1 Temmuz 2018 Pazar

Dersimli Elif Ana’nın Hikâyesi 2

Anneannem Elif Ana’nın hikâyesini anlattığım ilk yazıya beklediğimden çok daha fazla ilgi-alaka oldu. Sandığımdan çok daha fazlaymış seveni anneannemin, tebrik ve teşekkür mesajları ile geçirdim günlerimi. O halde ne yapalım, bazen hayat hikâyesini bazen de anılarını yazmaya devam edelim Elif Ana’nın.
anneanne2
Bir gün anneannem, 50’li yaşlarında, İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinde dolaşıyor. Bu semt, muhafazakar kesimi ile bilinir malum. Elif Ana’nın peşine iki tane kendisinden yaşça genç kadın takılıyor. “Şuna bak”, “Hiç utanmıyor” gibi laflar söylüyorlar, epey uzun süre söyleniyorlar. Anneannem duymazdan geliyor bunları. “En sonunda dayanamadım döndüm onlara” diyor ve aralarında şu konuşma geçiyor:
-Siz bana mı söylüyorsunuz?
-Evet sana söylüyoruz. Hiç utanmıyor musun bu yaşında başın açık gezmeye.
-Kızım ben kapalıyım, siz açıksınız.
-O ne demek, bak bizim üzerimize kıyafetimize, bir de kendine bak.
-Siz açıksınız kızım. O gözünüz dünyayı görüyor, geveze ağzınız konuşuyor. Millete bakmayın, hakkında konuşmayın ki ben bileyim siz kapalısınız.
Kadınlar bir şey demeden birbirlerinden uzaklaşıyorlar.
Elif Ana’nın bu anısını paylaşmak ile kimsenin değerlerini yargılamak değil amacım. Aksine onun söylediği “Gözünüz dünyayı görüyor, geveze ağzını konuşuyor” cümlesi, insanların varsa kusurunu görmemek veya farklılıklarla insanları yadırgamamak ve onların hakkında konuşmamak gerektiğini anlatan, saygılı olmayı öğütleyen bir cümle. Biz de onun evlatları, torunları olarak böyle yaşamaya gayret ediyoruz. Gözümüz görmez, dilimiz konuşmaz. Herkes istediğini yaşar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder