8 Kasım 2017 Çarşamba

Cevapsız Soru

Tanıdık bir ses.
Cümleler farklı ama o sesi tanıyorum.
Eskiden olduğu gibi yine kalp atışlarımı hızlandıran o sese doğru döndüğümde, belki görmemekten unutmaya başladığım o yüzün aslında hiç eskimediğini fark ettim. 
Aynıydı, neşe doluydu, kahkaha atıyordu.
Yanına gitmek için onun çıkacağı kapıya doğru ilerledim.
Her şey hesaplıydı, önümden geçecekti ve ben birden yeni görmüş gibi adını söyleyecektim.
Mideme bir ağrı saplandı.
Mideme ağrı saplanması planlarımın dışında gelişse de hazırdım.
Önümden o kadar hızlı geçti ki adını söyleyemedim.
Adını söy-le-ye-me-dim.
Baş harfi kaldı dudaklarımda.
Midemin ağrısı...
Arkadan baka kalmak derler ya, öyle olmadı.
Arkasından seyrettim onu, hızlı hızlı gidişini.
Arkadaşına yaptığı şakaya güldüm hattâ.
Gitmek istedim yanına; ama ayağımı yerinden kaldıramıyordum.
Masaya çöktüm o kaybolunca.
Buraya daha sık geleyim, birdahakine konuşurum dedim.
Midemde depremler olmuş, enkaz altından insan kurtarıyordum adeta.
Kurtaramadım.
Tek bir soru geldi çakıldı aklıma: ya onu birdaha göremezsem?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder