uLT3Vo3S088" width="320" youtube-src-id="uLT3Vo3S088"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; white-space: pre-wrap;">“Bir Leyla Bedirxan, örneğin dans etmek için kendi ailesinden uzak kalması çok kolay olmamış onun için. Bedirxan ailesinden bir kadının dans etmesi... Herkes çok büyük kolaylıklar yaşamamış, isterse bey kızı olsun isterse bir çoban kızı olsun fark etmiyor. Herkesin kendi hayatında belli zorlukları oluyor. Ben mücadele öncesi kadın deneyimini kesinlikle sıfırlamak istemiyorum, hatta tersine bunu çok yüceltiyorum; çünkü hiçbir yere dayanmadan, hiçbir yerden güç almadan bunu yaptılar.”</span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kadın sanatçılar olarak dayanışma sağladığınız bir ortam, sosyal çevre veya platformunuz var mı? Böyle bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bunu çok önemsiyorum, böyle çalışmalar yapmayı da çok seviyorum. Az önce sözünü ettiğim ezilen toplulukların kendinden olanı sevmemesi meselesi kadınlar açısından da vardır. Ben kadınları koca bir ulus olarak değerlendiriyorum, dünyanın bütün kadınlarını. Biz de bir kadın ulusuyuz. Dünyanın neresinde olursak olalım, dilimiz, kültürümüz, adımız sanımız ne olursa olsun maruz kaldıklarımız ve karşısında mücadele ettiğimiz olguları değerlendirdiğimiz zaman biz koca bir milletiz. O yüzden bizde de bu cinsiyetçi kodlar birçok konuda kadını kendinden olanı sevmemeye hep yine egemen olana öykünmeyi yaratmış. Hitler'in “Topluluklar kadın gibidir” sözünü insan bu anlamda değerlendirdiği zaman erkek egemen siyasetle egemen ulus siyasetinin birbiriyle taban tabana aynı olduğunu görebiliriz. O siyasetin bizdeki etkileri de maalesef bir sürü sözde var, “kadın kadının kurdudur”, “iki kadın bir araya gelirse saç saça girer”, “kadınlar birbirini sevmez” gibi söylemler. Örneğin bunlar kim tarafından söylenmiş, kim bunları bizim hayatımıza, bizim kafamızın içine sokmuş? Kadının cins olarak birine güvenmemesi, arkadaşlıklarının sağlam olmayacağına dair algıyı kim bize dayatmış? Kadınların birlikte bir şey üretemeyeceklerini kim bize söylemiş? Bunların hepsini sorgulamamız lazım. Kadınlar olarak bize dayatılan her kavrama, “günah, ayıp, namus”, bize tabu olarak söylenmiş bütün her şeyi kendi süzgecimizden geçirmemiz lazım. Bize iyi gelen, iyi gelebilecek olan her şey bize bir tabu olarak dayatılmış. Bir de bir yasak olarak konmuş. Bence kadınlar olarak -ki kadınlar bunu uzun zamandır yapıyor, bu konuların hepsini kendi süzgecimizden geçirmemiz, kendi bildiğimizden geçirmemiz, kendi tarihimizi ve geçmişimizi kendi bakış açılarımızla tekrardan yazmamız gerekiyor. Erkek egemenlerin yazdığı şeylerin dışına çıkarak bu günümüzü ve geleceğimizi belirlemek, bu başlı başına bir mücadele alanı. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Sanat alanında kadınların bir araya gelişinin çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. Keşke o zaman Ayşe Şan'ın bir tane arkadaşı olsaydı. Derdini anlatsaydı. O kadar üzülüyorum ki onun derdine... Annesi hasta, ölüm döşeğinde, abileri onun Diyarbakır'a girmesine izin vermiyor. “Heywax Dayê” şarkısını o zaman yazmış. Annesi de demiş ki “Kim benim başıma gelirse gelsin benim Ayşe'm gelmediği sürece bana kimse derman olmaz”. Kadın ölmüş kızını görememiş. Bugün de bunun örneklerini yaşıyoruz. Keşke o zaman Ayşe Şan’ın derdine derman olabilecek bir tane kadın arkadaşı olsaydı. Ben en güzel arkadaşlıklarımı kadınlarla kurdum. Sanatsal olarak da. Sanatsal olarak erkeklerle çalışmalarım yok mu var. Benim bazı projelerin var tamamı erkek sadece ben kadınım. Ama en değer verdiğim 3 tane temel projelerinden birisi Trio Mara'dır. 2011 yılından beri üç kadın olarak yola çıktık ve kadınların söylediği şarkıları, kadınlara dair şarkıları söylüyoruz. Gülseven Medar ve Çiğdem Aslan ile üç sene önce Kurdish Female Voices diye bir proje yaptık, pandemiden dolayı onu şu anda devam ettiremiyoruz ama konserlerimiz olacak Avrupa'da. Çok komplekssiz, karmaşık olmayan bir çalışma sistemi var kadınların. Kadınlarda o aşamalardan geçmediler mi? Mesela ben Kürt kadın hareketinin ilk gelişim süreçlerine tanık oldum. Erkeğin sende yarattığı duygular, “Ya biz erkeksiz bir hiçiz”, “Erkekler olmadan biz yolumuzu bulamayız”, Güçlenme, kendine güvenme olgusu, sen kendi başına, tek başına hayatla karşı karşıya kalmadığın sürece gelişmiyor. Bir kadın olarak tek başına hayatın herhangi bir alanında herhangi bir sorunuyla karşı karşıya kaldığını zaman bakıyorsun ki sen her şeyin üstesinden gelebiliyorsun. Kendi gücünün farkında olmayan, şiddete uğradıkları kocalarının kumar borcunu ödeyen, orada burada yaptıkları hovardalıkların acısını çeken, çocuklarına bakan, çalışan yüzbinlerce kadın var. Keşke diyorum bir fark etseler nelerin üstesinden geliyorlar, o kadar güçlü ki kadınlar… Kadınlar olarak kendimizi sevmenin, kendimize değer vermenin çok elzem olduğunu düşünüyorum ve sanatsal anlamda da bunun örneklerini yapmak için çok ciddi bir çaba içerisinde olduğumu söyleyebilirim. Mesela burada 3 tane kadın arkadaşım var Avusturya'da, Golnar Shahyar, Basma Jabr, Natasa Mirkovic, biri Bosnalı, biri Suriyeli, biri İranlı. Ortak projelerimiz var, bir araya gelip workshoplar yapıyor, seslerimizi birbirine katıyoruz, konserler yapıyoruz. Bunun yarattığı uyum çok bambaşka; çünkü erkekler ne şekilde olursa olsun bir şekilde bir aşamadan sonra sana ne yapman gerektiğini anlatmaya başlıyor. Daha seni kısıtlayıcı, belirleyici bir davranış içerisine giriyor. Kadınlarda bu yok. Kadınlarla çalışma deneyimi daha farklı. Zamanında MKM çatısı altında Koma Asmin vardı, değişik kadın çalışmaları vardı, bunların hepsini çok ilgiyle izledim ve devamının gelmesini çok ümit ederim. Bence bu konuda hala zayıfız Kürt müzik camiası anlamında söylüyorum. Yapılabilecek çok daha güzel şeyler var ama o bilinç geliştikçe de bunun daha çok gelişeceğini düşünüyorum. Umudum çok güçlü bu konuda. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/3wv2ZI-YnPs" width="320" youtube-src-id="3wv2ZI-YnPs"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; white-space: pre-wrap;">“Çok ciddi mücadele yürütmek gerekiyor. Müzikal anlamda da böyle, siyasette de böyle. Her alandaki varlığını kadının doğal akışından ilerlemesini sağlamak. Sen kadınsın, sen LGBTİ+’sin, sen Kürtsün, sen şu’sun demeden herkesin kendi kimliği ile doğal bir hayata katılma süreci mümkün olmalı. Bu olmadığı sürece de işimiz daha bu çok.”</span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Deyiş, kılam vs. üretiyor musunuz? Ya da size ait besteler mevcut mu? Yazmayı düşünürseniz hangi dilde kendinizi ifade edersiniz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Deyiş formatında henüz yok. Şarkılarım biraz daha farklı formatlarda. Bir eser var deyiş formatına yakın “Berxam” isimli Kirmanckî. Ben Kurmancî ve Kirmanckî yazıyorum. Her albümde birkaç eserim var. Makine gibi üretiyorum diye bir şey yok, belli duygular yoğunlaşınca kendiliğinden geliveriyor. Son zamanlarda burada Avusturya'da bazı müzisyen arkadaşlarımın talepleri oluyor, mesela şu müziğe bir Kürtçe söz yazar mısın diyorlar. Onlarla ortak çalışmalar yapıyorum. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Ben de tanık oldum dil genelde annelerden öğreniliyor ve dilin anneden öğrenilmesi o toplumun kendisini egemen ölçülerden kurtarması anlamına da geliyor. Baba neden dil öğretmesin? Bu sıkıntılı bir durum bence ve feministler olarak bu alanda güzel eleştirilerde var bu annelik olgusuna yönelik.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Deyişleri, ağıtları hiç kadın perspektifinden incelediniz mi? Bu konuda neler söylemek istersiniz?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dengbejlik geleneğini, Kürtçe öğrenmeden insan çok anlayamıyor. Kurmancî öğrendikten sonra o deryayı fark ettim; çünkü dil bilmedikten sonra orada neredeyse rap e yakın bir hızla arka arkaya söylenen sözlerin içeriğini anlamadığında, sende yaratacağı duygu pek güçlü olmuyor. Hatta birçok insan diyor ki “Bu nedir hepsi birbirine benziyor”. Ama sözler anlaşıldıktan sonra dengbejlikte kadınların çok baskın olduğunu gördüm. Dil yapısına bakıldığında birçok dengbejlik eserinin kadınlar tarafından söylendiğini insanlar anlayabiliyor. Ama tabii içerik olarak mesela gidenin arkasından ağıt yakan bir kadın var, sürekli ağıt yakmaya mahkûm. Aşiret kavgalarında ailesinden bir sürü erkeği kaybetmiş, ailesinin erkeklere ağıt yakan bir kadın var ya da başkasını sevdiği halde ailesi tarafından hiç sevmediği birisine gitmek zorunda kalan bir kadının ağıdı var. Orada genelde kadın sorunsalı var, gerçi bir şarkının derdi çözüm sunmak mıdır bilmiyorum, o da tartışılır. Kadınların kendi dertlerini ortaya koydukları eserler var Kurmanci dengbejlik eserlerinde. Örneğin, Xale Cemil adlı bir eseri var. 14 yaşında bir kızdır diyor ki "Xale Cemil wez gune me", yani kızı adama veriyorlar, küçük çocuktur, diyor dayı ben yazığım beni alma. İçeriklerine baktığın zaman bu yanı var. Erkekler tarafından yapılmış sözlerde erotizme giden, kadın bedenini hiç tabusuz anlatan, ona güzellemeler yapan Kürtçe eserler var. Şimdi üzerine insanların belki birbirini öldüreceği sözler. Bilmiyorum bu politik İslam'ın etkisi midir, şarkılar daha bir “terbiyeli” hale gelmiş. (gülüyor) Kadının bedenine dair o kadar güzellemeler yapıyor ki bildiğin erotizm kokan şarkılar var. Artık yok. Bu modern çağda yapılan hiçbir şarkıda öyle bir şey görmüyorum. Yapsan seni linç ederler! (gülüyor) Gerçi var var. Mesela örneğin LGBTİ+ topluluklarında yer alıp kendi müziklerinde onu yansıtan arkadaşlarımız var. Ha onları ne kadar bütün toplum sahiplenir orası tartışmalı tabii. Ama özgürlük alanlarımızı kimsenin denetimine sokmadan var edebileceğimiz bir dönem aslında; çünkü internet var. Bilişim çağı. İnsanlar kimseye ihtiyaç duymadan şu an yaptığımız gibi eserlerini o kanallardan ulaştırabiliyor. Sen alırsın yüklersin eserini, bir insan ister dinler ister seni linç eder, ignore edersin bitti. Bir şekilde İnsan kendi alanını yaratabiliyor. Eskisi gibi zor değil. Alevi deyişlerine geldiğimde orada kadın genelde güzelliğine methiyeler dizilen, aşkı yücelten bir olgu olarak yer alıyor; ama kadının ağzından söylenmiş deyişleri çok denk gelmedim. Var mıdır bilmiyorum.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/ZC-SD1jeKpE" width="320" youtube-src-id="ZC-SD1jeKpE"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; white-space: pre-wrap;">“Kürt erkekler Pizza yapan yerlerde çalışıyor. Lahmacun açıyorlar, pizza açıyorlar. Newroz olduğunda, hani yemek standları açıyor ya Kürtler, burada festivallerde de gidip orada kendi yemeklerini tanıtıyorlar. ‘Hadi bayan arkadaşlar!’ bir de ‘bayan’ diyorlardı, çok büyük bir kavgamız vardı, ‘Hadi bayan arkadaşlar yemek yapsın, ekmek açsınlar’ diyorlardı. Ben diyordum ‘Neden, en güzel ekmeği siz açıyorsunuz, ben sizin gibi ekmek açamıyorum, gelin siz açın!’ (gülüyor) Ortak çalışmada bu kadın işidir bu erkeğin işidir ayrımı…”</span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kürt müzik kültüründe kadınlar müziğin neresindeler?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Kürt kadın hareketinin gelişim sürecinin öncesini ve sonrasını farklı ele almak gerekiyor. Öyle bir dönem var ki kadınların erkek divanlarında dengbej olarak yerlerini alamadıkları dönemler var. Erkekler kadınların kapalı kapılar arkasında söyledikleri eserlerini dinliyor ve bu sözleri köylere erkekler dağıtıyor. Mahlas olarak da değil, biliniyor bunları kadınların yazdıkları-söyledikleri; fakat kadının odadan çıkıp erkeğin yanında oturması kabul görmediği için erkekler bu görevi alıyorlar. Adını hırsızlık da diyemiyorum, böyle bir sistem. Fakat kadın hareketi geliştikten sonra önce fiziksel bazı tedbirler arkasından gelen bir mantık değişimi var. Mesela Kürt özgürlük hareketi diyor ki “Kadınlar da siyasetin içinde olacak, kadınlar da sanatsal çalışmanın içinde yer alacak, eşit ölçülerde yer almalı”, senin böyle bir direktif üzerinden siyasete girmen veya dengbej divanında oturman cinsiyetçiliğin anında ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Ama ona karşı çok ciddi bir tedbir bu. Bir tabuyu yıkıyorsun. Diyorsun ki hayır kadınlar da burada olacak! Yavaş yavaş gözün alışması zihniyeti de değiştiriyor. Tersinden yapmaya çalışanlar da oluyor mesela şey var ya “önce sosyalizmi kuralım, önce sınıfları kurtaralım, önce şunu yapalım önce bunu yapalım bunlara da sıra gelir.” Bu bakış açıları bir şeyleri önem sırasına koyuyor ve o durumda kadın özgürlüğü bir türlü bir öncelik olamıyor, kadınların varlığı bir öncelik olamıyor, doğanın varlığı bir öncelik olamıyor, hayvan hakları öncelik olamıyor, LGBTİ+ hakları öncelik olamıyor. Bunun çok kolay bir yolu var hâlbuki: herkesin kendi işlerini yapması ve bunun belli ortak mecralarda buluşması neden olmasın? Niye biri diğerini beklesin, niye biri bir diğerine kurban olsun, neden? Her şeyin kendi içinde bir ABC’si var, her şeyin kendi içinde bir dinamiği var ve bir gelişim süreci var. Bunların hepsinin ortaklaşabileceği zeminler var. Hiçbir şey hiçbir şeyin hizmetine girmek zorunda değildir, hiçbir şeye kurban olmak zorunda değildir. Bence kadın meselesi çok uzun yıllar bu şekilde kurban edildi, hep başka öncelikler oldu. Ama Kürt belediyelerinde, şu an tabii kayyum atandı belediyelere, belediyeden söz etmek mümkün değil; ama örneğin geliştirilen bazı tedbirler vardı. Eşine şiddet uygulayan erkeğin maaşı kadına veriliyor, şiddet uygulayan erkek partinin hiçbir mekanizmasında yer alamıyor, iki eşli erkekler parti mekanizmalarında yer alamıyor. Bunun gibi başta fiziksel gibi görünen tedbirler belki toplumu tümden değiştirmiyor; ama alıştırarak onlar fark etmeden toplumun kodlarına ciddi bir müdahale ediyor ve bunun üzerinden güzel bir zemin oluşuyor, mücadelenin farklı zeminleri oluşuyor. Dengbej bir kadının o divanda oturması yıllardan beri artık mümkün; ama tabii şu an o kurumlarda kapatıldı maalesef, ama o dengbej divanların hepsinde kadın ve erkek beraber oturuyordu artık. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bu zorluklar yok anlamına gelmiyor, eminim ki yine orada o feodal erkek yaklaşımı var, kadına öne çıkma baskısı ya da o kadının ailelerinin kadına “Niye gidip orada yer aldınız?” gibi söylemleri mutlaka mümkündür. Mesela Dengbej Gazin güzel anlatıyordu, kadın Türkiye'nin en büyük sahnelerinde gitti sahne aldı. Maalesef genç yaşta kaybettik onu, sahne duruşu, mikrofon hakimiyeti harikaydı. Kadın, bildiğimiz evinde, barkında, işinde gücünde olan bir kadındı, ev kadınıydı; ama Türkiye'nin her tarafına gitti, sahne aldı, Avrupa'ya geldi. O zemin oluşturulduktan sonra, o mücadele gücünü kadınların birbirinden alması gerçekleştikten sonra, kadınlar inanılmaz cesaretli ve bunu da çok güzel bir şekilde gösterebiliyorlar. O yüzden ben kadın mücadelesinin gelişim süreçlerinden önceki kadınları bu konuda çok yüceltiyorum. O yüzden Ayşe Şan'dan, Meryem Xan'dan bahsettim. Birçok şeye rağmen kendi hayallerinin peşinden gitmiş bu kadınlar. Yanlarında hiçbir insan olmadan. Bir Leyla Bedirxan, örneğin dans etmek için kendi ailesinden uzak kalması çok kolay olmamış onun için. Bedirxan ailesinden bir kadının dans etmesi... Herkes çok büyük kolaylıklar yaşamamış, isterse bey kızı olsun isterse bir çoban kızı olsun fark etmiyor. Herkesin kendi hayatında belli zorlukları oluyor. Ben mücadele öncesi kadın deneyimini kesinlikle sıfırlamak istemiyorum, hatta tersine bunu çok yüceltiyorum; çünkü hiçbir yere dayanmadan, hiçbir yerden güç almadan bunu yaptılar. Ancak sonrasındaki gelişim bizim işimizi çok kolaylaştırdı, onların mirası bize ne yapabileceğimiz konusunda çok büyük feyz verdi. Bence bizim eksiklerimiz var. Bu kuşağın eksikleri var, yapabileceğimiz çok şey varken, zeminlerimiz varken bunları değerlendiremiyoruz ve varlığımızı çok net bir şekilde gösteremiyoruz. Ama mesela 2020 yılında kadın sanatçıların Kürt müziğindeki çıkışlarını çok beğeniyorum, çok güzel gördüm. 2020 yılına dair Bianet'te yayınlanan müzikle ilgili yapılan bir dosya vardı. Kadınlar geçen sene çok aktiflerdi; ama bunun daha da güçlendirilmesi gerekiyor. Çünkü gelenekler, din hala kadın özgürlüğünü sınırlıyor, erkek egemen toplumun bakış açıları cinsiyet rolleri hala çok da aşılmadı, değil mi? Koskoca bir mücadele var, hala kadın katliamlarını günlük olarak duyuyorum, milliyet fark etmiyor, formu-adı-nedeni, her şeyi çok değişik olabilir ama erkekler kadınları öldürüyorlar ve bu noktada kadınların çok ciddi bir sorunsalı var. Bunun üzerinden de çok ciddi mücadele yürütmek gerekiyor. Müzikal anlamda da böyle, siyasette de böyle. Her alandaki varlığını kadının doğal akışından ilerlemesini sağlamak. Sen kadınsın, sen LGBTİ+’sin, sen Kürtsün, sen şu’sun demeden herkesin kendi kimliği ile doğal bir hayata katılma süreci mümkün olmalı. Bu olmadığı sürece de işimiz daha bu çok.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/drNQRjs4W9U" width="320" youtube-src-id="drNQRjs4W9U"></iframe></div><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Avrupalılara kendini dinletmek için İngilizce söylemek zorunda değilsin, ben bugüne kadar sahnede ne İngilizce ne Almanca şarkı söylemedim. Ama ne yapıyorum söylediğin şarkının içeriğini birkaç cümleyle söylüyorum ki, insanlar konserlerime geldiğinde tümden yabancı olmasınlar. Bu melodiler neyi anlatıyor diye aktarıyorum. Mesela ben İstanbul'da müzik yapsam kaç tane Türk beni anlayacak ya da dinlemek isteyecek? Aynur'a minder atmış orta sınıf bir ekipten söz ediyoruz . Jazz Festivali'ne gidip Kürtçe müzik dinlemeye tahammül edemeyen ‘aydınlar’...”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Dil, kadın ve inanç arasında nasıl bir bağ görüyorsunuz? Feminist araştırmacılar inancı olduğu gibi dilin aktarıcısı olarak da kadınları işaret ediyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz, bu alanda kişisel deneyimlerimiz nasıldı?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Devletin girmediği yerlerde örneğin Hakkari sınır bölgesinde, dil kendisini daha fazla korumuş ve erkekler Türkçeyi daha fazla öğrenmişler; çünkü büyükşehirlere onlar gidip gelmiş ve kadınlar köy içerisinde kalmış. Kadınlar daha çok kendi dünyalarında kalmışlar diyebilirim. Burada şuna dikkat etmek lazım, kadına bu rolü verirken onu geleneksel rolün içerisinde tutma tehlikesi var. Bu annelik ile aşırı derecede bir paye yükleyip, anneleri ağlatan topluluklardan olmamak babında da söylüyorum. O kimliği anneliğe, kadınlığa geleneksel anlamlar yükleyen ve bunu enstrümantalize eden bir bakış açısına girmek istemiyorum. Ama anadilin kadınlar vasıtasıyla verildiğine ben de çok tanık oldum. Çünkü onlar daha çok okumuş, daha az gezebilmiş, daha fazla o çerçevenin içine kalabilmişler. Bunu pozitif olarak görmemek lazım bence, insanların bir kalıp içerisinde kalmasının tek pozitif yanı kendi dillerini koruyabilmeleri olmuş. Ama bu kadının sürekli öyle bir yaşam tarzı içerisinde kalmasını kabul eder anlayışa dönüşmemeli. “Sen annesin çocuğunla ilgilen” gibi bu annelik çerçevesine sığdırılan çok tehlikeli şeyler var, geleneksel bakış açıları var. Onun ölçüsünü bence iyi ayarlamalı. Çocuk yetiştirilirken sahip olunması gereken ortak sorumlulukları sadece bir tarafa yüklemek ve sürekli ondan bir beklenti içinde olmak doğru değil. O anlamda çok itibar ettiğim bir şey değil; ama ben de tanık oldum dil genelde annelerden öğreniliyor ve dilin anneden öğrenilmesi o toplumun kendisini egemen ölçülerden kurtarması anlamına da geliyor. Baba neden dil öğretmesin? Bu sıkıntılı bir durum bence ve feministler olarak bu alanda güzel eleştirilerde var bu annelik olgusuna yönelik.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Avrupa’da bu baskılardan söz edemem, kimse Kürtçe müzik yapıyorsun diye sana kapısını kapatmıyor. Müziğim Kürtçe olduğu için ekstra bir izin almak zorunda değilim. Burada bir albüm çıkardığım zaman sözlerine Kültür Bakanlığı bakmıyor. Albümler Türkiye'de çıktığında bütün sözlerin hepsinin tek tek çevirisini istiyorlar, terörle mücadele kapsamında bir şey var mı yok mu bunu anlamak için, burada böyle bir zorunluluk yok. Ben yaptığım söylediğim dilden ötürü bir diskriminasyonu yasal çerçevede yaşamıyorum.”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Konu buradayken anektod olsun diye bahsedeyim; Avrupa’da bir Alevi kurumunda “ebeveynlik kursu” vardı, çocukları bu kültürde nasıl yetiştirmeli, nasıl uyum sağlamalı çerçevesinde. Ben de bakayım anneler ve babalar nasıl katılım, neler konuşuluyor dedim. Derse girdim, hepsi anne! Dedim “Bunun adını annelik kursu koysanıza!” (gülüyoruz)</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben o yüzden dedim fiziksel tedbirler bir toplumun değiştiği anlamına gelmiyor. Sadece ciddi bir mücadeleye kapı açıyor. Bu anlamda Kürtleri yine dinamik görüyorum. Çünkü böyle bir derdi, böyle bir tartışması var. Ama erkeklik ve erkek aklı da oldukça yaratıcıdır, her yerden kendisini yaşatmak, kendi devamlılığını sağlamak için türlü yollar ve yöntemler deniyor. Şundan da biliyorum uzun yıllar kadın çalışmaları yaptım, Avrupa'da Kürt kadınlar içerisinde çalıştım, belli projelerde yer aldım, en politik mücadele içinde yer alan erkek arkadaşlar da kendilerini tümden o toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıkaramazlardı.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Ben de bir anekdot anlatayım; Kürt erkekler Pizza yapan yerlerde çalışıyor. Lahmacun açıyorlar, pizza açıyorlar. Newroz olduğunda, hani yemek standları açıyor ya Kürtler, burada festivallerde de gidip orada kendi yemeklerini tanıtıyorlar. "Hadi bayan arkadaşlar!" bir de "bayan" diyorlardı. Bu konuda çok büyük bir kavgalarımız vardı, "Hadi bayan arkadaşlar yemek yapsın, ekmek açsınlar" diyorlardı. Ben diyordum "Neden, en güzel ekmeği siz açıyorsunuz, ben sizin gibi ekmek açamıyorum, gelin siz açın!" (gülüyor) Ortak çalışmada bu kadın işidir bu erkeğin işidir ayrımı... Ben artık bulaşıkları yıkayacağım dediğin zaman vardır ya, işçiler de ilk burjuvaziye karşı mücadele ettiklerinde makineleri kırmışlar! Bu bizim kadınların makinelerini kırma dönemiydi. O yüzden onlar da çok normal şeyler ama belli bir aşamadan sonra anlatmaya çalışıyorsun. Bu ortak bir mücadele. Ben de gidiyorum siyasal mücadele yürütüyorum, örgütsel mücadele öğretiyorum, neden ekmeği yapmak bana düşüyor? Sen de çok güzel lahmacun açıyorsun, gel birlikte yapalım. Ben bunu sırf rol paylaşımı bazında reddediyorum. Yoksa ben de kendi yaşadığım yerde temizlik yapıyorum, kadın olduğum için değil, temiz bir yerde yaşamak istediğim için. Hani daha önce söyledim ya erkekler roller üstünden ödül alıyorlar diye, aslında keşke görebilseler hiç ödül değil, yazıklar, hatta zavallı! (kahkaha atıyor)</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/z-G75QjEVuk" width="320" youtube-src-id="z-G75QjEVuk"></iframe></div><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; white-space: pre-wrap;">“Ben bağımsızım, herhangi bir Kürt kurumuna bağlı çalışmıyorum; fakat Kürt kurumları da bu tür ortamlara gitmiyorlar. Neden bir dünya müzik fuarında Kürt Akademileri stand açmasın? Yüzlerce Kürt sanatçısı var, neden onlar orada temsil edilmesin?”</span><p></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bir sanatçı olarak anadilin kaybolmasına veya yozlaşmasına dair düşünceleriniz nelerdir?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Bence dilin kaybolmaması için yapılabilecek küçük büyük her şey çok değerli. Ama Kuzey Kürtleri açısından şöyle bir eleştiri yapmak istiyorum. Bundan 20 sene öncesine kadar “Kürt yoktur, Kürtçe diye bir dil yoktur” söylemini, politikasını hayatımızın her alanına dayatan bir devlet yapılanması vardı. Bunu aştı mı? Hala aşmadı. “Kürt kardeşlerimiz ayrıdır terör ayrıdır” muhabbetine getirdiler şimdi, “olmayan Kürtler” birdenbire değere bindi. Üzerine herkesin egemenlik savaşı yürüttüğü bir zemin haline getirildi. “Devlet bizi yasakladı, devlet bizi asimile etti” bahanesinin arkasına saklanarak kendi dillerini öğrenmeyen Kürtler var ve bu yaklaşımı kabul etmiyorum. Bunu arkasına saklanılan bir kalkan olarak görüyorum; çünkü dili öğrenmenin bin bir türlü yöntemi var. Mesela devletten hiçbir şey beklemeden, sivil alanda kendimizin yapabileceği şeyler var, örneğin Gule diye bir arkadaş var, kadın Twitter üzerinden İngilizce-Kürtçe dersler veriyor. Ömrümde gördüğüm en sempatik öğretmen olabilir! Yaşadığı yeri de görüyorsunuz, bir köyden elinde telefonla, internet imkanı var, dünya aleme ders veriyor. Herhalde Kürtlerden çok İngilizce konuşan öğrencileri var, bir sürü yabancı insan ondan Kürtçe öğreniyor, paylaşımlarını görüyorum. Biz Kuzey Kürtleri o konuda çok tembeliz ve devlet bizi asimile etti bahanesin arkasına gizleniyorlar. Bunun belli bir aşamaya kadar anlamı vardı; ama artık yok. Ben gençken hiç kimse kendi çocuğuna Kürtçe isim takamıyordu, ben gençken Kürtçe'den bahsedemiyordum. Bunlara rağmen inanılmaz insanüstü bir çaba vardı. Kürtlerin kültürel kurumları kurulduğu o zeminlerde niye kendi dillerini öğrenmeliler? Tamam bu son 4-5 yıldır bizim kendi kurumlarımız kapatıldı; ama 15-20 yıl en azından bir sürü ciddi mücadele yürüterek arkadaşlar bu kurumları ayakta tutmaya çalıştılar. Bazı Kürtleri tenzih ediyorum. Mesela ben Hakkârili olup da kendi dilini öğrenmeyen ya da bilmeyen kimseyi tanımıyorum, Mardinli olup da kendi dilini konuşmayan kimseyi tanımıyorum. Sınır bölgeleri öğreniyorlar. Mesela Cizre Botan bölgesinde yaşayan insanların hepsi kendi dillerini öğreniyor. Demek ki bu bir gerekçe değil. Ben Kürtlüğümü 16 yaşında öğrendim. Ama 2000'li yıllarda doğan çocuklar kendi kimliklerini bilerek dünyaya gözlerini açtılar. Kürt olarak doğdular. Benim 16 yılımı alan bir şeyi sen doğduğum zaman biliyorsun. Bu çok sert eleştirilmesi gereken bir konu. Kendi anadilinde bir isim alıyorsun, bu ruhsal olarak da hazırlıyor. Biz ne şoklar yaşayarak geldik. Dilimizi, kültürümüzü öğrenene kadar üzerinden gerçekten büyük zaman geçti. En azından şu anda böyle bir psikolojik sorun yok, en azından arkadaşlarımızın öyle bir artısı var. Dil öğrenmemek artık bir gerekçe olmamalı. Mesela nasıl İngilizceyi sonradan öğreniyorlarsa bu dili de sonradan öğrenebilirler. Kurmancî konusunda gelişme var; ama özellikle Kirmanckî konusunda kaybolma riski daha çok var. Bence insan kişisel bir çaba sarf ederek kendi dilini öğrenebilir. Bu konuda devletten bir şey beklemeyeceğimiz de artık aşikârdır değil mi? Kadın erkekten bir şey beklememeli, ezilen bir topluluk kendisini ezenden bir şey beklememeli. Ezenin işi odur, zaten ezmek üzerine kuruludur, sınırlamak üzerine kuruludur, sana yasaklar koymak üzerine kuruldur. Senin işin onları aşmaktır. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Edebi alanda yazınsal anlamda birçok çalışma var, güzel gelişmeler oluyor. Onları önemsiyorum. Müzikle dilimizi gençlerimize sevdirebiliriz. Ben mesela müzikten doğru dil öğrenmiş bir insanım. Kurmanci bilmiyordum, önce şarkıları öğrendim sonra dil öğrendim. Dili öğrenmesi lazım bu neslin; çünkü onlar öğrenmezse onların çocukları da öğrenmeyecek ve bu dilin aktarımı ile ilgili sıkıntı yaşanacak. Kürtçe bugüne kadar sözlü aktarım geleneğine dayalı olarak gelişmiş. Son 20 yıla kadar sözlü aktarım geleneği vardı. Dengbejlik bunun yoludur. Onları birbirine anlatanlar bunu böyle aktarmış. Kayıt altına alınmış şeylerimiz varsa bile bunları devlet alınmıştır, bize kapalıdır. Bizim müzik arşivlerimiz de başvurabileceğimiz bir kütüphanemiz de yok. Destanlarımız hep sözlü anlatım ile bugüne kadar gelmiş. Bu bile bize büyük bir şey söylüyor, bundan feyz almalıyız. Nasıl bir dildir ki bunca yasağa rağmen sadece sözlü anlatım geleneği ve müzikle bugüne kadar gelebilmiş? Bugünün materyalleri ile bunu daha nasıl ileriye taşıyabiliriz düşünmemiz gerekiyor. Ben kendi adıma bu dilde daha fazla şarkılar yapabilirim. Özellikle Kırmançki için söylüyorum yani kendi anadilinde şarkılar yaparak katkı sunabilirim; ama herkesin kendi alanında yapabileceği çok şey var. Bir de dilin standartlaştırılması ile ilgili Kırmançki’nin dezavantajı sadece kuzeyde konuşuluyor olması.</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-style: italic; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">“Değişik projeleri olan bir insanım, Almanya'da Trio Mara devam ediyor, burada Sakina & Friends var, kurdish female voices var... Bizim her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyacımız var, yaptığımız çalışmaların daha fazla insana ulaşması, takibi önemli”</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Egemen dillerden ziyade ötekileştirilen bir dil üzerinde müzik yapıyorsunuz, ayrımcılığa maruz kalıyor musunuz veya bu durumun zorlukları nelerdir?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Avrupa'da çok ciddi bir göçmen problemi var. Bütün toplum “Göçmenler hoş geldiniz” demiyor, “Size ülkemizde yer var” demiyor. Ben de buraya mülteci olarak geldim ama artık buranın vatandaşıyım; fakat Avusturya vatandaşı olup olmamak buradaki bakış açısını değiştirmiyor. Nihayetinde siz yabancısınız, buradaki yabancı kültürler buradaki toplum içerisinde kabul görüyor belli bir süreç sonra. Genel bir şey söylüyorum Kürt, Türk, Arap; bununla alakalı değil. Çünkü Avrupa toplulukları yeni, özellikle bizim coğrafyadan gelen insanlara bir korku ile bakıyorlar. Önyargıları var. Bu onlara kendinizi nasıl anlattığınız ile ilgili bir durum; ama burada da insan hakları ve özgürlüklerinden yana alternatif bakış açısına sahip bütün insanlar seni az önce söylediğimiz o doğal akışta kabul ediyor. Senin dilini öğrenmeye çalışanlar bile oluyor. Tuhaf geliyor ya “Alman Türkçe öğrenmiş”, “Alman Kürtçe öğrenmiş” niye şaşırılıyor? Ben de onun dilini öğreniyorum, ben de İngilizce öğreniyorum ya da biz de Almanca öğreniyoruz, değil mi? Türkiye'de herkes birbirinin gözüne sokarcasına İngilizce konuşuyor, neden biz bu dilleri öğrenirken kimse “Türk gelmiş bizim dilimizi öğrenmiş” diye şaşırmıyor. Kürtçe şu anda çok popüler. Bakıyorsun Danimarka'da bir kadın topluluğu Kürtçe şarkı söylemiş. Bakıyorsun "Aaaaaaa, Danimarkalı kadınlarda Kürtçe şarkı!" yok işte "Fransız kadın Kürtçe şarkı söyledi!". Kimse dünyanın hiçbir yerinde bunları yapmıyor. Göçmenlik benim hayatımda zaten çok önemli bir şey oldu. Biz hepimiz göç yaşamışız, biz Kürtler. Arkanda çok acı şeyler bırakıyorsun, koskoca bir geçmiş hayat, arkadaşlar, büyüdüğün toplum, konuştuğun dil, kendini ifade edebildiğim kültür kodları, her şey ve güzergahından geçtiğin her yerden bir şey alıyorsun, geçtiğin her yere de bir şey bırakıyorsun. Ben de mesela Avrupalılarla böyle bir ilişkiyi önemsiyorum. Ben de bakın şarkılarımı size getiriyorum, sizden bir şey almaya gelmedim; çünkü Avrupalılarda şöyle bir korku var, şimdi Türkiye'de de var ya işte Suriyeliler geldi diye burada da var. Suriyelilerin parasını Birleşmiş Milletler ödüyor, Mülteciler Komisyonu ödüyor, Türkiye'de insanları almış “Suriyeliler bizim vergi borçlarımızdan yiyor”... Arkadaşım sizin devletinize Avrupa Birliği sırf o mülteciler orada diye yılda 3 milyar Euro ödedi. Hala Suriyeliler ile ilgili ne kadar acı haberler görüyoruz. Kadın ticareti, organ mafyası, insanların ucuz işgücü olarak kullanılması, sigortasız çalıştırılmaları, iş kazaları, kim vurduya gitmeler, sokaklarda öldürmeler.... Pardon ama hiçbir Suriyelinin durumu öyle aman aman değil ve bu insanların hepsi bir savaştan dolayı kaçıp geldiler. Suriye'de de onların evleri vardı, hayatları vardı... Onların bırakmak zorunda oldukları bir hayatları, standartları vardı. </span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Avrupa'da sen geldiğin zaman buranın dilini öğrenmek zorundasın, sanat yapıyorsan da onların ruhuna diyebilecek bir müzikal form yaratabilmek gerekiyor. Sen dilini bilmediğin bir şarkıdan etkilenebiliyorsun. Yoldan geçerken duyduğun bir şarkı birdenbire tüyleri ürpertiyor. O yüzden müziğin avantajı var. Avrupalılara kendini dinletmek için İngilizce söylemek zorunda değilsin, ben bugüne kadar sahnede ne İngilizce ne Almanca şarkı söylemedim. Ama ne yapıyorum söylediğin şarkının içeriğini birkaç cümleyle söylüyorum, insanlar konserlerime geldiğinde tümden yabancı olmasınlar. Bu melodiler neyi anlatıyor diye aktarıyorum. Mesela ben İstanbul'da müzik yapsam kaç tane Türk beni anlayacak ya da dinlemek isteyecek? Aynur’a minder atmış orta sınıf bir ekipten söz ediyoruz. Jazz Festivali'ne gidip Kürtçe müzik dinlemeye tahammül edemeyen "aydınlar"... O yüzden sanırım Türkiye'de çok zor olurdu. Ben MKM'de çok kısa bir süre yer aldım, ilk kuruluş dönemlerinde, hiç kolay değildi. İzlenmek, polisten kaçmak sürekli kuliste bir arabanın seni arkadan kaçırması, şu anda mesela Kürtçe konserlere izin verilmemesi. Bir sürü sıkıntı var. Avrupa’da bu baskılardan söz edemem, kimse Kürtçe müzik yapıyorsun diye sana kapısını kapatmıyor. Müziğim Kürtçe olduğu için ekstra bir izin almak zorunda değilim. Burada bir albüm çıkardığım zaman sözlerine Kültür Bakanlığı bakmıyor. Albümler Türkiye'de çıktığında bütün sözlerin hepsinin tek tek çevirisini istiyorlar, terörle mücadele kapsamında bir şey var mı yok mu bunu anlamak için, burada böyle bir zorunluluk yok. Ben yaptığım söylediğim dilden ötürü bir diskriminasyonu yasal çerçevede yaşamıyorum. Ama burada da mültecilere hoşgeldiniz diyen de var yabancı kültürden korkanlar da var. Bizim konserlerimize gelenler zaten bu “hoşgeldin” kültürüne sahip olan insanlar. Senin orada Kürtçe müzik yapacağını biliyor. Ermenice, Kürtçe, Türkçe, Azerice, Farsça şarkılar söylüyorum örneğin, Ortadoğu dillerinde söylüyorum. Açıkçası batı dillerinde söylemeyi düşünmüyorum. İnsanlar konserlerime bunu bilerek geliyorlar. Zaten yabancı kültürü sevmeyenler senin kenarından bile geçmiyorlar. Sadece bizim alternatif diyebileceğimiz Avrupalıların acı eşiğinde bir fark var. Avrupalılar acıya çok dayanıklı bir topluluk değil. Avusturya'da en son silahlı saldırı bulunan kırk sene önce yaşanmış. İslamcı birisinin silahlı bir saldırısı oldu Kasım ayının başıydı galiba, 4 insan öldü ve 20-30 kişi yaralandı. Buradakiler şok oldu. Düşünebiliyor musun böyle bir hayatı karşılaştıralım: şimdi kırk senedir bir insan hayatında silahlı saldırı duymamış, Almanya'da G20 zirveleri olduğu zaman, 1 Mayıslarda anarşistler polisle kavga eder, gaz sıkılır, zaman zaman Almanya'da polis göstericilere silahla ateş açmış; ama bizim coğrafya ile asla karşılaştırılamaz. Bir lüks bu. O saldırı olduğu zaman dedim ki dünyanın bir yerinde insanların günlük rutini haline gelmiş bir olay burada kırk yıldır yaşanmamış. Bu olaya tanık olanlar da tedavi görüyorlar, terapi görüyorlar, bir bakıyorum ki bunu küçümsüyorum. Niye küçümsüyorsun, insanlar bunu görmemiş ki! Bu nasıl bir arsızlıktır diyorum sonra kendi kendime. Ne kadar yazık değil mi buna alışmak. Asıl bizim terapi görmemiz lazım. İnsanların bu insanların terapi görmesini tuhaf karşıladığımız için bizim terapi görmemiz gerekiyor. O yüzden insanların acı eşiği burada çok düşük, bizim şarkılarımız da aşırı derecede acı içerdiği için belli bir yerden sonra o dozaja dikkat etmezsen insanlar nefessiz kalabiliyorlar. Bu kadarı bana yeter diyorlar. Mesela ben genelde konser verirken “Bu coğrafyadan geliyorum, bu sanat yaşadıklarımın yansıtır ama umut var” diyorum. Sürekli biz Kürtlerin aşırı bir söylem olacak ama kurban edebiyatı yapmamız, mağdur edebiyatı yapmamız insana gına getirtiyor. Acının dışına çıkarak, ona uzaktan bakarak nasıl yerli yerine oturtabiliriz? O konuda ciddi bir çalışma yapmamız lazım. Öyle olduktan sonra biz haklıyız kurban edildik ama haklıyız, bize bu yapıldı... Biz mağduruz demekle ben haklıyım demek arasında söylemde de duruşta da fark var. O yüzden mağduriyetimizi değil ama haklılığımızı daha çok işleyen tavırlar daha iyi oluyor. Ben diyorum ki ben bir Kürt kadın sanatçıyım, Kürt halkının bir topluluğun üyesiyim. Ben onların yaşadığı o sistematik asimilasyon politikasının ve baskı politikasının sonuçlarını yaşadım ve benim hikâyem belki de hafif olanı. Ağır hikâyeler yaşamış olanlar var daha ailesinden onlarca insan katledilmiş, yıllarını hapislerde geçirmiş insanlar var. Onları görseniz ne yapacaksınız siz? Bir insan üzerinden bir toplum hikâyesi nasıl okunur? Sanat yaparken de Dersim katliamı ile ilgili bir anı vermek, onları sarsmak ama sonunda her şeye rağmen “Biz varız! Bakın bizim dilimiz ölmedi, kültürümüz ölmedi ve biz umut eden bir toplumuz, mücadele eden bir toplumuz!” diye bunu da verdiğimde güzel bir denge ortaya çıkıyor. Dinamik oluyorsun. Aşırı mağduriyet içeren şeyler seni dinamik kılmıyor. Dünyanın birçok toplumuna istenebilen çok az sanatçı var mesela şu anda Aynur dünyanın en prestijli yerlerine çıkıyor. Kendi kimliği ile, kendi diliyle oraya gidip şarkılarını anlatıyor insanlara. Avrupa'da Kürt müziğinde çok güzel şeyler yapan arkadaşlar var. Bir toplumu derdini meramını doğru anlatabilmek açısından ben bunları önemsiyorum. Senin konserlerine gelenler dünyanın yükünü sırtına alıp çıkmasın, oraya gelince senden biraz feyz alsınlar. “Bak her şeye rağmen direniyor, bir halk ayakta duruyor, bu kadar asimilasyona rağmen hala dilleri yaşıyor ölmedi” gibi. O anlamda işimiz zor. Ben şu anda kendi dilimi bilen dinleyicilere uzağım, kendi topraklarında müzik yapması gereken bir insanım. İnsanlar benim müziklerimi ancak online platformlarda dinleyebiliyorlar. Zaten çok yüksek olanlar değil bunlar çünkü göz önünde olmadığın zaman insanlar senin varlığını bir yerden sonra unutuyor. Bir de biz Kürtler olarak destek alabilen yani kültürünü yaymak açısından kurumları olan bir millet değiliz. Her sene dünya müzik fuarlarına gidiyorum, dünyanın değişik alanlarından gelip etnik müzik yapan insanlar bir araya geliyorlar. Binlerce insan, onlarca plak firması, konser organizasyonları, festivaller oraya geliyorlar ve sen sanatçı olarak gidip kendi müziğini tanıtıyorsun, kendine pazar arıyorsun açıkçası. Kültür Bakanlığı tarafından destek gören müzisyenlerin kendini ifade edişleri ile bizimki arasında büyük bir fark var. Biz kişi olarak gidiyoruz, hiçbir kurumun desteği olmadan. Katılım ücretleri oluyor, yol paramızı, barınmaya ücretimizi kendimiz ödüyoruz. Mesela Türkiye Kültür Bakanlığı oraya 30-40 kişi birden gönderiyor, adamlar gelip orada çalışmıyorlar bile, geziyorlar. Orada Kültür Bakanlığı tarafından destek görmüş, harika reklam materyalleri oluşturan en güzel standları kuranlar gerçekten bir kurumu olan ve kurumlarından destek alanlar oluyor. Biz Kürt müzisyenler bu konuda maalesef desteksiziz. Her şeyi keni tırnaklarımızla, kendi kişisel çabalarımızla yaratmak zorundayız, bu da hiç kolay olmuyor. Kendi halkından uzak, kendi dinleyiciden uzak, onlardan fiziksel olarak kopukken yepyeni bir alanda yeni dinleyiciler yatmak zorundasın ve insanların anlamadığı bir dilde müzik yapmak zorundasın. Öyle bir şey yapmalısın ki insanlar seni kabullensin, yüreklerine açsınlar sana... Bunun için de büyük bir çaba gerekiyor. Biz hala bu anlamda yolun başındayız. Ben bağımsızım, herhangi bir Kürt kurumuna bağlı çalışmıyorum; fakat Kürt kurumları da bu tür ortamlara gitmiyorlar. Neden bir dünya müzik fuarında Kürt Akademileri stand açmasın? Yüzlerce Kürt sanatçısı var, neden onlar orada temsil edilmesin?</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: 700; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Eklemek istedikleriniz için serbest alan:</span></p><p dir="ltr" style="background-color: white; line-height: 1.7999999999999998; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt; padding: 0pt 0pt 9pt 0pt; text-align: justify;"><span style="background-color: transparent; font-size: 12pt; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;">Pandeminin zor koşullarında herkes gibi sanatımızı icra ederken yaşadıklarımıza dair belki birkaç sözüm olabilir.. Ben değişik projeleri olan bir insanım, Almanya'da Trio Mara devam ediyor, burada Sakina & Friends var, Kurdish Female Voices var… Bizim her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyacımız var, yaptığımız çalışmaların daha fazla insana ulaşması, yaptığımız çalışmaların sosyal medya kanallarımızdan takibi ve dinlenmesi konusunda bir talebim veya dileğim olabilir. </span></p><br />Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-71160016508072157412021-02-09T03:18:00.002-08:002021-02-09T03:21:52.011-08:00Zeynep Kılıç: “Anadili denir, baba dili denmez!”<p style="text-align: center;"> <img alt="" class="wp-image-113628" height="400" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/02/132610366_3467888029999817_1344951407983631856_o-1024x1024.jpg" width="400" /></p><!-- wp:image {"id":113628,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong><em>Röportaj: Ceren Ataş</em></strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph {"align":"center"} -->
<h2 style="text-align: center;"><em>“Babam teyp kasetine şarkı söyleyerek sesini kaydedip gönderirdi.” </em></h2>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Müzikle tanışmak mı yoksa genlerde var olanı açığa çıkarmak mı bilemedim (gülüyor) Çocukluğumda babam yanımızda değildi, Almanya'da işçi olarak çalışıyordu. Babamın güzel bir sesi vardı. Bize teyp kasetine konuşmasını ve şarkı söyleyerek sesini kaydedip gönderirdi. Ben çok klamlar söylediğini duymasam da annemin gençlik zamanlarında bağlama çalıp klamlar söylemek istediğini; ama annesinin ve dayısının hanımın “Thomır mecıne re, vistirîye sıma, sımare bena ğezev”<span class="td_text_highlight_marker" style="background-color: #d8c3ff;">[1]</span> deyip izin vermediklerini söylüyordu. Daha çok anne tarafından etkilendiğimi söyleyebilirim. Çocukluğumda dayım bize gelir bağlama çalar şarkılar/ klamlar söylerdi. Kenarda oturup hayranlıkla dinlerdim, merakla ellerine bakardım nasıl çalınıyor bu saz diye. Köyden şehir merkezine taşınmamızla birlikte bağlama kursuna başladım. Ortaokul ve lise yıllarımda düzenlenen müzikal etkinlikleri hiç kaçırmıyor ve yer alıyordum. Sonrasında dayım bu konuda istekli olduğumu fark edince onun yönlendirmesi ile İstanbul'a Arif Sağ Müzik Eğitim Merkezinde solfej ve bağlama üzerine iki yıllık bir eğitim aldım. </p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=fOi6ymYPVAQ","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="wp-block-embed__wrapper">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/fOi6ymYPVAQ" width="320" youtube-src-id="fOi6ymYPVAQ"></iframe></div><br /><br /></div></figure>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph {"align":"center"} -->
<h2 style="text-align: center;"><em>“Raa Haqi inancı ikrar bağlamında yaşamın özüdür, kendisidir. Ne insan ne doğa ve ne de diğer varlıklar bunun dışındadır. Buna varlığın birliği denir.”</em></h2>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Kültür bağlamında Raa Haq’a baktığımızda, inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>İnanç zaten müzik ile iç içe. Bu ayrıca dil, edebiyat ve kültür aktırımında esas rolü oynayan unsurdur diyebilirim. Desim’de<span class="td_text_highlight_marker" style="background-color: #d8c3ff;">[2]</span> Raa Haqi inancı ikrar bağlamında yaşamın özüdür, kendisidir. Ne insan ne doğa ve ne de diğer varlıklar bunun dışındadır. Buna varlığın birliği denir. Vahdeti Vücut... Müzik yaşamın her alanında varola gelmiştir. Cura ve bağlama dervişlerin cemlerinde, erkânlarda kullanılan bir enstrümandır. Ayrıca aşık ve ozanlar da kullanmışlardır. Her dervişin bir tarzı, perdesi vardır.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":113630,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-113630" height="400" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/02/109792814_3018664014922223_8063562482541203929_o-819x1024.jpg" width="320" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph {"align":"center"} -->
<h2 style="text-align: center;"><em>“Benim gerçekliğim anadilimdeki anlatımdır.”</em></h2>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Müziği gerek öğrenme gerekse icra etme döneminizde, cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>İçine doğduğum kültür/ toplum bağlamında düşünürsek cinsiyetçi herhangi bir tutumla karşılaşmadım. Bu da, bilindiği gibi gene içine doğduğum toplumun daha tolere edici kültür ve inanç örüntüsüne sahip olmasından kaynaklanıyor diyebilirim. Müziği öğrenme ve icra etme dönemimde herhangi bir cinsiyetçi yaklaşıma maruz kalmadım. Ben 2018 yılında çıkardığım "Ju Game" adlı albümümle yeni bir başlangıç yaptım diyebilirim. Yani birlikte çalıştığım müzik grubu ve Dersim'de yaptığım canlı performans sahneleri dışında çok fazla sahne performansım olmadı, dolayısıyla bu tür yaklaşımlara da maruz kalmadım. Ama bu tür durumlar yaşanmıyor değildir. Cafe barlarda çalışan müzik emekçisi kadın arkadaşlarımız illa ki bu tür yaklaşımlara maruz kalıyorlardır.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=w-WCXPHj7sA","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-4-3 wp-has-aspect-ratio"><div class="wp-block-embed__wrapper">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/w-WCXPHj7sA" width="320" youtube-src-id="w-WCXPHj7sA"></iframe></div><br /></div></figure>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph -->
<h2 style="text-align: center;"><em>“Kadın üzerine söylenmiş kılamların içeriği, aşk, sevda ve övgü içeriklidir. Ana Fatma, Jele, Xaskare, Buyere, Bağıre gibi kutsal Analarımız var. Şair kadınlarımız da var.” </em></h2>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Kadın sanatçılar olarak dayanışma sağladığınız bir ortam, sosyal çevre veya platformunuz var mı? Böyle bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Şu an böyle bir oluşum yok. İçerisinde yer aldığım bir sosyal platform ve herhangi bir çevre yok. İleriki süreçte ihtiyaç olması dahilinde böyle bir fikir doğarsa içerisinde yer almak isterim. </p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":113631,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-113631" height="323" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/02/110174884_3018643391590952_401157500558241466_o-1024x826.jpg" width="400" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<h2 style="text-align: center;"><em>“Dilin aktarıcısı kadındır. Kadın ve inanç bağlamına gelince, inançta dil üzerinden aktarılır. Dolayısıyla nasıl ki kadın ile dil arasında bir bağlantı var ise inançla kadın arasında da bir bağlantı vardır diyebilirim.” </em></h2>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Deyiş, kılam üretiyor musunuz? Ya da size ait besteler mevcut mu? Eğer yazarsanız hangi dilde yazarsınız?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Deyişlerde çoğunlukla müziğe ilgi duymam ve yönelmeme vesile olan dayım Şervan Barihas'ın repertuarından ve "sayir"lerimizden besleniyorum. İlk albümümde ve yeni çıkan albümde de kendime ait bestelerim var. Sözler ise şairlerimize ait. İleri süreçteki çalışmalarım da bestesi ve sözü bana ait şarkılara/ klamlara yer vermeyi düşünüyorum. Anadilimde yazarım. Benim gerçekliğim anadilimdeki anlatımdır. Türkçeden çok etkilenmiyorum; ama deyişin anadilimde söylenmesi benim ruhuma daha çok hitap eder.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=T-dSvVLznQc","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="wp-block-embed__wrapper">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/T-dSvVLznQc" width="320" youtube-src-id="T-dSvVLznQc"></iframe></div><h2 style="text-align: left;"><br /><em>“Köydeki yaşlılarımız anadilimizde konuşurken bazen hiç duymadığım kelimeler ve deyimleri kullanıyorlar. Onlar konuşurken vücut dilleri hareketleri, mimikleri ses tonlamaları olaylara verdikleri tepkiler asıl olması gerektiği gibi o kadar orijinal ki onları hayranlıkla dinliyorum.”</em></h2></div></figure>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph {"align":"center"} -->
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Deyişleri hiç kadın perspektifinden incelediniz mi? Ya da Dersim’de kadınlar üzerine yazılan kılamlar hakkında neler düşünüyorsunuz? O coğrafyanın ve kültürün kodları bu kılamlarda bize neler söylüyor?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Yaşamın bütün kesitlerinde hüzün, sevda ve neşe gibi konular tematik olarak söyleyen deyişler ve kılamlarda işlenmiştir. Desim’de kadın niyazını, lokmasını alıp bir ziyarete gittiğinde, özellikle sesine güveniyorsa, otantik olarak, kutsal mekâna uygun şuare<span class="td_text_highlight_marker" style="background-color: #d8c3ff;">[3] </span>tarzında yalvarır, yakarır, ibadet eder. Mesela bir cenaze evinde de kadınlar bir araya gelip ağıt yakarlar. Kadın üzerine söylenmiş kılamların içeriği, aşk, sevda ve övgü içeriklidir. Ana Fatma, Jele, Xaskare, Buyere, Bağıre gibi kutsal Analarımız var. Şair kadınlarımız da var. </p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":113634,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large"><img alt="" class="wp-image-113634" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/02/4.jpg" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<h2 style="text-align: center;"><em>“Bir dil bir insandır diyoruz ve biz o insanı kendi kendimize yok ediyoruz. Ben Dersim'de yaşıyorum anadilimle insanları selamlıyor ve hal hatır soruyorum; ama karşımdaki dili bildiği halde çoğu zaman Türkçe cevap alıyorum.”</em></h2>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Kırmançki dilinde kılam söylüyorsunuz. Dil, kadın ve inanç arasında nasıl bir bağ görüyorsunuz? Sizce dilin aktarıcısı kadın mıdır?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Her dilde kişinin konuştuğu dile anadili denir. Yani baba dili denmez. Dil anadan öğrenilir. Kadın yaşamdan yadsınamayacağına göre, dil, inanç, kültürden de ayrı düşünülemez. Evet bence dilin aktarıcısı kadındır. Kadın ve inanç bağlamına gelince, inançta dil üzerinden aktarılır. Dolayısıyla nasıl ki kadın ile dil arasında bir bağlantı var ise inançla kadın arasında da bir bağlantı vardır diyebilirim. </p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Kırmançki dilindeki eski kelimelerin kaybolması, kelimelerin silikleşmesi, konuşan nüfusun azalması, genç nesle aktarımın zayıflaması hakkında düşünceleriniz nelerdir?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Dilde kullanılan orijinal kelimelerin bugün yok olması ve daha az kullanılmasının birçok sebebi var. Benim köyüm Dersim merkeze bağlı, şehir merkezine yakın olduğu için köye gelin gelen ve orada doğup büyüyen, hiç köyden ayrılmayan, orada yaşlanan yaşlılarımız ana dilinde konuşurken ben hayranlıkla dinliyor ve o konuşmaları beynime not ediyorum. En orijinal halini kullanıyorlar ve konuşmalarının içinde bir tek Türkçe kelime yok. Türkçe dili hayatlarına girmediği için ana dillerini orijinal haliyle koruyabilmişler. Köydeki yaşlılarımız anadilimizde konuşurken bazen hiç duymadığım kelimeler ve deyimleri kullanıyorlar. Onlar konuşurken vücut dilleri hareketleri, mimikleri ses tonlamaları olaylara verdikleri tepkiler asıl olması gerektiği gibi o kadar orijinal ki onları hayranlıkla dinliyorum. Ama kendime baktığımda daha yapay geliyor, Türkçe düşünüp anadile çevirdiğimiz zamanlar oluyor ve zorlanıyoruz. Dolayısıyla gün içinde sürekli konuşulmayan bir dil ve ezbere alışmışız, bizler sıkıştığımız anda hemen Türkçeye çevirdiğimizden kaynaklı orijinal kelimeler yok oluyor. “Anlamışkeme” mesela, "keme" eki alınca Kırmançki mi oluyor? (gülüyor) Ve bunun benzeri birçok kelime dahil olmuştur. Bununla birlikte ezbere bir anlayış gelişiyor ve kolaycılığa kaçıyoruz. Doksanlara kadar dil yoğun bir şekilde konuşuluyordu. Sonrasında daha çok Türkçeye yönelim başladı. Genç nesle aktarılmamasının sebebi evde daha çok Türkçe konuşulmasından kaynaklı. Anne ve babanın çocuklarıyla bu dili konuşmamasıdır. Dili bilmeyen çocukları anlayabilmek için nenelerimiz ve dedelerimizin Türkçe konuşmaya başlamasıdır. İnsanlarımızın dilin çocuklar üzerinde hiçbir fonksiyonun olmamasını düşünmesidir. Dil çocuk için şive bozukluğu, ifade yetersizliği ve yaşantısı boyunca işine yaramayacak olarak görmesidir. Bazen suçlu arıyoruz ama bugünkü durumda olmamızın en büyük suçlusu bizleriz diyebilirim. “Bir dil bir insandır” diyoruz ve biz o insanı kendi kendimize yok ediyoruz. Ben Dersim'de yaşıyorum anadilimle insanları selamlıyor ve hal hatır soruyorum; ama karşımdaki dili bildiği halde çoğu zaman Türkçe cevap alıyorum. Orijinal kelimelerin silikleşmesindeki en büyük etken yaşadığımız yerden kaynaklıdır. Köyde yaşıyor olsaydım bu kelimeler zihnimden silinmezdi, rutin bir şekilde kullanıyor olurdum o kelimeleri. Şehirlerde ise insanlar farklı şeylerle uğraşırlar, günlük yaşam içerisinde bu kelimeleri kullanmazlar, ihtiyaç duymazlar, o kelimeyi kullanacak bir ortamı yok ve kullanmadığın kelime de zaman içerisinde silikleşir ve unutulur.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":113635,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-113635" height="400" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/02/5.jpg" width="400" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><em>“Anadilimde müzik yapmak bana büyük bir keyif veriyor. Önemli olan bizim birbirimize ve yaptığımız işe sahip çıkmamızdır. Bu işin ustası olan kendini müzik konusunda kanıtlamış sanatçılarımızın bu dile aşık olan dilini, kültürünü seven bu konuda hevesli olan genç yeni nesile ön ayak olması ve onları görmeleri gerekir. Halkımız sanatçılarına sahip çıkarsa değer verirse eminim ki daha büyük bir hevesle dillerine sarılır ve daha güzel isler çıkarırlar diye düşünüyorum.”</em></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Kırmanç kültürünün devamlılığının sağlanamaması sizce, diğer ötekileştirilen kültürlerle kıyaslarsak, neden sembolik düzeyde kalıyor?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Kırmanciye ya da Dersim insanın geçmişte bir travma/ tertele yaşaması dilin, inancın ve kültürün aktarımını etkilemiştir. Ebeveynler çocuklarının, yeni kuşakların yeniden bir "bela" ile karşılaşmamaları için dil ve inanç aktarımında sakınarak davranmışlardır. Daha sonra bunlara yeni travmalar eklenmiştir. Köy boşaltmaları, büyük şehirlere göç etmeleri hepsi bir etkendir ve bu süreci daha da hızlandırmıştır. Yaşadığınız yere empoze olmaya çalışıyorsunuz ve bu bir pazar sorunu olgusudur. Hakim olan dil, öteki dili gölgeler. Yaşam alanını daraltır ve nefessiz bırakır.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Egemen dillerden ziyade ötekileştirilen bir dil üzerinde müzik yapıyorsunuz, ayrımcılığa maruz kalıyor musunuz veya bu durumun zorlukları nelerdir?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Müzik evrenseldir diyoruz. Hoşumuza giden her tarz müziği dinleriz diyoruz. İş aynı coğrafyada yaşayan diğer halklara ve anadillerinde müzik yapan veya diğer sanat dallarıyla uğraşan sanatçılara gelince sen öteki oluyorsun ve tahammülsüzlük başlıyor. Müziği şimdiye kadar para olarak görüp değerlendirmedim. Olanaklarım ve imkanlarım el verdikçe içimden geldiği gibi birşeyler yapmaya çalıştım. Anadilimde müzik yapmak bana büyük bir keyif veriyor. Önemli olan bizim birbirimize ve yaptığımız işe sahip çıkmamızdır. Bu işin ustası olan kendini müzik konusunda kanıtlamış sanatçılarımızın bu dile aşık olan dilini, kültürünü seven bu konuda hevesli olan genç yeni nesile ön ayak olması ve onları görmeleri gerekir. Halkımız sanatçılarına sahip çıkarsa değer verirse eminim ki daha büyük bir hevesle dillerine sarılır ve daha güzel isler çıkarırlar diye düşünüyorum. </p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=xkDdGo47_tU","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="wp-block-embed__wrapper">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/xkDdGo47_tU" width="320" youtube-src-id="xkDdGo47_tU"></iframe></div><br /><br /></div></figure>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Yeni bir albüm çıkardınız, albüm ile ilgili süreci paylaşır mısınız?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Sevgili aranjörüm İnan Tat ve değerli dostum Hasan Güner (Orient Ajans) "Ware" albümümün oluşum aşamasında desteklerini esirgemediler. Ne kadar teşekkür etsem azdır, var olsunlar. Yeni albümde 6 eser yer almakta. İkisi Türkçe ve dördü de anadilim Kırmancki dilinde. Aslında ilk çıkardığım albümden sonra albüm çıkarmayı düşünmüyordum. Tek şarkılar halinde hazırlayıp yayınlamaktı derdim. Şunu da yapalım bunu da okuyayım derken bir albüm çıktı ortaya, iyi de oldu diyebilirim. (gülüyor) Yaptığınız işlerde aldığınız olumlu veya olumsuz tepkiler daha da iyisini yapmak için yol gösterici oluyor.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Eklemek istedikleriniz için serbest alan</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Sana çok teşekkür ederim.</p><p><br /></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>[1] Saz çalmayın, kaynananız size zulümkar olur<br />[2] Eski kullanımda Dersim yerine “Desim” denir<br />[3] Ağıt</p>
<!-- /wp:paragraph -->Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-23441970476251511722021-01-19T10:03:00.002-08:002021-01-19T10:04:37.848-08:00Zeynep Bakşi Karatağ: “Sevdiğimiz türküleri yazdığımız defter vardı”<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-bey3vKp8VhQ/YAceKXyLRqI/AAAAAAAAYhg/PUpvKZKzgPYQPqqohptl1LdZALQVb_ObgCLcBGAsYHQ/1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><img alt="" data-original-height="544" data-original-width="959" height="364" src="https://lh3.googleusercontent.com/-bey3vKp8VhQ/YAceKXyLRqI/AAAAAAAAYhg/PUpvKZKzgPYQPqqohptl1LdZALQVb_ObgCLcBGAsYHQ/w640-h364/1.jpg" width="640" /></span></a></div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><br /></span><p></p><p><strong><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Röportaj: Ceren Ataş</span></strong></p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--wp:paragraph-->
<!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">“Sevdiğimiz türkülerin sözlerini yazdığımız bir defterimiz bile vardı. Babam sazını eline aldığında bu defterde açılır, o çalardı ben söylerdim.”</span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><strong><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Türkçede “ozan” dediğimiz kavramın aslında Kırmançki’de benzer versiyonu “sayir” kavramıdır. Siz bir “sayirin” kızı olarak nasıl bir evde büyüdünüz? Evinizde müzik nasıl ve ne zamanlarda vardı?</span></strong></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Evet bir sayir’in, Dersim sözlü kültürünün son temsilcilerinden olan Sait Baksi’nin kızıyım. Böyle olunca da tahmin edersin ki; müziğin bolca dinlendiği, sazlı-sözlü muhabbetlerin çokça olduğu bir evde büyüdüm. O zamanlar yani çocukluğumun denk düştüğü 80’li yıllarda kasetçiler vardı. Babam yeni çıkan kasetlerin takibini yapar, sevdiği sanatçılarınkini satın alırdı. Birlikte dinlerdik. Sevdiğimiz türkülerin sözlerini yazdığımız bir defterimiz bile vardı. Babam sazını eline aldığında bu defterde açılır, o çalardı ben söylerdim. O dönemler Kürtçe müzik yasaktı ve dolayısı ile kasetlerde yoktu. Ama babamın Dersim sözlü müziğine olan ilgisi ve güçlü bağı o yıllarda, hatta daha öncesinde de vardı. Bu sayede yasaklı da olsa kendi özgür alanımızda, evimizde Dersim ağıtları ya da sevda türküleri hep söylenirdi. Ağıtlar, içinde anlatılan gerçek hikayelerin ağırlığında olduğundan, Zazaca/Kırmançca’ya yeterince hakim olmayan benim için zordu. Anladığım ya da dilimin döndüğü yere kadar eşlik edebiliyordum. Ama sevda türkülerini daha kolay ezberleyip söyleyebiliyordum. İşte böyle iki dilde türkülerin söylenip dinlendiği bir evde büyüdüm.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:image-->
</span><figure class="wp-block-image"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><img alt="" height="640" src="https://lh6.googleusercontent.com/W8kFvWSSfbveapquGQVOBldZHI24wuMEiGm9pPgrHH2-pHMLM-HAAqzgeEnSuz7EdDmPF8L9DwVfHzQBWkiZvlFe1fCm_1yYx-08lRlonyjNyruhJh1cLFWYE4hHbNDDRZIWzBZE=w515-h640" width="515" /></span></figure>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:image-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">“Yasaklı da olsa kendi özgür alanımızda, evimizde Dersim ağıtları ya da sevda türküleri hep söylenirdi.”</span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><strong><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Müzik hayatına nasıl başladınız anlatır mısınız? Üniversite okuduktan daha sonraki bir süreçte müziğe başladınız diye biliyorum… Nasıl oldu?</span></strong></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Dost muhabbetlerinde veya kendi kendime şarkı/türkü söylemek iyiydi ama zamanla müzikle daha haşır neşir olma arzusuna engel olamıyordum. Söylemeyi seviyordum ve beni mutlu eden bu şeyin kuralını, matematiğini de öğrenmek istedim ve Müjdat Gezen Sanat Merkezinde Seha Okuş hocadan solfej dersleri aldım. Sonrasında İ.Ü Devlet Konservatuarı süreci var. Bu süreç evlilik sebebiyle yarım kaldı. Bir aileye sahip olmak uzun bir molayı beraberinde getirdi. İki çocuklu bir aile yaşantısının getirdiği günlük koşuşturmadan arta kalan zamanlarda, eşim Murat’la evde kayıtlar yapmaya başladık bir süre sonra. Bu çalışmalar bilgisayarın hafızasında bayağı bir zaman öylece kaldı. Kendi müzik zevkimize göre, kendimiz için yapmıştık ve sadece kendimiz dinliyorduk. Nedense bir süre sonra sosyal medya hesaplarından paylaşma fikri doğdu ve bu paylaşımlar sonrasında hatırı sayılır bir dinleyici kitlemiz olmaya başladı. Hiç aklımızda yokken dinleyenlerimizden gelen “Artık bir albüm yapsanız!’’ mesajları ve sonrasında Kalan Müzik ile kesişen yollarımız… 2016’da başlayan bu yolculuk; iki albüm, sekiz tekli ve verdiğimiz konserlerle çok keyifli ve heyecanlı geçti.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=QApGqdL9H2g","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"}-->
</span><figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/QApGqdL9H2g" width="320" youtube-src-id="QApGqdL9H2g"></iframe></span></div><div class="wp-block-embed__wrapper"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><br /></span></div></figure>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:embed-->
<!--wp:paragraph {"align":"center"}-->
</span><p class="has-text-align-center" style="text-align: center;"><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Sözleri Mehmet Tüzün’e (Torne Tuji) ait olan kılam Perse Sari</span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><br /></span></em></p><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">“Doğduğum yerden binlerce kilometre uzakta, nerede, nasıl yaşıyor olursam olayım bir türkü beni alıp, ışık hızıyla türkülerin ilk kulağıma çalındığı, her şeyin başladığı baba evine götürebiliyor.”</span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><strong><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Anadolu kültürünü, mozaiğini yansıtan tarz şarkıları, deyişleri söylüyorsunuz. Bunlar hayatınızın neresinde yer alıyor?</span></strong></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Başta da bahsettiğim gibi geleneksel Anadolu türküleri ve deyişlerle çok küçük yaşlarımdan beri iç içeyim. Zaman geçtikçe elbette bu yelpaze değişti ve genişledi. Farklı müzik türlerini de dinlemeye başladım. Ama bana her zaman en çok dokunan hep türküler oldu. Doğduğum yerden binlerce kilometre uzakta, nerede, nasıl yaşıyor olursam olayım bir türkü beni alıp, ışık hızıyla türkülerin ilk kulağıma çalındığı, her şeyin başladığı baba evine götürebiliyor. Bu bağ, içlerindeki hayranlık uyandıran felsefe ve edebi tarafla birleşince daha da güçleniyor. Dinlemenin ve yorumlamanın yanı sıra şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada türküler, hayatıma eşlik edip bana öğretici ve ışık olacaklar.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:image-->
</span><figure class="wp-block-image"><div style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><img alt="" height="397" src="https://lh5.googleusercontent.com/O__0iuyVn9eqg3rMfnDB-1Q9EgpH6tfX0DXzarTPdGPKjxT6roGuJWpGss7Nz5S6ZWpeevm3lqYkdopz8K_lkvH1iCg0vZupay_uNd1l-BIYLbZPwdwPBoVi4wImwe1PYq1ukWjq=w400-h397" width="400" /></span></div><figcaption style="text-align: center;"><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Zeynep & Funda & Sait Bakşi</span></em></figcaption></figure>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:image-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><strong><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Bağımsız bir platformda, sosyal medyada sesinizi duyurarak sektöre girdiniz; ancak şu an başka bir formata geçtiniz. Müziğiniz açısından ne gibi farklılıklar vardı?</span></strong></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Çalışmalarımızı bir plak firması üzerinden çıkarıyor olmamız, bizim müziğimize herhangi bir farklılık getirmedi. Biz hala kendi müzik anlayışımız ve doğrularımıza göre üretim yapıyoruz.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">“Türküleri yeni nesile taşıyacaksak eğer bu da çağdaş bir yorum ve soundla olmalı fikrindeyiz. Bizim kaynak noktamız olan orjinal halleri elbetteki başımızın tacı, hep dinliyoruz. Ama yaşamın her alanında olduğu gibi sanatta da yenilik güzeldir. Düşüncemiz gelenekselcilerin pek hoşuna gitmeyebilir belki ama ‘sizinle birlikte türkü dinlemeye başladım’ şeklinde gelen mesajlar, olumlu tepkiler doğru şeyler yaptığımızı gösteriyor ve motive ediyor.”</span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:image-->
</span><figure class="wp-block-image"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><img alt="" height="640" src="https://lh3.googleusercontent.com/5sYHFWKg-BfnaGz3oxZshingbUb6bZ6ywICq9yo8S160330To72LOXDMWLw8-3dG4VXLcKGOZonfwUJcxf5JJOku79EFzqhB96iAEznqT_oMV0jTGGcVmXHxqtQ_khOQb5GYIfr4=w517-h640" width="517" /></span></figure>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:image-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><strong><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Öyle şarkılar söylüyorsunuz ki aslında bir tarz ile tamamen bütünleşmiş ve bunların yeniden yorumlanması çok riskli. Bu riskli işlere nasıl cesaret gösteriyorsunuz veya motivasyonunuz nedir?</span></strong></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Seslendirdiğim türkülerin yüzlerce kez yorumlanmış hali var. Bazı istisnaların dışında, genelde birbirinin benzeri olan ve geleneksel bir çerçeve içerisinde icra edilmiş. Yapılmışın söylenmişin benzerini sunmak istemiyoruz. Kaldı ki 2021 yılında çağdaş ve teknolojik bir dönemde yaşıyoruz. Hemen hemen hayatın her alanında bir içiçe geçiş sözkonusu. Bu moda da, mutfakta da, medyada da ve tabii ki sanatta ve elbette müzikte de var. Bu durum türkülerin önünde duracak değildi. Biz de kendi kozmopolit hayatımızı türkülerimize/ şarkılarımıza yansıtıyoruz. Türküleri yeni nesile taşıyacaksak eğer bu da çağdaş bir yorum ve soundla olmalı fikrindeyiz. Bizim kaynak noktamız olan orjinal halleri elbetteki başımızın tacı, hep dinliyoruz. Ama yaşamın her alanında olduğu gibi sanatta da yenilik güzeldir. Düşüncemiz gelenekselcilerin pek hoşuna gitmeyebilir belki ama “sizinle birlikte türkü dinlemeye başladım’’ şeklinde gelen mesajlar, olumlu tepkiler doğru şeyler yaptığımızı gösteriyor ve motive ediyor.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">“Bizi müzikal anlamda birleştiren de, o Anadolu kültürüne olan aşk olmuştur. Bütün bu çeşitlilik de bizim müzik anlayışımızı ortaya koyan, yansıtan bir ayna gibi. Birbirine zıt gibi duran bu çeşitlilik birleşip harmanlandığında ortaya daha büyük ve güzel bir yapıt çıkabiliyor.” </span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:image-->
</span><figure class="wp-block-image"><div style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><img alt="" height="398" src="https://lh6.googleusercontent.com/XD7cUQQLH84i1YT997v4Bgj4ahYw2xijA5Rqjv5Y-vc6r8XYbDPQbFuyYTdTv0NhjuzxFdOZgRUKxVkRKvAr7_Lgq71pub7o1HZOem_11k00MhnjmIwfqrZvI_vKOsjuHUZEn1sG=w400-h398" width="400" /></span></div><figcaption style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Zeynep Bakşi Karatağ & Murat Karatağ</span></figcaption></figure>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:image-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">“Saz çalmanın, türkü söylemenin ayıp ya da günah karşılanması kim bilir kaç kadının aşıklığa giden yolunu kapadı.”</span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Eşim Murat ve benim müzik zevklerimizin buluşmasıyla ortaya çıkıyor müziğimiz. Müziği çok seviyoruz, ikimiz de çok çeşitli türler dinliyoruz. Murat, Avrupa’da doğup büyüdüğü için batı müziğinden esinleniyor. Ben ise İstanbul doğumlu, geleneksel bir aile yapısında büyüyen ve eğitimini burada alan biriyim. Gerçi Murat’ın kökeni de Dersim olduğu için, onun da saklı bir köşesinde Anadolu hep olmuştur. Bizi müzikal anlamda birleştiren de, o Anadolu kültürüne olan aşk olmuştur. Bütün bu çeşitlilik de bizim müzik anlayışımızı ortaya koyan, yansıtan bir ayna gibi. Birbirine zıt gibi duran bu çeşitlilik birleşip harmanlandığında ortaya daha büyük ve güzel bir yapıt çıkabiliyor. Bizce böyle tabi. Farklı müzik türlerinin bolca kullanıldığı, birazda alışılmış formların dışına çıkıldığı bir tarzımız var ama esas olan özündeki samimiyeti, sıcaklığı bozmamak ve bu konuda da oldukça hassas davranıyoruz.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=cPEVoCd9qb0","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"}-->
</span><figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="wp-block-embed__wrapper">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/cPEVoCd9qb0" width="320" youtube-src-id="cPEVoCd9qb0"></iframe></span></div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><br /></span></div></figure>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:embed-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><em><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">“ ‘Şimdilik’’ cinsiyetçi bir tutumla benim karşılaşmamış olmam, böyle bir gerçeğin var olmadığı anlamına gelmez elbette.”</span></em></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><strong><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Kadın olarak müzik sektöründe cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı? </span></strong></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Şimdiye kadar herhangi bir hareket, ima, mimik ile dahi can sıkıcı bir durumla karşılaşmadım. Yaşamış olsam bile bu beni yolumdan döndürecek caydırıcı bir etken olmazdı zaten. ‘’Şimdilik’’ cinsiyetçi bir tutumla benim karşılaşmamış olmam, böyle bir gerçeğin var olmadığı anlamına gelmez elbette. Geçmişte de bu cinsiyetçi algı var olmuş, günümüzde de var. Baktığımızda geçmişten günümüze gelen kadın aşıkların/ ozanların azlığı bunun bir göstergesi. Özellikle kırsal kesimlerde kadın, inanç ve gelenek kıskacı içinde sıkışıp kalmış. Saz çalmanın, türkü söylemenin ayıp ya da günah karşılanması kim bilir kaç kadının aşıklığa giden yolunu kapadı. Günümüze baktığımızda ise örneğin kadın enstrüman icracılarının erkeklere oranla çok daha az oluşu, erkek egemen bir işleyişin hakim olduğunu gösteriyor. Ne güzel ki; her türlü cinsiyetçi önyargılara rağmen kadın müzisyenler yorumculuğun dışında söz yazarlığından besteciliğe, düzenlemeden enstrüman çalmaya kadar çeşitli alanlarda etkin bir şekilde üretim yapmaya devam ediyorlar.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=RZEIO8rC5x8","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"}-->
</span><figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/RZEIO8rC5x8" width="320" youtube-src-id="RZEIO8rC5x8"></iframe></span></div><div class="wp-block-embed__wrapper"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><br /></span></div></figure>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:embed-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Soyadının yürümesini arzu eden aile büyüklerinin yarım kalan sevinci ile hayata zaten bir adım geriden başlar kız çocuğu. Sonrasında da aileden toplumsal yaşama, iş hayatından devlet yönetiminde kadar her alanda kadınlar genel olarak hep ikinci planda kalır. Ve bu sebepten sürekli bir mücadele içindedir. Evi geçindirdiği için kendinde karısını yönetme hakkı gören kocaya karşı, kadını çocuk doğurmayı reddettiği için daha az kadın gören topluma karşı, erkeklerle aynı koşul ve sürelerde çalıştığı halde “evi geçindirmiyor, sadece ev ekonomisine katkıda bulunuyor” mantığındaki eril iş hayatına karşı, meclisteki kadınları vitrin mankeni olarak tanımlayan siyasetçilere karşı vs… Sonu gelmeyen bir dolu örnek yazılabilir buraya. Öğrenilmiş çaresizlikle kabule geçip zorluklara karşı duramayan kadınlar da var toplumsal kılıfları aşıp sağlam bir sosyal pozisyona gelmeyi başaran kadınlar da.</span></p>
<span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><!--/wp:paragraph-->
<!--wp:paragraph-->
</span><p><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;">Daha çok olması dileğiyle…Güzel ve iyi bir gelecek için bu şart!</span></p>
<!--/wp:paragraph-->Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-56809734086152316882021-01-14T01:00:00.003-08:002021-01-14T01:00:30.237-08:00Doğayı Yeniden Canlandıran Kadının Bayramı: Gağan – Ceren Ataş<p> <img alt="" class="wp-image-111653" height="363" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/139189931_237870717720110_6624076198860416269_n-1024x581.jpg" width="640" /></p><!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":111653,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Gağan bugün özellikle Raa Haq inancı benimseyenleri tarafından kutlanan özel günlerden biri. Özellikle Dersim’de ilçe ilçe yapılan kutlamalar her sene haber oluyor. İstanbul’da yaşayan bir Dersimli olarak Gağan ile tanışmam, Cıvrak Derneği’nin her sene yaptığı Gağan etkinlikleri ile oldu. Bu etkinlik herkes için çok özeldi ve heyecanla karşılanırdı. 2021 senesinde tüm dünyayı saran virüsten ötürü ritüelleri gerçekleştiremedik ve bu oldukça eksik hissettirdi…</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Gağan bir feministin en başında benimseyeceği bir ritüel olmayabilir. Zira buradaki figürlerin anlamları bilinmediği zaman dışarıdan bakılan etkinlik çok farklı yorumlanıyor. Aslında sadece yorumlamak da değil, bugünkü ritüel de esasında özüyle anlatılmak yerine yalnızca bir eğlence oyunu olarak yaşatılabiliyor. Kadın perspektifinden bakıldığında ilk şunu sorguluyoruz: bir çocuk gelinin yaşlı bir adamla evlendirilmesi mi kutlanıyor? Kadını sürekli kaçırıyorlar ve “elliyorlar” ve bu tacizdir. Bu noktada öncelikle Gağan’da oynanan ve bugün “Khal u Veyvike”<a href="#_ftn1">[1]</a> adını alan oyundaki figürlere bakmak ve onların neyi temsil ettiğini incelemek gerekiyor.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Bu aşamada öncelikle Cıvraklı ana-atalarımızın anlatımlarından ve Pir Mahmut Yıldız’ın aktarımlarından yola çıkıyorum. Mahmut Yıldız, Almanya’da yaşıyor ve benim kendisi ile iletişim kurmamı sevgili arkadaşım Esra Gültekin sağladı. Onu çok teşekkür ediyorum, Kırmanciye’nin son demlerinden olan “Piro” ile onun sayesinde görüşebiliyorum…</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":111656,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-111656" height="640" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/81921226_1409193335914763_2633143126604120064_o-576x1024.jpg" width="360" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p><div style="text-align: center;"><em>Khal, Veyvike, Kara ve koçek</em></div><em><div style="text-align: center;"><em>Cıvrak Derneği 2020 Gağan Kutlamasından</em></div></em><p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Gağan Nedir?</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Gağan, bugün “yeni yıl” olarak kutlanıyor gibi gözükse de aslında Raa Haq inancı bazında yeni yıl 7 Mart’ta Hawtemal dönemindedir. Bugün bazı algılarda bu bayram, Hıristiyanların yılbaşı ile de eş tutuluyor; ancak tarihsel olarak da ondan evveldir. (Yıldız, 2020) Ayrıca Raa Haq inancında Gağan ile başlayan yeni yıl süreci Hawtemal ile sonlanır. Burayı simge karakterler üzerinden anlatmak uygun olacaktır:</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Ölümsüz kadın: Veyvike veya Fatık, Fate</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Genç ve güzel bir kadın olarak, Gağan kutlamalarında ana figürlerden biridir Fate, Fatık veya veyvike. Fate-Fatık isimleri muhtemelen Ana Fatma’dan geliyor ki Mahmut Yıldız ile görüşürken kendisi “Fatma” diyerek de bu kadını işaret etmişti. Burada Fate, içinde bulunulan seneyi temsil eder ve her sene Fate yenilenir. Kadın padişah ile evlenir, güz zamanı ikisi de yaşlanır ve sonra padişah ölür. Bu ölümden sonra kadın, başka bir cihana giderek orada soğukkanlı hayvanlar ile beraber istirahat eder. Bu istirahat süresi belirsizdir ancak kadın uyandığı zaman Hawtemal olur, dolayısıyla Mart ayında kadın uyanır. Kadın uyandığında gençleşmiş, yenilenmiştir. Bu anlamda kadın ile doğa beraberdir, aynıdır. Kadın yenilenince doğa da yenilenmiş olur, tazelenmiş olur, tüm doğa bereketlenir…</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Anlatıya göre, eşi öldükten sonra istirahat eden yaşlı kadın, soğukkanlı hayvanlarla beraberdir. Şimşek çakıp hayvanlarla birlikte uyandığında dünyaya bahar gelmiş olur ve bu da Raa haq inancında Hawtemal’dir. Kadın dünyaya geri geldiğinde onu yeni senenin padişahı bir ağacın altında beklemektedir. Onunla evlenir ve aynı hikaye her sene gerçekleşir. Erkek-padişah, yaşlanınca ölür, kadın-Fate-doğa yaşlanır; ancak ölmez, tazelenir, yenilenir ve dünyaya yeni yaşam getirir… (Yıldız, 2020)</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>“Şimdi o kadın mitolojide Anadır; ama bu dünyanın kendisidir de. Hep kendisini tazeler. Bahar olunca kız olur, yaz olunca çiçek verir, meyve verir, doğurur, güz olunca yaşlanır...” (Yıldız, 2020)</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong>Padişah; ama ölümlü erkekler: Khal (İhtiyar Adam) ve Kara</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Mahmut Yıldız’ın aktarımına göre Gağan’daki padişah/ erkek meselesi Sultan Süleyman’a dayanıyor. Sultan Süleyman’ın doksan dokuz oğlu var ve her sene bir oğlu padişah oluyor. Padişah olan erkek, yukarıda bahsettiğim kadın figür Fate ile evleniyor ve bir sene (içinde bulunulan sene) yaşlanıp ölüyor. Bu, oyunda gördüğümüz yaşlı erkek üzerinde temsil ediliyor. Diğer bir erkek figür olan “Kara” ise yüzü siyaha boyanılan erkektir. Bugün Kara ile ilgili maalesef çok yanlış aktarımlar mevcut. “Siyahlığı” bir aşağlıma, köleleştirme algısı ile ele alanlar var; ancak Yıldız’ın aktarımına göre Kara, Khal (yaşlı adam) öldükten sonra Fate ile evlenecek olan yeni padişahtır; ancak bu durumu sadece Fate bildiği için, yani durumu belirsiz olduğu için yüzü siyah renk ile boyanıyor. Siyah renk orada bir belirsizleştirme aracı olarak kullanılır.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Mart'ta, bahar oluyor. Fate istirahattan kalkıyor, dünyaya yeniden geliyor ve yukarıda bahsettiğim şekilde gençleşmiş, bereket saçarak geliyor. Eskiden Kara olan kişi bir ağacın altında duruyor ve o ağacın da özel bir adı var. Kadını görünce ona aşık oluyor ve altında durduğu ağaçla beraber tüm doğa yeşeriyor, bahar geliyor, doğa canlanıyor. Kadın, onunla evlenince yeni padişah bu sefer o oluyor ve bu senaryo her sene yenileniyor.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Bu anlamda Raa Haq inanç takviminin yılbaşı bir günde gerçekleşmiyor. Gağan bayramı ile başlıyor ve Hawtemal’de yeni yıla geçiliyor. (Güneşer, 2020) Gağan bayramı Aralık’ta başlıyor ve Hawtemal Mart’ta gerçekleşiyor bugün kabul gören takvimde.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Tabii burada değinilmesi gereken birkaç nokta var. Gağan’daki bu semboller bize şunu anlatıyor: Padişah temsilindeki erkek, her sene yaşlanınca ölüyor. Erkekle birlikte ölen aynı zamanda “padişahlık” yani otoriteler de. Bunların hepsi ölüme yenik düşüyor; ancak Fate temsilindeki kadın ölümsüz; doğanın kendisi, dünyanın kendisi kadın. Doğayı yenileyen kadın, ölümü yenen kadın, üreten kadın, aşık eden kadın… Kadın aynı zamanda her sene insan dünyayı yenilemek için doğuruyor ve burada erkek cinsinin varlığı üreme ile sınırlandırılıyor. Erkek her sene yaşlanıp ölürken, kadın yaşlandıktan sonra yenileniyor, hayatın ve insanlığın sürdürücüsü pozisyonunda beliriyor ve aslında buradan bakıldığında Gağan oldukça feminist bir anlatıdır.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:embed {"url":"https://www.youtube.com/watch?v=aTiUZlG_ts8\u0026t=2s","type":"video","providerNameSlug":"youtube","responsive":true,"className":"wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"} -->
<figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube wp-embed-aspect-16-9 wp-has-aspect-ratio"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/aTiUZlG_ts8" width="320" youtube-src-id="aTiUZlG_ts8"></iframe></div><br /><div class="wp-block-embed__wrapper"><br /></div><figcaption style="text-align: center;"><em>2006 Cıvrak Derneği Gağan Kutlaması</em></figcaption><figcaption style="text-align: center;"><em><br /></em></figcaption></figure>
<!-- /wp:embed -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><em>Peki bugün Gağan kutlamalarında bu anlamları görebiliyor muyuz?</em></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Örneğin; Gağan kutlamalarında Fate’yi bir erkek canlandırıyor. Bunun nedenini Maviş Güneşer ile sohbet ettiğimizde şöyle yorumladık: Fate rolündeki kadın bugün oynanan Gağan oyununda köyün erkekleri tarafından “elleniyor” ve erkeklere kaçıyor. Toplumsal olarak bu oyunu bir kadının oynaması daha önceki tecrübelerde oldukça tepki aldı. Dersim’de kadını, yine bir kadın canlandırdığında oyun “düzeni bozuldu” çünkü erkekler o kadını kaçıramadılar ve elleyemediler… Bu nokta bana çok ilginç geldi ve incelenmesini istedim. Bu oyun yüzyıllardır “kadını ellemek” üzerine mi oynanıyor? Yoksa yukarıda anlattığımız kadının dünyayı yenilemesi anlamı üzerinde mi duruluyordu? Esasında kadın sembolünün ellenmesi ve dolayısıyla taciz edilmesi inancın ve toplumun “erkekleştirilmesine” bir örnektir. Kaldı ki, bu oyun dolayısıyla bir kadının taciz edilmesi gülünerek karşılanan eğlenceye dönüşüyor ve yukarıda bahsettiğimiz Fate-Kadın anlatısının tam zıttı bir yerde duruyor. Bir kadın hikayesi, kadının ölümsüzlüğünün ve bereketinin hikayesi bugünki oyunla meşru bir taciz olarak yansıyor. Bu noktayı tartışmaya açmak istiyorum.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:image {"id":111658,"sizeSlug":"large","linkDestination":"none"} -->
<figure class="wp-block-image size-large" style="text-align: center;"><img alt="" class="wp-image-111658" height="640" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/82397733_2758292120857971_6394094456970149888_n.jpg" width="360" /></figure>
<!-- /wp:image -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><strong><br /></strong></p><p><strong>Fate ile İnanna</strong></p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Sümer Tanrıçası İnanna ile Raa Haq anlatısındaki Fate’yi bir anlamda aynı noktada görmek mümkün. Bereketiyle bilinen İnanna’nın sevgilisi Dumuzi üzerinden aktaracağım bu anlatı Gülfer Akkaya’nın Yol Kadındır kitabındandır:</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>“Dumuzi yeryüzüne bahar zamanı çıkar ve bu dönemde İnanna ile sevişirler. Bu sevişme sonucunda yeryüzü kıştan, doğanın soğukluğundan kurtulur, yaşam canlanır, her yerde bitkiler fışkırır, hayvanlar yavrular, bereket artar. İşte İnanna ve Dumuzi’nin birleştiği bu gün yeni bir yılın başlangıcı sayılır.” (Akkaya, 2017)</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:heading {"level":1} -->
<h1>Kaynakça</h1>
<!-- /wp:heading -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Akkaya, G. (2017). <em>Yol Kadındır.</em> İstanbul: Kalkedon.</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Güneşer, M. (2020, Aralık). (C. Ataş, Röportaj Yapan)</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Yıldız, M. (2020, Aralık 3). (C. A. Gültekin, Röportaj Yapan)</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:separator -->
<hr class="wp-block-separator" />
<!-- /wp:separator -->
<!-- wp:paragraph -->
<p><a href="#_ftnref1">[1]</a> Khal: yaşlı</p>
<!-- /wp:paragraph -->
<!-- wp:paragraph -->
<p>Veyvike: gelin</p><p><br /></p><p><a href="https://avrupaforum4.org/dogayi-yeniden-canlandiran-kadinin-bayrami-gagan-ceren-atas/" target="_blank">TIKLAYINIZ</a></p>
<!-- /wp:paragraph -->Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-38586356411972137042021-01-10T05:43:00.004-08:002022-01-19T10:39:44.580-08:00Bir Yahudi Kadın Cinayeti: Elza Niyego<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;"> <span style="background-color: white; color: #050505; white-space: pre-wrap;">Türkiye'deki Yahudilerin Trakya'da yaşadıkları katliamlar ve dolayısıyla Trakya'yı "terk etmek zorunda kalma" süreci bir kadın cinayetiyle başlıyor. Musevi Elza Niyego'ya evlilik teklif eden Müslüman Osman Bey, defalarca olumsuz yanıt alıyor. Tabii hikaye, bu şekilde anlatılmıyor. Bu "taciz" olarak değil de, "Osman Beyin aşkı" olarak anlatılıyor. Ne kadar tanıdık değil mi? Sonuç da tanıdık: Osman Bey, Elza Niyego'yu katlediyor...</span></span></p><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;">Hayır cevabını kaldıramayan erkekler, Türkçülük, antisemitizm... Bu kadın cinayeti, "bir şekilde" Yahudi düşmanlığına yöneliyor ve ırkçıların beslendiği bir "kaynağa" dönüşüyor. Türkiye'deki Yahudiler sağcı, solcu, Müslüman, ateist, demokrat fark etmeden ötekileştirmeye maruz kalıyorlar ve durum 1930'dan bugüne pek de bir fark gözetmiyor. </span></div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><div dir="auto" style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;">Üniversitede Türkiye'deki Yahudiler üzerine çalışırken karşılaştığım Elza Niyego hadisesinden çok etkilenmiştim. Herkesin bildiği ama konuşulmayan hadiselerden...</span></div><div dir="auto" style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></div><div dir="auto" style="text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;">İlgili haber için <a href="https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/237322-elza-niyego-cinayeti-1927-den-bir-erkek-siddeti?bia_source=rss&fbclid=IwAR0wXLLg0Q3K-mjIrH5lvVpXknF1A0-g68JfQjWsyWdCq12nIBihU42aBUw" target="_blank">tıklayın</a></span></div></div>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1345823492923147229.post-57948443532423366162021-01-08T10:54:00.002-08:002021-01-08T10:54:13.930-08:00Ayşe Şewaqi: Köylüler kızlarını benim yanıma bırakmıyorlardı<p> </p><div class="td-post-header" style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: -apple-system, ".SFNSText-Regular", "San Francisco", Roboto, "Segoe UI", "Helvetica Neue", "Lucida Grande", sans-serif; font-size: 14px;"><header class="td-post-title" style="box-sizing: border-box;"><h1 class="entry-title" style="box-sizing: border-box; color: #111111; font-size: 30px; font-weight: normal; line-height: 34px; margin: 9px 0px; overflow-wrap: break-word;">Ayşe Şewaqi: Köylüler kızlarını benim yanıma bırakmıyorlardı</h1><div class="td-module-meta-info" style="box-sizing: border-box; color: #999999; font-size: 12px; height: 17px; line-height: 1; margin-bottom: 21px; overflow: hidden;"><span class="td-post-date" style="box-sizing: border-box; display: inline-block; line-height: 16px; position: relative; top: 2px;"><time class="entry-date updated td-module-date" datetime="2021-01-04T20:35:51+01:00" style="box-sizing: border-box;">4 Ocak 2021</time></span></div></header></div><div class="td-post-content" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: -apple-system, ".SFNSText-Regular", "San Francisco", Roboto, "Segoe UI", "Helvetica Neue", "Lucida Grande", sans-serif; font-size: 15px; line-height: 26px; margin-bottom: 26px;"><div class="td-post-featured-image" style="box-sizing: border-box; margin-left: -15px; margin-right: -15px;"><amp-img alt="" class="entry-thumb td-modal-image amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-intrinsic i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" disable-inline-width="" height="420" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="intrinsic" layout="intrinsic" sizes="(max-width: 696px) 100vw, 696px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-696x420.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-696x420.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-300x181.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-150x90.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7.jpg 766w" style="background-color: transparent; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #4db2ec; display: inline-block; height: auto; margin-bottom: 21px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: relative; text-decoration-line: none; width: 700px;" title="AS7" width="696"><a data-caption="" href="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7.jpg" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #4db2ec; text-decoration-line: none;"><i-amphtml-sizer class="i-amphtml-sizer" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;"><img alt="" aria-hidden="true" class="i-amphtml-intrinsic-sizer" role="presentation" src="data:image/svg+xml;base64,PHN2ZyBoZWlnaHQ9JzQyMCcgd2lkdGg9JzY5NicgeG1sbnM9J2h0dHA6Ly93d3cudzMub3JnLzIwMDAvc3ZnJyB2ZXJzaW9uPScxLjEnLz4=" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;" /></i-amphtml-sizer><img alt="" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" sizes="(max-width: 696px) 100vw, 696px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-696x420.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-696x420.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-300x181.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7-150x90.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS7.jpg 766w" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: contain; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" title="AS7" /></a></amp-img></div><div class="td-post-featured-image" style="box-sizing: border-box; margin-left: -15px; margin-right: -15px;"><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><em style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">“Köyümüzde kadınlar saz çalmazdı, erkekler saz çalardı. Dolayısıyla ben de sazı çok seviyordum, gidip onları dinliyordum. İnanır mısın onların parmaklarını sayıyordum, kaç kere nereye basıyorlar diye. Tüm perdeleri ezberlemiştim. (…) Bir çubuğum vardı, onu saz diye çalıyordum.”</strong></em></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Röportaj: Ceren Ataş</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Müzik ile nasıl tanıştınız? Doğduğunuz evde müzik kültürü var mıydı?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Doğduğum evde babam çok dinlerdi. Bir arabası vardı babamın, Mahmut Baran’ın kasetlerini, Ali Kızıltuğ vs. ben çocukken çok dinlerdi. Bir de ağıtlar söylerdi. Köyümüzde kadınlar saz çalmazdı, erkekler saz çalardı. Dolayısıyla ben de sazı çok seviyordum, gidip onları dinliyordum. İnanır mısın onların parmaklarını sayıyordum, kaç kere nereye basıyorlar diye. Tüm perdeleri ezberlemiştim. O dönemde yazın babam köyde kalırdı. Yaylalara çıkardık; ama babam bir iki yıl köyde yalnız kaldı. O zaman gıdiklere (kuzulara) ben gidiyordum. Bir çubuğum vardı, onu saz diye çalıyordum. Hani notaları ezberlemiştim ya, kendi kendime türkü söylüyordum. Severdim türkü söylemeyi. Sonra büyüdüğümde çevre köyler düğün yapıyordu, babam köyde kimse yoktu diye bizi de götürüyordu düğünlere. Biz biraz eğlenelim diye götürüyordu. Bize kartlar geliyordu; çünkü babam çevrede tanınan bir insandı. Bir keresinde bir düğünde, kızlar bir odada oturmuşlardı, türkü söylüyorlardı. Ben de onlara eşlik ettim. Aniden sesler kesildi, dediler ‘senin sesin ne güzelmiş, gel dışarıda davul zurnanın önünde söyle biz oynayalım’. Ama ben çok utangaçtım. Ne yaptılarsa ben söylemedim. Herkes sesimin güzel olduğunu söylüyordu. Bir de okulda sesimin çok güzel olduğunu söylüyordu öğretmenim. Müzik dersinde beni kaldırıyordu. Oradan öyle keşfettim kendimi.</p><figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><div class="wp-block-embed__wrapper" style="box-sizing: border-box; position: relative;"><amp-youtube class="i-amphtml-layout-responsive i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-media-component i-amphtml-video-interface i-amphtml-layout" data-videoid="YRFpA-E7VtM" height="3" i-amphtml-layout="responsive" layout="responsive" style="--loader-delay-offset: 0ms !important; box-sizing: border-box; display: block; overflow: hidden !important; position: relative; vertical-align: baseline;" title="Ayşe Şewaqî - Baran Bari (Official Music Video)" width="4"><i-amphtml-sizer style="box-sizing: border-box; display: block; padding-top: 502.5px;"></i-amphtml-sizer><a class="amp-hidden" href="https://www.youtube.com/watch?v=YRFpA-E7VtM" placeholder="" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #4db2ec; display: block; inset: 0px !important; position: absolute !important; text-decoration-line: none; visibility: hidden; z-index: 1;"><amp-img alt="Ayşe Şewaqî - Baran Bari (Official Music Video)" class="amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-fill i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="fill" layout="fill" object-fit="cover" src="https://i.ytimg.com/vi/YRFpA-E7VtM/hqdefault.jpg" style="border: 0px; box-sizing: border-box; display: block; height: auto; inset: 0px; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: absolute;"><img alt="Ayşe Şewaqî - Baran Bari (Official Music Video)" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" src="https://i.ytimg.com/vi/YRFpA-E7VtM/hqdefault.jpg" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: cover; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></a><iframe allow="autoplay;" allowfullscreen="" class="i-amphtml-fill-content" frameborder="0" src="https://www.youtube.com/embed/YRFpA-E7VtM?enablejsapi=1&amp=1&playsinline=1" style="box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; position: absolute; width: 0px;" title="Ayşe Şewaqî - Baran Bari (Official Music Video)"></iframe></amp-youtube></div></figure><p class="has-text-align-center" style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px; text-align: center;"><em style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">“Alevi kültürüyle büyüdüğüm için bunlara ters düştüm. O yüzden kadının saz çalması onlara göre ayıptı.”</strong></em></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Neyse dönersek, babam, dediğim gibi, Mahmut Baranları, eskileri çok dinlerdi. Ölüleri oluyordu (cenaze), söylüyordu. Ama köyüm kadın baskın bir köydü. Köyümüz boşaltılmıştı, dönüş yapıldı sonra. Ben büyüdüğümde, 14-15 yaşımdayken köye dönüş yapıldı. O dönem ben sazı yavaş yavaş kavramıştım artık, çalabiliyordum. Ama dönüş yapıldığı için, Hacca gidenler ‘Kızlar saz çalamaz’ diye bir baskı yaptılar.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hacca gidenler mi dediniz?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Ben 15 yaşlarına gelince bazı evler dönüş aldılar köye. Ben Alevi kültürüyle büyüdüm; ama bu köy Sünniydi. Alevi kültürüyle büyüdüğüm için bunlara ters düştüm. O yüzden kadının saz çalması onlara göre ayıptı. Babama büyükleri baskı yaptı, ‘kızını durdur, saz çalmak nedir, ayıptır’ diye. Ben gizli gizli çalıyordum. Neyse bahsettim ya daha önce, ben gıdiklere gidiyordum diye, gitmedim ve babama dedim ki ‘bana saz getir yoksa gıdiklere gitmem’. Bir gün gıdiklere gitmedim, ikinci gün babam bana Anadolu Sazevinden saz getirmişti. Saza oradan başladım. Bir ara gizli çaldım. Sonra baktılar beni durduramıyorlar, bu sefer babam da bana destek verdi. Babam dedi, ‘ne olsun kötü bir şey midir? Ben seviyorum, kızım da çalacak.’ Ailem beni destekledi, ‘neden kızım çalmasın’ dediler. Özetle tabii ailemin desteğini aldım, ama bir sürü zorluk yaşadım. Dışlandım.</p><figure class="wp-block-image size-large is-resized" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><amp-img alt="" class="wp-image-111039 amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-intrinsic i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" height="385" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="intrinsic" layout="intrinsic" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS2.jpg" style="border: 0px; box-sizing: border-box; display: inline-block; height: auto; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: relative;" width="646"><i-amphtml-sizer class="i-amphtml-sizer" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;"><img alt="" aria-hidden="true" class="i-amphtml-intrinsic-sizer" role="presentation" src="data:image/svg+xml;base64,PHN2ZyBoZWlnaHQ9JzM4NScgd2lkdGg9JzY0NicgeG1sbnM9J2h0dHA6Ly93d3cudzMub3JnLzIwMDAvc3ZnJyB2ZXJzaW9uPScxLjEnLz4=" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;" /></i-amphtml-sizer><img alt="" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS2.jpg" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: contain; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></figure><p class="has-text-align-center" style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px; text-align: center;"><em style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">“Ben de Munzır Dağlarını çok iyi biliyordum. Dedelerin mezarları o dağlarda, bir sürü acıları orada. Dolayısıyla ben de bunları onlarla yaşadım.”</strong></em></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Babam ağıtlar yakıyordu dediniz, kendi yazdığı ağıtlar, kılamlar mıydı?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Kendi dedelerinin ağıtlarını okuyordu. Ben onları hiç okumadım; çünkü çok ağırlar. Ama kendi defterime not aldım, belki ilerde okurum. Aslında kendi yazdıklarımda onlardan etkileniyordum. Bir süreden sonra kendimi onların acılarını paylaşırken görüyordum. Kendimi onların yerine koyuyordum. Çünkü ben de Munzır Dağlarını çok iyi biliyordum. Dedelerin mezarları o dağlarda, bir sürü acıları orada. Dolayısıyla ben de bunları onlarla yaşadım. Sonuçta o mezarlara giderken bize söylüyorlardı, ‘Bunlar bizim aşiretin mezarlıkları, bunlar dedelerimizin mezarlıkları’ bize öğretiyorlardı. Ayrıca hikayelerini de anlatıyorlardı. Mesela hikayelerden çok şey yazabilen biriyim.</p><p class="has-text-align-center" style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px; text-align: center;"><strong style="box-sizing: border-box;">“Büyüyünce bunların acılarını, geçmişlerini, anlatımlarını, hikayelerini duydukça daha çok ağıtlar yazmaya başladım.”</strong></p><figure class="wp-block-image size-large" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><amp-img alt="" class="wp-image-111040 amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-intrinsic i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" disable-inline-width="" height="754" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="intrinsic" layout="intrinsic" lightbox="i-amphtml-auto-lightbox-0" sizes="(max-width: 1024px) 100vw, 1024px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-1024x754.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-1024x754.jpg 1024w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-300x221.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-768x565.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-150x110.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-696x512.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-1068x786.jpg 1068w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-571x420.jpg 571w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-80x60.jpg 80w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS.jpg 1080w" style="border: 0px; box-sizing: border-box; display: inline-block; height: auto; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: relative;" width="1024"><i-amphtml-sizer class="i-amphtml-sizer" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;"><img alt="" aria-hidden="true" class="i-amphtml-intrinsic-sizer" role="presentation" src="data:image/svg+xml;base64,PHN2ZyBoZWlnaHQ9Jzc1NCcgd2lkdGg9JzEwMjQnIHhtbG5zPSdodHRwOi8vd3d3LnczLm9yZy8yMDAwL3N2ZycgdmVyc2lvbj0nMS4xJy8+" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;" /></i-amphtml-sizer><img alt="" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" sizes="(max-width: 1024px) 100vw, 1024px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-1024x754.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-1024x754.jpg 1024w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-300x221.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-768x565.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-150x110.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-696x512.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-1068x786.jpg 1068w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-571x420.jpg 571w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS-80x60.jpg 80w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS.jpg 1080w" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: contain; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></figure><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Siz Dersim’de Şewaq aşiretine mensup bir ailede dünyaya geliyorsunuz. Şewaqlılar göçebe bir aşiret ve aslında bu bağlamda sizin hikayeniz de ayrı bir pencere açıyor. Dersim’de aşıklık geleneği denince akla gelen ilk beş isim erkek oluyor. Elbette kadın aşıklar da var, bugüne adları ulaşmış, Wakıle gibi; ancak algı bu şekilde değil. Dolayısıyla siz de “göç eden” bir kültürün tek kadın aşığısınız. Bu bağlamda aşıklık geleneğini sürdürmeye nasıl başladınız anlatır mısınız?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Küçüklüğümden beri yazıyorum. Gıdiklere giderken kalem-defter yanıma alıyordum. Okuma hevesim vardı; ama babam beni okutmadı. Sürekli uçaklara bakıyordum, diyordum ki ‘acaba bunları nasıl kullanıyorlar’. O dönemde hayalim avukat veya uçakta pilot olmaktı. Ama emin ol ki o dönemde uçağı sürenin adının pilot olduğunu bile bilmiyordum; ama bir çocukluk hayaliydi, merak ediyordum havada nasıl gidiyor uçak… Çünkü köyümüzde uçaklar sürekli geçiyordu. Avukat olmayı da çok istiyordum. Filmlerde izliyordum, o zaman siyah beyaz bir televizyon vardı. Filmler çok ilgimi çekiyordu. Birini savunmak, ona yardımcı olmak… Oydu hayalim. Giderdim yazı yazardım. Sonra küçükken çok şiir yazardım.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Aslında bu kendiliğinden oldu, büyüyünce bunların acılarını, geçmişlerini, anlatımlarını, hikayelerini duydukça daha çok ağıtlar yazmaya başladım. Mesela ben ‘Dılo’yu küçük bir yaşta yazdım. Yanlış hatırlamıyorsam 17 yaşlarımda yazdım. Mi Dıgo Mele’yi de küçükken yazmıştım. Onu da çok iyi hatırlıyorum, hatta ben söyleyince herkes bana bakıyordu, bunu nereden öğrendi diye. Emin ol ki, ben nereden geldiğini de bilmiyorum. Gerçekten çok küçük yaşta onu yazdım, söyledim. Bir gün Hakan Aday gelmişti köyümüze, Dersim Halk Aşıklarıyla alakalı çalışıyordu, o beni keşfetti. Açıkçası başka köy komşularına gelmişti, onlar demiş, ‘O Sunni köyde bir Kürt saz çalıyor’. Onlar getirmişti Aday’ı ve ben bilmiyordum. Birkaç parça söyle dedi bana, ben utangaçtım, kameranın açık olduğunu bile bilmiyordum. Kamerayı filmlerden görmüştüm sadece. Öyle bir şey çekildi, sonra ‘Bunu yayınlayabilir miyim?’ dedi. Dedim yayınla, benim için bir sıkıntı yok.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Zaten üretken biriyim, bir ağaca, bir taşa, bir güle baktığımda onlar bana söylüyorlar ben yazıyorum, çok zorlanmıyorum. Müziklerimi de kendim yapıyorum, mırıldanıyorum aniden bir şey çıkıveriyor. Küçükken telefonum yoktu eve kadar “mmmmmm” (Ritim yapıyor) yapıp geliyordum, hafızama yerleştiriyordum, gelip evde hemen sazımla çalmaya başlıyordum. Sık sık sazımla çalıyordum ki unutmayayım. Şimdi, bir şey bulsam telefonuma kaydediyorum. Aslında küçükken de zorlanmıyordum ama şimdi de zorlanmıyorum.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Ben Alevi kültüründe büyüdüğüm için deyişleri çok seviyorum. Sanırım ilk Kürtçe deyiş yazan kadınlardanım. Sen Pir Sultan’ı dinledin mi bilmiyorum, o bana aittir, Kürtçe yazdım. Bir tane de ‘Heyder’ var Duzgin Bava’ya yazdım, Kürtçe, o da bana aittir. O da Azadi TV’de çekilmişti. Yani ben iki deyiş yazdım. Hattâ albümüme de onu özellikle istedim. Ben Alevi kültüründen büyüdüm, Alevileri seviyorum, deyiş çok seviyorum. Özellikle albümümde olsun istiyorum dedim. Kendimiz de aslında Alevi kökenliyiz; ama dönme Sünnileşmişler. Çünkü bu köy Hozat’tan geldi. 38 Soykırımından önce gelip buraya yerleşmişler. O dönemde de soykırım olduğu için, bildiğim kadarıyla, yanlış da olabilir, bu köyde cami var ya Sunnilere karışmıyorlarmış. Ama bu köy Ermeni köyüymüş, Ermenilere sığınmış aslında bunlar. Sonradan Sunnileşmişler. Normalde Alevi kökenliler. </p><figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><div class="wp-block-embed__wrapper" style="box-sizing: border-box; position: relative;"><amp-youtube class="i-amphtml-layout-responsive i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-media-component i-amphtml-video-interface i-amphtml-layout" data-videoid="kn6j_Wm3oaM" height="281" i-amphtml-layout="responsive" layout="responsive" style="--loader-delay-offset: 1ms !important; box-sizing: border-box; display: block; overflow: hidden !important; position: relative; vertical-align: baseline;" title="Ayşe Şewaqî - Heyder (Official Music Video)" width="500"><i-amphtml-sizer style="box-sizing: border-box; display: block; padding-top: 376.538px;"></i-amphtml-sizer><a class="amp-hidden" href="https://www.youtube.com/watch?v=kn6j_Wm3oaM" placeholder="" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #4db2ec; display: block; inset: 0px !important; position: absolute !important; text-decoration-line: none; visibility: hidden; z-index: 1;"><amp-img alt="Ayşe Şewaqî - Heyder (Official Music Video)" class="amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-fill i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="fill" layout="fill" object-fit="cover" src="https://i.ytimg.com/vi/kn6j_Wm3oaM/hqdefault.jpg" style="border: 0px; box-sizing: border-box; display: block; height: auto; inset: 0px; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: absolute;"><img alt="Ayşe Şewaqî - Heyder (Official Music Video)" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" src="https://i.ytimg.com/vi/kn6j_Wm3oaM/hqdefault.jpg" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: cover; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></a><iframe allow="autoplay;" allowfullscreen="" class="i-amphtml-fill-content" frameborder="0" src="https://www.youtube.com/embed/kn6j_Wm3oaM?enablejsapi=1&amp=1&playsinline=1" style="box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; position: absolute; width: 0px;" title="Ayşe Şewaqî - Heyder (Official Music Video)"></iframe></amp-youtube></div><figcaption style="box-sizing: border-box; margin-bottom: 1em; margin-top: 0.5em;">Ayşe Şewaqi’nin Duzgin Bava’ya yazdığı deyiş</figcaption></figure><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Ben geçmişte anlatılan hikayelerden hemen yazabiliyorum. Mesela Duzgin Bava’ya yazdığım deyişte de hikayesinden çıkardım. Hikayesini bilmedim, geldim, hikayesinden bir deyiş okudum. Kendim yazıyorum, bir gül görsem gider koklarım. Kokusuna bakan biriyim, sulara, dağlara, taşlara, hepsi bana kendisini anlatıyor.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kültür bağlamında, inanç-müzik bağını nasıl yorumluyorsunuz?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Bir ağacın kökü, damarları, toprağı çok sağlam olduğu zaman meyvesi çok verimlidir. Biz meyve olarak birbirimize benziyoruz. Bir ağacın elmasını düşün, o ağaçta, bazı elmalar çok kırmızı oluyor, bazıları beyaz kırmızı karışık. Bizim müziğimiz de öyledir, tadı, damarları hep birbirine bağlı. Güçlü yani, toprağımız güçlü. İnsanlar da toprağına benzer.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Dersim kültüründe ağıtlara baktığınız zaman kadın nerede sizce?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Nerede olursa olsun, bizim kültürümüzde de kadın ikinci plandadır. Bu bir gerçektir. Ama kadınlar olmasa bir hiçler ve bunun bilincindeler. En azından bilincindeler. (gülüyor)</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kürt müzik kültüründe kadınlar müziğin neresindeler? Dil, kadın ve inanç arasında nasıl bir bağ görüyorsunuz? Sizce dili aktaran kadın mıdır?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Kadınlar doğuruyor, erkekler büyütüyor… Erkek kendini gösteriyor yani ‘Ben büyüttüm’ diyor. Çünkü kadınlar söylüyorlar, erkekler kadınları dinleyip gidip onu kendisi kullanıyorlar, kadın ikinci planda kalıyor. Çünkü kadınlara özgürlük yok ya… Egemenlikleri, erkeklerin egosu önplanda. Bu devam ediyor, ne kadar biz ‘çağdaşlaştık’ deseler de inan ki yalan. Hala sürüyor, bir şekilde sürüyor.</p><figure class="wp-block-image size-large" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><amp-img alt="" class="wp-image-111041 amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-intrinsic i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" disable-inline-width="" height="463" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="intrinsic" layout="intrinsic" lightbox="i-amphtml-auto-lightbox-1" sizes="(max-width: 823px) 100vw, 823px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6.jpg 823w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-300x169.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-768x432.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-150x84.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-696x392.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-747x420.jpg 747w" style="border: 0px; box-sizing: border-box; display: inline-block; height: auto; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: relative;" width="823"><i-amphtml-sizer class="i-amphtml-sizer" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;"><img alt="" aria-hidden="true" class="i-amphtml-intrinsic-sizer" role="presentation" src="data:image/svg+xml;base64,PHN2ZyBoZWlnaHQ9JzQ2Mycgd2lkdGg9JzgyMycgeG1sbnM9J2h0dHA6Ly93d3cudzMub3JnLzIwMDAvc3ZnJyB2ZXJzaW9uPScxLjEnLz4=" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;" /></i-amphtml-sizer><img alt="" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" sizes="(max-width: 823px) 100vw, 823px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6.jpg 823w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-300x169.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-768x432.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-150x84.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-696x392.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS6-747x420.jpg 747w" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: contain; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></figure><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Aşıklık geleneğini sürdürmeye başladığınızdan bugün “kadın” olarak cinsiyetçi tutumlara maruz kaldınız mı?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Evet, kaldım. Köylüler kızlarını benim yanıma bırakmıyorlardı. ‘O pantolon giyiyor, onun başı açık’ diyorlardı. Ben şehre pantolonlu ve başım açık gidiyordum; ama köyümde şalvarımı yazmamı takıyordum. Hattâ onu da dile getireyim çünkü şimdi bazı resimlerime ‘kapalıydınız neden açıldınız’ gibi yorumlar geliyor; ama bilmiyorlar. Ben küçüklüğümden zaten öyleydim. Şehre öyle gidiyordum, köyümde de şalvarımı yazmamı takıyordum. Kültürel olarak, seviyordum da kültürümü. Avusturya’da bile şalvar giydim. İstesem onunla da gider gezerim. Severek gurur duyarak taşırım; lakin şöyle bir şey anlatayım. Mesela Elazığ’a gittiğimizde bize ‘çingene’ gözüyle bakardılar, şalvarlı yazmalı görünce, ben tabii ki Çingeneleri seviyorum; ama onlar başka gözle bakıyorlardı. Dersim’in kültürünü Dersim biliyor. Dersim’in öyle bir durumu yok, hepimiz şalvarlı yazmalı geziyoruz, Pertek’te Ovacık’ta, köyümüzde… Ben Elazığ’a gidince pantolon giyiyordum. Giyinişimden bile laf yedim, düşünsenize. Daha ne kadar zorluk çekeyim, sazı gizli çaldım. Sonra alıştılar. Sonra benim kliplerimi görünce sevdiler, onur duydular. Bana yalvarıyorlardı ki bir tane çal söyle. Söylemiyordum, küçüklüğümün acısını alıyordum.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Şu an böyle şeyler yaşamıyorum. Alıştılar, seviyorlar, dinlemeyi de çok seviyorlar. Şöyle bir şey var tabii ki, aşiretimden bir destek bekliyordum; ama o gelmedi. Öyle bir dertleri yok çünkü. Mesela Kurmeş aşireti yurtdışında geceler düzenliyor, kendi kültürüne bağlılar, gerçekten ben onlarla gurur duyuyorum. Kendi kültürlerini ülkelere tanıtmak için can atıyorlar, onlar da Şavaklı. Alevi-Sunnilik ayrımına yok; ama onlar da Şavaklılar. Ama bu Sunni Şavaklı köyleri öyle bir dertleri yok. Mesela tulum peynirleri çok ünlü. Şavak tulum peyniri. Neredeyse dünyaca ünlü bir peynir. Mesela o peynirin festivalini yapabilirler. Ki Şavak aşiretinin çoğu Erzincan’da, Erzincan’ın yarısı Şavak aşiretindendir. Düşünün Erzincan büyük bir nüfus. Elazığ’da var bu aşiret, Erzincan’da var, Ankara, İstanbul her yerde var da… Birleşip de Dersim’de Şavak tulum peyniri festivali yapabilirler. Ama yok, bunlar kültürüne sadece kendi içinde bağlılar. Kendileri söyler kendileri dinler. Ben yapmak istesem bile arkamda durmuyorlar. Neden? Çünkü farklılar, hani Erzincan’a yerleşmişler, orada farklı bir şey olmuşlar. Bazılarına dışarıda sorduğunda nerelisin diye, Dersimliyim diyemiyor. Erzincanlıyım diyor; ama Erzincanlı değil, Dersimli. Bu duruma gelmişler. Ben çok isterdim bir festival yapsınlar, kültürünü öne taşısınlar. Kendi içinde dönüp dönüp duruyorlar.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Peki Şavak aşiretinde, Sunni köylerle Alevi köylerin birbirinde temasında bir sorun var mı?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Yok, komşu olarak asla hiçbir sorun yok. Mesela bizim gelinler Alevi. Ailemde öyle bir şey yok; ama artık onlar da bakmıyorlar, kız da getiriyorlar kız da veriyorlar. O kadar eskisi gibi dar değil. Komşulukları çok iyi. Birbirinin ölülerindeler birbirinin düğünlerindeler…</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Dersimliler olarak genel bir başlıkta ele aldığımız toplumda kadın erkek eşitliğini nasıl yorumluyorsunuz?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Kadın erkek eşitliği yok. Öyle diyorlar, var diyorlar, bazı yerlerde, bazı noktalarda oluyor; ama dediğim gibi, egemenliği elinden bırakmıyor erkek. Ben eşitlik olduğuna inanmıyorum.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ürettiğiniz kılamları hangi dilde yazıyorsunuz veya yazmayı tercih ediyorsunuz? Dil, ifade biçiminizde ne kadar etkili?</strong></p><figure class="wp-block-embed is-type-video is-provider-youtube wp-block-embed-youtube" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><div class="wp-block-embed__wrapper" style="box-sizing: border-box; position: relative;"><amp-youtube class="i-amphtml-layout-responsive i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-media-component i-amphtml-video-interface i-amphtml-layout" data-videoid="LuHZxsu5U9w" height="9" i-amphtml-layout="responsive" layout="responsive" style="--loader-delay-offset: 1ms !important; box-sizing: border-box; display: block; overflow: hidden !important; position: relative; vertical-align: baseline;" title="SAZ Music - Ayşe Şewaqî - Şîr Û Kef" width="16"><i-amphtml-sizer style="box-sizing: border-box; display: block; padding-top: 376.875px;"></i-amphtml-sizer><a class="amp-hidden" href="https://www.youtube.com/watch?v=LuHZxsu5U9w" placeholder="" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #4db2ec; display: block; inset: 0px !important; position: absolute !important; text-decoration-line: none; visibility: hidden; z-index: 1;"><amp-img alt="SAZ Music - Ayşe Şewaqî - Şîr Û Kef" class="amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-fill i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="fill" layout="fill" object-fit="cover" src="https://i.ytimg.com/vi/LuHZxsu5U9w/hqdefault.jpg" style="border: 0px; box-sizing: border-box; display: block; height: auto; inset: 0px; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: absolute;"><img alt="SAZ Music - Ayşe Şewaqî - Şîr Û Kef" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" src="https://i.ytimg.com/vi/LuHZxsu5U9w/hqdefault.jpg" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: cover; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></a><iframe allow="autoplay;" allowfullscreen="" class="i-amphtml-fill-content" frameborder="0" src="https://www.youtube.com/embed/LuHZxsu5U9w?enablejsapi=1&amp=1&playsinline=1" style="box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; position: absolute; width: 0px;" title="SAZ Music - Ayşe Şewaqî - Şîr Û Kef"></iframe></amp-youtube></div></figure><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Kurmanci yazıyorum, yani bizim Dersim Kürtçesi. Çünkü bazı Kurmanci’ler farklıdır. Kürtçe zaten birdir; ama bazılarının lehçesi değişik o yüzden Dersim Kürtçesi diyorum. Kırmançki/ Zazaki bilmiyorum ama okuyabiliyorum. İstersem Kırmançki/ Zazaki yazar okurum da. Yengem de bu dili biliyor, öğrenirim. Birkaç parça Kırmançki/Zazaca da söylesem fena olmaz, güzel olur! (gülüyor) Festivallerde okuduğum olmuştur.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bir sanatçı olarak anadilin kaybolmasına veya yozlaşmasına dair düşünceleriniz nelerdir?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Aslında ben aksini düşünüyorum, gençlerimiz konuşuyor. Kürtçe dili de asla kaybolmaz. Anadilimizdir. Hiçbir zaman kaybolmaz, ağaç kesilir ama yeniden filizlenir, yeniden meyve verir. Bizim dilimiz de öyledir, benim anadilimdir. Hiçbir devlet, hiçbir millet yasaklayamaz, benim anadilimdir. Ben anadilimi elbette konuşurum, okurum. Böyle bir şey yok, kayboluşuna inanmıyorum, sadece baskı altında, insanlar anadilinden yana özgür değil. Avrupa’da on tane dil konuşuyor. Avrupa umrumda mı, isterse yirmi tane dil konuş, isterse otuz tane öğren sana para veriyor diyor kırk tane öğren. Ama bu ülkenin sistemi bozuk bir sistem. Türkçe de konuşsun Kürtçe de konuşsun İngilizce de öğrensin Almanca da öğrensin, öğrensin ha öğrensin. Bir zararı mı var? Kime ne zararı var. Buranın siyaseti kirli. Bu ülke bitmiş bir ülke. Kendi kendine kurt olmuş, kendi kökünü kemiriyor.</p><figure class="wp-block-image size-large" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><amp-img alt="" class="wp-image-111044 amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-intrinsic i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" disable-inline-width="" height="1024" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="intrinsic" layout="intrinsic" lightbox="i-amphtml-auto-lightbox-2" sizes="(max-width: 1024px) 100vw, 1024px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-1024x1024.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-1024x1024.jpg 1024w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-300x300.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-150x150.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-768x768.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-696x696.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-1068x1068.jpg 1068w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-420x420.jpg 420w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4.jpg 1079w" style="border: 0px; box-sizing: border-box; display: inline-block; height: auto; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: relative;" width="1024"><i-amphtml-sizer class="i-amphtml-sizer" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;"><img alt="" aria-hidden="true" class="i-amphtml-intrinsic-sizer" role="presentation" src="data:image/svg+xml;base64,PHN2ZyBoZWlnaHQ9JzEwMjQnIHdpZHRoPScxMDI0JyB4bWxucz0naHR0cDovL3d3dy53My5vcmcvMjAwMC9zdmcnIHZlcnNpb249JzEuMScvPg==" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;" /></i-amphtml-sizer><img alt="" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" sizes="(max-width: 1024px) 100vw, 1024px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-1024x1024.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-1024x1024.jpg 1024w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-300x300.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-150x150.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-768x768.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-696x696.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-1068x1068.jpg 1068w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4-420x420.jpg 420w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS4.jpg 1079w" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: contain; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></figure><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Mesela Elazığ’a gittiğinde Dersimli olan bölgeler Kürtçeyi veya Zazacayı biliyor. Elazığ’ın yerlisi Kürtçeyi nadir biliyor. Bazıları anlamıyor, e sen Türkçe konuşmak zorunda kalıyorsun. O yüzdendir, yoksa neden Kürtçe konuşmasın ki her yerde Kürtçe konuşuyoruz biz. Ben konuşuyorum! Konuşuyorum hiçbir tepki almadım şimdiye kadar, kendi şahsıma.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Egemen dillerden ziyade ötekileştirilen bir dil üzerinde müzik yapıyorsunuz, ayrımcılığa maruz kalıyor musunuz veya bu durumun zorlukları nelerdir?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Ben kalmadım, korkmuyorum da. Kendi şahsıma öyle bir şeyle karşılaşmadım; ama var olduğunu da biliyorum. Görüyorum, sosyal medyadan. Kürtçe daha çok dinleniliyor. Adamlar yazıyorlar ‘Müzik çok güzel, çok hoş, yüreğimize dokunuyor; ama ne dediğini anlamıyoruz’. Kimi anlamadığı için dinlemek de istemiyor. Mesela ben İngilizce, Almanca anlamıyorum; ama Anne Marie diye bir kadın var, bir parçasını dinlemiştim, anlamadığım halde hoşuma gidiyordu, kardeşime diyordum, aç dinleyeyim (gülüyor). Anladığım bir şey yok. Muhtemelen o insanlar da biz de öyle oluyorlar. Anlamıyorlar beni ama hoşuna gidiyor dinliyor.</p><figure class="wp-block-image size-large" style="box-sizing: border-box; margin: 0px 0px 1em;"><amp-img alt="" class="wp-image-111045 amp-wp-enforced-sizes i-amphtml-layout-intrinsic i-amphtml-layout-size-defined i-amphtml-element i-amphtml-built i-amphtml-layout" disable-inline-width="" height="544" i-amphtml-auto-lightbox-visited="" i-amphtml-layout="intrinsic" layout="intrinsic" lightbox="i-amphtml-auto-lightbox-3" sizes="(max-width: 1024px) 100vw, 1024px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-1024x544.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-1024x544.jpg 1024w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-300x159.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-768x408.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-150x80.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-696x370.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-1068x567.jpg 1068w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-790x420.jpg 790w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5.jpg 1261w" style="--loader-delay-offset: 1ms !important; border: 0px; box-sizing: border-box; display: inline-block; height: auto; margin-bottom: 0px; max-width: 100%; overflow: hidden !important; position: relative;" width="1024"><i-amphtml-sizer class="i-amphtml-sizer" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;"><img alt="" aria-hidden="true" class="i-amphtml-intrinsic-sizer" role="presentation" src="data:image/svg+xml;base64,PHN2ZyBoZWlnaHQ9JzU0NCcgd2lkdGg9JzEwMjQnIHhtbG5zPSdodHRwOi8vd3d3LnczLm9yZy8yMDAwL3N2ZycgdmVyc2lvbj0nMS4xJy8+" style="box-sizing: border-box; display: block !important; max-width: 100%;" /></i-amphtml-sizer><img alt="" class="i-amphtml-fill-content i-amphtml-replaced-content" decoding="async" sizes="(max-width: 1024px) 100vw, 1024px" src="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-1024x544.jpg" srcset="https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-1024x544.jpg 1024w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-300x159.jpg 300w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-768x408.jpg 768w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-150x80.jpg 150w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-696x370.jpg 696w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-1068x567.jpg 1068w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5-790x420.jpg 790w, https://avrupaforum4.org/wp-content/uploads/2021/01/AS5.jpg 1261w" style="border: none !important; box-sizing: border-box; display: block; height: 0px; inset: 0px; margin: auto; max-height: 100%; max-width: 100%; min-height: 100%; min-width: 100%; object-fit: contain; padding: 0px !important; position: absolute; width: 0px;" /></amp-img></figure><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kadın sanatçılar olarak dayanışma sağladığınız bir ortam, sosyal çevre veya platformunuz var mı? Böyle bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?</strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;"></strong></p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;">Gerek olduğunu düşünüyorum ve önemsiyorum. Neden olmasın? Kadınlar, hani bir gülün kokusu az gelir. Çok gülün kokusu daha çok yayılır. Daha çok güzel görünür, neden olmasın, birlik her zaman çok güzeldir.</p><p style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; margin-top: 0px;"><strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></p></div><div class="td-post-featured-image" style="box-sizing: border-box; margin-left: -15px; margin-right: -15px;"><br /></div></div>Ceren Ataşhttp://www.blogger.com/profile/12773250736564889666noreply@blogger.com0