20 Ağustos 2020 Perşembe

Plemoriye

 Plemoriye de Mehemed yerini Fatma'ya bırakırken. Hepimiz biraz mahoştuk ve arabada ağır kılamlar dinliyorduk.

Mehemed/ Muhammed: Raa Haq inancında Güneş
Fatma: Raa Haq inancında Ay

Düzgin Bava’da “Heykel” Meselesine Dair

 Geçtiğimiz haftalarda Dersim’de bulunan ve yerelde değeri pek büyük olan Düzgin Bava ziyaretine Sivas Madımak Katliamında öldürülen Hasret Gültekin’in heykelinin dikilmesi ve sonra kaldırılması tartışması gündeme geldi. Sürecin detayları internette farklı kurumlarca açıklandı ancak özetlemek gerekirse Düzgin Bava ziyaretinin aşağısında bulunan bir bölgede, Madımak Katliamında öldürülen değerli Alevi ozan Hasret Gültekin’in heykeli dikildi. Bu heykelin önünde Düzgün Baba Cemevi yöneticileri, kurum dedeleri poz verdi, heykeli halka ilan ettiler. Aradan bir süre geçtikten sonra ise halkın ziyarete heykel dikilmesine rızalık vermediğini duyurarak heykeli kaldırdılar. Bu süreçte Gültekin’in eşinin de aranıp rızalık istendiği söyleniyor.

Heykelin kaldırılmasından sonra özellikte Alevi kurumları bu olaya tepki gösterdiler. Meseleyi Gültekin’e ve Sivas’ta kaybedilenlere yönelik bir saygısızlık olarak yorumlayıp ağır ithamlarda bulundular. Ben de geçtiğimiz hafta Dersim’deyken bu konu ile ilgili bir yazı yazmak istedim.

Raa Haq İnancında Heykel Yoktur

Bildiğiniz gibi, Dersim’in yerel inancı Raa Haq’tır. Bu inancı temel ocaklarından Khures Ocağından Pir Şervan Barihas ile yaptığımız sohbette, kendisine heykel meselesini sordum. Raa Haq inancında heykel kültürünün olmadığını belirtti. Şervan Bawa’nın heykel kültürüne dair söylediği cümle, elbette ki ispatlıdır. Dersim’de yaşamış pek çok Pir’in, inanç önderinin heykeli bölgede yapılmamış, ziyaretlere konmamıştır. Bu noktada Raa Haq inancının “Gerçekler bizim gönlümüzde olsun” söylemini hatırlatmak isterim. Erenlerin hepsini gönülde bulmak anlayışı vardır ve dolayısıyla heykel gibi sanat eserleri kullanımları bu inanca uygun değildir.

Sanıyorum Hace Bektaş Veli merkezli Alevi kurumları, özellikle Hacıbektaş ilçesinde pek çok heykellerin bulunmasından ötürü Düzgin Bava’daki heykel olayına halkın rızalık vermemesini anlamlandıramamışlardır. Ancak inançların kendi iç çeşitlilikleri gereği duruma/ söze saygı duymak gerekir. Peki Raa Haq inancında bu mesele nasıl çözülürdü?

Dersim’deki Ocakların Rızalığı

Dersim halkının Hasret Gültekin’e ve aslen öldürülen tüm Alevi canlara beslediği sevgi ve saygı bu süreçte sözel olarak görülmüştür. Elbette ki durumun aksi düşünülemez. Ancak inanç gereği en başından hatalı bir işleyiş meydandadır. Raa Haq inancı ziyaretleri kendi doğal halinde bırakılmalıdır. O dağın kendi kutsallığı içinde, öz halinde kalmalıdır. Heykel meselesi, bu heykeli yaptırmak isteyen kişi/ kurumlar tarafından şöyle ilerlemeliydi: Düzgin Bava’ya Sivas Katliamı anısına dikilecek bir anıt için Dersim’deki tüm ocaklardan ve sonrasında da halktan rızalık alınmalıydı. (Barihas, 2020) Dersim’in en temel kutsal mekanlarından biri olan Düzgin Bava’ya rızalık olmadan bir taş bile konmamalıdır. Eğer süreç rızalık ile başlasaydı, Cemevi temsilcileri önce heykeli dikip, poz verip sonra heykeli kaldırmasaydı ve Alevi kurumları bu denli provokatif açıklamalarda bulunmasaydı, bugün Alevi toplumundaki ikilik ortaya çıkmayacaktı.

Düzgin Bawa Tabii Halinde mi?

Bir başka başlık daha açmak istiyorum. Düzgin Bava’da heykel olmamalı, orası doğal/ tabii halinde kalmalıydı derken, ben şahsen orada bulunan Cemevinin de, merdivenlerin de, kurban kesme alanının da olmaması gerektiği kanaatindeyim. Kutsal bir mekanın Cemevi olmaz, olmamalı. Düzgin’in Dağına merdiven döşenmemeli, karışılmamalı. Hayvanlara işkence edilerek, etlerin nasıl dağıtıldığı tartışma konusu olan bir kurbanlık alanı olmamalı…

Yine Khures Ocağında Pir Ana Xime ile yapılan görüşmede kendisi şunları aktardı:

“Dersim’de kutsal sayılan yerlerde bir ‘nişange’ (iz) vardır. Orada aşikar olunan ‘keramet’ belli edilip koruma altına alınır. Doğal alanlardır. İzlerine toz değilsin istenmemiş. Değil Cemevi yapmak, heykel yapmak çivi bile çakılmamalıdır. Yanındaki kaynak suya dokunulmamalıdır. Özellikle Düzgin’in mekanında önce talıvlarının (taliplerinin) sonra evlatlarının rızalığı alınılmadan herhangi bir karar alınmamalı. Zorlu ve tehlikeli tırmanış isteyen Düzgün’ün dağlarına dokunmadan, oranın ‘vergleri’ yani kurtlarının kılavuzluğuyla tamamlanır. Düzgün’ün kemerine gayrı dokunulmasın, zamanına bırakılsın.”

Esasında heykel meselesi Düzgin Bava mekanında insanların eliyle yapılmış pek çok yabancılaşmayı da ortaya çıkarmış bulundu. Bugün Dersim’de, oradaki Cemevinin varlığı da merdivenlerin yapılması da kurbanlık alanın durumu da tartışma konusu.

Boşuna denmemiş “Rızasız bahçanın gülü derilmez” diye. Meseleye bir de buradan bakmalı, değerli halk ozanı Hasret Gültekin ve tüm Madımak’ta yitirdiklerimizi anmak adına yapılacak bir anıt Dersim’in en güzel yerlerinden birine (kutsal mekan değil) konmalıdır.

29 Temmuz 2020

Çırtane "Kadısırtı"

 Sersem'i buraya getirmişler, rakı içirmişler. Demiş ki birdaha gelemem buraya herhalde. Ayrılırken ona demişler ki "Sersem sen buraya birdaha geleceksin". Gelmeyeceğini düşünmüş. Bir baktık Sersem bizi buraya getirdi Weyvike ile. Rakı içtik 🙂 Ona dedim ki birdaha buraya gelemeyiz, sağ ol getirdin bizi. Bize döndü dedi ki

"Siz buraya birdaha geleceksiniz".


Çıla/ Yağlı Bez

 Bugün genellikle kutsal mekanlarda mum yakılıyor ancak Dersim Raa Haq ritüellerinde daha çok çıla dediğimiz yağlı bez yakılırdı. Hazırlayan Devrim Sarıışık


Harçik, Pülümür

 Harçik, meşhur Pülümür Vadisi.

Özellikle yerli halkın bu doğaya verdiği zarardan ötürü üzgünüm. Zamanında cesetlerin savrulduğu sularının plaj yapılması, teberik niyetine saklanan sularının bidonla satılması, mübareklerin/ bımbareklerin kerametiyle/ hikayesiyle dalga geçilmesi...
Buradaki her bir ağacın, her damla suyun bir hikayesi var. Toprağından geçen binlerin bir sözü var. Duyuyorsanız kılamları, ağıtları var...
Bu dağların şekillerinin böyle olması tesadüf değil ya...
"Jure khana mıre dina
Endi zerya mı cemedina"


Bunu yazdıktan iki saat sonra "Harçik düzünde kafalardan (ceset) basacak yer bulamıyorduk" yazıyordu okuduğum kitapta.

Dersim Aleviliği Raa Haqi'de Cenaze Kaldırma Geleneği

 Dersim Aleviliği Raa Haq'de Cenaze Kaldırma Geleneği kitabını epey heyecanlanarak aldım ve henüz bitirdim.

Kitapta maalesef kavramsal olarak pek çok yanlış olduğunu söylemeliyim. Raa Haq inancında olmayan kullanımlara örnek olarak: "cenaze namazı, molla(mıle), ahiret, mahşer günü, amel defteri, Kuran okutmak, cennet" verebilirim.
Bunların yoğunluğunu tartışmıyorum; ancak Raa Haq inancından bahsediyorsak bir başka inanç olan İslam inancı kavramlarını kullanmak hatalıdır. Örneğin ahiret anlayışı Raa Haq'de yoktur, bunu kullandığımızda ciddi bir kafa karışıklığı ortaya çıkıyor...
Dolayısıyla kitapta yapılan görüşmelerde görüşmeciler bu kullanımlar üzerinde durmuşlarsa bile muhakkak bunların açıklanması, neden kullanıldığı veya neden kullanılmaması gerektiği burada yazılı olmalıydı.
Kitabı okumayı düşünen herkesten bu gözle bakmalarını, ele almalarını ve tartışmalarını rica ederim.


Makbule Çimen


 Hiçbir acı unutulmuyor ve acısı yaktığı yerde kalıyor...

Oniki İmamlar başladı. Geçmişimizde bu günlerde tutulan yasa, ana-atalarımızın inancına saygımız "inancımızdan" önce geliyor. Bugün aklıma geleni paylaşmak istedim.

5 Ağustos 2020 Çarşamba

Atıfet Hanım

Sevdiğim iki kişi ile İstanbul'un populerleştiği için çirkinleşen semtlerinden birindeydik. Eski Yahudi mahalleleri, Rum Kiliseleri ve Ermeni dükkanları yerini on sene sonra söylenmeyecek yapay Türkçe pop müzikli cafelere bırakmıştı. Sokaklar ağzından küfür eksik olmayan kadınlı-erkekli, kültürsüz, kelime dağarcığı beş olan insanlarla kaplıydı. Çevir kolunu, bu sokağın anısını sor, bir kelime bilmez. Manasını bilmediğin duvarın önünde niye poz veriyorsun be adam?

Ama oradan geçti, oradan yürüdü, orada düşündü bugüne tarihi, kültürü, medeniyeti, edebiyatı miras bırakanlar...

Sevdiğim iki kişi ile böyle çatışmalı bir semtte, birbirimizi sevip dış dünyaya üzülmüştük. Ve bununla birlikte kahve fincanlarına hayranım Atıfet Hanım.