10 Ocak 2022 Pazartesi

Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar


Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar kitabını okudum henüz.

Beni çok etkileyen bir kitap oldu. Arkadaşımın kitaplığından, "İnceymiş, bir günde okurum" diyerek aldım. O da bana, "Oku; ama onu okursan üzülürsün." dedi. Tezer öldüğü için illaki yazdıklarından üzüleceğimi düşündüm; ancak öyle değildi. Daha Leylâ'nın önsözünü okur okumaz üzüldüm, kitabı bıraktım, dışarıdaydım, ıhlamur içiyordum. Arkama yaslanıp biraz gökyüzünü seyrettim. Sonra gözüm gül fidanlarına takıldı. Niye bilmiyorum bunların hepsi o an benim için değerliydi. Sonra okumaya devam etmek için toparlandım. Ağladığımı görseler anlamayacak insanlar etrafımdan geçip bana çay getirdiler, bilmem kaç bardak...


Tezer'in birkaç kitabını okudum şimdiye kadar, edebiyatını çok severim; ama neydi bu kadar sana dokunan da gittin gül fidanlarına ağladın derseniz, samimiyet derimi klişe gelir. İncelik derim, banal gelir. Ama öyle... İnsan her şeyi de açıklamak istemiyor ki! 

Mektuplarda en çok şu hoşuma gitti, Tezer Zürih'te kendisine yeni kiralık ev bakıyor, bundan bahsediyor. Evler pahalı, yeni evler varmış, yeni yapılan; ama kentten uzaktaymış falan... Yeni yapılan evler için "kişiliksiz evler" diyor. Bu tanımlaması çok hoşuma gitti onun. Kitabı görünce aklıma hep bu gelecek muhtemelen.

Neyse, okuyun işte; ama üzülürsünüz.