26 Ağustos 2017 Cumartesi

Gülhâne Parkı - İstanbul’da Gezilecek Yerler

Gülhâne Parkı denince pek çoğunuzun aklına ilkokulda okul turu ile götürüldüğümüz “hayvanat bahçesi” geliyor öyle değil mi? Oysa Gülhâne Parkı’nı Gülhane Parkı yapan pek çok şey vardır…

  1. Hasbahçe: Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak Gülhâne Parkı vardı. Muhteşem Yüzyıl dizisinde buluşulan “hasbahçe” muhtemelen burasıdır! 1912 yılına kadar bahçe olarak kullanılan bahçe, sonrasında park olarak halka açılmış. Adını ise bahçedeki güllerden almıştır.
  2. Tanzimât Fermânı: 3 Kasım 1839’da Osmanlı’nın ilk batılılaşma girişimi olarak hazırlanan Tanzimât Fermânı, Gülhâne Park’nda okunmuştur. Bu modernleşme hareketi Fransız Devrimi’nden etkilenmiştir diyebiliriz. Ferman, burada okunduğu için “Gülhâne Hatt-ı Şerif-î” olarak da anılmaktadır.
  3. Mustafa Reşit Paşa, Tanzimât Fermânı'nı Okurken Fotoğraf: http://media.dunyabulteni.net/250x190/2011/11/02/snag-0008_2.jpgMustafa Reşit Paşa, Gülhâne’de Tanzimât Fermânı’nı Okurken
  4. Nâzım Hikmet: Mavi gözlü devimiz, devrimci şairimiz Nâzım Hikmet “Ceviz Ağacı” adlı şiiri ile Gülhâne Parkı’na ayrı bir anlam kattı. Buraya her geldiğimde içimden mırıldanırım “Ben bir ceviz ağacıyım…” diye. Sağ olsun Cem Karaca! https://www.youtube.com/watch?v=NGd3Ckc60Lw

    “Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
    ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
    budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
    Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
    Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
    Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
    Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
    koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
    Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
    Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
    Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
    Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
    Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
    Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
    Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.”

Parkın içerisine büyük bir kapıdan girdikten sonra içeride Âşık Veysel heykeli, 3. yüzyıldan kalma Gotlar Sütunu ve daha pek çok eser göreceksiniz. Parkın girişinde solda Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi, sonunda ise çay bahçelerini göreceksiniz. Bu çay bahçeleri, merdiven merdiven yükselen bir yapı ile demlikte çay sunuyorlar size. Siz de hem İstanbul’u izliyorsunuz hem de çay içiyorsunuz.
https://www.youtube.com/watch?v=YaiWnh6nqL8

Yukarıdaki videoyu bugün, 11 Kasım 2016’da çektim. Mâlum sonbahar mevsimindeyiz, yapraklar dökülüyor. Pek hoşuma gitti Gülhâne’nin bu yapraklı hali, park her mevsimde ayrı güzel; ama tavsiyem kışa girmeden bu hali ile ziyaret etmeniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder