24 Aralık 2021 Cuma

Emine Ocak

 “Derdê dinalige gıranê hey wax mıdê yenê topraxa hardê şayi”

(Bu dünyanın dertleri ağırdır ah / Benimle birlikte girecek kara toprak altına)

Çuxure…
Dersim jenosidi / Tertele Desim bitiminde merkeze bağlı Çuxur köyü ağaları ailecek köylerinden alınarak Mazgirt’te topluca katledildiler. Dersim 1938 ağıtları içinde yer alan “Ağlarê Çuxur” bu hadiseyi anlatmaktadır. Ağıtlar, bizim en saf hafızamızdır. Hafıza unutmamak, kaybetmemek içindir.
Kaybetmek demişken, yine Çuxur köyündeyiz. 1965 senesi. Emine ile Bava’nın Xesen adında bir oğulları oldu. Xesen, Çuxur’lu Xesen, devrimciydi daha çocukluğundan. Diyarbakır’da okudu, öğretmen oldu sonra. 12 Eylül döneminde 15 gün gözaltına alınıp işkence gördü. “Ben Hasan Ocak, her şey kimliğimde yazıyor. Susma hakkımı kullanıyorum.” dedi ve dört ay hapis cezası aldı. Her şey kimliğinde yazıyordu, doğru, Dersimliydi. Sonra serbest kaldı, yine alındı içeri, yine işkence gördü…
Kaybetmek demişken, gelelim 1995’e, İstanbul Gazi Mahallesine. Bizim Xesen, yani Hasan Ocak oradaydı. Yine gözaltına alındı, yine işkence gördü. Detaylarını yazmak istemiyorum, işkence kelimesi yeterince korkunç değil mi? Çünkü öldü Xesen. Ölüsünü kimsesizler mezarlığına attılar. Ama Xesen kimsesiz değildi ki, Çuxur köyündendi, akrabaları, arkadaşları, anası, babası, abisi, ablası vardı.
Xesen’i kaybettik dediler. İnsan evladının kemiklerini alıp köyüne götürmek istemez mi? Bunu sorguladığı için Ana Emine’yi bile hapse attılar. Sonra “Hasan Ocak ‘bulundu’.” dediler. Tanınmaz haldeydi.
Xesen’in bulunmasından sonra Cumartesi Anneleri oluştu, evladının kayıp olduğu söylenen tüm anneler, her Cumartesi Galatasaray Lisesi önünde toplandılar. Emine Ocak oradaydı. Zaman zaman hakaret yedi, zaman zaman şiddet gördü. Ama Ana Emine artık tüm mazlumların yanındaydı. Çuxur’dan bugüne.
Saygıyla,