8 Kasım 2017 Çarşamba

#Madımak‬: Carina’nın Günlüğü

Madımak‬: Carina’nın Günlüğü adlı film, adından da anlaşıldığı üzere Madımak Katliamı’nı anlatıyor. Pek çok çocuk, genç; Alevi olduğunu 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak’ta gerçekleşen katliam ile öğrenmişti. Bu katliamı anlatan belgeseller, filmler çekildi; kitaplar yazıldı. Carina’nın Günlüğü bunlardan biri.

Öncelikle filmin adındaki Carina’yı tanıyalım. 17+ Alevi Kadınlar Facebook sayfasında Carina ile ilgili şu bilgiler verilmiş:

13442376_1104551942934732_9108909294806224569_n

Carina Cuanna Thuijs – 23 yaşında
Carina, Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nde Kültür Antrolopoloji okuyordu. Yazacağı tezde Türk kadınının aile içi rolü ve çevre ile ilişkilerini incelemek üzere Türkiye’ye geldi.

Erkek arkadaşının tedirginliğine rağmen Carina Türkiye’ye gitme kararından vazgeçmedi. 22 Haziran’da Türkiye’ye geldi ve günlük notlar tutmaya başladı. Notlarından anlaşıldığı üzere ev sakinlerinin ve çevre halkının ilgisi Carina’nın hoşuna gidiyordu; ancak bazen biraz yalnız kalmaya ihtiyacı oluyordu.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde semah öğretmeni olan Asuman ve felsefe öğrencisi Yasemin ile tanışan Carina Alevi kültürü ile ilgili şunları yazmış:

‘Pir Sultan Abdal Kültür Derneği! Bu kişi, 16. yüzyılda yaşamış önemli bir Alevi şahsiyeti imiş. Burada, gençler Asuman öncülüğünde çok hoş halk dansları (semah) gösterisi yapıyorlardı. Yeğenler beni, Türkçe öğrenen ve Alevi kültürünü araştıran bir Hollandalı olarak tanıttılar. Alevilik çok önemliymiş.’

‘Bana burada Aleviler ile Sünniler arasındaki farkları anlattılar. Buradaki herkes, benim Alevi Kültürüne duyduğum ilgiden dolayı çok memnun olmuş görünüyordu (Neyse ki Hollanda lisanındaki ‘tesadüfen’ kelimesinin Türkçesini bilmiyorum, yoksa tüm karizmam silinecekti).’

Sivas’taki şenliklerden haberdar olan ve katılmak isteyen Carina’nın arkadaşları bu fikre olumlu yaklaşmamış. Yeter Sivri, Carina’nın gitme isteğini şöyle anlatıyor:
‘Yasemin ‘Orada su bulamayacağız, belki lavabo bulamayacağız, ekmek bulamayacağız, sen bunlara dayanamazın Carina, sen gitme’ dedi. ‘Olsun ben aç da susuz da kalırım ama geleyim’ demiş. Hatta orada yeriz, aç kalmayız diyerek yola çıkarken yanına bir poşet kraker bisküvi almıştı.’

Carina’nın Sivas ile ilgili izlenimleri:
“Evvelki gün, (bekle bekle durdan sonra), bir otobüs dolusu Alevi gencin arasında, Pir Sultan Kültür Festivali için Sivas’a hareket ettik. Otobüsün içi çok neşeliydi; müzik, yemek, neşeli gençlik… Devamlı türkü söyleniyordu ve inanılmaz ama aktörlük yapılıp dans bile ediyordu. Sabah saat 8.00 civarında Sivas’a geldik. Türkçe söylenen şeylerin manasız kalan ve anlamadığım tarafların hengamesinde dinlemeye, yemek yemeye ve hemen ardından tiyatroya gitmeyi başardık.’

‘Yasemin, ‘Carina’yı iyi ki Ankara’da bırakıp gelmemişim’ dedi. Carina çok mutlu dedi.’. ‘Bir Hollandalı vardı, onunla tanıştırdık, Carina onunla iyi arkadaş oldu, onunla geziyorlar dedi. Metin Altıok’la iyi arkadaş oldu, dedi. ‘Aman kızım ilgilenin o misafir’ dedim. Tabii anne, ilgileniyoruz dedi.'”

2 Temmuz notları:
“Kahvaltı ettikten sonra tek başıma gezintiye çıktım. Kendime turist süsü vermiştim (fotoğraf makinesi, seyahat kitapları) ve tarihi yapıları seyrettim (12 ve 13. yüzyıl Selçuklu yapıları)’
“Daha sonra oturup değişik insanlarla sohbet ettim. Hoşnut ama yine de bir tedirginlikle karikatür sanatçısı ile sohbete daldım. Kendisi benim çok şirin bir portremi çizdi.”

“Yine her bir şeylere şahit oldum. Şu anda ‘kapatılmış’ bir vaziyette bir otelde oturmaktayız, zira dışarıdaki kökten dinci Müslümanlar dolaşıp duruyorlar. (…) Bunun ile ilgili daha sonra yazacağım”

“Bu binada solcu düşünür ve yazar Aziz Nesin’i saklıyorlarmış. Kendisi ‘Şeytan Ayetleri’ni’ yayınlamak düşüncesindeymiş. Bunların hepsi nahoş şeyler. Kendimi çok zor ve sıkıntılı bir durumda hissediyorum, zira biraz sonra burada neler olacak, tahmin bile edemiyorum.”

“Sonunda bu şehrin bir Türk kökten dinciler topluluğunun bulunduğu bir yer olduğunu öğrendim. Bir sürü sloganlar atılıyordu ve bağrışmalar vardı. Bununla birlikte bir sürü de polis vardı.”

“Fakat ben bütün bunlardan ne anlarım ki?… Dışarıdan yüksek tonda bağırmalar geliyor ama ne olduğunu anlamıyorum……”

Carina’nın külleri, Türkiyelilerin de katıldığı Hollanda da kalabalık bir cenaze töreniyle toprağa gömüldü.

Ekran-Resmi-2015-08-20-12.45.35


Film, katliamın dışında Alevilikte kadının yerinden de bahsediyor. Alevi düşüncesinde kadın ve erkeğin farkı olmadığını, insan odaklı bakıldığını anlatıyor.

“Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde/ Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde/ Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok/ Eksiklik noksanlık senin görüşlerinde” der Hace Bektaş. Bununla alakalı sahneler ve eleştiriler yer alıyor. Toplumun kadını daha bebekken şekillendirdiğinden ve kadının birey olmasının nasıl engellediğinden bahsediyor. “Dul kadın”lara değiniyor, kadına şiddetin toplumda nasıl olağanlaştırıldığını gösteriyor ve tabii maalesef, bazı kadınların bu haksız durumları nasıl kabullenmek zorunda kaldığını da anlatıyor.


“Ben bu dünyanın Alevisi olmalıyım. Yana yana tükenmediğime göre.”

Gülten Akın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder