26 Ağustos 2018 Pazar

Dersim 18-26 Ağustos 2018



Pertek feribotunu ilk defa kullandım ve Pertek Kalesi'ni gördüm. 



















Nazımiye'ye bağlı Civrak Köyü mezrası Melkiş'ten fotoğraf. Sıcak su güneş enerjisi ile elde ediliyor, cep telefonları son birkaç senedir köyün belli yerlerinde çekiyor. İnternet ise sadece yanda isimlerin yazılı olduğu ağaçların dibinde çekiyor. Bu sebeple bu ağaçların adı "İnternet Cafe" :)

Köyün girişinde mezarlık var, hemen her köyde olduğu gibi. İki ziyaret arasına yerleşmiş köy halkı: Jare Melkiş ve Sülbüs Dağı. Aslında daha çok ziyaret var; ama şu an en aktif ziyaret edilen yerler buralar. Evlerin yerleşimi C şeklinde, birbirlerine yakın. Dağların ortasına doğru Çırtan Şelalesi var.



Jare Melkiş ziyaretinin sahibi anlatıya göre bir kadın. Ziyaretin olduğu taşlığa yalın ayak giriliyor, çırağ yakılıyor (mum, bez vs.), dilek dileniyor. Köyden ziyarete tırmanmak yaklaşık yarım saat sürüyor. En tepede eski köy yerlilerinin mezarları ve kilise kalıntıları mevcut. Aşağıdaki videodaki ağacın (maalesef ismini şu an bulamıyorum) içinden üç sefer geçiliyor.


Melkiş gibi Civrak Köyüne bağlı bir diğer mezra ise Balıq / Balığ. Bu mezrada da bir emanet bulunuyor. Jare Balıq diye anılan ziyaret köyün yerlilerinde, bir evin bir odasında kalıyor. Senede bir kurban kesilip dua alınıyor. Emanetin nereden geldiği bilinmiyor. Kılıç olduğu bilinen bu emanetin üzerinde eski yazıların olduğu söyleniyor. Pirler hariç hiçkimse bu emaneti açıp bakamıyor. Resmi:



Nazımiye ilçesinde, ilçe merkezine 30 dakikalık bir mesafede olan Dewe Khures / Khureş Köyü'ne gittim. Tabela yok ve yol biraz kötüydü. 


Khures Bava mekanına girerken bir Pir (Ana veya Dede) size tarihçeyi anlatıyor ve yapmanız gerekenleri söylüyor. 





En son Munzır Bava'ya gittik. Munzur, ermişliğini gizleyen biri iken sırrı ifşa olunca halktan kaçıyor ve elindeki bakraçlardan yere dökülen sütler göze oluyor. Kırk göz olduğu söyleniyor burada. Lâkin böylesi değerli bir yerde insanların çöplerini toplamaması oldukça üzücüydü. Burada ne sigara içilmesi ne alkol alınması kişisel olarak beni rahatsız eden bir durum değil; ancak buraya çöp bırakılması çok büyük bir saygısızlık. Doğanın, hayvanın kutsandığı bir inanç merkezinde insanlar olarak bizim daha özenli olmamız gerekir...

İnsanlara pek çok mesaj içeren Munzur Baba anlatısından daha eski bir inanışı paylaşayım:

"Atalarımızın efsaneleşmiş inançlarına göre Munzur Gözeleri, Büyük Ana Tanrıçamız Anahit'in göğsünden fışkırır. Anahit'in memelerinden gelen süt pınarının suları Büyük Anamızın sütü olduğu için de aşiretler arasındaki tüm husumetler, kavgalar ve tartışmaların sütpınarını ziyaret edip Anahit'in sütünden (suyundan) içmek ritüeli ile kardeşçe ve barış içinde sona erdiğine inanılır.” Nuri Dersimi



Ovacık'a gelirken yolda sağ tarafta Ana Fatma Ziyareti bulunuyor. Ana Fatma, Dersimliler için oldukça kutsal bir ziyaret.








11 Ağustos 2018 Cumartesi

Saadet Teyze’nin Ardından

Aşağıdaki yazının üzerinden neredeyse üç sene geçmiş olacak. Dönüp tekrar okudum bugün. Hiçbir şey değişmemiş; insan sevdiği bir insanın yokluğuna zaman ile alışamazmış. Hürmetle anıyorum.
13055718_1007099872677921_8861123818402390549_o

31 Ekim 2015

Emek Apartmanı’nın iki ailesiyiz, biz Dersim’den gelmişiz, onlar Kastamonu’dan. Birbirimizde “emeğimiz” çoktur. Saadet Teyze, benim çocukluktan beri arkadaşım olan Merve’nin babaannesi. Ellerinde büyüdüm, ya ben onlardaydım ya da Merve bizde. Ben onlar sayesinde Kastamonu şivesini öğrendim, onlar da bizim sayemizde Alevi kültürünü öğrendiler. Senelerimiz geçti beraber. İyi günümüz kötü günümüz hep el ele geçti; o büyük doğal afetler, düğünler, cenazeler…
Merve’nin olduğu kadar benim de ninem sayılır Saadet Teyze. Küçükken onun olduğu odada oynardım, büyüyünce yanında oturur sohbet ederdim. Şimdi kimsenin kullanmadığı deyimleri, atasözleri vardı dilinde. O yüzden midir bilmem, çok keyifli gelirdi sohbeti. Balkonda oturur, gelene gidene laf atardı. Benim babam camdan bakmayı çok sever. “Bu Ali de benden bıktı, ben balkondan söyleniyorum kafamı çeviriyorum yukarıda. Bazen küfür de ediyorum acaba sıkılır mı?” der güldürürdü bizi.
Seneler geçince sağlığı kötüledi Saadet Teyze’nin. “Altınım” diye sevdiği ablamın düğününe gelemedi o yüzden. Ama gelin olarak evden çıkarken camdan baktı, oradan ağladı. O yine iyi zamanlarıymış aslında, son iki senedir daha kötü oldu. Benim odamla onun yattığı oda aynı, altlı üstlü oturuyoruz. Gece inlemelerini duyardım hep. O da beni duyarmış, “Hasta mısın dün gece çok öksürdün?” derdi. Öyle dinlerdik birbirimizi. Merak ediyorduk Merve’nin düğününe gelebilecek mi diye. Gelemedi. O gün ağır hastalandı, yoğun bakıma kaldırıldı. 4 Ekim 2015. “Ben Merve’yi gelin göremeyeceğim.” diyormuş hep. Öyle oldu. 27 gün yoğun bakımda kaldı. Durumunu hep kötü söylediler. Alıştırdılar bizi… Bugüne, 31 Ekim 2015’e, Saadet Teyze’nin Hakk’a yürüdüğü güne hazırlandık.
Bir rüya görmüştüm. Onlardayız, bir cam açık. Saadet Teyze cama doğru koşuyor, benle Fadim Teyze elbisesinden tutuyoruz düşmesin diye; ama düşüyor, elbisesi elimizde kalıyor. Allah biliyor ya, bu rüyaya öyle “bana mâlûm oldu” gibi anlamlar yüklemedim. Benim anladığım ölümün karşısında bizim ne kadar çaresiz olduğumuz. Biz ne yapabiliriz ki Saadet Teyze’mizin vakti geldiyse?
Seni, evinde “Tiridine tiridine tiridine bandım, bedava mı sandın, para vidin aldın” diye keyfili keyifli şarkı söylerken hatırlayacağım. Nur içinde yat güzel ninem.

Nevres-i Kadim ile Gül ile Bülbül Hikâyesi

Gül ile bülbüle dair pek çok hikâye vardır. Bunların bazıları dini açıdan, bazıları aşk açısından bazıları ise vefa gibi konular üzerine kurgulanmışlar. En hoşuma giden anlatı ise Gül’e rengini veren hikâyedir:
Gül, henüz açmamıştır; ama göklerde dolanıp duran Bülbül onun konusunu duyar. Onu daha görmeden âşık olur. Gider Gül’ü bulur, ona şarkılar söyler; ancak Gül ona karşılık vermez, açmaz bir türlü. Gece gündüz demeden öterek aşkını anlatan Bülbül, en sonunda ölümü dahi göze alır. Bilindiği gibi Gül’ün dikenleri vardır!
Bülbül kalbini Gül’ün dikenlerine saplar. İşte o zaman Gül, açar; ancak öyle bir açar ki masumiyeti temsil eden beyaz rengi, Bülbül’ün kanları ile kırmızı olur. Kırmızı rengi güle böyle karışır.  Bu yüzden derler, “Gülü seven dikenine katlanır” diye.
Gül ile Bülbül
Gül ile Bülbül

Bir gün eve geldim, çalışma masamın yukarısındaki panomda yeni bir kağıt gördüm. Ben evde yokken ablam gelip gitmiş ve Nevres-i Kadîm’in aşağıdaki şiirini kendi el yazısıyla yazıp asmış. Okumaya doymayalım.
Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül
Etsem de abesdir sitem-i hâre tahammül
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül!
Ellerle o zevk etdi ben âteşlere yandım
Çektim o kadar cevr ü cefâsın ki usandım
Derlerdi kabûl etmez idim, şimdi inandım
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül!
Senden güzelim çare bana kat’-ı emeldir
Etsen dahi ülfet diyemem ellerle haleldir
Ağyâr ile gezsen de gücenmem ki meseldir
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül!
Gördüm açılırken bu seher goncayı hâre
Sordum n’ola bu cevr ü cefâ bülbül-i zâre
Bir âh çekip hasret ile dedi ne çâre
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül!
Bîgândıe-edadır bilir ol âfeti herkes
Ümmîd-i visâl eyleme andan emelin kes
Beyhûde yere âh u figân eyleme nevres
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül…
Nevres-i Kadim

10 Ağustos 2018 Cuma

Hrant’a Bir Güvercin Daha… 19 Ocak 2017

Hrant,
Bir güvercin daha kondu mezarına.
19 Ocak 2017’de nefret değil de umut tohumu eken bir konuşmaya şahit olduk sosyal medyada. Küçük çocukların idam istediği, katillerin kovalandığı, fikirlerini beyan eden insanlara saldırıldığı şu günlerde sığındığım tek şey bir kadının iç dünyasına yaptığı yolculuktur. Kelime kelime misafir olduğum yolculuğuna.
Ne demişti güzel insan?
“İlk defa geldim. Daha önce gelmediğime de çok pişman oldum.Bu benim için kendi içimde bir yolculuk aslında. İçimdeki bazı şeyleri tartmak için geldim buraya.”
Hoşgeldin…
“Ben etnik olarak Türküm, Müslümanım Sünniyim ve Hanefiyim. Buralara biraz uzağım.”
Buluştuğumuz nokta insanlıktır; artık uzak değilsin. Daha yakın geldin.
“Ama yıllarca bu acıların ortak olduğunu fark edemediğimiz için çok üzüldüm. Neden gelip ben burada ağlamadım diye çok üzüldüm. Yani bu kendimle bir nevi hesaplaşma.”
Daha samimi bir beyan duymadım kimseden. Geç de olsa güç de olsa artık beraber ağlıyorsak aynı türküye, hesaplaşmalar yorucu olmayacak.
“Çok bilmiyorum bu çevreleri. Meseleyi medyadan takip ediyorum. Maalesef insanlar arasında hiçbir fark olmadığını, her masum insanın canının kutsal olduğunu anlamak için biraz uzun yıllar aldı maalesef. Bu yüzden çok üzgünüm.”
Artık biliyorsun bu çevreleri. Ne medyada gösterildiği gibi, ne kitaplarda yazdığı gibi… Masumiyeti fark edene kadar geçirdiğimiz her yılın bir sebebi vardır. 2017’de buradasın ya, ne önemi var gerisinin?
“Ermeni kardeşlerimizden de ben mensup olduğum mahalle adına çok çok özür diliyorum.”
Ki sen, suçsuzken dahi suçlu hissedebilecek kadar narinken, mensubu olduğun mahallenin mensubu değilsindir aslında.
“Bu ülkede benim kadar rahat yaşama hakkına sahip olana kadar bundan sonra Allah’ın izniyle yanlış tarafta olmayacağım, doğru tarafta olacağım.”
İyi olmaya çalışanların sofrasına her gün biri daha oturuyor…
“Bir daha bu insanların kılına bile zarar gelirse ben inşallah onların yanında olacağım.”
Sen yoksan bir eksiğiz demiştik, her zaman. Geldin ve tamamlandı bir eksikliğimiz. Sanmıyorum bu kelamın sana ulaşacağını ama yazdım attım denize. Bil ki pek mesut ettin beni, birçok insanı. Ne sen ne ben öcü değiliz, bunu anlattın. Masumiyet dedin, kutsaldır dedin, yan yanayız dedin. Eyvallah!
Her umutsuzluğa düştüğümde açık okuyacağım/ dinleyeceğim seni.
Birçok insan adına,
Kendi adıma,
Teşekkürler.

Herediya / Erzingan Türküsü Türkçe Çevirisi

Çıra honde düri şiya? / Neden o kadar uzağa gitmiş
Ez qurvanê çım-buriye / Kaşına gözüne kurban olduğum
Çıra hunde düri şiya? / Neden o kadar uzağa gitmiş
Erzingan niyo ke bêrê / Erzincan değil ki gidip getireyim
Estanbol niyo ke şêri / İstanbul değil ki gidip göreyim
Alamanya zafi duriya / Almanya çok uzaktır
Alamanya zafi duriya / Almanya çok uzaktır
Heqi vano dertli vano / Dertli söylüyor
Heqi vano dertli vano / Dertli söylüyor
Vano, vano, heni berbeno / Söylüyor söylüyor hep ağlıyor
Heni vano heni war keno / Hem söylüyor hem gözyaşı döküyor
Roz cêrino, fetelino / Gün dönüyor, dolaşıyor
Roz cêrino, çerexino / Gün doğuyor, tesellisini alıyor(alışmaya çalışıyor)
Sono, yeno, heni berbeno / Gidip geliyor yine ağlıyor
Heni vano heni war keno / Hem söylüyor hem gözyaşı döküyor
Erzingan niyo ke bêrê / Erzincan değil ki gidip getireyim
Estanbol niyo ke şêri / İstanbul değil ki gidip göreyim
Alamanya zafi duriya / Almanya çok uzaktır
Alamanya zafi duriya / Almanya çok uzaktır
Şarkının hikayesi ve Nadia Visser için tıklayın

Hande Kader

Hande Kader 2015Hande Kader 2015

Bir süredir kayıp olan Hande Kader’in ölümü kimsenin umurunda olmadı; çünkü hem trans kadın hem de seks işçisiydi Hande. Cesedinin yakılmış bir şekilde bulunması bu ülkenin riyakar insanlarının saçının telini oynatmadı. Onların kadın cinayetleri konusundaki hassasiyeti palavra! Hande’nin katliamı meşrulaştırıldığı müddetçe cinayetler durmayacak..